underworld20
Banlı Kullanıcı
dua neyce ben okuyamadım
"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"
Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.
Ilahi kapı kapanınca tekrar nasıl açılır?
- Konbuyu başlatan Mistik Bella
- Başlangıç tarihi
- Durum
Mistik Bella
Kayıtlı Üye
Siz "ə" harfini kullanamıyorsunuz sanırım, o yüzden.
underworld20
Banlı Kullanıcı
evet o harfte ney yeni duydum neyin karsılııg?Siz "ə" harfini kullanamıyorsunuz sanırım, o yüzden.
Mistik Bella
Kayıtlı Üye
Aslında yeni değil, dünya dillerinde mevcut bir harf. Kitap Azerbaycan dilindedir o yüzden "Ə" harfi kullanılmıştır. "E" nin karşılığıdır.
memories
Kayıtlı Üye
E harfinin karşılığı değildir.Bu yanlışı bilmeyen arkadaşlar için düzeltmem gerekir.Azerbaycan alfabesinde hem e harfi hemde ə harfi bulunmaktadır.e harfi ince ses tonu için kullanılır. Ə harfi ise kalın tonlamalarda kullanılır.Ə harfi türkçede bildiğimiz a harfi ile e harfinin karışımında ortaya çıkan seslendirmenin tonunu verir. H harfide bu şekildedir Azerbaycan alfabesinde.Türkçede sadece h harfi bulunmaktadır.Azerbaycan alfabesinde ise hem h harfi hemde x harfi bulunmaktadır.X harfi h harfinin gırtlak kullanılarak kalınlaştırılmış halde tonlamasının karşılığında oluşan sesi ifade eder.Daha iyi anlatabilmek için Arapça harflerdeki elif-ayın,se-sim-sad,lam-lamelif,dal-dat,ze-zı,ha-hı-ha,kaf-kef harfleri arasındaki ilişkilendirmeyi incelemenizi tavsiye ederim.Kurandaki esre veya ötre gibi hece çekimi bildiren işaretlerde bu harflerin okunuşu birbirine benzer olsa bile gırtlak ve dudak tonlamalarına göre farklılıklar arzeder.
Mistik Bella
Kayıtlı Üye
Ne duanın anlamı ne de başka bir şey eklenmemiştir. Yalnız adı yazılmıştır "CƏRƏKƏ, YASİN, DUALAR" başka da bir şey yok. Duanın anlamı ise Allahı yüceltmektir, sözlerinden belli oluyor. Ben arapçayı bilmem ancak diğer duaların anlamlarını okurken aynı sözlerin anlamlarını da bilmiş oluyorsun.
Tamam düzeltin de, ancak siz de yanlış yapmışsınız... "E" harfi evet söylediğniz ince ses tonu için kullanılır. "Ə" harfi ise dediğiniz gibi kalın tonlamalarda kullanılmıyor. "Ə" ve "E" ince sestir, saittir, açıktır. Ve ben türkçedeki "e" nin karşılığıdır söylerken mesela Azerbaycan dilinde "Əl" Türkçede "El" gibi kullanmasından söz ettim. "H" ve "X" nın bulunması da dilin zenginliğinden geliyor zaten. Sıra arapçaya gelince ise o konuda bir şey söyleyemem, çünki bilmiyorum. Doğru bilgiyi paylaşmayı kendinize borç bildiğiniz için teşekkür ederim.
Misstremotada
Banlı Kullanıcı
Dua çok güzelmiş, anlamını da okudum. Lakin ben bu konuya biraz kendi bakış açımı da katmak istiyorum.
Bence Allaha en saf haliniz ile secde etmeli ve Allaha karşı okuduğunuz bu yüce ve mükemmel kudreti olan güçlü İsmi azam duasını ve diğer mükemmel duaları ettikten sonra, bir de kendi duanızı da yapın derim. Hepsini beraber yapın. Tesbih ettikten sonra el açıp dua ettiğinizde kendi dualarınızı da söyleyin okuyun. Allah kabul etsin tüm masum dualarımızı. Ben de deneyeceğim İnşaAllah.
