"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Havas-Davet ve neticeleri

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan şumul
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

şumul

Kayıtlı Üye
Selamün aleyküm arkadaşlar.
Formunuza katılmamın asıl sebebi havas çalışmaları yapan kardeşlerle tanışmak.
Form kurallarını ve içeriğini yeni yeni öğrenmekteyiz.
Önceki katıldığım formlarda havas la ilgili yazılar yazıyordum.
Ama yazdığım bazı yazıların , bazı medyumlar tarafından, kendileri yazmışcasına kapak yapıp, insanları avlamak için kullandıklarını görünce, yazma işlemlerini bıraktım
Burada sadece önceki formlarda yazdığım bazı yazılarımı paylaşmak istedim. Çünki bunlar zaten çoğu formlarda var.

Havas, Davet ve Sırları
Muhterem kardeşler,havas ilmine artan merak ve rağbet , özellikle bu zamanlarda çok fazla sayıda insanın bu ilme yönelmesine sebep oldu.Özellikle internet sitelerinde havas formlarının açılması bu ateşi iyiden iyiye körükledi. Aslında , keşke herkes havascı olsa. Çok isterdim. Çünki ahir zaman alametlerinden olsa gerek insanlar üzerinde cin musallatı iyice arttı. Tabi bu da ,biz insanların sebep olmasından kaynaklanıyor. Çünki biz bu ateşi körüklemesek , bun-ca musallatlık olmazdı.Günümüz insanları artık her türlü işini ve arzusunu muska ve büyü yoluyla halletmek istemekteler.Kimisi de bun işi bir gizli güç olarak görmekte, kimisi de şan ve şöhret peşinde. Hepsinin de tek sebebi cehalet. Bu iş neticesinde alacakları cezayı bilseler , bırakın büyü ve sihir yapmayı, inanın bunu düşünmezlerdi bile. Bu ilim ancak şifa cihetinde ve sıkıntıların giderilmesi yönünde kullanıldığı zaman caiz olabilir. Tabi ki uygulamalarda dini vecizelere aykırı olmamak şartıyla.Bu ilmi insanların sıkıntılarını gidermek için kullanan kişiler konumuzun dışında. Sadece bu ilmi, insanlara zorla bir şeyler yaptırmak için kullananlara sözüm. Bu musallatlıktan kurtulmanın en kesin çözümü de, tabi ki havasla mümkün olmakta.Sebebi de diğer yazılarımda da belirttiğim gibi , cinler bizlere göre ilim ve istiğdat bakımından çok üstün varlıklardır. Bu imkan ve istiğdatlarını kullandıkları zaman bizi kolayca alt edebilirler. Bunlar mağnevi boyutta varlıklar oldukları için , bizlerde ancak bunları mağnevi boyuttan yardım alarak alt edebiliriz. Şahsi ilim ve becerilerimiz bir işe yaramaz. Ancak okuma ve yazma yoluyla onları uzaklaştırabiliriz. Ama fırsatını bulunca yine gelirler. Kesin çözüm için davet veya husisi yollarla yardımınıza veya hizmetinize gelen ulvi görevlileri kullanarak bunları imha etmek gerektir. Bu konudaki bazı yazılarımdan dolayı çok saldırılara ve iftiralara uğramama rağmen yine de yazma gereği duydum.Biliyorum yine hasta rolünde her yere iletiler ve mailler atacaklar , fatih hoca bizi dolandırdı diye. Ama desinler önemli değil. Bir insana faydam olacaksa ben bu sıkıntıları çekmeye razıyım. Elbette doğru söylemenin bir bedeli olacak. Artık bu bedeli çekmeye alıştık.Sadece sizden ricam bu kişilerden kendilerini açıklamalarını rica edin. Telefonla veya görüntülü bir şekilde size durumu anlatsın. Sadece mail attıkları zaman ve sizinle iletişim kurmadıkları zaman bilinki yine şaytan ruhlu insanlar bunlar. Birde bana deyin, çekinmeyin şu kişi mail attı siz onu dolandırmışınız diye . Zaten bizler o kişi dolandırdık isek onu tanırız.Kim diye aramayız. Arıyorsak bu kişi komplocu olduğundandır. Bunlara prim vermeyin. En son Serkan guldas linkli bir sözde medyumun veya onların piyonlarının benim hakkımda yaptığı iğrençlikleri hatırlarsınız sanırım. Havas sitelerinde bu tür yazıları yazmamdan rahatsız olan, sözde bir medyumun iğrenç iftiralarıydı hani. Gerçi cehennem oldu gitti , kayboldu, yalanlarıyla beraber.Msn de yakalayınca o ben değilim diyecek kadar karaktersiz bir insan. Onların cezasını rabbim verecek inşeallah. Biz konumuza dönelim. Önce havas ne demek çok iyi anlamak gerek kardeşler. Benim özellikle ısrar ettiğim her kesin havascı olamayacağıydı. Bu sözümde de hala iddialıyım. Havasla medyumculuğu karıştırmamak gerek Havas demek , mağneviyat demek, havas demek takva demek, havas demek nefsine hükmetmek demek, havas demek maddeden sıyrılıp mağneviyatta seyahat demek, kısaca havas demek Allah dostu olmak demektir. Hiç duydunuz mu ki, bu zamana kadar gelen binlerce havas aliminin içinde , gayri meşru işlerle uğraşan, Rabbimin rızasının aksine yol izleyen, günahı kebairle uğraşan bir zatı.Havas alimi denince akla gelen ilk şey Allah dostu olmaz mı kardeşler.Onlar neden günlerce aç kalıp riyazete giriyorlardı hiç düşündünüz mü. Nefislerini terbiye edip mağneviyatta yol almak için. Peki onların yolunda da giden insanların bu işte merhale kat etmeleri için Allah dostu olmaya gayret göstermeleri gerekmez mi. Bu yüzden isterdim her kesin havascı olmasını , yani Allah dostu olmasını. Havası başarmak demek mağneviyatta seyrisuluk etmek demektir. Bunu kısaca şöyle ifade etmek isterim.

Nefsin merhaleleri vardır. Bunlar kısaca şöyledir.
1-Nef-i emâre:Bu nefis mertebesi insanın çirkin ve şeytanın teşviklerine itirazsız ve mücadelesiz tabî olması halidir.Yani şeytana uşaklık etme makamıdır.
2-Nefs-i hayvani:Bu mertebede hayvani istekler ve yaşama ihtiyaçları ağır basmaktadır. Yani kişi yaşamasına gerekli olan şeyler ve hayvani lezzetler peşinde koşar. Yeme, içme şehvet, güç, şan-şöhret v.s gibi arzular birinci plandadır. Onun için önemli olan hazır günü kurtarmaktır.
3- Nesfs-i levvâme:Bu mertebede nefs kötülüğü işledikten sonra, yaptığı şeyin fenalığını hatırlayarak insanı rahatsız eden, kalben ve ruhen rahatsız olan,pişmanlık hali ve vicdan rahatsızlığıdır.Yani insanın kendine ait kötülük ve günahı görüp fenalığını bilen ve bunu sonuncunda iyiliğe ve hayra meyleden nefis mertebesidir.
4-Nefs-i mardiye : Bu mertebedeki nefs kusurlarını ve rabbi karşısındaki acizliğini bilir. Kendini dışlayıp rabbinin rızasını kazanmaya çalışır ve bunu da başarır. Kısacası Rabbinin rızası yolunda çalışıp, rabbi tarafından razı olunan nefs’dir.
5-Nefs-i mutmaine:Bu mertebede ki nefs ,iyiliği kötülükten ayırt ederek yaradılış gayesine uygun bir yaşam sürer.Sadece mağnevi lezzetler peşinde koşan ve vicdanına rahatlık veren işlerle uğraşır. İnsanı rabbine yaklaştıran bir mertebedir. Tüm kötü sıfatlardan temizlenmiş ve güzel ahlakla vasıflanmıştır. Sadece Allah’ a yakın olduğu zaman tatmin olan bir makamdır.Dünya lezzetleri ve nimetleri onu için sadece fenaya namzet bir görüntüden ibarettir. Her şeyin yüzünde fani mührünü görür. Fani olan şeyde onun bekaya muhtaç olan kalbini tatmin etmeyeceği için, sadece bakiyi hakiki olan rabbine yönelir ve onun muhabbetiyle tatmin olur.Allah’ın emirleri altında şeheviyata muâraza ederek ıztıraptan ve günahın verdiği sıkıntılardan kurtulma halidir. Bir nevi riyazet makamı yani.
6-Nefs-i mülhime:Bu makamda ki nefs , tasaffi ve tekemmül etmiştir. Yani mükemmellik kazanmıştır. Artık rabbiyle arasında ki yakınlık ve iletişim daha kuvvetlidir. Rabbi lüzümlü gördüğü hallerde bu makam sahibine hakikatleri ilham eder.Bu ona bir ikramı ilahi nev’inden rabbinin husisi mukafatıdır.Bu ikramlar onun rabbine olan imanını ve muhabbetini dahada artırır. Rabbi ile arasında bir iletişim hattı vardır. Rabbi bildirir, o da bilir.
7-Nefs-i nâtıka: Bu mertebede ki nefs , zatında maddeden sıyrılmıştır. Sadece fiilinde maddeye tabidir. Bir nevi ruhaniyet kesbeder. Akli ve nakli meselelerin munasebetlerini hissedebilecek ve kavrayabilecek bir istiğdada ermiştir.Ruhanilerin hassalarına vakıf olmuştur. Onların yapabildikleri bazı şeyleri yapabilirler. Yani evliyaların keramet makamı gibi. Veya peygamberlerin mucize makamı gibi. Rabbini artık tüm isim ve sıfatları ile hissedebilir.

