Gerçekliği Yaratmak (Law of Belief)

  • Konbuyu başlatan Üye silindi 70966
  • Başlangıç tarihi
Ü

Üye silindi 70966

Arkadaşlar, gerçeklik hakkındaki görüşlerimin gelişme sürecinin birazını anlatmak istiyorum.
Uzun süreden beri gizlimabet ve benzeri içerik sunan yerlere aşinayım, yani parapsikoloji ve alt başlıklarına. Spiritüel bir realite olduğuna inanıyordum ve bunları hep mantığa dayalı düşünme tarzımın arka planına yerleştirdim. Benim için evrenin mekanizması aslen spiritüel temellere dayanıyordu. Aslında halen öyle. Sadece ruh rehberlerine, melek sayılarına, stereotipik enerji manipülasyonlarına, çakralara, meridyen noktalarına, psişiklere odağımı pek çevirmiyorum. Bu kadar geniş bir yelpazeyi keşfetmek, ilk olarak, başlarda heyecan verici olsa da sonradan benim için çok korkunçtu. Zaman geçtikçe bu konseptin bana hiç de uygun olmadığını anlayarak daha elle tutulabilir şeyler aradım. Bu uygulamalar doğru hissettirmiyordu.

Her zaman yakın hissettiğim bir konsept vardı ki siz de belki bir ihtimalle aşinasınızdır. Çekim yasası (law of attraction). Araştırmalarını İngilizce yapan arkadaşlar iyi bilir bu başlığı. Benim serüvenim reddit’teki r/lawofattraction subredditinde keşfettiğim Abraham (Esther) Hicks’in öğretileri ile başladı. Çekim yasası “piyasasına” hakim bir hoca. Bu konsepti sanki biliyordum. Bilincimizin gerçekliğimizi yaratması. Altın madenine düşmüş gibi hissetmiştim çünkü bahsettiğim “diğer” spiritüel kavramlara nazaran daha insaniydi, fıtrata uygundu. Daha doğrusu, sanki hepsinin temeliydi.

Gerçekliğin subjektif olması kavramı bilim kurguda ve geek dergilerinde çokça işlenir. Kuantum fiziğiyle açıklanabilen (bence açıklanmaya çalışılan) bir şeydir. Böyle olunca ikna olma aşamam çok daha hızlı gelişmişti ki ben bunu olumsuz bir şey olarak görmüyorum mantıkçı bir düşünce prosesine sahip biri olarak.
Gerçeklik kavramı benim için eğrilip bükülmeye devam ediyordu.
Abraham Hicks’in savunduğu bu çekim yasasından, onu takip eden kitlesinin ve öğretilerini açıklamaya çalışan bazı Youtuberların, bloggerlarının ve spiritüel koçların yaşam tarzı ve üsluplarından dolayı ve aslen de Hicks’in hayat hikayesinden dolayı acayip derecede soğumuştum. Dürüst olmak gerekirse kendini sevmek, içindeki çocuğu iyileştirmek, evrene enerji göndermek, evrenden bir şeyler istemek, spirit guidelara danışmak tarzı şeyleri asla samimi bulmadım. Sorusu olan varsa bu konu hakkında daha detaylı açıklama yapabilirim.
Tabii ki bu konsepti açıklayan tek kişi Abraham Hicks değildi. Başka hocaları dinlemeye ve okumaya başladım. Artık çekim yasası hayatın temel bir mekanizmasıydı: Belli bir frekansı tuttur ve evren sana onu versin. Radyo kanallarını ayarlar gibi.