Biliyorum Rabbimin kudreti her şey'den üstün. Bizleri, görebildiğimiz ve göremediğimiz,varlığına şahit olduğumuz hatta varlığını bile bilmediğimiz şeyleri yaratan Rab, dualarımızı geri çevirmez, eğer dualarımız gerçekleşmese bile bunun mükafatını cennete alırız. O yüzden bizler dualarımız gerçekleşse de, gerçekleşmese de, Allah'ı (c.c) unutmayalım onu analım, zikir edelim. Zaten o namazı şerifin nuru ve tadı yer yüzünde başka hiçbir şeyde yok. MaşaAllah.
Bence Allaha en saf haliniz ile secde etmeli ve Allaha karşı okuduğunuz bu yüce ve mükemmel kudreti olan güçlü İsmi azam duasını ve diğer mükemmel duaları ettikten sonra, bir de kendi duanızı da yapın derim. Hepsini beraber yapın. Tesbih ettikten sonra el açıp dua ettiğinizde kendi dualarınızı da söyleyin okuyun. Allah kabul etsin tüm masum dualarımızı.
Ben de deneyeceğim İnşaAllah. Biliyorum Rabbimin kudreti her şey'den üstün. Bizleri, görebildiğimiz ve göremediğimiz,varlığına şahit olduğumuz hatta varlığını bile bilmediğimiz şeyleri yaratan Rab, dualarımızı geri çevirmez, eğer dualarımız gerçekleşmese bile bunun mükafatını cennete alırız. O yüzden bizler dualarımız gerçekleşse de, gerçekleşmese de, Allah'ı (c.c) unutmayalım onu analım, zikir edelim. Zaten o namazı şerifin nuru ve tadı yer yüzünde başka hiçbir şeyde yok. MaşaAllah.
yirmi9
Kayıtlı Üye
İsmi Azam duası
Bismillahirrahmanirrahim
Allahümme inni es’elüke bienne lekel hamde la ilahe illa entel mennanü ya hannanü ya mennanü ya bediy’assemavati vel ardı ya zel celali vel ikram.Ya hayyü ya kayyümü ,La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimiyn.Allahümme inni es’elüke bienni eşhedü enneke entallahü la ilahe illa entel ehadüs samedüllezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekün lehü küfüven ehad.Elif lam mim.Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyüm.Ve ila hükümilahün vahıdün la ilahe illa hüverrahmanür rahıymü ya zelcelali vel ikram.Ya erhamer rahımiyn.Allahümme inni es’elüke bienneke entallahü la ilahe illa entel vahıdül ehadül ferdüs samedüllezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekün lehu küfüven ehad.La ilahe illallahü vahdehu şeriyke leh.Lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şey’in kadyr.La ilahe illallahü ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azıym.Es’elüke bismikel eazzül ecellül ekramü.Rabbi rabbi rabbi ya rabbi ya rabbi ya rabbi la ilahe illallahü vahdehu la şeriyke leh.Lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şey’in kadiyr.Elhamdü lillahi ve sübhanellahi vel hamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azıym.
Bismillahirrahmanirrahim
Allahümme inni es’elüke bienne lekel hamde la ilahe illa entel mennanü ya hannanü ya mennanü ya bediy’assemavati vel ardı ya zel celali vel ikram.Ya hayyü ya kayyümü ,La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimiyn.Allahümme inni es’elüke bienni eşhedü enneke entallahü la ilahe illa entel ehadüs samedüllezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekün lehü küfüven ehad.Elif lam mim.Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyüm.Ve ila hükümilahün vahıdün la ilahe illa hüverrahmanür rahıymü ya zelcelali vel ikram.Ya erhamer rahımiyn.Allahümme inni es’elüke bienneke entallahü la ilahe illa entel vahıdül ehadül ferdüs samedüllezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekün lehu küfüven ehad.La ilahe illallahü vahdehu şeriyke leh.Lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şey’in kadyr.La ilahe illallahü ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azıym.Es’elüke bismikel eazzül ecellül ekramü.Rabbi rabbi rabbi ya rabbi ya rabbi ya rabbi la ilahe illallahü vahdehu la şeriyke leh.Lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şey’in kadiyr.Elhamdü lillahi ve sübhanellahi vel hamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azıym.