Zaten imanın 3 mertebesi vardır.
……1- İlmen yakın. Yani rabbinin sadece ilmen var olduğunu bilmek
……2-Aynel yakin. Onun isim ve sıfatlarından onun varlığını görmek ve bilmek.
……3 hakkel yakin. Onun varlığını ve birliğini tüm benliğinde tüm isin ve sıfatları ile hissetmek. (kısaca bir örnekle. Ateşin varlığını birinden duyarak bilmek ilmen yakin. Onun dumanını ve ışığını görmek aynel yakın. Ateşe elini değerek onun ısısını ve hararetini görüntüsüyle beraber hissetmek hakkel yakin oluyor.)
8-Nefs-i râdiye:Bu makam rabbinden razı ve hoşnut olma makamıdır. Yani rabbi onun için ne verirse her şeye razıdır. Hiçbir şeyden şikayet etmez. Her türlü sıkıntı ve çileyi hoşnutlukla ve şükürle karşılar.Tam bir teslimiyet makamıdır.Eyüp a.s mın hastalığına şükretmesi misali. Bu makamı nefi mardiye ile karıştırmamak gerektir. Nefs-i mardiye de rabbi kulundan razı. Nefs-i râdiyede ise kul rabbinden razı. Bunu iyi anlamak lazım. Rabbinden gelen her türlü şeyden razı olmak. Ne büyük bir makam .
İşte kardeşler , havasta yolculuk bu makamlarda gezinmekle olur.Nefsini islah etmediğin taktirde tüm havas kitaplarınıda yutsan sadece bilgi kalabalığı etmiş olursun.Üstad boşa dememiş kendi nefsini islah edemeyen başkasının nefsini islah edemez diye. Ben içkimide içerim bu ilmide öğrenirim dersen ancak nefsini azdırır ve kendini helak edersin. Havas mağnevi alemde ulviyatla haşr neşr olmak demektir. Meleklere dost olmak , şehitlerle ve ulvi ruhlarla kardeş olmak demektir. Dedim ya Allah dostlarına dost olmaktır. Dostun dostuna dost olmaktır.Zaten bu ulviler alemine dost olduktan sonra ne yapacaksın onlarca ve ya yüzlerce havas kitabını. Yazmayı çizmeyi o dostlar her şeyi hallederler. Bu da ancak nefis terbiyesiyle mümkündür.
Medyumluk ise cinlerle iletişim kurmaktır. Eğer medyum diye tesmiye edilen zat mağneviyatla alakalı değilse sadece sufli cinlerle irtibat kurar. Bu durumda kendi bıranşından harikalar elde edebilir. Ama önemli olan kulun rızasını kazanmak değil, Rabbinin rızasını kazanmaktır. . Eğer kişi nefsini terbiye etmişse , Müslüman cinlerle de iletişim kurar ve onlardan yardım alır. Müslüman cinler sadece rabbinin razı olduğu işlerde yardımcı olur. Genelde ibadetle meşkuldürler.
Medyumlar geçmişten haber almada , yitik bulmada, büyü ve sihirde çok başarılılardır.
Ama şuna dikkat etmek lazım. Bazı büyülerin etkili olması için imandan ferakat etmek lazım. Çünki kafir cinler ve şeytanlar , ancak büyü yapan kişi sapıkca ve küfüre girecek şekilde büyü yaparsa tam hizmet edeler. Kısaca o kişi ne kadar sapıtırsa ve günaha girerse yani rabbini kızdırırsa , onlarda o denli daha çok hizmet ederler. Özellikle bağlama ve muhabbet muska ve büyülerinde adet kanı, domuz yağı , ölü toprağı kullanıldığı zaman veya kafir mezarına gömüldüğü zaman tam tesir etmesinin sebebi de budur. Kişi bunları yapınca rabbinin gazabına uğrar , bu da o şeytan ve taifesini sevindirir ve bunları, tekrar teşvik için hemen maksatlarına ulaştırırlar. Tam netice aldırırlar. Ama sadece yazma ve çizme usulü caiz yöntemlerle olursa, o zaman hizmet etmezler. Bu durumda o kişi başarısız olur. Başarmak ve şöhret hırsı onu sapıkca yöntemlere başvurdurur Allah muhafaza. Bunu yapanda, yapılmasına sebep olanda aynı derecede günaha girer.İslâm da bir kaide vardır. Sebep olan fiili yapmış gibidir.Yani siz yapmasanız da , yapılmasına sebep olduğunuz için aynı yapan gibi ceza görürsünüz. Bu tür büyüler yüzünden bize gelen hastaları görseniz, bu işe tövbe edersiniz.Öyle hastaların tedavisine vesile oldum ki , inanın onların o hallerini görmesem bende inanmazdım , büyülerin bu denli etkili sonuçlar verdiğini. Bunu yapan insanlara cehennem bile az gelir. Onları kurtarmaya vesile olabilmek için haftalarca uğraşıyoruz . Her hastada , özellikle ilk günler öyle saldırırlar ki sürekli sol omzuma hançer saplar gibi acı çektirirler. İnanın aynen o acıyı hissederim. Birini alırız diğeri gelir . 2-3 gün sürer bu yoğun saldırılar bana. Tâkî hepsini alana kadar. Çünki başlarında çok büyük ifrit taifeler oluyor. Acaba böyle kişiler bizlere ulaşmadan intehâr etseler veya dünyalarında deli rüsva bir hayat geçirseler bunun vebalini kim verebilir veya hangi alınan para ve edinilen şöhret sizi cehennem azabından koruyabilir. Rabbimin kesin hükmü var. Bir insanın kurtuluşuna sebep olan, tüm insanlığı kurtarmış gibi sevap alır. Ama bir suçsuz insanın helâkına sebep olmak ta tüm insanlığın helakiyetine sebeb olmak gibi hüküm görür ve o denli cezaya müstehak olur. Diğer yazılarda buna değinmiştim zaten. Ama hasta şifası bazı özellikler ister. Ve mağneviyattan yardım gerektirir.Tedaviye vesile olan kişinin mağnevi mertebesi , hastanın şifa bulmasıyla birinci dereceden alakalıdır.
Birde hayat mertebeleri vardır. Hani deriz ya Hızır a.s geldi . Şu evliya şöyle yaptı falan. İşte bu da hayat mertebeleriyle alakalıdır. Onu da rısale-i nurun dersi ile şöyle izah etmeye çalışayım.

