"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Hiçkimse " Dahi " değildir !

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Mermaid
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Mermaid

Kayıtlı Üye
Herkesin beynindeki nöron sayısı eşittir. İnsan beyninin 1 milyar nörondan(sinir hücresinden) oluştuğu bilinmektedir. Bilgilerimizi bu nöronlara depolarız. 1 milyara dünyada üretilmiş tüm bilgileri depolayabilirsiniz. Bir tek kişinin kapasitesi buna yeter. Herkes dünyaya aynı sayıda nöronla geldiğine göre, herkes eşit bir potansiyele sahiptir.

Diyebilirsiniz ki, çevremize şöyle bir baktığımızda hiç de birbirine eşit zihinsel kapasiteye, zihinsel eyleme sahip insanlar göremiyoruz. Haklısınız; kapasitenizin olması onu kullanabildiğiniz anlamına gelmiyor. İçine istediğiniz gibi bilgi yüklediğiniz ve istediğiniz zaman bu bilgileri çağırabildiğiniz anlamına da gelmiyor.

Şöyle örneklendirelim: Bir fabrikanız var ve birçok(1 milyar) deponuz var. Bu fabrika ve depolar arasında yollarınız var ve kimine de daha yol oluşturmamışsınız. Bazı depolar birbiri ile bağlantılı, bazıları değil. Bazı depoları belirli bir tür mal için kullanıyorsunuz, yani uzmanlaşmışlar. Bazılarını ise çok kullanmadığınız için körelmişler.

Tüm yollarda yeterli çalışma yaptığınız da söylenemez. Bazı yolları çok geliştirirken, bazılarını oldukça ihmal etmişsiniz. Bazı depolara birden fazla yol yaparken, yolların kalitesini artırırken, bazılarının arasındaki bağlantıyı tamamen koparmış bile olabilirsiniz.

İşte bu depolar, yani hücre sayısı herkeste eşitken, yollar yani nöronlar arasındaki bağlar kişiden kişiye değişiklikler gösterir.

Nörotransmitterler denen bu bağlar, beynimizdeki hücreler(nöronlar) arasındaki bilgi akışını sağlar. Duyu organlarımızdan aldığımız bilgilerin, iç dünyamızda ürettiğimiz bilgilerin, hücrelere ve hücrelerarası transferinde bu bağlar rol oynar.

Eğer beynimizdeki tüm nörotransmitterler ölürse beyin boş bir çuvala döner ve hiçbir işlem yapamaz. Çünkü bilgiyi depolamak ve bilgiyi taşımak(çağırmak) mümkün olmaz. Nörotransmitterler hücre değildirler; artabilir, çoğalabilir ve ölebilirler.

1 milyar nöronun hepsinin arasında bir bağ yoktur. Bütün bağlar öğrenmelerimize, zihnimizi geliştirecek eylemlerde bulunmamıza bağlıdır. Zeka, bu bağların artmasıyla doğru orantılıdır. Hücre sayısıyla ilişkisi yoktur.

Zihnimiz aynı anda birçok hücredeki birbiriyle ilişkili veya ilişkisiz bilgilere ulaşabiliyor ve arada bağ kurabiliyorsa, bu orana bağlı olarak düşünme ve üretme kapasitesine sahibizdir. Yani bir hücreden aynı anda ne kadar çok bağ çıkıyor ve ne kadar çok diğer hücrelere bağlanıyorsa zihnimizi o kadar çok kullanıyoruz demektir.

Öyleyse yapmanız gereken, zihninizdeki hücre sayısından, genetik özelliklerinizden şikayet etmeyi bırakıp, nörotransmitter bağları arttırmak olmalıdır. Zihinsel gücünüzün farkında olmak; yaşam potansiyelinizin farkında olmanızı sağlar ve olumsuzluklar karşısında, başarısızlıklar karşısında direnmeyi ve alternatif üretmeyi öğretir. Böylece gerçek gücünüzü keşfedersiniz.

İnsanların zayıf ve yetersiz hafızaları olduğunu düşündükleri için neler kaybettiklerini fark etseniz inanamazsınız. Yapamayacağına, başaramayacağına inandığı, kendine güvenmediği için büyük fırsatları kaçırır birçok insan. Güçlü bir hafızası olduğunu farkeden, onu güçlendiren insanlarsa kendilerine sınır koymaktan ve yapamadıklarına dair listeler oluşturmaktan vazgeçerler.

Genellikle öğrencilerin en çok şikayet ettikleri nokta, çalıştıkları halde unuttuklarıdır. Aslında unutmuyorsunuz, sadece hatırlamakta güçlük çekiyorsunuz. Çünkü büyük bir ormanın içine gelişigüzel atılmış yaprakları bulmak imkansızdır. Ama türü ve yeri kesin olarak belirlenmiş şeyleri bulabilirsiniz.