Mistik Bella
Kayıtlı Üye
Şübhesiz...:Angel_anim: Yorumunuz için teşekkür ederim.Dua çok güzelmiş, anlamını da okudum. Lakin ben bu konuya biraz kendi bakış açımı da katmak istiyorum.
Bence Allaha en saf haliniz ile secde etmeli ve Allaha karşı okuduğunuz bu yüce ve mükemmel kudreti olan güçlü İsmi azam duasını ve diğer mükemmel duaları ettikten sonra, bir de kendi duanızı da yapın derim. Hepsini beraber yapın. Tesbih ettikten sonra el açıp dua ettiğinizde kendi dualarınızı da söyleyin okuyun. Allah kabul etsin tüm masum dualarımızı.
Biliyorum Rabbimin kudreti her şey'den üstün. Bizleri, görebildiğimiz ve göremediğimiz,varlığına şahit olduğumuz hatta varlığını bile bilmediğimiz şeyleri yaratan Rab, dualarımızı geri çevirmez, eğer dualarımız gerçekleşmese bile bunun mükafatını cennete alırız. O yüzden bizler dualarımız gerçekleşse de, gerçekleşmese de, Allah'ı (c.c) unutmayalım onu analım, zikir edelim. Zaten o namazı şerifin nuru ve tadı yer yüzünde başka hiçbir şeyde yok. MaşaAllah.
İsmi azam olduğu tahmin edilen bir cok isim burda da vardır. İsmi azamın sırrı da bu zaten... Önemli olan duanın kuruluşu değil, o isimleri içinde bulundurmasıdır
Rica ederim, doğru söylüyorsunuz. Yorumunuz için teşekkür ederim :Angel_anim:
zengindenizxx
Kayıtlı Üye
Şimdi bu duayı bu şekildemi okumak lazım , yoksa harflerini bildiğimiz şekilde düzelterek mi (e olduğunu bildiğimiz yerleri e harfiyle, a olduğunu bildiğimiz yerleri a harfiyle değiştirerekmi)
Birde eklemeden geçemeyeceğim, ilahi kapıların her zaman açık olduğuna, dilek ve dualarımızın o kapıdan geçebilmesi için gerekli ruhsatı alabilmemiz için ve bunun sürekli olabilmesi için, gönülden ve daima Allü Tealayı zikretmek gerektiğine inanıyorum. Sevgilerimle
Mistik Bella
Kayıtlı Üye
Ben olduğu gibi okuyordum, bol bol. İsterseniz değiştirin siz bilirsiniz ama orjinal hiçte zor değil. Aksine bir harf daha telaffuz etmiş olursunuz
Söylediğinizle tamamile razıyım, evet İlahi kapıların hep açık kalması için gönülden hep dua ve zikir etmemiz hem bizim hayrımıza olur hem de Allahın sevgili kullarından bir tanesi de artmış olur :Angel_anim: Ah bunu keşke önceden bilse insan... :willy_nilly:
İnernette aradınız sanırım, evet internette yok.
p4inkiLLer
Kayıtlı Üye
Biliniz ki samimi bir kalbin açamayacağı kapı yoktur. Size bir anektot vereyim, sağlıcakla kalın.