Çeşitli hayat mertebeleri vardır ve de bu mertebelere mahsus ikram ve istiğdatlar.
Birinci Tabaka-i Hayat: Bizim hayatımızdır ki, çok kayıdlarla sınırlıdır.İnsanın gücü ve imkanı ancak elinin yetiştiği yerle sınırlıdır. Sürekli yardıma muhtaçdır. Düşmanları ve ihtiyaçları fazla , imkanı ise yok denecek kadar azdır. Bir serçe kuşu , veya bir arı bile ondan mükemmeldir. Çünki arı kendi yiyeceğini yapabilir. Ama bizler sürekli yardıma muhtacız. Sürekli ölüm korkusu ve gelecek endişesi ile hayattan lezzet alamayız.Geçmişin üzüntüsü ve geleceğin endişesi o insanı lezzetten mahrum eder.
İkinci Tabaka-i Hayat: Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâm’ın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler.Zaman ve mekan kavramları biraz geniştir. Tayı zaman ve tayı mekan bahislerini bilenler anlarlar bu meseleyi. Bu makamdakilerin , bizim gibi insanın yaşaması ve hayatını devam ettirmesi için gerekli olan levazımatla hayatları sınırlı değildir. Bir nevi maddeden sıyrılıp mağnada mertebe kazanmışlardır. . Bazen istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir.Yani acıktıkların için değil, sadece yemek istediklerinden veya yemenin lezzetini tatmak istediklerinden yerler. Cennette ki insanların yemeleri gibi. Çok defa ehl-i şuhud ve keşif (yani kalp gözü açık olan zatı muhteremler)olan evliyanın, Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir ve isbat eder. Hattâ makamat-ı velayette(evliya makamlarında) bir makam vardır ki, “Makam-ı Hızır” tabir edilir. O makama gelen bir veli, Hızır’dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazen o makam sahibi yanlış olarak, ayn-ı Hızır telakki olunur.
Üçüncü Tabaka-i Hayat: Hazret-i İdris ve İsa Aleyhimesselâm’ın tabaka-i hayatlarıdır ki, beşeriyet levazımatından tecerrüd ile, melek hayatı gibi bir hayata girerek nuranî bir letafet kesbeder. Âdeta beden-i misalî letafetinde ve cesed-i necmî nuraniyetinde olan cism-i dünyevîleriyle semavatta bulunurlar.(yani aynen kendilerine ait beden ve görüntüleri ile ama insanda bulunun kusur ve günahlardan tamamen sıyrılmış olarak)Bir nevi ruhaniyet kazanırlar, ama dünyadaki cismi görüntüleri ile.
Âhirzamanda Hazret-i İsa Aleyhisselâm gelecek, Şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) ile amel edecek mealindeki hadîsin sırrı şudur ki: Âhirzamanda felsefe-i tabiiyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı uluhiyete karşı İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslâmiyete inkılab edeceği bir sırada, nasılki İsevîlik şahs-ı manevîsi, vahy-i semavî kılıncıyla o müdhiş dinsizliğin şahs-ı manevîsini öldürür; öyle de Hazret-i İsa Aleyhisselâm, İsevîlik şahs-ı manevîsini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı manevîsini temsil eden Deccal’ı öldürür.. yani inkâr-ı uluhiyet fikrini öldürecek.
Dördüncü Tabaka-i Hayat: Şüheda hayatıdır. Nass-ı Kur’anla şühedanın(şehitlerin), ehl-i kuburun(kabir ehlinin yani kabirde yaşayanların) fevkinde bir tabaka-i hayatları vardır. Evet şüheda, hayat-ı dünyevîlerini tarîk-ı hakta(hak yolunda) feda ettikleri için, Cenab-ı Hak kemal-i kereminden onlara hayat-ı dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı Âlem-i Berzahta onlara ihsan eder. Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar.. Yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar.. kemal-i saadetle mütelezziz oluyorlar.(lezzet alıyorlar). Ölümdeki firak(ayrılık)acılığını hissetmiyorlar. Ehl-i kuburun gerçi ruhları bâkidir, fakat kendilerini ölmüş biliyorlar. Berzahta aldıkları lezzet ve saadet, şühedanın lezzetine yetişmez. Nasılki iki adam bir rü’yada Cennet gibi bir güzel saraya girerler. Birisi rü’yada olduğunu bilir. Aldığı keyf ve lezzet pek noksandır. “Ben uyansam şu lezzet kaçacak” diye düşünür. Diğeri rü’yada olduğunu bilmiyor. Hakikî lezzet ile hakikî saadete mazhar olur.
İşte Âlem-i Berzahtaki emvat(ölüler) ve şühedanın hayat-ı berzahiyeden istifadeleri, öyle farklıdır. Hadsiz vakıatla ve rivayatla şühedanın bu tarz-ı hayata mazhariyetleri ve kendilerini sağ bildikleri sabit ve kat’îdir. Hattâ Seyyid-üş şüheda olan Hazret-i Hamza Radıyallahü Anh, mükerrer vakıatla kendine iltica eden adamları muhafaza etmesi ve dünyevî işlerini görmesi ve gördürmesi gibi çok vakıatla, bu tabaka-i hayat tenvir ve isbat edilmiş. Hattâ -ben kendim- Ubeyd isminde bir yeğenim ve talebem vardı. Benim yanımda ve benim yerime şehid olduktan sonra, üç aylık mesafede esarette bulunduğum zaman, mahall-i defnini bilmediğim halde, bence bir rü’ya-yı sadıkada, taht-el Arz bir menzil suretindeki kabrine girmişim. Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm. O, beni ölmüş biliyormuş. Benim için çok ağladığını söyledi. Kendisini hayatta biliyor; fakat Rus’un istilasından çekindiği için, yer altında kendine güzel bir menzil yapmış. İşte bu cüz’î rü’ya, bazı şerait ve emaratla, geçen hakikata, bana şuhud derecesinde bir kanaat vermiştir.

Beşinci Tabaka-i Hayat: Ehl-i kuburun(kabirde alemindekilerin) hayat-ı ruhanîleridir. Evet mevt; tebdil-i mekândır(yer ve mekan değiştirmek), ıtlak-ı ruhtur(ruhun bedenden salıverilmesi ve çıkması), vazifeden terhistir. İ’dam ve adem ve fena değildir. Hadsiz vakıatla ervah-ı evliyanın temessülleri(cisimleri ile gözükmeleri)ve ehl-i keşfe tezahürleri ve sair ehl-i kuburun yakazaten(yarı uyanık yarı uyur vaziyet) ve menamen (uykuda)bizlerle münasebetleri ve vakıa mutabık olarak bizlere ihbaratları gibi çok delail, o tabaka-i hayatı tenvir ve isbat eder.
İşte arkadaşlar havascı olmak isterseniz kütüphaneler dolusu kitap okumaya ve günlerce davet yapmaya gerek yok. Nefsinizi terbiye ederek ruhunuzu manevi alemde inkişaf ettirin, Mağnevi alemlerde yolculuk edin ve o zaman havascı olun. Günlerce hatta aylarca bir huddam veya ulvi bir görevli elde etmek için çektiğiniz eziyeti Allah ın rızasını kazanmak için harcayın , Allah a dost olun. O zaman Allah dostları da size dost olur. Siz çağırmadan onlar sizi çağırır. Eğer Allah ın dostu olmazsanız o zaman davetinize Allah ın düşmanları icabet ederler. Ama Allah dostu suretinde gelirler ve kendilerini size öyle tanıttırırlar. Size olmadık harika olaylar yaşatırlar. Güveninizi öyle kazanırlar ve sizi öyle başarıdan başarıya ulaştırırlar ki sonunda sizi kendine hizmetkar ederler. Karşılığında her dediğini yaparsınız. Ona öyle güvenirsiniz ki sonunda size yaptırdıkları sizin imanınızın gitmesine sebep olur. Zaten onun istediği de budur.Bu konuyu başka bir başlıkta açmaya çalışacağım. Davetin netice ve tehlikeleri adı altında. Merak eden varsa okusun.