Arada bir duyduğum birkaç isim vardı ve sadece kısa bir google aratması yaparak “Ha, bu da böyleymiş. Bildiğim yollarda yürüsem daha iyi olur.” diyerek odak noktama koymadığım bu kişilerden bir tanesi, Neville Goddard, bir gün reddit’te karşıma çıktı. Neville’in öğretileri, benim için altın madeninden elmas madenine migrasyondu. Deli gibi Neville Goddard okumaya ve dinlemeye başlamıştım. Dediği her şey, bildiğim bir şeyi hatırlamam gibiydi. Gerçekti.
Neville’in öğretilerini takip ediyor olmamın en büyük nedenlerinden birisi basit ve direkt olması; karmaşıklığa yer olmaması, her zaman öğretmeye çalıştığı şeyin tek olmasıydı. Neville’in demeye çalıştığı şey kısaca aslında var olan her şeyin bir olması, bir olanın da tanrı (yaratıcı güç, olup olacak olan tek şey, farkındalık) olması; her şey tanrının bir başka manifestosu. Eğer her şey tanrı ise, yaratıcı güç senin de, benim de içimdedir. Ancak senin gerçekliğinin üstüne senden başka kimsenin iradesi geçemez. Eğer sen tanrıysan, gerçekliğini; olmuş ve olacak her şeyi sen yarattın. Yaratıcı güç sensin, bu yüzden gerçekliğini aktif bir şekilde sen yaratıyorsun. Nasıl?
Arkadaşlar şimdi fiziksel dünyamız 3 boyuttan oluşuyor. Zaman ertelemeleri var. İmajinasyonumuz ve düşüncelerimiz 4 boyutludur, aklımızda her şey anında oluşuverir. İmajinasyon yaratıcı güçtür. Aklınızdaki o imajlar sizin yaşamış ve yaşayacağınız şeyleri yaratır ve sonucu olarak 3D ye yansıtır. 3D yani fiziksel dünya, aklın bir yansımasıdır. Daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız ve İngilizceniz iyi ise tavsiyem hemen şimdi Neville okumanızdır.

Çekim yasası ve Neville’in öğretilerinin farkı nedir peki? Belirttiğim gibi Neville yaratıcı gücün insanın kendisi olduğunu ve gerçekliğin imajinasyondan kaynaklandığını söylerken, çekim yasası frekans tutturma, evrene doğru enerjiyi gönderme, evrenden istemeyi öğretir. Oysa evren, sensin.

Bunu paylaşma amacım 1- bu konuda yakın çevremde biraz yalnız hissediyorum 2-Arkadaşlar cidden hiç ama hiç Neville hakkında hatta Hicks hakkında (Hicks çok daha popüler) Türk forumlarında post görmedim. Belki forum kullanmada kötüyümdür, kusura bakmayın :D Yani daha fazla bilinmesi gerektiğini düşündüğüm bir şey ve hayal kırıklığına uğradım açıkçası. Merak ediyorum, acaba bu konuyu başka benzer başlıklar altında mı inceliyorsunuz da ben bir şeyler kaçırıyorum?? Düşüncelerinizi duymak isterim.
 

Darkon

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Eki 2016
Mesajlar
503
Tepkime puanı
628
Arkadaşlar, gerçeklik hakkındaki görüşlerimin gelişme sürecinin birazını anlatmak istiyorum.
Uzun süreden beri gizlimabet ve benzeri içerik sunan yerlere aşinayım, yani parapsikoloji ve alt başlıklarına. Spiritüel bir realite olduğuna inanıyordum ve bunları hep mantığa dayalı düşünme tarzımın arka planına yerleştirdim. Benim için evrenin mekanizması aslen spiritüel temellere dayanıyordu. Aslında halen öyle. Sadece ruh rehberlerine, melek sayılarına, stereotipik enerji manipülasyonlarına, çakralara, meridyen noktalarına, psişiklere odağımı pek çevirmiyorum. Bu kadar geniş bir yelpazeyi keşfetmek, ilk olarak, başlarda heyecan verici olsa da sonradan benim için çok korkunçtu. Zaman geçtikçe bu konseptin bana hiç de uygun olmadığını anlayarak daha elle tutulabilir şeyler aradım. Bu uygulamalar doğru hissettirmiyordu.

