"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

ilk düşünce nedir? nasıl oluştu?

Sonfecikedi

Kayıtlı Üye
merhabalar bir soru sormak istiyorum size ,düşünce üretilen birşey ise ve düşünce ile üretilen birşey var ise, temel de ilk üretilen şey neydi yada ilk düşünce? hangisi hangisini var etti bir fikriniz var mı? :)
 
Düşünmeye ilk önce kendimizden başlamalıyız.

Mesela düşünün bu sitenin kurucuları neden sorular isminde bir bölüm açmış ? Acaba soracağımız soruların konularını orada açmamız için olabilir mi ? Benim bu sorum kadim bilgelik bölümü ile ne alakası var ?

Düşünün.
 
merhaba sorumun kadim bilgelikle alakası olduğunu düşünüyorum üst bilinç seviyesine yani kadim bilgelik durumuna gelmek için bilinçlenmemiz gereken konular asıl bunlardır diye düşünüyorum teşekkürler.
 
Düşüncenizin yanında siteyi biraz incelerseniz soruların sorular bölümüne açıldığını görürsünüz.Kadim bilgelik bölümünü de incelerseniz eğer konunuzdan farklı içerikte ki konuların paylaşıldığını görürsünüz.İyi forumlar
 
hmmm pekala uzun süredir üyeyim gözümden kaçmış olabilir bir de oraya yazayım :D ama kesinlikle alakası olduğunu düşünüyorum teşekkürler.
 
İlk düşünce temel ihtiyaçlar üzerine cortlamıştır muhtemelen. Klasik maslow'un ihtiyaçlar teoremi gibi.
Temelde kişiyi doğumundan itibaren boş bırakırsak yani doğal ortamda. Sıfır kontakt biçiminde. İlk olarak korku duygusu gelişir. Bu da onu kendini sürekli olarak güvende olmaya iter. Normal şekilde yaşayan insanlar gelişim evresinde en sonda gurur denen duyguyu öğrenir ve hisseder. Bu da 6-7 yaşlarını buluyor, Tıbben tabii. Doğal gelişimini tamamlayan bireyin bir sonra ki evresi muhtemelen kişisel ihtiyaçlardan, kişisel zevklere kayar. Burada cinselliği muaf tutuyorum, çünkü erkek bireylerde bu konu tamamen üremeye programlı oldukları için iç güdüsel bir mesele.

Konunun özüne dönmek gerekirse: ilk düşünse insanın ilk korku hissini hissetmesi ile cortladı. Şahsi fikrim bu yönden yana. Ki temelde korku ve sevgi insanı ayakta tutan: yaşadığını hissettiren temel duygular.
 
Hayvanlar da korkarlar içgüdüsel olarak ama düşünmezler.

Düşünce başka bişey. Bir deneyim. Hatta bir farkındalık garantisi. Kendi varoluşunun tam o andaki kendini ispat eden hatta çok ta kolay başvurulan kanıtı. Düşünüyorum o halde varım yani.

İlk düşüncenin oluşması diye bişey yoktur, ilk düşüncenin açığa çıkması vardır.

Dünya'daki tüm düşünceler en baştan zaten kodlanmıștı. Biz hazır kodları birbiri ile kombin yapa yapa düşünce üretmeye devam ediyoruz. Yoktan üretmiyoruz düşünceleri, onları birbirine bağlayarak yeni kalıplar haline getiriyoruz sadece.

Olmayan düşünce üretilemez yani. Tanrı tüm düşünceleri açık kaynak kod ile zaten ilk günden var etti. Beynimizi de kod yazıcı bir cihaz olarak var etti.


İlk pratik düşünce ilk referans noktasına ihtiyaç duyar. İlk referans noktası ise madde ile olan ilk deneyimimiz ile başlar taaa tanrının kendisine kadar uzanır.


***

Madde alemi öncesi için madde alemi referansları kullanmak aydınlatıcı olmaz. Ama ruhsal dilin kendi kendini ifade ediş biçimini konuşabilen kişi için ilk düşünce, zer alemindeki ilk ruhsal yaratılışa çıkar. Ama onu bu dünyanın referans noktaları ile tespit edemeyiz. O tespit kendi kendisini tespit ettirir ve konuyu tatmin olmuş bir şekilde ilahi bir göz kırpma ile kapatır çoğu zaman.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Düşünceler çoğunlukla organsal bir jeneratör aracılığı ile üretilmiyor fakat titreşim* çevirici görevi gören spiritüel ve materyal organlar tarafından belli boyutlar, varlıklar ve yapılardan kanalize edilip çevirilerek anlayabileceğimiz hale dönüştürülüyor. Bu olaya mesela altıncı boyuta ait titreşimsel .zip ( :D ) dosyalarının, beşinci boyutun duygusal, dördüncü boyutun zaman süzgeci ve üçüncü boyutun ışık bariyerinden inerek aktarılıp dönüştürülmesi denilebilir. Bu toplanan verilere, bazı zihin yapıları çeşitli işlemler uygulayarak çoğaltılmış veya yeni gibi gözüken düşünceleri meydana getirebilir. Benzeri aletler, düşünce dışında çok karmaşık ve ilginç yapıları tercüme ettiğinden ve az da olsa istisnai durumlar olduğundan bu tip bir bilgi hakkında şimdilik doğru olarak söylenebilecek fazla bir içerik yok.
 
Düşünmek, biyolojik reaksiyon veren ama aslında ruhsal bir deneyimdir. İç içe geçmiş 3 katman ortak bir noktada kesismedikce düşünce de oluşmaz :

1- düşüncenin kendisini - (işin bahanesi)

2- düşünenin kendisini - (bahaneye sarılarak varlık iddia eden)

3- düşünenin kendisini de gözlemliyen asıl denetimci - yani varlık konseptini de aşarak varolușsal mekaniğe bir de en dışarıdan bakarak görebilen


Çünkü dışarıdan bakilmadikca düşünceler tanrı da olur, sanrı da.

Tanrının kendisi düşünceden münezzeh olduğunu defalarca söylüyor. Ama biz onu kelimelere sığdırıyoruz hala. Hatta zikirlere.

Düşüncenin, onu düşünenin ve hatta düşüneni gözlemleyenin farkına varilmadikca, bilișsel olarak eli mecbur kavramlara hapsolmak gerçekleşir. Yani düşündükçe uyușma ve yokuluș başlar.


Düşünceler bu yüzden doğru farkındalık tabanına oturtulamazsa tehlikeli bir silah olurlar. Dünya savaşlarını düşünceler yani fikir akımları başlatır. Dünyayı ihya etmek de keza.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri
Üst