Bu bana dünyaya ayak basmış en mühim kadınlardan biri olan Rabiya el-Adabiya’yı anımsattı. O gerçek bir asidir, ve asi olmayan hiç kimse dindar olamaz. Asilik dindarlığın biricik temelidir. Gelenekçi olan, ortodoks olan asla dindar olamaz
O sebze almaya pazara gidiyordu ve ülke çapında tanınan büyük bir Sufi olan Cüneyt’le karşılaştı. O caminin dışında oturmuş yüksek sesle dua ediyor ve gökyüzüne bakarak yakarıyordu, “Sesimi ne zaman duyacaksın? Kapıları neden açmıyorsun? Bunca zamandır bekliyorum, beni duyuyor musun, yoksa duymuyor musun? Senin kapını çalmaktan bitap düştüm.”
Rabiya onun arkasında durduğu için tüm bunları duymuştu ve kafasına vurdu. O arkasına dönüp baktı — dua etmekte olan birini rahatsız etmek son derece dine aykırı bir davranıştı — ve bu garip kadını, Rabiya’yı gördü. Kadın, “Cüneyt sen olgunlaşacak mısın yoksa olgunlaşmayacak mısın?” diye sordu. “Gözlerin tamamen mi kör? Çünkü bütün kapılar açık duruyor. Kapılar daima, yirmi dört saat, gece gündüz açık duruyor. Bu nasıl bir saçmalıktır ki sen Allah’tan ‘Kapıları aç’ diye talep edip duruyorsun. Allah bile bu konuda ne yapabilir — zaten açık olan kapıyı nasıl açabilir? Sadece sessizce bak, kapılar dışarıda değil. Gözlerini kapat ve gör. Ve unutma seni bir daha böyle saçmalarken görürsem gerçekten sert bir şekilde vuracağım! Kendi duanla kendinden kaçıyorsun.”
Bu ani bir aydınlanma deneyimiydi. Cüneyt gözlerini yumdu ve içine baktı ... kapılar açıktı. Aradığın şey senin içinde gizli, ve aramaya devam ettiğin sürece kaçırmaya da devam edeceksin.
Bu bana dünyaya ayak basmış en mühim kadınlardan biri olan Rabiya el-Adabiya’yı anımsattı. O gerçek bir asidir, ve asi olmayan hiç kimse dindar olamaz. Asilik dindarlığın biricik temelidir. Gelenekçi olan, ortodoks olan asla dindar olamaz
O sebze almaya pazara gidiyordu ve ülke çapında tanınan büyük bir Sufi olan Cüneyt’le karşılaştı. O caminin dışında oturmuş yüksek sesle dua ediyor ve gökyüzüne bakarak yakarıyordu, “Sesimi ne zaman duyacaksın? Kapıları neden açmıyorsun? Bunca zamandır bekliyorum, beni duyuyor musun, yoksa duymuyor musun? Senin kapını çalmaktan bitap düştüm.”
Rabiya onun arkasında durduğu için tüm bunları duymuştu ve kafasına vurdu. O arkasına dönüp baktı — dua etmekte olan birini rahatsız etmek son derece dine aykırı bir davranıştı — ve bu garip kadını, Rabiya’yı gördü. Kadın, “Cüneyt sen olgunlaşacak mısın yoksa olgunlaşmayacak mısın?” diye sordu. “Gözlerin tamamen mi kör? Çünkü bütün kapılar açık duruyor. Kapılar daima, yirmi dört saat, gece gündüz açık duruyor. Bu nasıl bir saçmalıktır ki sen Allah’tan ‘Kapıları aç’ diye talep edip duruyorsun. Allah bile bu konuda ne yapabilir — zaten açık olan kapıyı nasıl açabilir? Sadece sessizce bak, kapılar dışarıda değil. Gözlerini kapat ve gör. Ve unutma seni bir daha böyle saçmalarken görürsem gerçekten sert bir şekilde vuracağım! Kendi duanla kendinden kaçıyorsun.”
Bu ani bir aydınlanma deneyimiydi. Cüneyt gözlerini yumdu ve içine baktı ... kapılar açıktı. Aradığın şey senin içinde gizli, ve aramaya devam ettiğin sürece kaçırmaya da devam edeceksin.