...

Dahilik, toplumsal olarak kapıldığımız bir önyargıdır. Dahilik kavramı, korkularımız ve kendimize karşı inançsızlığımız yüzünden ileri sürdüğümüz bir kaçış yoludur. Kendi güvensizliğimizden, başkalarına verilmiş olduğuna inandığımız bir armağandır.

Hepimiz dünyaya gelirken, "dahilik" kavramının içine koyduğumuz herşeyi yanımızda getiririz. Bir çocuğun öğrenme hızını düşünün. Yürümek, konuşmak, yorumlamak gibi o kadar çok şeyi o kadar kısa sürede öğrenir ki, tam bir dahidir! Bunu yapmalarını sağlayan tek şey, sağ ve sol beyinlerini birlikte ve aynı oranda kullanıyor olmalarıdır. Kabul edin ya da etmeyin, siz de bir zamanlar dahiydiniz. Dahilik dediğiniz şeye sahiptiniz.

Tarihteki kaşiflere, mucitlere bir bakın. Dahi oldukları için mi tarihe geçtiler? Yoksa çabaladıkları, araştırdıkları ve öğrendikleri için mi? Eğer bizlerden farklı olsalardı, o zaman bebek Newton'un ilk söylediği sözcük " Yerçekimi " olurdu. Edison zihninde ampulun tasarımıyla doğardı. Yıllarca çalışmalarına, emek sarfetmelerine, defalarca başarısız olmalarına gerek kalmazdı.

Einstein izafiyet teorisini bir tepede hayal kurarken bulmuştur. Sağ beyniyle kurduğu hayali, sol beyniyle işleyerek başarmıştır bunu.

Hayran olduğunuz, "ne kadar da zeki" , " adam bir dahi " dediklerinizin sizden tek farkı, sağ ve sol beyinleri arasında yapmakta oldukları alışveriştir. Her ikisini de özenle ve uyum içinde birlikte kullanıyor olmalarıdır.

Kimse sizden olmadığınız bir şeye ulaşmanızı istemiyor. Yapmanız gereken tek şey, bir zamanlar olduğunuz sizi yeniden bulmak ve o olmak !

Kaynak: Bülent Şenyürek - Z. Müge Kasaroğlu / NLP ile Hafıza Teknikleri
 
uzun zamandır savunduğum bir görüşü ispatlarcasına kaleme alınmış bir makale gibi oldu benim nazarımda.çok güzel oldu.
''1 milyar nöronun hepsinin arasında bir bağ yoktur. Bütün bağlar öğrenmelerimize, zihnimizi geliştirecek eylemlerde bulunmamıza bağlıdır. Zeka, bu bağların artmasıyla doğru orantılıdır. Hücre sayısıyla ilişkisi yoktur. '' ayrıca bu cümleyide sürekki dile getirdiğim halde belli mucitleri üstün gören yakın çevremden kişiler olmuyor değil hani.
velhasıl internette çok karşılaşıyorum:yok efenim einstein bile çözemedi,şu bile yapamadı siz yapabilir misiniz nükteli testlerle.ama ben inatla dahi olmadıklarını salt zekayı ve düşünme gücünü kullanabilmeyi bildiklerini düşünüyorum.
akla sağlık.=).

 
Bence de dahiler ve zekası düşük olanlar vardır. Bir arkadaşım gece gündüz çalışıyor, ben o kadar kasmıyorum kendimi ama bir matematik sorusunu 10 kere anlatıyorum 10unda da anlamıyor. (Burdan dahi olduğumu belirtmeye çalışmıyorum) Bence insanların kapasiteleri de farklı. Nöronlar sinirsel iletimi sağlar ama zeka x geni üzerinden taşınır. Bu da demek oluyor ki insandan insana farklılık gösterir. İnsan zekasının beyindeki girinti çıkıntılarla orantılı olduğu da kanıtlanmıştır. Aynı miktar suyun yüzeyi ne kadar büyükse o kadar hızlı buharlaşır. Burda da aynı mantık vardır. :)
 
erlkonig güzel örnekler vermişin aslında.ama verdiğin örneklerde cevaplarda çok açık çıkabilir neticede.kullanmayı bilmemeken kaynaklandığını savunuyorum ben.yani o nasıl çalışması gerektiğini ve zekasını ne yönde kullanacağını,nasıl anlayacağını kavrayamamış nitelikte biri.verdiğin örnekten yola çıkarak söylüyorum :hani klasik ingilizce sınavlarına girerdik orta okulda falan.ve kelime ezberlememiz gerekirdi.benim kendime ait bir öğrenme metedum vardı.kolay öğreniyordum.bir arkdaşımsa zekası geri gibi bir türlü aklında tutamazdı.sonra ben ona kendi yöntemimi anlattım.bir dahaki sınavda benden yüksek aldı.yani kullanabilmeyi bilmekten dem vuruyorum burda.
'Bu da demek oluyor ki insandan insana farklılık gösterir. ' belirtiğin gibi.
 
