Psikolojik hissiyatsızlık (duygusal uyuşma), kişinin iç dünyasında yaşadığı yoğun bir donukluk halidir. Bu durumda kişi, çevresinde olup bitenlere karşı kayıtsızlaşır; sevinç, üzüntü, heyecan, öfke gibi temel duyguları ya hiç hissedemez ya da hissediyor gibi yapar ama içinde bir yankı bulamaz. Eskiden anlam ifade eden olaylar artık anlamsız gelmeye başlar. Sevdiği insanlara karşı sıcaklık hissedemez, bir filme gülemez ya da ağlayamaz, doğaya bakınca huzur duymaz. Bu duygusal tepkisizlik hali, zamanla kişinin benliğini sorgulamasına neden olur: “Ben hala yaşıyor muyum?”, “Neden hiçbir şey hissetmiyorum?”, “Bende bir sorun mu var?” gibi sorular zihnini kurcalar. Bu, çoğu zaman sessiz bir çöküştür.
Bu durumun altında yatan sebepler çok katmanlı olabilir. En yaygın nedenlerden biri majör depresyondur. Depresyon sadece üzüntü hali değildir; çoğu zaman kişinin tüm duygusal spektrumunu bastırır. Aynı şekilde, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) geçiren bireylerde de benzer uyuşmalar görülür. Beyin, bir tür hayatta kalma stratejisi olarak, yoğun acı ve korkuya karşı bir savunma mekanizması geliştirir ve duyguları kapatarak bireyi korumaya çalışır. Bu koruma mekanizması kısa vadede işe yarar görünse de uzun vadede kişinin insan ilişkilerini, kendilik algısını ve yaşam motivasyonunu ciddi şekilde bozar.
Duygusal uyuşma aynı zamanda tükenmişlik sendromu, anksiyete bozuklukları, duygusal istismar geçmişi ya da uzun süreli yalnızlık gibi durumlarda da ortaya çıkabilir. Bazen kişi o kadar uzun süre boyunca kendini bastırmak zorunda kalır ki bir süre sonra nasıl hissetmesi gerektiğini bile unutabilir. Bu da bir tür duygusal felç durumudur.
Bu durumun altında yatan sebepler çok katmanlı olabilir. En yaygın nedenlerden biri majör depresyondur. Depresyon sadece üzüntü hali değildir; çoğu zaman kişinin tüm duygusal spektrumunu bastırır. Aynı şekilde, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) geçiren bireylerde de benzer uyuşmalar görülür. Beyin, bir tür hayatta kalma stratejisi olarak, yoğun acı ve korkuya karşı bir savunma mekanizması geliştirir ve duyguları kapatarak bireyi korumaya çalışır. Bu koruma mekanizması kısa vadede işe yarar görünse de uzun vadede kişinin insan ilişkilerini, kendilik algısını ve yaşam motivasyonunu ciddi şekilde bozar.
Duygusal uyuşma aynı zamanda tükenmişlik sendromu, anksiyete bozuklukları, duygusal istismar geçmişi ya da uzun süreli yalnızlık gibi durumlarda da ortaya çıkabilir. Bazen kişi o kadar uzun süre boyunca kendini bastırmak zorunda kalır ki bir süre sonra nasıl hissetmesi gerektiğini bile unutabilir. Bu da bir tür duygusal felç durumudur.