"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Hayatı Sorgulamak !

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan moskov
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

moskov

Kayıtlı Üye
46039-3-4-49f4f.jpg





İnsanoğlu, diğer tüm canlılar gibi, doğar, gelişir, yaşlanır ve ölür. İnsan var olduğu evren üzerinde neden var olduğunu bilmeden, bunu sorgulamadan yaşar. Sorgulayabilenler, karlarını görmüşlerdir, sorgulayamanlar ise bir boş vermişlik içinde yaşamlarını idame ettirirler ve nihayete erince de, hepimizin gideceği yer bellidir zaten. Bu kadercilik mi ? Hayır değil !. Kadercilik biraz da her şeye baştan razı olmaktır. Bu ise, biraz daha farklı. Ne olacağını tam bilmeseniz de, bir şey olacağını bilip, kısa hayat çizgisi üzerinde ilerlerken, nelerle karşılaşabileceğinizi tahmin edip, bir ön hazırlık yapmak. Yarına bir adım daha yaklaşmak.

Yaşamı ne için sorgulamalıyız ? Bunun için yaşam nedir diye önce bir sormak lazım.. Yaşam, yalnızca, doğma-büyüme-ölme üçgeni arasına sıkışmış bir değer değildir. Yaşam, bir değerler bütünüdür. Ve yaşamı sorgulamak ise, insanın kendi gerçeklerini araması, bulması, bulduğunda bunları iyi analiz etmesi demektir. Bunları iyi analiz etmesi gerekir ki, önce kendisi hakkında bilgilenmeli, sonra aradığı şeyler hakkında fikir sahibi olabilsin. Kendisini tanıyan birey, çevresini, ait olduğu dünyayı, evreni daha iyi anlayabilir, daha iyi tanımlayabilir.

Hiç kimse, dünyaya gelirken, belirli bir yaşam seçeneği ile gelmez. Bir açıklamaya göre bu bize tevdi edilmiştir ama dünyaya geldiğimizden sonra, içinde bulunduğumuz çevre, insanlar, doğa, bizim dünyamızdır artık. Biz buraya aitizdir. Boş yere bu aidiyetlik içerisinde debelenip duracağımıza, kendimizi ve benliğimizi bu aidiyetliğe yormak, hayattan daha fazla zevk almak için bir gerekliliktir.

Şu bir gerçektir ki, pek çoğumuz istediğimiz, hayalini kurduğumuz hayatı yaşayamıyoruz. Bunun en başta nedenlerinden biri de, alışagelmiş bir yaşam düzeni içerisinde olmamız ve bazı şeyleri kabullenmemiz ve aslında ne istediğimizi bilmediğimizdir. Ya da, yanı başımızdaki fırsatların farkında olmadan görmezden geliyoruz ve ondan sonra bazı gerçeklerin farkına varamıyoruz. Düşüncelerin derinlerine daldığımız, kendimizi çaresiz hissettiğimiz zamanlarda ancak, yaşam, hayat, öbür taraf, sevdiklerimiz, sevemediklerimiz, sevmek zorunda kaldıklarımız, kendimizi zorla sevdirdiklerimiz, el edemediklerimiz, ulaşmaya çalıştıklarımız, değerini bilemediklerimiz vs. aklımıza gelir. Dara düşmeden, sıkıntıyı yaşamadan, kendimizi varlıkla hiçlik arasında hissetmediğimiz günlerde de halbuki, yanı başımızdaki fırsatların farkına varabilsek, zaten bu sorgulamanın hiç gereği olmazdı.

Yanı başımızdaki fırsatlar !.. O kadar çok ki, yeter ki varlığımızın ve çevremizdekilerin farkında olalım. Yaşam sonsuz bir özgürlüktür. İstediğin zaman içinden geleni yapabilmektir. Yaşam, hayatının bazı gerçekleri ile yüzleşmemiş insanların düşünceleri için kendinden taviz vermeden hayatı yaşayabilmektir. İmkânsızlığı başaracağım deyip, eldekilerden de olmaksa, mevcudu kabullenip, eldekilerin kıymetini bilmektir ama her şeyden önce savaşmak ve sürekli kendi benliğimizde katma değer oluşturabilmektir. İşte tam bu noktada katma değer oluşturabilecek değerlere ulaştığımızda, hayatın içinde bazı şeylerin değeri daha iyi anlaşılır. Bazı şeyleri elde ettiğimizde de yeni hedefler peşinde koşarız. Ama bazı hedeflere ulaşamadan, önümüzdeki basamağa henüz basmamışken, birkaç sonraki basamağa basmaya çalışmak, basmadan önceki tökezlemenin sinyalleri geliyor demektir. Tökezlememek için de, bilgilenmek, araştırmak, hayatı tanımak, insanları tanımak, çok aceleci davranmamak, bazı şeyleri olduğu gibi kabul etmek ama kendimizi sürekli geliştirmemiz ve çevremizi iyi analiz etmemiz lazım ki, gelebilecek tehlikeleri savuşturabilelim..

