İnsanlar okumayı metin seslendirmekle karıştırıyorlar. Halbuki okumak aslında "algılamak"tır. Reseptörlerinin karşılık vermesidir. Barkod okuturken bile aslında ürünü kasaya algılatırsın.
Şimdi "ya Fettah" esmasını bir kere gerçek yoğunlukta algılayarak okudun diyelim. Güzel. Başarılı. Bunu 10 tekrar yaptıktan sonra zihnin artık bunu istemeyecek ve algılamayı reddederek başka seyler düşünmeye başlayacak. Sen okuyacaksın ama bilincin 10 tekrardan sonra belki de hiç oralı olmayacak. Halbiki zikir ve yüksek tekrarlar, bilinç ve farkındalığa yaptırılan bir talimdir. Esmanın kendine has bilinci derin uykudayken onu sabahın 5'inde kalkmaya zorlamak gibidir her bir tekrar.
Bunu aşmak için zihnini kanatırcasına konsantre olarak algılamaya, yeniden algılamaya ve yeniden algılamaya, her tekrarda daha da derinden algılamaya dayalı okumalara devam etmek , her babayiğidin harcı değildir. Ben de denedim olmadı. Zikrin seslendirmesi kolay, algılaması ve yaşaması zordur. Çünkü her tekrar bir intölerans oluşturur ve zihnin başka task'lara yönelir. Halbuki ısrarla idrakta tutulması gerekir. Bir çok zihin dua etmeye bu yüzden içten kapalıdır. Çünkü yoğunlaşmak ve konsantre olmak son derece zahmetli bir iştir hızlı uyaranlara alışmış insanlar için.
Bir çok insan okudukları surelerin içerigini bile bilmekten aciz. Tılsım yöntemi üzerinden çarpılıyorlar.