Zeyna
Kayıtlı Üye
Hitler, Nazizm, Okültizm, Satanizm, Thule ve Vril (1.Bölüm)
Bu yüzyılın başında Avrupa’nın ortasında Almanya’da bir şeyler oldu. Nazi liderlerini hep üst düzey subaylar olarak gösteren resmi tarihin aksine bu insanlar aslında Bilimsel Araştırmalar yapan Kara Büyücülerdi. Üzerlerindeki üniforma dışında askerlikle bir bağları yoktu. Onlar Almanya’ya da hizmet etmiyorlardı. Sadece Alman halkının Karanlık bir güce hizmet etmesinde aracılık ediyorlardı.
Karanlık Güneş, Naziler ve Uçan Daireler
1933 senesinde Hitler Nazi Partisiyle iktidara geldiğinde, gizli cemiyetinin tüm üyeleri anahtar görevlere getirilmeye başlandı. Hess Führer’in Yardımcısı oldu, Rosenberg Üçüncü Reich’ın Bakanı , Bormann Nazi Partisinin Konsey Başkanı, Himmler SS Birlikleri ve Gestapo’nun Başına getirildi. Sadece Hitler’in en hararetli savunucusu Dietrich Eckart onlardan ayrık tutuldu ve başarısız oldu.
Dünya Hakimiyeti için her biri güç birliği yarışına giriştiler. İlk eylem olarak orduyu yeniden şekillendirdiler. Birinci Dünya Savaşı sonrasında dayatılan Versailles Anlaşmasının tüm şartlarını reddettiler ve uymayacaklarını açıkladılar.
1938 senesinde Hitler’in birlikleri Avusturya’yı ilhak edecektir. Bunu takip eden sene tüm avrupa onların kurallarıyla yönetilmeye başlandı ve İngiltere’de bunlara uyma konusunda sırada bekliyor gibi görülüyordu.
Nazi hareketinin merkezinde binlerce yıllık Reich’ın yeniden kurulması hevesi vardır. Tarihçilerden sorarsanız size birinci Reich’ın Yunan ikinci Reich’ın Roma imparatorluğu veya buna benzer bir şeyler olduğunu anlatırlar. Oysa Nazizim’e göre Birinci Reich devlerin yaşadıkları unutulmuş cağlardaki ilk Atlantis ve İkinci Reich Platon’un bahsettiği 12.000 yıl önce sular altına gömülmüş İkinci Atlantis’tir. Bu konu ile ilgili tarih kitaplarında yazılanlar tamamen uydurmadır. Böylece tarih yeniden ancak bu kez Aryan Mitolojisinde olduğu gibi yazılacaktır. Bu mitolojinin Viktoryan dönemi peygamberler beklediği ve üstün bir ırkın gelmesiyle gerçekleşebileceğine dair inanışı daha önce anlatmıştık.
Ahnenerbe'nin Amblemi:
Üstün ırkın gelişinin hızlandırılması amacıyla Himmler tarihin en ilginç organizasyonu olan Ahnenerbe‘yi kuracaktır. SS kanatları altında kurulan bu organizasyon tamamen gelecek olan ırkın araştırılması ve geliştirilmesi için okült amaclarla oluşturulacaktır. Bu çalışma heyeti aynı zamanda büyülü ve dini kuvvetleri bünyesinde barındırdığına inanılan Kutsal Kase – Holy Gail, Ahit Sandığı – Ark of the Covenant gibi eşyelerı da arayacaktır. Himmler özellikle Kader Mızrağı’nı Spear of Destiny kendi için istiyordu. Bu mızrak haça gerilen İsa’nın kanını taşıyordu.
Hitler ve Kutsal Kader mızrağı:
Tevrata göre İsa’nın yakalanarak bir çok işkenceden sonra haça gerildiğinde, onun öldürülmesi için ısrarcı olan Yahudilerin Kutsal Şabat günü başlamak üzere olduğundan güneş battıktan sonra haç üzerinde kalmasını istemediğini anlatmaktadır. Bu yüzden Pontius Pilatus’tan haca gerilen üç adamın derhal ölümünü istediler. Romalı askerler Hz. İsa’dan önce çarmıha gerilmiş olan iki hırsızın bacaklarını kırarak öldürdüler. Hz. İsa’nın yanına geldiklerinde O’nun zaten ölmüş olduğunu gördüklerinden bacaklarını kırmadılar. Bunun yerine askerlerden biri mızrakla göğsünü deldi, o anda kalbinden kan ve su karışımı bir sıvı aktı. Daha sonra aynı gün Mesih İsa’nın vücudu Haçtan indirilerek mezara kondu.