Davetinin Netice ve Tehlikeleri
Arkadaşlar öncelikle şunu bilmek lazım gelir. Çoğu davete icabet olunur. Ama sizde ruhanileri ve cinleri hissetme ve görme özelliği yoksa bunu anlayamazsınız.Bu yüzden her zaman derim ki, bu ilim bir ihsanı ilahi ile olur. Kişi kendi gayret ve çabaları ile bu ilme ulaşamaz. Cinleri ve ruhanileri hissetmek ve görmek için ya , çok ağır bir cini hastalık geçireceksiniz. Artık onlardan biri olacaksınız. Sonra tedavi olduktan sonra bu munasebetinizi kullanabileceksiniz, yada yukarıda belirttiğim gibi nefsinizi terbiye edip, onlarla görüşecek makama çıkacaksınız. Yoksa boşuna oruç tutup uykusuz kalmayın. Önce nesf ıslahı şartı var. Gelelim davete. Davet yapacağınız zaman mutlaka bu işte uzman olan ve cinlere hükmedebilen birinin yardımını alınız ve kendinizde görüntü yoksa , onları görebilen ve bizlerin tercüman diye isimlendirdiğimiz birilerini yanınızda bulundurun. Gelenlerin , davet ettikleriniz mi yoksa başka taifeler mi olduğunu bilmeniz şart. Ekseriyatla davete ilk icabet edenler süfliler olurlar. Bunlar ulviler suretinde size gelirler. Sizde bunu fark edemezseniz ki , istiğdadınız yoksa edemezsiniz. O zaman bir gün gelir imanınızı kaybedecek şeyler yaptırır size. Bu sadece davet için geçerli değil. Riyazette de aynı tehlike var. Riyazete giren kişi , eğer gerçekten Salih ise zaten belirli bir mertebeden sonra bu alemin kapıların ona açılır. Bin bir surette ruhaniler gelirler . Özellikle şeytan bu kişiyi yoldan çıkarmak için evliyalar suretinde gelir ve bu kişinin güvenini kazanmaya çalışır. Kişi ilim yönünden hamsa ve feraseti de kapalı ise, o zaman onun oyuncağı olur. Ben mehdiyim diye gezenler bunlara tam bir örnek. Yukarıda bahsettiğim hadiselerin sonunda , o çok güvendiği ve ulvi sandığı şeytan o zata der. Artık sen Allah tarafından görevlendirildin. Birçok harika olaylara şahit tutar onu. Bak der şimdi şu olacak , olur. Birinin bir şeyi kayıptır, buldurur. Geçmişten doğru haberler verir. Tüm insanlar ona çok mübârek bir zat gözü ile bakar. Sonra der sen mehdisin . Bu emir Allah tan geliyor zanneder. Ama sadece şeytanın bir oyunudur. Çünkü şeytan o an onu elde etmezse ,sonra gizli kapılar o zata açılacak ve şeytanın bir daha o zata gücü yetmeyecek dir ve şeytanın ve askerlerinin başına bela olacaktır. Şeytan buna fırsat vermez .
Davete icabet olduğunda kişi üzerinde yoğunluk olur. Eğer hissedebilirseniz bunu hissedersiniz. Bu yoğunluk tüm vücudun karıncalanması gibidir veya üzerinize bir şeyler çullanıyor gibi. Özellikle kafa kısmında saç diplerinde aşırı derecede elektriklenme olur. Gelen taife süfli ise davet edene çökerler. Eğer onları alt edecek gücü yoksa o kişiyi mahvederler. Bu yüzden diyoruz davetten önce arkanı sağlama al. Cinlerin güçlerini bilseniz inanın onlarla hiç uğraşmazsınız. Rabbim onlara öyle bir güç ve istiğdat vermiş ki , eğer kullanma ruhsatları olsa tüm insanlığı kısa bir zamanda helak ederlerdi. Bunu ağır hastalarda görüyoruz.Ağır hastaların bakım anında çektikleri acıyı ve girdikleri hali görseniz inanın onlarla aynı odada bile kalamazsınız. Sırf onlara bakmayalım diye, ona o derece saldırırlar ki feryatları ve çığlıkları kulakları çınlatır. Ama bu onların sonu olur. Saldırmaları ölmelerinin başlangıcı olur. Her hasta tedavimde öyle saldırırlar ki çocuklara zarar vermesinler diye , tamamen onları imha edene kadar yatmam. Zaten uyuduğum an saldırırlar. Unutmayın cinler kendilerine zarar veremeyecek zatlara kuvvetli saldırıda bulunmazlar. Ancak kendilerine zarar verildiği an saldırırlar. Zaten bizler muska ile büyü ile uğraşmazsak ve sünneti seniye dairesinde yaşasak hiçbir cin bize yanaşamaz. Biz tetiklediğimiz için veya İslam dışı yaşadığımız ve onlara zarar verdiğimiz için onlar bize musallat olurlar.Bazen kendi kendimi sorguya çekerim. Bir hastayı tedavi edebilmek için onlarca cin öldürüyoruz. Aslında bu cinlerin bu insana musallat olmasında onların suçu yok. Şeytanın oyuncağı olmuş büyücüler yüzünden musallat oluyorlar . Bende,öldürüyorum. Bunun vebali var mı? diye çoğu kez kendimi sorgularım. Bazen korkarım , eğer vebali varsa ben bunu nasıl ödeyeceğim? diye. Ama insanlara verdikleri o eziyeti görünce artık onlara kinden başka bir şey hissedemiyorum. Keşke cinleri değil de,bu cinleri insanlara musallat eden kişileri kesebilsek veya yakabilsek.
Davetin süresinde, rüyalar çok önemlidir. İlk önce o alemin kapıları size rüyada açılır. Yatmadan önce mutlaka abdestli yatın ve yanınıza kağıt ve kalem koyun. Rüyada size bazı ayetler ve Arapça sözler söylenecektir. Bunları uyandığınız an hemen yazın. Şeytan boş ver sabah bakarsın diye sana vesvese verir. Sakın kanma, uyuyunca unutturur. Sabah hatırlayamazsın. Her ayette ve sözde bir şifre ve sana bir uyarı veya nasihat vardır. Mutlaka bunu uygula.
Gözlerindeki perdeler kalkmaya başladıkça, veya hislerin açılmaya başladıkça, acayip şekiller ve görüntüler olur. Birden bire gözünün önünde ışık hızında geçenler olur. Yolda yürürken çok güzel renklerde , bu yakut kırmızısı, ateş mavisi. Sarı gibi renklerde notta şeklinde sinek büyüklüğünde ışıklar yanında gezerler. Sen yürürsün onlarda sağında veya solunda bâzen de önünde seninle beraber hareket ederler. O renkler o kadar harikadır ki seni mest eder. Sakın onlara dokunmak için elini uzatma . Kaybolur giderler. Bâzende gece yattığında aynı renkte görüntüler tavanda çeşitli şekillerde gözüne görünürler. Bâzende noktacıklar gibi,ama gölge renginde etrafında ve gözlerinin önünde uçuşurlar. Bunlar artık o alemin kapılarını sana açıldığına bir işarettir. İstiğdatların gelişiyordur. Bunları daha da geliştirmek için çabalaman gerekecek. Bu güzel renk ve şeklilerin yanında süflilerde gelecek. Özellikle yâkaza hali dediğimiz yarı uyur veya yarı uyanık hallerde , yani tam uyumak üzere iken veya uyandığın ilk an gözüne gözükenler olur. Bunlar insan suretinde de olur. Bazen gözünü açarsın kafayın üzerinde uçuşan saç yumağı gibi siyah duman renginde topuzçuklar görürsün. Bâzen de ilk uyandığın an bakarsın duvarda örümcek yürüyor. Benim en çok hoşuma giden. İlk uyandığında o örümcek hemen duvardan tavana doğrun yürür ve tam köşeye gelinde sanki duvarın içine girer gibi kaybolur. Durup seyrederim. Bâzen de açarsın gözünü , tam gözünün önünde ufacık , yuvarlak bir ışık öylece durur. Bu görüntülere örnek çoktur. Bu işle uğraşan her kese olur bunlar. Bunlar artık o alemle irtibat kurduğuna ve onların ilgisini çektiğine bir işarettir.
Bir de ses olayları vardır. Bâzen olur ki tam uyumak üzere iken o kadar vıcır vıcır konuşurlar ki uyuyamazsın. Bâzen de çok net ses verirler sena hitap ederler. Birden gözünü açarsın kimse yok. Aslında bunlar çok harika olaylardır. Tabi ki sana zarar vermedikleri takdirde.
Şuna dikkat etmek lazımdır . Süfliler geldiklerinde sana güçleri yetmezse aile efradına musallat olurlar. Onlara zarar verirsen onlarda ailene zarar verirler. Geçmişte bu işlerle uğraşan kişilerin nesilleri bu günlerde o cinlerin intikam saldırılarıyla uğraşmaktalar. Bende şimdiden düşünüyorum Ben öldükten sonra bizimkiler ne olacak diye. Bu şerefsiz taifeler kesinlikle bırakmazlar. Geride mutlaka birine bu işi öğretmek ve görevlileri ona devretmek lazım gelir. Aslında yaşadığım her şeyi yazmak istiyorum ama daha önce iki ayrı havas sitesinde yazdım.Benin niyetim halisane bu işi ehilleriyle paylaşmak ve birbirimizden istifade etmek idi. Ama insandaki kıskançlık damarı ve rakabet hırsı, bu dost diye yanaştığım kişileri bana düşman etti. Her ikisinde de rabbim bana mağnevi tokat nevinde insanları musallat etti. Anladım ki bazı olayların açıklanmasına izin yok. Şu an yine yazsam yine tokat yiyeceğim.Yine musallat olanlar ve iftira atanlar, seni sanal alemden sileceğim diyenler olacak. O yüzen bu kadar yeter. Sadece size şunu ısrarla söylüyorum. Belirli bir mağnevi destek bulmadan ve bu işte ehil kişilerin yardımını almadan bu işe girmeyin. Davet işi gerçekten çok tehlikeli. O ilk saldırıları atlatamazsanız işiniz biter. Bu ulvi davetleri için geçerli. Süfliler önemli değil . Onlar zaten sizinle oynamak ve sizi saptırmak için can atıyorlar.
Tekrar söylüyorum. Havascı olmak istiyorsanız, davetten çok takvaya ehemmiyet verin. Siz onları değil onlar sizi çağırsın. Unutmayın ki rabbim her zaman kendi yolunda gidenleri ve şeytanla mücadele edenleri korumak için semavi ordularını ve ervahi envariyeye o kişinin yardımına ve hizmetine verir.
Havas alimleri havas kitapları okuyarak değil , takva üzere yaşayarak ve nefs terbiyesiyle havascı oldular. O alemde yaşadıklarını ve o alemdekilerden aldıkları dersleri bize yazarak ta havas kitapları oluşturdular. Yani onlar okuduklarını değil yaşadıklarını yazdılar. Her şeyin ölçüsü kur an da var.