Zekasi dusuk insan yoktur. Sahip oldugu zeka dahilinde agir basan zeka cesidini,dogal yapi icinde gelistirmis insan vardir.

Matematik yonunden gelismis bir zekaya sahip oldugunu dusunen birinin, sosyal veya gorsel vb. zekasi oldukca dusuk olabilir. Biri bir problemi 2 dakikada algilarken, digeri sosyal bir problemi 2 dakikada algilar veya cozum uretebilir.
 
insandan insana farklilik gostermesindeki en buyuk etken 0-3 yas arasi ailenin bebege olan ilgisi. ne kadar cok ilgilenilirse (zeka gelistirici oyuncaklar vs.) cocuk o kadar zeki oluyo.
 
İşlemeyen demir paslanır... Yazıdan anladığım bu benim.:) Yine her şey özünde kendini tanımaya gidiyor. Eksik yanları bulup geliştirmek, üzerlerinde çalışarak olmazları olur yapmak, vs...

Güzel bir yazıydı, teşekkür ediyorum.
 
söyledikleriniz doğru ve bilimsel olabilir ama unutmayın ki bir senarist bir doktor bir dedektif yada astronotun beyinleri ve beyin fonksiyonları düşünce mekanizmaları çok farklı çalışır arkadaşım hiç anlayamadığım matematik sorularını çözsede en kolay cümleden bile anlam çıkaramıyor ne demek istediğimi soruyor
 
Dahilik, toplumsal olarak kapıldığımız bir önyargıdır. Dahilik kavramı, korkularımız ve kendimize karşı inançsızlığımız yüzünden ileri sürdüğümüz bir kaçış yoludur. Kendi güvensizliğimizden, başkalarına verilmiş olduğuna inandığımız bir armağandır.
Haklısınız bazı insanları bu nedenle gözümüzde fazlasıyla büyütürüz.Asla onun gibi başarılı olamayacağımızı düşünürüz.Gerçekten istediğimiz taktirde yapamayacağımız birşey yoktur. Ama gerçekten isteyebilmektir önemli olan.
 
"Hiç kimse diğerlerinden üstün değildir, sadece bulunduğu nokta farklıdır!" Bu cümleyi 20 -25 yıl önce bir yerde okumuştum. Ve tamamen katılıyorum. Her yenidoğan bebeğin beyni sünger gibidir. Ne verirseniz, onu alır ve depolar.
 
Ben katılmıyorum. Zekanın belli bir yüzdeliğinin %60 ya da %70 kadarının genetik olduğunu düşünüyorum. İşin içine genler girince, farklı zeka seviyeleri ortaya çıkıyor.
 
Dahilik,dahi kabul edilen insanların ilahlaştırılması konusundaki görüşlere katılıyorum fakat herkesin zeka seviyesi farklıdır.
İkizleri ele alalım. Aynı yetiştirilme tarzına,aynı nöronlara,aynı zeka geliştirici faliyetlere sahipler. Ama biri diğerinden çok daha Zeki olabiliyor.
Kullanamamakla alakalı değil. Nasıl kullanacağını bilmek de bir zeka işidir bence :D
 
İnsanlar arasındaki zeka seviyeleri birbirinden farklılık gösterebilir ve Çoklu Zeka Kuramı'na göre çok farklı türleri de vardır, arkadaşımız sadece kullanabilme yeteneğinden farklar doğar diye savunmuş ama mesela üstün zekalı bir insan zekasını kullanmayı pratik olarak bilmese dahi normal zekaya sahip bir bireyin zekasını oldukça yüksek düzeyde kullanarak ortaya koyduğu bir ürünü ortaya koyabilir, yine aynı şekilde bu mantık normal ve normalın altı için de geçerlidir.Bir de yukarda sık sık akademik başarı ile zekanın doğru orantılı olduğunu savunan örnekler var ve bu çoğu zaman yanlıştır tam tersine üstün zekalı bireyler akademik başarı gösterme konusunda genelde normal bireylerin altında kalırlar, işin eğitimini almış biri olarak yazıyorum bunları.
 
Geri
Üst