Bu mesajı inanç zayıflığı yaşayan arkadaşlarıma yazmak istedim; sözlerime sizin dininiz üzere değilim demekle başlıyorum. Yıllar önce, ben henüz gençken ailemin ve çevremdeki insanların yönlendirmesiyle dini bütün biri oldum. Müslümandım, hiç tanımadığım din kardeşlerimin günahları için çoğu gece sabahlara dek ağladığımı bilirim. Seneler sonra bir şeyler eksik gelmeye başladı ve sanki hiçbir şey yolunda değildi. Araştırmalara, Allah dediğim ilahı sorgulamaya, diğer dinlerle İslamʼı kıyaslamaya ve ideolojileri de inceleyerek Tanrı figürü hakkında fikir sahibi olmaya başladım. Ne var ki edindiğim fikirler önceki belirsizlikten daha da kötü hissettirdi, bir Allah var ve en iyisini ben bilirim edasıyla herkesin etlisine-sütlüsüne karışacak, kimse çıkıp da Oʼna "hooop" diyemeyecek, dilediğini yapacak, hayatımızın içine edecek ve bizler "bu işte bir hikmet olmalı" demekle yetineceğiz sadece. Böyle bir buhrandayken çok iyi bildiğim bir hadisle başbaşa kaldım; kendini bilen, Rabbini bilirʼdi, bilirdi bilmesine de o an kafamdaki Tanrı figürü aslında kıyaslarımın meyvesiydi ve kıyas; göz varsa vardı, oysa Allah dediğim şeyʼi bir kez bile görmüş değildim ki? Yanılgımı o anda farkederek, yalnızca kendi kendimi bilebileceğimi gördüm ve bulacağım şeyin kendimden başkası olmayacağını anladım. Ve tüm fikirlerimle elimde bir Tanrı yoktu, kendim vardım. Böylece Ezoterizmʼe yöneldim ve dinlerin arka bahçelerinde senelerce inceleme yaparak bizatihi Allahʼı görebilecek bir duruma ulaştım. Şimdilerde zamansızlık-mekansızlık ekseninde yaşamamla beraber böylesine ciddiye aldığınız bu dünya, bana, sırf ışığın oluşturduğu, kütle adındaki katıksız enerjiyle yönetilen ve rüyavari bir atmosfere sahip simülasyondan ibaret bir ortam, bir şov, bir gösteri yeri olarak görünüyor. Elbette bilginin ardındaki 'hikmet' yalnızca bilgeliktir. Bilgelik; bilginin işlevselliği kadardır, zira ışık veren her şey sıcaktır da, biz daima, ışığın açığa çıkardıklarını -renkleri- ışığa tercih ediyor ve onlarla perdelenerek hem ışığı ve hem de ardındaki sıcaklığı gözden çıkarıyor, görmezden geliyoruz. Kurʼan'da "ey iman edenler, iman ediniz." der. İnanmış olup şimdi inanç zayıflığı çektiğini söyleyen sizler, gerçekte hiç inanmış olmadığınız için şu an böyle hissediyorsunuz. Kurʼan'da beni hatırlayın diyor, sizlerin inancıysa maalesef ki hatırladığınız bir Allahʼa değil de sonradan öğrendiğiniz bir Tanrı figürüne sadece. O figüre binlerce sene Allah dense bile -tonla samimiyet yığsanız da- ardındaki aşkın realiteye yaklaşmak yerine her adımda daha da uzaklaşıyorsunuz. Allah, bir halının enine ve boyuna olan iplikleri gibi, "insan" ile içli-dışlıdır; insan zaten kelime anlamıyla unutan demektir. Hatırlayan kişi, artık "insan" değil, başka bir Şeyʼdir, ki zaten hatırlayanlar o Şeyʼe her an artan haz ve zevkin yoğunluğundan sebep Allah bile demezler. Sevgilerimi sunuyorum, kendi zindanınızdan kaçma konusunda hepinize başarılar dilerim.