Kader Mızrağı denilen kutsal emanet işte bu olayda kullanılan bir savaş aracı idi. Tarih boyunca bir çok kimse tarafından aranmışsa da yeri bir türlü tespit edilememişti. Himmler üzerinde İsa’nın kanı bulunan bu mızrağı ele geçirerek ondaki mistik güçle mualif devletlerin kalbini deşecekti.
Romalı Asker Çarmıktaki İsa'yı Mızrakla Yokluyor
Ahnenerbe’nin nasıl bir heyet olduğunu daha iyi anlayabilmek için Indiana Jones adlı seri filmin ilki olan Kutsal Hazine Avcılarını hatırlamanız yeterlidir. Orada Ahit Sandığını arayan Alman birliği Ahnenerbe’nin bir koludur.
“Bu organizasyonun Sandığı bulmak için Etopyaya bile gitmiş olması bile muhtemeldir” diyor Michael Fitzgerald. ” Aslında kutsal emanetlerdeki mistik kuvvetleri ele geçirerek kendi sonlarını hazırlayacak olan büyülü güçleri arttırmayı planlıyorlardı”.
Ahnenerbe Aryan kentleri olan Himalayalar, Orta Doğu ve Bolivya gibi eski yerleşim yerlerine seferler düzenlemeye başladılar. Dünyanın her yanındaki antik eserleri yağmalamaya başlardılar. Temin edilen eserler öncelikle Vril Locası üyeleri tarafından seçiliyor kalanlar Thule Depolarına kaldırılıyordu. Organizasyon sadece arkeolojik kazılar, antropolojik araştırmalar yapmakla kalmıyor ESP (Duyu Ötesi Görü), psikokinesis, su arayıcılığı ve kara büyü gibi alanlarda da keşifler yapmaya çalışıyordu. Bu kurum için bugünkü para birimi ile milyar dolarlar harcanıyordu. Bu arada müttefikler gibi Atom Bombası programı da geliştiriliyordu. Öyle ki bazı komploculara göre Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan bombalar savaş sonrası Nazilerin terk ettikleri çalışma kamplarından temin edilmişlerdi.
Net Alıntı
Bu yüzyılın başında Avrupa’nın ortasında Almanya’da bir şeyler oldu. Nazi liderlerini hep üst düzey subaylar olarak gösteren resmi tarihin aksine bu insanlar aslında Bilimsel Araştırmalar yapan Kara Büyücülerdi. Üzerlerindeki üniforma dışında askerlikle bir bağları yoktu. Onlar Almanya’ya da hizmet etmiyorlardı. Sadece Alman halkının Karanlık bir güce hizmet etmesinde aracılık ediyorlardı.
Karanlık Güneş, Naziler ve Uçan Daireler
1933 senesinde Hitler Nazi Partisiyle iktidara geldiğinde, gizli cemiyetinin tüm üyeleri anahtar görevlere getirilmeye başlandı. Hess Führer’in Yardımcısı oldu, Rosenberg Üçüncü Reich’ın Bakanı , Bormann Nazi Partisinin Konsey Başkanı, Himmler SS Birlikleri ve Gestapo’nun Başına getirildi. Sadece Hitler’in en hararetli savunucusu Dietrich Eckart onlardan ayrık tutuldu ve başarısız oldu.
Dünya Hakimiyeti için her biri güç birliği yarışına giriştiler. İlk eylem olarak orduyu yeniden şekillendirdiler. Birinci Dünya Savaşı sonrasında dayatılan Versailles Anlaşmasının tüm şartlarını reddettiler ve uymayacaklarını açıkladılar.
1938 senesinde Hitler’in birlikleri Avusturya’yı ilhak edecektir. Bunu takip eden sene tüm avrupa onların kurallarıyla yönetilmeye başlandı ve İngiltere’de bunlara uyma konusunda sırada bekliyor gibi görülüyordu.