Acaba Havas İlmi Doğrumu Uygulanıyor.
Selamün aleyküm kardeşler
Havas ilmi özellikle günümüzde çok merak konusu olan bir uğraş haline gelir oldu.
Bunun da en büyük sebeblerinden bir,i günümüz teknolojisinin ve sanal paylaşımların verdiği imkanlar sonucu , eskiden ele geçmesi hayal olan güzide eserlerin, şimdi peynir ekmek gibi paylaşılmasındandır.
Önceden havas sadece takva üzere ve rıza i ilahi dairesinde, seyru suluk esnasında, o halata mazhar olan Allah dostlarının, kat etmiş oldukları mertebelerdeki halatları ve tecrübeleri idi.
Ama günümüzde ise her şeye kolayca, emek sarf etmeden , adatullahı düşünmeden,kendi menfeat ve isteklerimiz doğrulusunda elde etmek sanatı şeklinde algılanmaya başlandı.
Aslında doğru şekilde ve ehil kişiler tarafından öğrenilse ve uygulansa , bu günlerde ki sıkıntılara ihsanı ilahi nevinden en güzel bir çare olmaktadır.
Üzülerek söylemekteyim ki, artık insanlar her türlü arzu ve isteklerinde , direk havas uygulamalarına başvurmaktadırlar,kendi menfeat ve istekleri için , onca insanın hayatını karartmaktadırlar.
Özellikle ruhani hastalıkların çok yaygınlaştığı bu günlerde, havas ilmi en kısa ve kesin çözümler içermektedir, tabi ki ,i doğru kişi ve uygulama şartı ile.
Ama bu ilmi uygularken veya öğrenirken şunu unutmamak lazımdır, hiç bir şey sebebsiz ve başı boş değildir.Kişi bir musallat veya bir ruhani hastalığa mazhar kalmışsa, öncelikle bunun sebebini iyi araştırmak lazım, insanlara iyilik yapacağız diye, kadere ve hükmü ilahiye (haşa)mudahaleyi hissetdirecek uygulamalardan kaçınmak lazım.
İlk başlarda bende çok cahilane uygulamarda bulundum, ama zamanla anladım ki , bu ilmin kullanılma şartları ve kuralları var.
Şöyle ki, ilk zamanlar, bir hasta geldiğinde, üzerinde ki musallatları hisettiğim an veya tesbit etiğim an , direk, hiç soruşturmadan, imha işlemine başlardım.
Kendimizi kulhan beyi sanardık, Sırf bu yüzden kaç tane kabile ile başım belada.
Sebeb onlar haklı iken, işin aslını öğrenmeden onlara zarar vermem. ama zamanla anladık ki, bu hastalığa giriftar olan kişilerin çoğu , şahsi hatalarından ve şefkat tokatlarından dolayı , müstehak oldukları ve Rabbimin emrine karşı geldikleri için, Onun hükmü sonucu bu hastalığa yakalanmışlar,
Örneğin kişi, önceden çok müteassıb ve takva üzerine iken, gaflete dalmış veya kebaire bulaşmış olduğundan dolayı, sırf Rabbimin bir gazabı veya şefkat tokadı süretiyle bu sıkıntıya uğramışsa, sizde bunu görünce sırf yardım düşüncesi ile üzerindeki musallatlara müdahale ederseniz , o zaman sıkıntılı bir iş yapmış olursunuz ve suçsuz ve o maksat için yaradılar canlara kıymış olursunuz ve sonucuda çok tehlikeli olur.

Mesela, bir hasta gelir, yerinde duramaz, siz bakmaya başlayınca cinler boğmaya başlar, yürekleriniz parçalanır, dalarsınız o musallatların üzerine.
Ama belkide o acınacak durunda size gelen hasta, bu sıkıntılara, gece gündüz, aşk meşk muskaları yapıp, kabirlere gömeceğim diye yakalanmıştır, belki gusulsüz dolaşırken bir mekan sahiplerinin çoluk çocuklarının üzerine basıp zarar verdiği için yakalanmıştır,
bel kide Allah yolunda ihlasla giderken, nefsine ve şehvetine yenilip, Allah ın gazabını celp edip, müstehak olduğu için veya anadan üryan denecek şekilde dolaşıp, milletin şehvetini azdırdığı ve yerdeki ve gökteki meleklerin naletine mazhar olduğu için bu derde yakalandı
Yapması gereken, nasuh tövbesi ve Kuran kalesine ve sünneti seniyeye sığınmak ken, sırf nefsine ağır geldiği için, kısa yoldan hoca beni iyileştir diye sana gelir ve sende bu suçsuz ve belkide o maksat için görevli taifeye zarar verirsen , o zaman en büyük yanlışı yapmış olursun.
O yüzden artık kendime kaide edindim ve aslını anlamadan, hiç bir hastaya müdahale etmiyorum
Kardeşleri tenzih ederim ama , düşünün bir hasta gelir,giyimi ve yaşantısı ile şeytana asker olmuş, belki onuda geçmiş, Allah ın gazabı ilede bu derde müstehak olmuş, bize gelmiş, aman hocam kurtar beni der, Bun a nasıl mudahale edilir , düşünmek lazım.
O yüzden bu ilmi çok iyi bilebiliriz, ama kullanırken çok dikkatli olmamız gerekir,bu alemde yaşayan ve yaşama hakkı olan sadece bizler değiliz.
Her kes birbirinin yaşam hukukuna uygun bir şekilde hayatını devam ettirmek zorunda, Ama sırf müslüman ve mümin olduğu için, kafir zümreler tarafından tasallut olunmuş kişiler içinde hayatımızı ortaya koymak zorundayız.
İnşeallah zamanla bu ilmin hasta üzerindeki uygulama kaidelerine ve bu uygulamalar esnasında ki edindiğimiz tecrübelerede değineceğiz.


Havas İlmi Herkese Müteveccihmi dir?
Selamünaleyküm muhterem kardeşlerim,
Gerçi bu formda havas ilminde ehil çok değerli hocalarım ve kardeşlerim var,
Ama bizlerde acizane çorbada bir tuzumuz bulunsun nevinde bazı bilgi ve tecrübelerimizi paylaşmak istedik.
Öncelikle şunu belirtmek isterim, havas ilmi ilahi bir ilim olduğu için belirli bir kalıba sokulamaz.
Zaten havas ilmi demek , bir çok defa kardeşleriminde ifade etmiş oldukları gibi , Rıza i ilahi dairesinde takva üzere giden ve bu sırada mağnevi meratiblere mahsus olan hal ve halatlarla karşılaşan evliyaullahların ve Allah dostlarının, bu halatlarını bizlere bir nevi neşretmeleri sonucu oluşan bir ilim diyebiliriz.
Tamamen bir ihsanı İlahi olup, cüz i iradenin sukut etiği bir haletler zinciridir.
O yüksek makamların ehalisiyle bir ünsiyet ve meşveret edinmektir.
Bilindiği üzere Rabbulalemin kainatı bir ağaç ve insanı da o ağacın bir meyvesi ve çekirdeği hükmünde yaratmıştır. Dolayısıyla bu çekirdekte kainat ağacının tüm özeliklerini içersinde derç etmektedir.
Yani insandaki istiğdatlar sadece somut alemden ibaret değil, aynı zamanda soyut alemde ki tüm sırlarıda içersinde derç etmektedir.Yani soyut alemdeki varlıkların, yaptıkları çoğu halatları, insanlarda yapabilirler, Rabbimin onlara verdiği husisi görevler hariç.
Ama bu istiğdatların açığa çıkması için bir halatı mağneviyeye mazhar olması lazım, yani o mağnevi makinayı çalıştırması için gerekli şartları yerine getirmesi lazım.
Nasıl ki toplu iğne başı kadar bir incir çekirdeğinde, bir incir ağacının poroğramı derç edilmişse ve bu porogramı çalıştırmak için , o incir çekirdeğini toprak altına atarak ve o programın çalışmasına gerekli olan esbabı bir araya getirerek ve muamelatı kimyeviyeye mazhar kılarak, aynen o incir ağacı, o küçücük sandukçadan çıkarsa,
Aynen öylede, insan denilen kainatın fihristesindeki mağnevi alem programını çalıştırmak içinde aynen , gerekli olan esbabı oluşturmak ve mağnevi muamelata mazhar kılmak lazımdır.
İşte bu esbablar ise takva ve rıza i İlahi dairesinde yapmamız emrolunan halatlardır, yani maddeden mağnaya sıyrılmak için gerekli vazifelerimizi yerine getirmek demektir, maddeden sıyrılmak için gerekli olan şeyde, nefsin istek ve arzularına dur diyerek adete meleküt gibi sürekli zikir ve ibadetle meşgul olmaktır.
Unutmayalım ki tüm insanlarda bu istiğdatlar vardır, ama sebebler oluşmadan , o mağnevi makina çalışmaz.
Tabi bu arada Rabbul aleminin husisi kullarına , husisi ikramlar nevinden bazı adetullah harici vaziyatlar olmaktadır. Buda ezel ve ebed sahibi olan cenabi Mevlanın ilmi ezelisinde gizlidir.
O Zatı Akdes ezel ve ebede aynı anda şamil olmasından dolayı, husisi kularının hususi haletlerini bilir ve ona göre husisi ikramlarda bulunur.
Bir kişinin doğduğu gün ile öldüğü günü ve bu arada yaşantısını ve ahlakını aynı ana gördüğü ve her şey ilminde mevcut olduğu için, bize göre özel ikramlar, aslında o husisi kullarının hak ettikleri ikramlardır. Ama biz bunu nakıs ilmimizle ve zaman ve mekan konusunda ki kısıtlamalarımız sonucu özel ikram zannediriz.
Ama zaman ve mekandan münezzeh olan Canabi Mevla aslında o kulun o ikrama layık olduğunu gördüğü ve bnildiği için , o kuluna ikramını ve inayetini izhar eder.
Kısacası bazı cahillerin yorumladığı gibi burada bir torpil durumu yoktur, çünki O adili mutlaktır.
Kısacası burada anlaşılması gereken , her kes bu ilme vakıf olacak derecede yaratılmıştır, yaratılmada bir eksiklik veya ayırımcılık yoktur, sadece programa uygun hareket etmemek vardır. Burada ki hatada, yaradılış gayesine uymayan kişilere mahsustur.
 
