johnconstantine
Kayıtlı Üye
PERU’DAKİ ESRARENGiZ ICA TAŞLARI

Bu taşlar bir çöl ehri olan Peru’ daki İca şehri yakınlarındaki bir mağarada bulunmuşlardır. İca başkent Lima’ dan 300 km. Uzaklıkta bulunmaktadır.60’ lı yıllarda bir çiftçi Nasca çizgilerinden çok uzakta olmayan bir yerde bir mağarada taşlardan oluşan bir tepe bulduğunu açıklamıştı.Bazıları ise gömülü haldeydi.Çiftçi ilk önce cebinde bir kaç taşla gelmişti.Ancak bir yığın taşla tekrar geri gelmesi pekde uzun sürmedi.Bir zaman taşları turistlere satarak iyi para kazandı.
Artık çiftçiyi tanımayan yoktu.Kısa zamanda bir arkeolog ordusu bu mağaraya geldi.
Bu arada taşlarla Peru hükümetide ilgilenmeye başladı.Ve Peru’nun yağmacılarla dolu ikinci bir Mısır olmasını istemediler.Çiftçiyle ne tür bir anlaşma yapıldığını kimse bilmiyor ancak, tutuklanmasından ve hapis cezası almasından sonra birden bire sattığı o taşların sahte olduğunu ve onları kendisinin yaptığını belirtti.Bu işi turistlerden para yürütmek için yaptığını ve işlerin buraya kadar varacağını tahmin edemediğini söyledi.

Dr.Javier Cabrera

Doktor çiftçiden birkaç bin adet taş satın almıştı.Ve bu taşlardan daha kaç tane olduğunu öğrenmek istiyordu.Sanki çiftçi her hafta daha çok taş yapıyordu.Cabrera çiftçi tarafından uyutulduğuna inanmaya başlamıştı.Yani çiftçi taşları kendisi yapıyordu.Çiftçi taşları nasıl imal ettiğini anlatmayı reddediyordu.Doktor bir hesap yaptı.Buna göre çiftçi hergün en az 1 taş hazırlarsa bütün taşları hazırlaması 40 yıl sürecekti.Bu imkansızdı.Dr. Cabrera taşların üzerindeki resimler hakkında cevaplara ulaşmak için hemen işe koyuldu.
Taşlar bir çok değişik boyutlardaydı.Bazıları avuç içine sığacak kadar küçük, bazıları ise bir köpek kadar büyüktü.Taşlardaki çizimler kesintiye uğramadan çizilmişlerdi.Yani sanatçı elini kaldırmadan çizmişti.Gravürler taşın orjinal renginden daha açık renkteydiler.Fakat oyuklardaki renkler daha koyuydu.Buda gösteriyor ki taşlar uzun zaman önce kazınmışlardı.Taşlar andesit içermekle birlikte griden siyaha değişen renlerde volkanik özelliklerde gösteriyordu.Bunun yanında çok sert olan bu taş türünü ilkel aletlerle kazımak çok zordur.Almanya’daki bir labaratuar taşlardaki oyukları (kazınan yerleri) inceleyerek ,kazıma işleminin eski bir zamanda yapılmış olduğu sonucuna vardı.Ayrıca taşların bulunduğu bölgede milyonlarca yıl öncesine ait fosil ve kemik kalıntılarına rastlandı.

Dr. Cabberas’ın taşlardan oluşan kütüphanesi insan melez ırklarına ait kalıntılar,eski hayvan türleri,kayıp uygarlıklarla ve dünya felaketleriyle ilgili ilgilidir..
Bunlar arasında inkalardan kalmış kasklı insan figürleri, kalp ve beyin naklini gösteren gravürlerde vardır.Bazı taşlar hayatı uzatmak ile ilgili genetik kodlarda içermektedir.Kan damarlarının ince hortumlarla betimlenip , doğal enerjiyi üretme ve hücre bölünmesinin tasviride bulunmaktadır.Ayrıca 4 seriden oluşan taşlar üzerinde eski mitleri anlatır gibi ve bilinmeyen anakaralar ( kıtalar ) barındırmaktadır.(altta)

Kaşif William Niven Yucatan’da bulduğu bir kabartmada Atlantik ve Hint Okyonusunda bulunan dev kara parçalarına raslamıştı.Bunlar Atlantis ve Lemurya olabilirlermi?

