"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Hiç bir şey için geç değil...

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan alin
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

alin

Kayıtlı Üye
Hiç bir şey için geç değil.
Yaşadığı şehirden, bulunduğu ortamdan, kısacası yaşantısından sıkılan bir adam, cebindeki az miktar para ile, yanına hiçbir şey almadan bulunduğu kenti terk edip, daha önce hiç bilmediği bir ülkeye gitmiş. Oraya henüz alışmaya çalışırken, birden bir ses duymuş. Bir çığırtkan, avazı çıktığı kadar meydanda bağırıyormuş: - Tiyatro! Gelin! Kaçırmayın! Bu akşam Tiyatro!... Adam hayatında hiç tiyatroya gitmemiş ve inanılmaz derecede merak etmiş. Biletin nereden alındığını öğrenmiş. Bilet fiyatı cebindeki tüm para kadar olmasına rağmen hiç tereddütsüz bileti almış. Başlamış merakla oyunu izlemeye... Oyun bitmiş, herkes dağılmış ve bizim meraklı öylece kalmış, izlediği muhteşem oyun karşısında. O sırada, temizlikçi tarafından salonu boşaltmak için ikaz almış. Adamsa: - Bana müdürünüzün yerini söyler misiniz? Onunla bir şey konuşmam gerek... demiş. Seyrettiği oyunun etkisi ile müdür ile konuşmuş ve ne olursa olsun, ne iş olursa olsun, buranın bir parçası olmak için çalışmak istediğini belirtmiş. Müdür çok şanslı olduğunu, şu sıralarda bir temizlikçi aradığını fakat önce onu denemesi gerektiğini ifade etmiş ve denemek üzere aylardır el değmemiş bir kütüphanenin temizliğini uygun bulmuş. - İşte burayı temizle. Eğer beğenirsem seni işe alırım... demiş ve gitmiş. Tiyatro aşkının verdiği şevk ile temizlik beklenenden kısa sürede bitmiş. Müdür odayı görmeden adamın samimiyetine inanmamış. Onu diğerleri gibi işi savsaklayan biri sanmış. Fakat odanın temizliğini görünce, hayretler içinde kalmış. Aylardır içeriye girilmeyen oda, gıcır gıcır oluvermiş. Müdür bu çabuk ve becerikli adamı işe almaya karar vermiş. - Tamam seni işe alıyorum - Fakat benim yatacak yerim yok. - O zaman burada yatarsın ve işe daha erken başlarsın. İstediği olan tiyatro tutkunu, huzurlu bir şekilde odayı terk ederken müdür. - Adın neydi senin buraya yazalım.... demiş. Aldığı cevap ise, - William! William Shakespeare!... olmuş. Bu hikaye hem insanı dehşete düşürücü hem de ilham verici. Shakespeare tiyatro yaşantısına bu şekilde başlamış.. Tam kırk (40) yaşında... tiyatroyu o yıllarda tanımış ve büyük bir azimle o muhteşem oyunları yazmış. Üstelik büyük bir fedakarlık göstermiş mesleği için. Meslek hayatı boyunca, sadece üç saat uyuyarak yaşamını sürdürmüş. Sabah erken kalkıp oyun provasını yapıyor oyununu oynuyor ve akşam yeniden oyun yazıyor... Bu böyle sürüp gitmiş.
Alıntı.
Kendimize koyduğumuz kısıtlamalara rağmen, değerimizi görebilir miyiz? Yaşımız, maddiyatımız, birikimlerimiz ne durumda olursa olsun...Önceleri çokça hayal kurarken artık umutsuzca kabullenişle, kendimizle savaş halinde miyiz? İçimizde inandığımız bir potansiyel var ise o inancın sesini kısmak ne kadar doğru? Ya o ve onun gibi niceleri de o sesi dinlemeseydi? Bence de hiç bir şey için geç değildir....
 
Hem kendimiz hem toplum önyargıları tarafından kısıtlandığımız için bizim ülkemizden bu kadar yaratıcı başarı hikayeleri pek çıkmıyor yada çok az ne yazık ki.. Birşey yaparken insanlar ne der diye düşündüğümüz anda kendi başarı potansiyelimizi düşürüyoruz.
Ders çıkarmak gerek.
 
Kırk yaşına merdiven dayamış biri olarak bu yazıyı çok sevdiğimi söyleyebilirim :) Kendimi çok fazla hayalci bulurum..Ve içimdeki çocuğu öldüremiyorum..Aslına bakarsanız öldürmekte istemiyorum o saf çocuğu..Belki debeni ben yapan beni insan yapan birtek o kaldı..Yada hayallerim ve o çocuk kaldı beni ben yapan ve güzel ve saf olan birtek o ikisi kaldı..Bu yazı bana bunları düşündürdü..İçimdeki ses öldürme diyor..Bırak yaşasınlar..Ve sen de birgün herşeyin güzel olacağına, harika olacağına inanmaya devam et o çocuk ve hayallerinle birlikte..
 
Cok guzel bir paylasim .... Bana gore yasimizi rakam olarak dusunmek kendimize bir limit koymak, kendimizi sadece bedenden ibaret sanmak demek...Bile bile kendini kafese koyup alani sinirlamak demek...
 
Her gun,her an,yeniden,herseye bastan baslamak mumkun,bizi sinirlayan sadece kendi hayal gucumuz ve kendimize olan inancimiz....
 
Önceleri çokça hayal kurarken artık umutsuzca kabullenişle, kendimizle savaş halinde miyiz?

:beta1::beta1::beta1:
 
Geri
Üst