Sevgili
@Impulse sanırım karşıt fikirleri kendi bakış açınızla eleştirmeyi ama sert bir şekilde, dayatmacı bir üslupla eleştirmeyi alışkanlık haline getirmişsiniz.
Fazlasıyla sert, ofansif bir üslubunuz var.
Herkes birşeylere inanıyor.
Hangisinin doğru olduğunu nasıl söyleyebilirsiniz ?
Ve aynı zamanda fazlasıyla alıngansınız. Düşüncelerinizi öyle benimsemişsiniz ki ufak bir eleştiriyi dahi kişiliğinize hakaret olarak görmeye başlamışsınız.
Kendi fikirlerini, bildiklerini mutlak doğru gören insanlar her zaman olmuştur, sizde karşılaşmışsınızdır hatta.
Bu insanlar genelde etraflarını görmek için birçok fırsat yakalarlar ama bencillikleri sayesinde bilgileriyle etraflarını vahşice değiştirmeye çalışırlar.
Ve sonuçta tepki görürler. Ancak bu kişinin savunma mekanizması bunu bir kırmızı alarm olarak görür ve karşısındakine önyargı ile yaklaşarak onu ortadan kaldırmak için elinden geleni yapar. Yanılıyor olabileceğine zerre kadar inanmaz, aklına bile getirmez bunu bu insanlar.
Neyse. Coşkulu ve ateşli inancınızı gerçekten takdir ediyorum.
Asla yılmıyor ve kendinizi; dolayısıyla fikirlerinizi büyük bir hırsla can hıraş savunuyorsunuz.
Sizin tabirinizle fikirlerinize ve yine dolayısıyla size kin kusmaya gelmedim. Fikirlerinizi yargılamak ve saldırıya geçmek bana düşmez.
Ancak hakkınızdaki düşüncelerimi söyleyebilirim ve eleştiride bulunabilirim diye umuyorum. Bu kötü bir şey değil sanırım. Yani benim için kötü değil, tabi sizi bilemem.
Yazınıza geleceksek eğer, insan tabiatı gereği tanrıyı akılla arar. Bu başlangıçtan beridir böyle değilmidir ?
Merak duygusu sayesinde onu ararken bugünlere geldik.
Bildiklerimizi ölçüp biçtik ve üstüne ekledik. Sonuç olarak ileri gitmeyi başardık. Tanrı varsa bize en büyük hediyesi de budur zaten. Böylece aklımızı kullanmayı, soru sormayı ve peşinden gitmeyi öğretmiş oldu bizlere. E bu da bizi ileri taşıdı.
Ha, akılla hala tanrıyı bulamadık o başka mesele.
Bense bilimin birgün metapsişik ile örtüşeceğine ve tanrıyı bulamasada onun tasfirine yaklaşacağına inanıyorum.
Bilimin dinlere savaş açtığı falanda yok.
Tanrının yarattığını düşündüğümüz bu gezegenin ve evrenin yapısını, detaylarını, geçmiş ve geleceğini araştırır bilim. Bu kadar. Bilim sadece bilginin üstüne bilgi koyar ve yanlışı doğruya, bilinmeyeni, keşife ulaştırmaya çalışır.
Aksine kendi inancına sırf ters düşüyor diye bilime ve akıla savaş açanlar çoktur.
Dünya ve insanın hali bilim ve akılla ortaçağa göre çok daha ileri düzeydedir. Bunu akılda ve bilimde çığır açmış milletlere bakarakta anlayabilirsiniz. Refah bilimi, bilimde refahı besler.
Etik ve ahlak sadece dine indirgenemez kavramlardır. Dinden bağımsız çalışırlar ve akılla önem kazanıp bireyin içinde gelişirler.
Bilmek, aklı kullanmak aksine insanı bencillikten uzak tutar. Bilginin insanı mütevazı hale getirdiğide bir gerçektir.
İlâhi bağlantı yalnızca tanrıya inanç ile mi kurulur ?
Sayın
@dennise bahsediyordu sanırım pek emin değilim. Kozmik bilinç. Son günlerde bunu araştırdım biraz.
İlâhi bağlantı belki de kozmik bilinçtir, belkide farklı birşeydir. Ama bağlantı için tanrıya inanmaya gerek yoktur. Çünkü bu da tanrı kadar gerçektir ve tanrı kavramı kadar değişkenlik gösterir.
Aydınlar veya adı herneyse üç kuruş aklı olan kimse "sınırlar ölçüsünde" dini inançlara karşı değildir. Çünkü din en başından beridir kişinin kendi insiyatifindedir ve bunu "sınırlar aşılmadığı sürece" kimse yargılayamaz. Bilim, aydınlar, akıllı insanlar vs bunun farkındadır.
Mesele kendi inancını dayatmaya çalışan, bağımsız ve esnek düşünemeyen, katı fikirli, saygısız, aşırı önyargılı, düşünmeden harkete geçen, bildiğim doğru diyen, kendini her zaman doğru gören, aşırı özgüven sonucunda bencil olan insanların gerçekten tehlike arz etmesidir. Ve akıllı insan bunu görüp önlem almak ister. Gerekirse de mücadele eder.
Akıl herzaman kazandı. Bu yeni birşey değil.
Tanrı yoktur da diyemem. Sonuçta sadece basit 5 tane duyu organımız ve akılla yarattıklarımız sayesinde algılarımız çalışıyor. Baktığımız, gördüğümüz herşey sandığımızdan farklı olabilir, gerçek bildiklerimiz bir sanrıdan ibaret olablir, biz bile sadece biz değilizdir belki. Nasıl farklı düşünebiliyorsak çevreyide farklı algılıyor olabiliriz, kimine göre cennete yakın kimine göre de sonuncu enkarnede olabiliriz. Bunlardan farklı hiç bilinmeyen birşey de olabiliriz, sadece karbon yığınıda olabiliriz. Olabiliriz de olabiliriz.
Kırmayalım bunun için birbirimizi, olasılıklar dünyasında kesinde konuşmayalım, tartışıp geçelim, kafaya takmadan rahat ve iyi bir birey olarak yaşayıp kesin gerçeğe ölüme yelken açalım ama üzülmeyelim. Buradan kurtuluşumuzdur ortak kararda.
Son olarak şeytan bu kadar akıllı ve uyanıksa, insanı yaratıcısından bile iyi tanıyorsa ve kazanma yolunda ilerliyorsa emellerini insanın aklını kullanmasıyla gerçekleştiremeyeceğini bilir.
Daha basit yollara başvurur. Amaçsızlığı da kendisine amaç edinmez. Mağlup savaşa aptallar bile girmez. Bunu Allah şeytan ilişkisine istinaden söyledim.
Akıllı, kurnaz olsada şeytana sempatim yok yoksa.
Diyeceklerim bu kadar değil ama bu kadar olmak zorunda. Takıntılıyım ve saatlerdir sade bir yazı yazmaya çalışıyorum. Bu nedenle kelime oyunlarıyla ve süslü yazılarla pek uğraşamadım.
Umarım size karşı kırıcı bir üslup sergilemeden "düşüncelerimi" doğru yanlış aktarabilmişimdir.
Kırıcı olduysam ve yersiz laflar ettiysemde özür dilerim.
İyi geceler.