Kaynak bildirmemissiniz.
Yazi size ait sanirim,keske daha önce iyice arastirmis olsaydiniz
Bu yazi hata dolu.

Misal, Nefsi natika dediginiz sey bir makamdan ziyade nefsin baska bir adidir.
Nefsi hayvani dediginiz olay zaten nefsi Emmare dir.

Ayrica 3.basamak olan Mülhime'yi Mardiye ye üstün tutmanizda cok ilginc olmus.
Mardiye Allah'in rizasini kazanmis olan dir (Evliya nefsidir )
Bu siralama tamamen yanlis.
Tekamulunu tamamlamis olan da Safiye'dir...vsa vsa...

Saygilar.
 
Sayın Ravi,
Paylaşımınızı dikkatle ve ilgiyle okudum, deneyimlerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim ama darılmayınız okurken irrite olduğum kısımlar var, sonraki paylaşımlarınızı da aynı zevkle okumak istediğim için dile getirmek istiyorum, tekrar rica ediyorum ,lütfen darılmayınız.

Anladığım kadar başka sayfalarda yazdıklarınızın derlemesi idi bu paylaşım, kişi olarak negatifi sevmiyorum ve olgunluğun bazı kötü tecrübe ve saldırıların üstesinden gelmiş olması gerektiğine inanıyorum. Kim olduğunuz ve size kimler nasıl saldırmış kısmının bu bilgi paylaşımıyla alakası olduğunu sanmıyorum ve bu bilgiye vakıf olan sizin vakıflığınızın ölçüsü olarak bu üzücü dönemi geride bırakmanız gerektiğine , bırakamıyor iseniz de alakasız olan okuyucuyu manipüle etmemeniz gerektiğine inanıyorum. Diğer rahatsız hissettiğim bir nokta da cinler şerler vb her ne idiyse yazınızda belirttiğiniz gibi, nihayetinde rahatsız edenden çok rahatsız edildikleri için alemimize girmiş yaratıklar. Ve her kavim kendi doğasını yaşar, kavimle ilişkiye giren de bunu kabullenir, kabullenmediyse de kabullenmeyi öğrenir. Bu durumda onlara doğaları öyle diye şerefsiz demek pek doğru gelmiyor ve biz Gizli Mabet'te böyle hitapları sevmiyor ve onaylamıyoruz.


Mümkünse bu noktalara dikkat eden diğer paylaşımlarınızı da görmek dileğiyle,

Hoşgeldiniz :)
 
Havas yapanların hepsi yüksek maneviyata sahipse neden forumlardaki havas uygulamalarını yapanlar sonuç alıyor? Hepsi yüksek maneviyata mı sahip yani?
Havas yapanların hepsi namaz mı kılıyor?
Abartmışsınız bence nedense...

Bir iki cin edinen havas uygulamaları yaparak para kazanmaya çalışıyor. Onlar da yüksek maneviyata sahip yani? Çok yanlış tanımlamalar bunlar...
 
Çok konuşmak (veya yazmak) ve çok fazla yabancı (osmanlıca) kelime kullanmak bir kişinin çok doğru bildiğini göstermek için yeterli değildir bence.
 
Havas yapanların hepsi yüksek maneviyata sahipse neden forumlardaki havas uygulamalarını yapanlar sonuç alıyor? Hepsi yüksek maneviyata mı sahip yani?
Havas yapanların hepsi namaz mı kılıyor?
Abartmışsınız bence nedense...

Bir iki cin edinen havas uygulamaları yaparak para kazanmaya çalışıyor. Onlar da yüksek maneviyata sahip yani? Çok yanlış tanımlamalar bunlar...

kısmen katılıyorum...
 
Havas yapanların hepsi yüksek maneviyata sahipse neden forumlardaki havas uygulamalarını yapanlar sonuç alıyor? Hepsi yüksek maneviyata mı sahip yani?
Havas yapanların hepsi namaz mı kılıyor?
Abartmışsınız bence nedense...

Bir iki cin edinen havas uygulamaları yaparak para kazanmaya çalışıyor. Onlar da yüksek maneviyata sahip yani? Çok yanlış tanımlamalar bunlar...

havasla büyüyü veya cinlerle iletişim kurmayı birbirinden ayırt etmek lazım
büyü yapan ben havasçıyım diyemez
çünki haram olan bir şey yapıyor Kur anda yasaklanan bir şeyi yapan nasıl havasçı olur
her cinle irtibat kurmak havas değildir
havas meleküt alemiyle veya ervahı tayyibe ile meşveret etmektir
yoksa diğer din mensuplarıda cinlerle irtibat kuruyor yahudilerde irtibat kuruyor bunlarda mı havasçı
konuyu mantıklı eleştirir ve düşünürseniz ne demek istendiği zaten anlaşılır
nefsin makamlarına gelince , bazı yerlerde hatam olabilir çünki çünki yazı kaynak kulanılmadan sadece benim deneyimlerimle yazılan bir yazı
hatalı yerler hakkında arkadaşları aydınlatırsanız sevinirim
diğer bir husus ben artık yazmaktan çok uygulama yapmak isterim
bu konuda istiğdatlı arkadaşlarla çalışma yapmak isterim
artık yazma taraftarı değilim zaten
önemli olan artık icraat diye düşünüyorum
çünki artık her kes kopyla yapıştır yöntemiyle bir çok yazı yazıyor
ama uygulama kopyalanıp yapıştırılmıyor
yazdıklarım tamamen yaşadıklarım ve deneyimlerim
 
Çok konuşmak (veya yazmak) ve çok fazla yabancı (osmanlıca) kelime kullanmak bir kişinin çok doğru bildiğini göstermek için yeterli değildir bence.
Bence de doğru söylüyorsunuz.O yüzden diyorum ki, bu işte varım diyen arkadaşlarla istişare edelim.Yazılanlara değilde, uygulananlara bakalım. Onlar , o zaman anlarlar neyi bilip , bilmediğimizi.
Zaten, bizler de yazdıklarımıza değil, uygulamalarımıza bakınız diye, canlı uygulama yapalım istiyoruz.Biz şöyle iyiyiz, böyle güzeliz davası değil, güzel bir ilim meclisi kurma davasındayız. Sadece ihlâs ve kardeşlik üzerine.
Gerçi, bu zamanda, bunu istemek saçmalık gelebilir, nefsin ve enaniyetin doruk noktasına çıktığı bir zamanda yaşıyoruz. Ama hâlâ inanıyoruz ki, islâm kardeşliği
her kalpte mevcut. Önemli olan küllenmiş koru, üfleyerek alevlendirmek.
 