Bu gravürde bir sezeryanla doğum anlatılıyor.Uyuşturmak içinde akupunktur kullanılmış.
Dr. Cabrera şu sonuca vardı; Gerek zaman, gerek ustalık, gerekse bilgi bakımından taşlardaki bu çizimleri o çiftçinin yapmasına imkan yoktu.11.000 taş satın aldıktan sonra Dr. Cabrera , çiftçinin güvendiği bir arkadaşı olmuştu.Ayrıca çiftçinin, turistleri aldattığını kabul eden bir kağıdı imzalaması karşılığı hapisten çıktığınıda öğrendi.Aksi halde devlet arazisindeki şeyleri satmaktan ömür boyu hapis cezasına çarptırılabilirdi.
Dr. Cabrera jeologlarla birlikte taşların üzerindeki garip haritaları incelemeye koyuldu.Bazı köşeler ve kara parçaları tanıdık gibi geliyordu ancak aralarındaki okyanus kısımları garip derecede bugünkünden farklıydı.Bilgisayar analizleri sonucunda jeologlar,bu haritaların, gezegenimizin günümüzden 13 milyon yıl öncesini gösterdikleri sonucuna vardılar.
Peru her zaman garip bir ruhsal güce ve her şeyi bilmek isteyen kültürlere sahip olmuştur.Hatta gezegenimizi ziyaret ettikleri iddia edilen “eski astronotlara” ev sahipliği yapmıştır.Peru’nun büyük bir bölümü yüksek bir elektromanyetik alan üzerinde bulunmaktadır.
Ufo gözlemleri Peru halkı için gayet sık rastlanan ve normal bir olaydır.Hatta bazıları ise Dünya dışı canlılarla irtibat halinde olduklarını iddia etmektedirler.
Bazılarına göre Machu Picchu Ufolar için bir iniş yeridir.

Machu Picchu
Ica taşları aynen Nasca çizimleri bir sır olarak kalmaya devam etmektedir.Bu bölge yüksek elektromanyetik enerjiye sahiptir.Bu yüzden bir uzay üssü olarak kullanıldığı iddia edilmektedir.Bölge yüksek miktarda demir içerdiği için böyle bir enerjiye sahiptir.
İCA TAŞLARININ GİZEMİ - 2

Günümüzde bazı bilimsel araştırmalar gösteriyorki, bazı dinozor türlerinin 60 milyon yıl önce soylarının tükenmesine rağmen, bazı türlerin Afrika’nın henüz keşfedilmemiş yağmur ormanlarında yaşamış olma ihtimali var.Buna tek delil, orada yaşamış olan yerli halkın gördüğünü söyledikleri harika yaratıklardır.Eğer Kongo’daki yağmur ormanlarında daha ayrıntılı bir araştırma yapılırsa, belki daha fazla delil bulunabilir.
Ancak, birde düşünün; ya bazı dinozor türlerinin yeteri kadar uzun zaman soylarını sürdürüp insan ırkıyla beraber aynı zaman dilimini paylaştığına dair deliller mevcutsa?
Deliller anlatılan hikayelerden dahada ötede.Eğer, eski devirlerde yaşamış insanların taşlara kazıdıkları dinozor resimlerine rastlanırsa ne olur? İyi bir delil olmazmıydı? Ne dersiniz?
Bahsi geçen taşlargerçekten var.Bilinen adıyla İca taşları.(Peru- İca şehrinde bulunmuşlardır.) Bu taşların büyüklüğü tenis topundan bir köpek büyüklüğüne kadar değişmektedir.Bu taşlar el ile kazınmış olup, ilkel (tarih öncesi) balıklar, dinozorlar ve görünüşe göre gelişmiş bir teknoloji kullanan yerliler görülmektedir.Sorun ise, bilim adamları bu taşların yaşını belirleyememektedirler.
NEREDEN GELDİLER ?
İca taşları ilk olarak bilim dünyasının ilgisini 1966 yılında çekti.Doktor Javier Cabrera doğum gününde üzerinde kazınmış resim bulunan bir taş hediye alır.Kazınmış taş çok eskiye benziyordu.Fakat doktorun daha çok ilgisini çeken şey, taşın üzerine kazınmış olan tarih öncesi bir balık resmiydi.Taşın nereden geldiğini araştırmasıyla, yakında 15 bin taşlık bir koleksiyona sahip olması uzun sürmedi.Beki hediye aldığı ilk taştaki balığın soyunun tükenmiş olduğunu ispatlamak zor.Ancak diğer taşlardaki resimleri tanımlamak çok kolay.Kolaylıkla tanımlanabilen resimler arasında Triceraptos, Stegosaurus, Apatosaurus gibi dinozor türleri ve uçan bir Pterodactylus’un sırtında oturan insan figürleri bulunmaktadır.Ayrıca, insanların dinozor avladıkları sahnelerde bulunmaktadır.Bunun dışında, teleskoplarla gökyüzüne bakan insanlar, açık kalp ameliyatı ve sezeryanla yaptırılan dogum sahneleride göze çarpmaktadır.
Bu nasıl olabilir? Bilim, modern insanın 2 milyon yıldan beri varolduğunu ve dinozorların 60 milyon yıl önce yok olduklarını düşünüyor.
Şu 3 ihtimalden biri doğru olabilir:
- Dinozorlar çağında yaşamış insan toplulukları vardı.
- Dinozorlar, bilimin düşündüğünden daha uzun yaşadılar yeryüzünde.
- Bu taşlar çok ikna edici bir şakadan ibaret.
Bazı halk bu taşları turistlere satmıştır.Hattab bir çiftçi tutuklanmıştı bu yüzden.O da taşları kendisinin yaptığını söylemişti.Bir çok kişi çiftçinin hapis cezasından kurtulmak için böyle söylediğine inanmaktadır.Çünkü devlete ait bir malı satmanın cezası çok ağır hapis cezası gerektiriyordu.Bu gün görmekteyizki, yöre halkı aynı yöntemle taşları kazımakta ve satmaktadırlar.Fakat önemli bir farkla; kazıdıkları yerdeki koruyucu tabaka kaybolmuştu.Yukarıda belirttiğimiz gibi yerine yenisi gelmemiştir.