Nazi hareketinin merkezinde binlerce yıllık Reich’ın yeniden kurulması hevesi vardır. Tarihçilerden sorarsanız size birinci Reich’ın Yunan ikinci Reich’ın Roma imparatorluğu veya buna benzer bir şeyler olduğunu anlatırlar. Oysa Nazizim’e göre Birinci Reich devlerin yaşadıkları unutulmuş cağlardaki ilk Atlantis ve İkinci Reich Platon’un bahsettiği 12.000 yıl önce sular altına gömülmüş İkinci Atlantis’tir. Bu konu ile ilgili tarih kitaplarında yazılanlar tamamen uydurmadır. Böylece tarih yeniden ancak bu kez Aryan Mitolojisinde olduğu gibi yazılacaktır. Bu mitolojinin Viktoryan dönemi peygamberler beklediği ve üstün bir ırkın gelmesiyle gerçekleşebileceğine dair inanışı daha önce anlatmıştık.
Ahnenerbe'nin Amblemi:
Üstün ırkın gelişinin hızlandırılması amacıyla Himmler tarihin en ilginç organizasyonu olan Ahnenerbe‘yi kuracaktır. SS kanatları altında kurulan bu organizasyon tamamen gelecek olan ırkın araştırılması ve geliştirilmesi için okült amaclarla oluşturulacaktır. Bu çalışma heyeti aynı zamanda büyülü ve dini kuvvetleri bünyesinde barındırdığına inanılan Kutsal Kase – Holy Gail, Ahit Sandığı – Ark of the Covenant gibi eşyelerı da arayacaktır. Himmler özellikle Kader Mızrağı’nı Spear of Destiny kendi için istiyordu. Bu mızrak haça gerilen İsa’nın kanını taşıyordu.
Hitler ve Kutsal Kader mızrağı:
Tevrata göre İsa’nın yakalanarak bir çok işkenceden sonra haça gerildiğinde, onun öldürülmesi için ısrarcı olan Yahudilerin Kutsal Şabat günü başlamak üzere olduğundan güneş battıktan sonra haç üzerinde kalmasını istemediğini anlatmaktadır. Bu yüzden Pontius Pilatus’tan haca gerilen üç adamın derhal ölümünü istediler. Romalı askerler Hz. İsa’dan önce çarmıha gerilmiş olan iki hırsızın bacaklarını kırarak öldürdüler. Hz. İsa’nın yanına geldiklerinde O’nun zaten ölmüş olduğunu gördüklerinden bacaklarını kırmadılar. Bunun yerine askerlerden biri mızrakla göğsünü deldi, o anda kalbinden kan ve su karışımı bir sıvı aktı. Daha sonra aynı gün Mesih İsa’nın vücudu Haçtan indirilerek mezara kondu.
Kader Mızrağı denilen kutsal emanet işte bu olayda kullanılan bir savaş aracı idi. Tarih boyunca bir çok kimse tarafından aranmışsa da yeri bir türlü tespit edilememişti. Himmler üzerinde İsa’nın kanı bulunan bu mızrağı ele geçirerek ondaki mistik güçle mualif devletlerin kalbini deşecekti.
Romalı Asker Çarmıktaki İsa'yı Mızrakla Yokluyor
Ahnenerbe’nin nasıl bir heyet olduğunu daha iyi anlayabilmek için Indiana Jones adlı seri filmin ilki olan Kutsal Hazine Avcılarını hatırlamanız yeterlidir. Orada Ahit Sandığını arayan Alman birliği Ahnenerbe’nin bir koludur.
“Bu organizasyonun Sandığı bulmak için Etopyaya bile gitmiş olması bile muhtemeldir” diyor Michael Fitzgerald. ” Aslında kutsal emanetlerdeki mistik kuvvetleri ele geçirerek kendi sonlarını hazırlayacak olan büyülü güçleri arttırmayı planlıyorlardı”.
Ahnenerbe Aryan kentleri olan Himalayalar, Orta Doğu ve Bolivya gibi eski yerleşim yerlerine seferler düzenlemeye başladılar. Dünyanın her yanındaki antik eserleri yağmalamaya başlardılar. Temin edilen eserler öncelikle Vril Locası üyeleri tarafından seçiliyor kalanlar Thule Depolarına kaldırılıyordu. Organizasyon sadece arkeolojik kazılar, antropolojik araştırmalar yapmakla kalmıyor ESP (Duyu Ötesi Görü), psikokinesis, su arayıcılığı ve kara büyü gibi alanlarda da keşifler yapmaya çalışıyordu. Bu kurum için bugünkü para birimi ile milyar dolarlar harcanıyordu. Bu arada müttefikler gibi Atom Bombası programı da geliştiriliyordu. Öyle ki bazı komploculara göre Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan bombalar savaş sonrası Nazilerin terk ettikleri çalışma kamplarından temin edilmişlerdi.
Net Alıntı