Birey; ”SEVGİ”, ”ŞEFKAT” ve “HOŞGÖRÜ” deki yaşadığı tıkanmalar ve bu duygu formlarının tekrar tanımlanabilmesi dürtüsünün verdiği arayışlarla, ayrılıklara yönelir. Bilmediği, tanımadığı, sevgi ve şefkati aramaya başlar, nedenini bilemediği bir hüzünle, yerine oturamayan bu kararsız duygu titreşimleri formlarıyla.
Bu arayış; yeni bir tanımlama ile, kararsız duyguların, kararlı bir şekilde yerine oturmasına kadar sürer. Diğer yönlerdeki, öfke, kin, nefret, korku, kaygı ve benzeri gibilerden meydana gelen duygu titreşimleri de aynı tarzda yayımlanarak, etkileşim, gelişim ve sonuca ulaşırlar.
”ÖZ”e dönüşün,”YURDA” dönüşün,”BİR” oluşun,”Ruhsal Tekamül” gereği olan, yolu ve sürecidir bu durum. ”SEVGİ-HOŞGÖRÜ-ŞEFKAT ve BAĞIŞLAMA” dan oluşan Evrensel Sistem de var olabilmenin zorunlu gereğidir öğrenim ve arınma.
Bir insan, bilinçli şekilde sevgi ve hoşgörü için çabalayıp, bilinçsizce zıt duygu frekansları yayıyor veya özgüvende eksikliklerin olduğu titreşimler yayıyorsa, bilinçli hedefe ulaşımı zorlaşacak veya engellenecektir.
Astral beden, eğer duygusal sorunlar çözülmemişse, süregelen “Tekamüler Süreçte” bu tıkanıklıkları, eksikleri taşıyacaktır. Astral bedende saklanan, yaşayan çözülmemiş deneyimler, tekrarlanmak üzere yaşam koşullarını ve olayları etkilemeye devam edecektir.
Farkına varma, kendi içinde düşündürücü bir özgürlük enerjisini temsil eder çünkü, şimdi farkındalığımızla gördük ki, kaderimiz büyük ölçüde kendi elimizdedir ve artık kendimizi değiştirerek, yaşamımızı da değiştirebiliriz.
Alıntı