Yukarıdaki dinozor heykelciği Chupicuaro kültürü (Acambaro, Guanajuato, Meksika) insanları tarafından yapılmıştır.
Bu kültür M.Ö 800 ve M.S 200 yılları arasında var olmuştur.Anlaşılan Iguanodons' un hayattayken neye benzediğini çok iyi biliyorlarmış !!!
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın.
TAŞLARIN TARİHLENDİRİLMESİBu kültür M.Ö 800 ve M.S 200 yılları arasında var olmuştur.Anlaşılan Iguanodons' un hayattayken neye benzediğini çok iyi biliyorlarmış !!!
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın.
Maalesef İca taşlarının tarihlenmesi şu an için mümkün değil.Karbon 14 metoduyla tarihleme sadece cismin içerdiği organik maddelerle mümkündür.Taşların tarihlendirilmesi ise, bulunmuş oldukları yöredeki toprak analizleri sonucunda yapılabilir.Taşlar erezyona uğramış bir dere yatağından geliyor olabilir.(Yada bilinmeyen bir mağaradan.Hangisine inanmak size kalmış.)
Bu sebeple geldiği yer bilinmediği için toprak analizi yapılıp tarihlendirmek imkansızdır.
Taşların anlamı inanılmaz gibi.Hatta ciddi bir inanılmazlık.Eğer gerçekseler, dünya taihini yeniden yazmak gerekecek.
GERÇEK Mİ? ŞAKA MI ?
Gelin o 3 ihtimale bir kez daha bakalım.
- Dinozorlar çağında gelişmiş bir insan ırkı vardı.Bu Dr.Cabrera’nın favori teorisidir.O, taşları, gelişmiş bir insan kültürünün bıraktığına inanıyor.Ona göre, bu taşlardan oluşan kütüphane, o insanların bilgisini yansıtmaktadır.Bunlar ilaçlar, astronomi, tarih öncesi yaratıklar, uzay yolculuğu teknolojisi, taşların anlattığına göre başka gezegenlere kaçışı ( bir dünya felaketine engel olmak için ).Bunu anlamak mümkünmü ?Neden ( teleskop yapabilen , ameliyat bilgisine sahip, başka gezegenlere giebilecek imkana sahip) gelişmiş bir ırk bilgilerini bu tip ilkel bir yöntemle geriye bıraksın? Neden o zaman bazı resimlerde ilkel silahlarla dinozor avlayan insanlar göze çarpmaktadır? Böyle bir topluluğun yaşamış olduğuna dair başka bir kanıt yoktur.
- Dinozorlar bizim düşündüğümüzden daha uzun süre dünya üzerinde yaşadılar.Bu teori mümkün görünüyor.Ancak şu ana kadar Triceratpos, Stegosaurus yada başka bir çeşit dinozor türünün insanlarla beraber yaşadığını kanıtlayan bir fosil bulunamadı.Bazı yerlerde dinozor ve insan ayak izleri aynı yerlerde bulunmuş olmasına rağmen, bu tartışma henüz bir sonuca ulaşamamıştır.
- Taşlar ciddi inandırıcılığa sahip bir şakadır.Bu mantıklı bir düşünceye benziyor.Ancak bunada bir delil yok şimdiye kadar.Üstelik koruyucu tabaka meseleside var ortada.
Bu konuda ancak bilim, çok derin ve kapsamlı bir araştırma sonucunda bir karara varabilir.
İCA TAŞLARINDAN BAZI ÖRNEKLER 2


Bazı taşlar inanılmaz.Mesela yukarıdaki gibi.Burada bir beyin ameliyatı anlatılıyor.Kafatasındaki kesik açıkça görülüyor.




Taşların neredeyse üçte biri dnozorlarla ilgili.(soldaki Allosaurus, sağdaki Triceratops)Hatta bazıları görünüşe göre evcilleştirilmiş.
.


Ancak 1992 yılında keşfedilen Diplodocus türü dinozor binlerce yıl önce nasıl resimlenebiliyor ?


İki kişi teleskopla gökyüzüne bakıyor.Bir kuyruklu yıldız göze çarpıyor.Diğer yıldızlarda var tabiki.Sağdaki resim taşın üstten görünüşüdür.
İCA TAŞLARINDAN BAZI ÖRNEKLER 3


Bu iki büyük taş yapılan ameliyatları ve sezeryanla doğumu gösteriyor.

Burada bir makas resmedilmiş.


Yukarıda iki farklı taş görülüyor.Kıtaların antik çağlardaki durumu resmedilmiş.

Dinozor ve insan.Soru işaretleri devam ediyor.
(Alıntıdır)