Dostlarımızı, yandaşlarımızı, safhını tuttuğumuz değerlerin kıymetini iyi bilelim. Elimizdeki değerlerin, nimetlerin kıymetini bilelim. Şükretmekten asla vazgeçmeyelim. İlahi gücün dünya üzerinde bizim için bahşettiklerinin tadını çıkartalım. Ama hiçbir zaman, bunun da bir gün son olacağını unutmayalım. Bu dünyada olanlar biz insanlar içindir. Her şey ama her şey bizim içindir. Hiç kimse, yanlışlıkla dünyaya gelmez, yanlışlıkla bir ömür yaşamaz. Neden üzülüyoruz, neden ağlıyoruz, neden gülüyoruz, niçin evleniyoruz, neden ürüyoruz, neden soluk alıyoruz ? Her şeyin bir anlamı var. her şeyin bir şifresi var, bu şifreyi çözebilmek için, analizi iyi yapmamız gerekiyor. Bu şifre de başka bir yerde değil, insanın kendisinde, işte o yüzden ilk önce kendimizi tanımamız sonra çevremizi tanımamız gerekiyor. Dünya’da anormal bir dengesizlik var. Bir tarafta, kuraklık varken, bir tarafta seller can alıyor. Bir taraf çok zenginken, bir taraf aşırı yoksul. Bir taraf, her anını lüks içinde geçirirken, lokantalarda yenilenler kadar gıda çöpe atılırken, bir tarafta bir yudum su, bir lokma yiyecek bulamayan o kadar çok insan var ki ? Bir taraf günlük, gülistanlıkken, savaş borazanları çalan başka bir taraf var. Bu örnekleri artırmak mümkün. Hepsinin ortak paydası ne biliyor musunuz ? İnsan !..

Ben kendimi tanıyorum diyenler. Bir kez daha düşünün bakalım, kendinizi ne kadar tanıyorsunuz?


Alıntı...
 
"Şu bir gerçektir ki, pek çoğumuz istediğimiz, hayalini kurduğumuz hayatı yaşayamıyoruz."

Bunu değiştirmenin mümkün olduğunu yüzlerce kez tecrübe ettim neredeyse... *Birşeyleri elde edemiyorsalar güç ile elde edip onlara teslim etmek bir onurdur benim için.* bu benim sıkça kullandığım bir söz. :)

"İlahi gücün dünya üzerinde bizim için bahşettiklerinin tadını çıkartalım. Ama hiçbir zaman, bunun da bir gün son olacağını unutmayalım."

Son bulması demek Yaratıcınında bir gün son bulacağı manasına gelir, yanlıştır bu düşünce... Sonsuzluk nasıl yok olur? Sonsuzluğun bir parçasıda ruhtur, Tanrı insanlara ruh üfler değil mi? tanrının bir parçası... pekii Tansı sonsuzluksa, sonsuzluğun her parçası sonsuz olmak zorundadır. Bu bahşedilmiş devasa enerjiyi "CANLI" olarak kullanmak bir sanat şahaeseridir... Tanrı herkesin her dilediğini yaparsa kötülüklerin çoğalacağını bildiği için birtakım engeller vardır bu gücün elinde... Daha iyi bir enerji akışı için açılabilir.. ve gördüğünüz gibi yine herşey insanla bağdaştı.

Ayrıca birde şöyle düşünün : "ben bir bedenim ve ruhum var." bu kesinlikle yanlış bir düşünce... doğrusu ise "Ben bir Ruhum ve benim bu dünyada bir bedenim var." olmalıdır... :)

"Ne olacağını tam bilmeseniz de, bir şey olacağını bilip, kısa hayat çizgisi üzerinde ilerlerken, nelerle karşılaşabileceğinizi tahmin edip, bir ön hazırlık yapmak."

Neyin nasıl nerede ne zaman olacağını en iyi Tanrı bilir. Birkaç kesit gibi Tanrı seçtiği kişilere bunları gösterebilir. Bunun en iyi örneğini Peygamberler ve Ledunni ilmine sahip kişilerdir... Bunun haricinde Evrenin rızası ile Durugörü yeteneği oluşturulabilir ama tabi ipin ucu belli olmalı yani yetenek olmalı ki ilerlenilebilsin.. Peygamberlerden devam edicek olursak Şu devirde dünyadaki peygamberler : Hz.Mesih, Hz.Mehdi, Hz.Hızır'dır... Bunların üçüde dünyadaki olayların ve çevrelerindeki kişilerle ilgili belli başlı olayları kontrol edebilme yetesine sahiptir. Yani insanların kaderlerini etkileyebilirler ancak etkileme sürecine girildiğinde yeni kaderde belli olmuş olur. Bu 3 peygamberden Hz.Mesih, aldığı ilhamla hareket eder, Hz.Hızır aldığı emir ve gerekli gördüğü zaman hareket eder. Hz.Mehdi ise Kur'an'ın gösterdiği şekilde hareket eder. Tıpkı Hz.İsa Mesih'in kötü veya iyi varlıkları ve hatta deccalin ta kendisini kontrol edebildiği gibi çok çok enteresan yöntemlere başvurabilir.. Bu şekilde bir örnek verdim çünkü demin saydığım şahsiyet yani Hz.İsa hem faaliyetlerini açık bir şekilde sürdüren ve başına hiçbir şekilde kötü bir iş gelmeyen şahsiyetlerden olur.
Bunca yazdığım şeylerden çıkarmanız gereken sonuçsa : Kader yaşamanız gereken olaylar bütünü değil, yaşayacağınız olayların gidişatının... Birşey elbet gerçekleşir ama nasıl bir yolla gerçekleşir? :)
Sevgilerle..
 
İşte o nasıl sorusunun yanına neden eklendiğinde ben işin içinden çıkamıyorum..
 
Geri
Üst