Bu dilden dile süregelen hikayeler çok güzel, çok anlamlı. Ama bir süre sonra akıldan uçup gidiyor, neden çünkü asıl çözüm yok ortada.
'Bu ani bir aydınlanma anıydı'. Kişi durup dururken 'kapıları neden açmıyorsun' 'beni duymuyor musun' demez ki. Önce başka dualar edilir, kabul edilmediği düşüncesi hakim olmaya başlanınca bu cümleler kurulur. Burada bahsi geçen aydınlanma nasıl bir aydınlanma?
'Aradığın şey senin içinde gizli ve aramaya devam ettiğin sürece kaçırmaya da devam edeceksin'
Aradığım şey? Bulamıyorum, bulamadıkça da aramaya devam ediyorum. Neden sen ne olduğunu söyleyip bana yardımcı olmuyorsun?
Ben Cüneyt'in yerinde olsaydım sorularım olurdu.
'Bu ani bir aydınlanma anıydı'. Kişi durup dururken 'kapıları neden açmıyorsun' 'beni duymuyor musun' demez ki. Önce başka dualar edilir, kabul edilmediği düşüncesi hakim olmaya başlanınca bu cümleler kurulur. Burada bahsi geçen aydınlanma nasıl bir aydınlanma?
'Aradığın şey senin içinde gizli ve aramaya devam ettiğin sürece kaçırmaya da devam edeceksin'
Aradığım şey? Bulamıyorum, bulamadıkça da aramaya devam ediyorum. Neden sen ne olduğunu söyleyip bana yardımcı olmuyorsun?
Ben Cüneyt'in yerinde olsaydım sorularım olurdu.
p4inkiLLer
Kayıtlı Üye
Duasında kapıların açılmasını istiyor, yani perdelerin kalkmasını, yahut göremediğini görmeyi adına ne derseniz deyin "aydınlanmayı" istiyor. Neticede bu idrake kavuşuyor. Eskiler bu konuda "aramakla bulunmaz fakat bulanlar ancak arayanlardır" der. Sözle tarif edilemeyenin sözle tarifini istiyorsunuz. Rüya dünyasına ait bir dille uyanıklık halinin tarifi olmaz. Gözleri görmeyen bir kişiye dünyayı olanca detayıyla tasvir etmenizle, o kişinin kendi gözüyle dünyayı görmesi aynı olabilir mi? Sözle tarif istiyorsanız aydınlanmış insanların sözlerini okuyun, kutsal metinleri okuyun, bir hayat boyu okuyup bitiremeyeceğiniz kadar tarif var. Uyanıklık dediğiniz halden de bir uyanış var. Bütün dikkatimizi zihnin dünyasına vermişken bunu anlamak zor çünkü zihnin ötesindeki bir dünyayı zihinle kavramaya çalışıyoruz, fakat bu yanılgı aşılırsa o zaman idrakin önündeki en büyük engel kalkmış olur.
Merhaba sevgili p4inkiller,
Yazınızı dikkatle okudum. Yazdıklarınızın doğruluğunu paylaşıyorum. Ancak hikayede bahsedilen ile sizin söyledikleriniz çok paralel değil. Neden?
Sizin vurguladığınız, zihin ötesindeki bir dünyayı yine ancak zihin ötesi bir görüş ile kavrayabileceğimiz gerçeğidir ki bu doğrudur. Bahsettiğiniz uyanış sözle tarif edilmeyen, doğa üstü bir uyanıştır.
Ancak hikayede, tamamen düz mantıkla; neden kapıların ona açılmadığını sorgulayan bir kişinin (ki bir çok sıradan ama sorgulayan insanın aklında oluşabilecek bir sorudur bu) karşısına çıkan bir diğer kişinin söyledikleri sonuncunda yaşadığı bir aydınlanmadan bahsediyor. Yani öğrenme ile, bilgi ile olan bir aydınlanma. Sihirli bir dokunuş ile gerçekleşen zihin ötesi bir aydınlanma değil.