Bence de doğru söylüyorsunuz.O yüzden diyorum ki, bu işte varım diyen arkadaşlarla istişare edelim.Yazılanlara değilde, uygulananlara bakalım. Onlar , o zaman anlarlar neyi bilip , bilmediğimizi.
Zaten, bizler de yazdıklarımıza değil, uygulamalarımıza bakınız diye, canlı uygulama yapalım istiyoruz.Biz şöyle iyiyiz, böyle güzeliz davası değil, güzel bir ilim meclisi kurma davasındayız. Sadece ihlâs ve kardeşlik üzerine.
Gerçi, bu zamanda, bunu istemek saçmalık gelebilir, nefsin ve enaniyetin doruk noktasına çıktığı bir zamanda yaşıyoruz. Ama hâlâ inanıyoruz ki, islâm kardeşliği
her kalpte mevcut. Önemli olan küllenmiş koru, üfleyerek alevlendirmek.
Sevgili Ravi,
Sadece İslami yönden mi istişare etmeyi tercih ediyorsunuz veya genel olarak bazı gizler üstüne mi istişare etmeyi tercih ediyorsunuz? Buna uygun olarak ilerleme yönü tayin edilirse daha faydalı olur.
 
havasla büyüyü veya cinlerle iletişim kurmayı birbirinden ayırt etmek lazım
büyü yapan ben havasçıyım diyemez
çünki haram olan bir şey yapıyor Kur anda yasaklanan bir şeyi yapan nasıl havasçı olur
her cinle irtibat kurmak havas değildir
havas meleküt alemiyle veya ervahı tayyibe ile meşveret etmektir
yoksa diğer din mensuplarıda cinlerle irtibat kuruyor yahudilerde irtibat kuruyor bunlarda mı havasçı
konuyu mantıklı eleştirir ve düşünürseniz ne demek istendiği zaten anlaşılır
nefsin makamlarına gelince , bazı yerlerde hatam olabilir çünki çünki yazı kaynak kulanılmadan sadece benim deneyimlerimle yazılan bir yazı
hatalı yerler hakkında arkadaşları aydınlatırsanız sevinirim
diğer bir husus ben artık yazmaktan çok uygulama yapmak isterim
bu konuda istiğdatlı arkadaşlarla çalışma yapmak isterim
artık yazma taraftarı değilim zaten
önemli olan artık icraat diye düşünüyorum
çünki artık her kes kopyla yapıştır yöntemiyle bir çok yazı yazıyor
ama uygulama kopyalanıp yapıştırılmıyor
yazdıklarım tamamen yaşadıklarım ve deneyimlerim

Bende bunu merak ediyorum.Havas-büyü ilişkisi varmı yoksa havas islama göre caiz midir?Ve nedir?Çünkü havas hakkında pek çok yazı okudum iyice kafam karıştı
 
Paylaşım için teşekürler Sevgili Ravi..Çok faydalı bilgiler bunlar..Ve bana çok faydas oldu..Bu konuda çok soru işareti taşıyordum ve bunlara cevap oldu..Hayır bu konuları bilen bilen biri değilim ama bilmeyipte soru işaretleri olabn biriyim:) Mesela üzerimde büyü olduğundan şüpheleniyorum,bunu tespit etti bu konudan anladığını söyleyenler ama bana kimse büyü apmaz gibime geldi hep..Hayırdedim bende büyü yok,yani evet bir terslik var ama bu büyü değil Allah'ın gazabı olabilir diyordu içimdeki ses..Ve yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla varlıklar Allah tarafındanda insanlara musallat edilebiliyormuş bir ceza yada gazap olara..Ki sanırım ben bunu hakettim ciddi hatalarımla..Aslında üzüntü verdi bu durum..Dün hep bunu düşündüm,çünkü Allah'ın gazabını çekmek benim gibi sevgiye aç biri için o kadar dehşet verici ki..Ben insanların beni sevmemesinden dolayı yaşam isteğimi yitiren biriyken,Allah'ın sevgisini kaybetmiş oma ihtimali benim için hakikaten yıkımdır..

Yukarıdaki yazdıda adı geçen alimin(Bediüzzaman) ardında bulmuştum kendimi yılar önce(18 yaşındaydım o zamanbar)Ardında durmuştum ama sadece kadar..Sakın ola talebesi olmaya cüret ettiğim düşünülmesin..Ne buna cüret ettim ne de buna layık olabildim..Ama bir kere ardında durma durumum olkdu ve bu ağırlığı elbetteki taşıyamadım..Gereklerini yapamadım çünkü O'nun ardında durmak kul olmak demekti..Yani Allah'a kul olmak..Sadece Allah rızası çin yaşamaktı..Yani O'nun yolu rıza yoluydu..Her yiğidin harcı değildir kul olmak,dile kolay..Ve sanırım ciddi şefkat tokatları yedim..Ve belki de Allah gazap edip varlıklar gönderdi bana..Ve onları büyü sandım..Neyse olanlar oldu..Umudum sonumun hayır olması..Ama içimdeki ses bu hiç kolay olmayacak diyor..
 
Paylaşım için teşekürler Sevgili Ravi..Çok faydalı bilgiler bunlar..Ve bana çok faydas oldu..Bu konuda çok soru işareti taşıyordum ve bunlara cevap oldu..Hayır bu konuları bilen bilen biri değilim ama bilmeyipte soru işaretleri olabn biriyim:) Mesela üzerimde büyü olduğundan şüpheleniyorum,bunu tespit etti bu konudan anladığını söyleyenler ama bana kimse büyü apmaz gibime geldi hep..Hayırdedim bende büyü yok,yani evet bir terslik var ama bu büyü değil Allah'ın gazabı olabilir diyordu içimdeki ses..Ve yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla varlıklar Allah tarafındanda insanlara musallat edilebiliyormuş bir ceza yada gazap olara..Ki sanırım ben bunu hakettim ciddi hatalarımla..Aslında üzüntü verdi bu durum..Dün hep bunu düşündüm,çünkü Allah'ın gazabını çekmek benim gibi sevgiye aç biri için o kadar dehşet verici ki..Ben insanların beni sevmemesinden dolayı yaşam isteğimi yitiren biriyken,Allah'ın sevgisini kaybetmiş oma ihtimali benim için hakikaten yıkımdır..

Yukarıdaki yazdıda adı geçen alimin(Bediüzzaman) ardında bulmuştum kendimi yılar önce(18 yaşındaydım o zamanbar)Ardında durmuştum ama sadece kadar..Sakın ola talebesi olmaya cüret ettiğim düşünülmesin..Ne buna cüret ettim ne de buna layık olabildim..Ama bir kere ardında durma durumum olkdu ve bu ağırlığı elbetteki taşıyamadım..Gereklerini yapamadım çünkü O'nun ardında durmak kul olmak demekti..Yani Allah'a kul olmak..Sadece Allah rızası çin yaşamaktı..Yani O'nun yolu rıza yoluydu..Her yiğidin harcı değildir kul olmak,dile kolay..Ve sanırım ciddi şefkat tokatları yedim..Ve belki de Allah gazap edip varlıklar gönderdi bana..Ve onları büyü sandım..Neyse olanlar oldu..Umudum sonumun hayır olması..Ama içimdeki ses bu hiç kolay olmayacak diyor..


Tövbe kapısı her zaman açıktır, Önemli olan hatanı kabul edip tövbe etmeniz, şefkat tokadı , aslında bir ikramdır, bir ilahi davettir, nasıl ki çocuk hata yapar, annesi şefkatinden onu, o hatanın vereceği neticelerden kurtarmak için , şefkat dolu bir tokat vurur, o tokat , çocuğun aklını başına getiir. Asıl kötü olanı, o annenin gazap derecesine gelip, ne halin varsa gör demesidir. buda zecir tokadı dır ve tamamen helakiyet maksatlıdır.

Teşbihte hata olmaz, işte Rabbimiz de, bizi gözden çıkarmamış ise veya onun gazabını tam çekmemiş isek, bize , geri dön , aklını başına al, uyarısı olarak , böyle bir şefkat tokadı vurur. Ta ki , kendimize gelelim ve hakikatı görelim.
Asıl felaket, bu tokadı yemeyerek, gafletten uyanmayıp, tamamen küfre ve günaha dalmaktır.


Diğer arkadaşımın , oluşum hakkındaki, Kur an ve sünnete uygun olması konusunda ki, sorusuna cevaben,
Muhterem arkadaşım, Bu uygulamalar, Allah ın yasakları çerçevesinde olursa, zaten havas olmaz ve büyücülüğe girer.
Rahmani boyut yanaşmaz ve açılmaz. Şeytani boyutla da bizim işimiz olmaz.
Kur an ve sünnetteki maksadım bu idi. Yani tutup ta bu uygulamaları, hasta şifasına vesile olmak yerine, belden aşağısı için kullanırsanız, o zaman şeytani boyut olur ve çalıştıklarınız, şeytanın askerleri ve dostları olur. Ama Allah ın razı olduğu çerçevede yaparsanız, o zaman dostlarınız, Allah a dost olanlar olur. fazla açmak istemiyorum. Anlamışınızdır sanırım.
 
Tövbe kapısı her zaman açıktır, Önemli olan hatanı kabul edip tövbe etmeniz, şefkat tokadı , aslında bir ikramdır, bir ilahi davettir, nasıl ki çocuk hata yapar, annesi şefkatinden onu, o hatanın vereceği neticelerden kurtarmak için , şefkat dolu bir tokat vurur, o tokat , çocuğun aklını başına getiir. Asıl kötü olanı, o annenin gazap derecesine gelip, ne halin varsa gör demesidir. buda zecir tokadı dır ve tamamen helakiyet maksatlıdır.

Teşbihte hata olmaz, işte Rabbimiz de, bizi gözden çıkarmamış ise veya onun gazabını tam çekmemiş isek, bize , geri dön , aklını başına al, uyarısı olarak , böyle bir şefkat tokadı vurur. Ta ki , kendimize gelelim ve hakikatı görelim.
Asıl felaket, bu tokadı yemeyerek, gafletten uyanmayıp, tamamen küfre ve günaha dalmaktır.


Diğer arkadaşımın , oluşum hakkındaki, Kur an ve sünnete uygun olması konusunda ki, sorusuna cevaben,
Muhterem arkadaşım, Bu uygulamalar, Allah ın yasakları çerçevesinde olursa, zaten havas olmaz ve büyücülüğe girer.
Rahmani boyut yanaşmaz ve açılmaz. Şeytani boyutla da bizim işimiz olmaz.
Kur an ve sünnetteki maksadım bu idi. Yani tutup ta bu uygulamaları, hasta şifasına vesile olmak yerine, belden aşağısı için kullanırsanız, o zaman şeytani boyut olur ve çalıştıklarınız, şeytanın askerleri ve dostları olur. Ama Allah ın razı olduğu çerçevede yaparsanız, o zaman dostlarınız, Allah a dost olanlar olur. fazla açmak istemiyorum. Anlamışınızdır sanırım.

Çok teşekkür ederim Sevgili Ravi..İyiki varsınız mabedde..Belki de koruyucu meleklerdensinizdir..:Angel_anim:
 
Arkadaşlar yaklaşık 2 aydır yoktum. msn paylaşımından dolayı yasaklanmıştım. Buda, form kurallarını yanlış yorumlamamdan kaynaklandı. Yönetici arkadaşlardan özür dilerim. Ben umumi paylaşımlarda link ve msn paylaşmak yasak olarak algılamıştım. Özel mesajlarda bunun yasak olduğunu bilmiyordum. Ama diğer bir sorun ise bu uygulamalar ve paylaşımlarda bulunmak isteyen veya bu konuda paylaşım ve uygulama yapacağımız arkadaşlarla nasıl iletişim kuracağız? Bu konuda bir çalışma olabilir mi ? Bilgilendirilirsek sevinirim.
 
Benim anlatmak istediğim, öğrenmek için soru sormak değil. Cinler alemi ve ruhani alemlerle meşveret edebilen , onları görebilen veya konuşabilen insanlarla , bire bir canlı uygulama yapmak. Bu konuda boyutunuz açıksa beraber uygulama yapmak isteriz. Ama sizlerle nasıl iletişim kurulacak. Sorun burada.
 
Benim anlatmak istediğim, öğrenmek için soru sormak değil. Cinler alemi ve ruhani alemlerle meşveret edebilen , onları görebilen veya konuşabilen insanlarla , bire bir canlı uygulama yapmak. Bu konuda boyutunuz açıksa beraber uygulama yapmak isteriz. Ama sizlerle nasıl iletişim kurulacak. Sorun burada.

Sayın Ravi

Denediniz mi bilmiyorum ama Sn Urumahatayıl, Sn Yule, Sn Origanum ve Sn Chillout a ortak mesaj atarsanız, onlar sizinle görüsür ve gerekli görürlerse bu konuda yönlendirirler sanıyorum.

Harici kim ne dese forum kurallarına aykırı olacak gibi
 
Benim anlatmak istediğim, öğrenmek için soru sormak değil. Cinler alemi ve ruhani alemlerle meşveret edebilen , onları görebilen veya konuşabilen insanlarla , bire bir canlı uygulama yapmak. Bu konuda boyutunuz açıksa beraber uygulama yapmak isteriz. Ama sizlerle nasıl iletişim kurulacak. Sorun burada.

Öyle her önüne gelen cinci ,bu islere amatör arkadaslarimiza Cinler Alemini izletiriyorsa onun Havasci vs olmasindan süphe ederim zaten,bunu yapan kisi icin yani uygulana vebali coktur.Boyutu acik dediginiz kisi sizi uyumlayabilir ama sen hazir degilsen yani atiyorum icazet aldiginiz kisinin sizinle 24 saat ilgilenmesi mümkün mü? Sizinde isiniz gücünüz var sonuc itbariyle bir özel yasantiniz var.Ruhani Alemi unutun bir kere,ruhanilerle bulusmak onlardan fikir alisverisinde bulunmak Allahin iziniyledir yani demek istedigim sudur,kuran okuyacaksiniz haramdan vs uzak bir yasantiniz olacak.Agzindan cikan cümlelere dikkat edeceksin,sizin su anda yapabileceginiz seyler nedir efendim cinlerle iletisime gecmektir,büyü konulara vs anlatabiliyormuyum?
Bu calismalar senin yararina mi olur zararina mi olur diye soracak olursan zararina olacagindan eminim diyebilirim.
 
O kişi kendine güvenmiyorsa zaten ortaya çıkmaz. Diğer husuta, güzel kardeşim konuyu tam anlatamadım galiba. Benim ilgi alanım aşırı derecede cinni hastarın tedavisi. Buda, bu konuda boyutu ve ilmi yeterli olan kişilerle olursa daha mükemmel sonuçlar veriyor. Bunu biz zaten arkadaşlarla yapıyoruz. Yani ilk deneme yapacak meraklılardan değiliz. Örneğin , bir kişi musallatlı ise veya büyü tesiri altında ise, bunu mağnevi boyutta çözme işlemleri ilgi alanımız. Burada bir kaç kişi olunca çok mükemmel neticeler alınıyor. Bende bu konuda iyi olan kişilerle meşveret ederek, daha çok istiğdat ve bilinmeyenlerimizi bilmeye çalışıyorum. Anlatmak istediğimi anlamamışsanız, zaten bu boyut meselesini aşmamışsın demektir. Yoksa leb demeden leblebiyi anlar ve hemen eleştiriye geçmezdiniz. Mağnevi boyutta icazeti olan kişiler bir araya gelince ve sen ben davası yapmayarak , kısacası enaniyeti bırakıp sadece Allah rızası için bir kişinin kurtuluşuna vesile olmayı eses maksat yaparlarsa, o musallatlı olan kişiler çok kısa zamanda şifaya erişiyor. Tabi Rabbim taafından. Bizler sadece mükemmel sebebler olma gayretindeyiz. Bilmem anlatabildim mi. Anlatamadımsa zaten fazla anlatmaya da gerek yok. Boyutun açıksa benim sesimi duyduğun an , tüm seceremi ve neleri yapmaya yetkili olduğumuzu anlarsın zaten. O yüzden derim ki, yazmak değilde icraat aramaktayım. Mesala ben senin sadece sesini duymakla, musallatın varmı yokmu, veya cinler üzerinde hükmün varmı söyleyeyim. Şöyle böyle diye lafı uzatmaktansa , bu daha mantıklı bence. Artık bir şeyi yazarak anlatmaya çalşmak mantıksızlık geliyor. Çünki işi bilen zaten yazımızı ilk okuğunda ne demek istediğimizi anlar. Ama bu iş hakkında boyutu ve yetkisi olmayana ömür boyu yazsan ancak bizimle dalga geçmek sevdasında olurlar. Sizleri tenzih ederim, lütfen üzerinize alınmayınız. Sadece bunca zaman karşılaştığım eleştirilerden kaynaklanan bir birikim, bu tepkilerim. Size değil. Diğer bir hususta icazet sadece yaşayan zatlardan alınmaz. Selam ve hürmetle.
 
Geri
Üst