Benim takıldığım ise tam bu noktadadır. Zaten bu konuları az çok sorgulayan birçok insanın bildiği bilgiler bu insana Rabia tarafından verildiğinde ne oluyor da birden kapalı olduğunu düşündüğü kapıların aslında açık olduğunu görebiliyor.( bakın; kapıların açık olduğunu anlamak(1) ile kapıların açık olduğunu görmeye başlamak(2) farklı durumlardır. İlk durumda insanda herhangi bir açılım söz konusu değilken ikinci durumda bir açılım söz konusudur ve bu andan itibaren bir çok şey değişecektir.)
Ben Cüneyt'in yerinde olsam sorularım olurdu derken bunu kastediyorum. Rabia tarafından verilen bu bilgiler zaten bildiğim ama gerçekliğine henüz ulaşamadığım bilgiler olduğu için bende bir aydınlanmaya sebep olmazdı. Daha fazla bilgi talep ederdim Rabia'dan anlamında.
Sorum ile ilgilenip cevap verdiğiniz için teşekkür ederim bu arada, umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Sevgiler
Yazınızı dikkatle okudum. Yazdıklarınızın doğruluğunu paylaşıyorum. Ancak hikayede bahsedilen ile sizin söyledikleriniz çok paralel değil. Neden?
Sizin vurguladığınız, zihin ötesindeki bir dünyayı yine ancak zihin ötesi bir görüş ile kavrayabileceğimiz gerçeğidir ki bu doğrudur. Bahsettiğiniz uyanış sözle tarif edilmeyen, doğa üstü bir uyanıştır.
Ancak hikayede, tamamen düz mantıkla; neden kapıların ona açılmadığını sorgulayan bir kişinin (ki bir çok sıradan ama sorgulayan insanın aklında oluşabilecek bir sorudur bu) karşısına çıkan bir diğer kişinin söyledikleri sonuncunda yaşadığı bir aydınlanmadan bahsediyor. Yani öğrenme ile, bilgi ile olan bir aydınlanma. Sihirli bir dokunuş ile gerçekleşen zihin ötesi bir aydınlanma değil.
Benim takıldığım ise tam bu noktadadır. Zaten bu konuları az çok sorgulayan birçok insanın bildiği bilgiler bu insana Rabia tarafından verildiğinde ne oluyor da birden kapalı olduğunu düşündüğü kapıların aslında açık olduğunu görebiliyor.( bakın; kapıların açık olduğunu anlamak(1) ile kapıların açık olduğunu görmeye başlamak(2) farklı durumlardır. İlk durumda insanda herhangi bir açılım söz konusu değilken ikinci durumda bir açılım söz konusudur ve bu andan itibaren bir çok şey değişecektir.)
Ben Cüneyt'in yerinde olsam sorularım olurdu derken bunu kastediyorum. Rabia tarafından verilen bu bilgiler zaten bildiğim ama gerçekliğine henüz ulaşamadığım bilgiler olduğu için bende bir aydınlanmaya sebep olmazdı. Daha fazla bilgi talep ederdim Rabia'dan anlamında.
Sorum ile ilgilenip cevap verdiğiniz için teşekkür ederim bu arada, umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Sevgiler
Mistik Bella
Kayıtlı Üye
İstediğiniz kadar okuyun. İnanın özel hiç bir şey yapmıyordum. Abdest alma filan da bilmiyordum. Sadece çok çok dua ediyordum. Boş oldukça oturup 20-30-40 derken 100- 200 daha da gidiyordu. Kalanlarını da zikir gibi hep söylüyordum. Yani bir düşünün tüm gün aklıma geldikçe dua ediyordumsa Allah bilir kaç adet yapmıştır. Hatta artık kendiliyinden su gibi akıp gidiyordu dua içimden.
Zaten zor da değil. Duayı türkçeye çevirmeye gelince, isterseniz "ə" olan yerleri "e" çevirin. Öğle söyleğin... Allah yardım etsin... Amin :Angel_anim:
- Durum