Her zaman yakın hissettiğim bir konsept vardı ki siz de belki bir ihtimalle aşinasınızdır. Çekim yasası (law of attraction). Araştırmalarını İngilizce yapan arkadaşlar iyi bilir bu başlığı. Benim serüvenim reddit’teki r/lawofattraction subredditinde keşfettiğim Abraham (Esther) Hicks’in öğretileri ile başladı. Çekim yasası “piyasasına” hakim bir hoca. Bu konsepti sanki biliyordum. Bilincimizin gerçekliğimizi yaratması. Altın madenine düşmüş gibi hissetmiştim çünkü bahsettiğim “diğer” spiritüel kavramlara nazaran daha insaniydi, fıtrata uygundu. Daha doğrusu, sanki hepsinin temeliydi.

Gerçekliğin subjektif olması kavramı bilim kurguda ve geek dergilerinde çokça işlenir. Kuantum fiziğiyle açıklanabilen (bence açıklanmaya çalışılan) bir şeydir. Böyle olunca ikna olma aşamam çok daha hızlı gelişmişti ki ben bunu olumsuz bir şey olarak görmüyorum mantıkçı bir düşünce prosesine sahip biri olarak.
Gerçeklik kavramı benim için eğrilip bükülmeye devam ediyordu.
Abraham Hicks’in savunduğu bu çekim yasasından, onu takip eden kitlesinin ve öğretilerini açıklamaya çalışan bazı Youtuberların, bloggerlarının ve spiritüel koçların yaşam tarzı ve üsluplarından dolayı ve aslen de Hicks’in hayat hikayesinden dolayı acayip derecede soğumuştum. Dürüst olmak gerekirse kendini sevmek, içindeki çocuğu iyileştirmek, evrene enerji göndermek, evrenden bir şeyler istemek, spirit guidelara danışmak tarzı şeyleri asla samimi bulmadım. Sorusu olan varsa bu konu hakkında daha detaylı açıklama yapabilirim.
Tabii ki bu konsepti açıklayan tek kişi Abraham Hicks değildi. Başka hocaları dinlemeye ve okumaya başladım. Artık çekim yasası hayatın temel bir mekanizmasıydı: Belli bir frekansı tuttur ve evren sana onu versin. Radyo kanallarını ayarlar gibi.

Arada bir duyduğum birkaç isim vardı ve sadece kısa bir google aratması yaparak “Ha, bu da böyleymiş. Bildiğim yollarda yürüsem daha iyi olur.” diyerek odak noktama koymadığım bu kişilerden bir tanesi, Neville Goddard, bir gün reddit’te karşıma çıktı. Neville’in öğretileri, benim için altın madeninden elmas madenine migrasyondu. Deli gibi Neville Goddard okumaya ve dinlemeye başlamıştım. Dediği her şey, bildiğim bir şeyi hatırlamam gibiydi. Gerçekti.
Neville’in öğretilerini takip ediyor olmamın en büyük nedenlerinden birisi basit ve direkt olması; karmaşıklığa yer olmaması, her zaman öğretmeye çalıştığı şeyin tek olmasıydı. Neville’in demeye çalıştığı şey kısaca aslında var olan her şeyin bir olması, bir olanın da tanrı (yaratıcı güç, olup olacak olan tek şey, farkındalık) olması; her şey tanrının bir başka manifestosu. Eğer her şey tanrı ise, yaratıcı güç senin de, benim de içimdedir. Ancak senin gerçekliğinin üstüne senden başka kimsenin iradesi geçemez. Eğer sen tanrıysan, gerçekliğini; olmuş ve olacak her şeyi sen yarattın. Yaratıcı güç sensin, bu yüzden gerçekliğini aktif bir şekilde sen yaratıyorsun. Nasıl?
Arkadaşlar şimdi fiziksel dünyamız 3 boyuttan oluşuyor. Zaman ertelemeleri var. İmajinasyonumuz ve düşüncelerimiz 4 boyutludur, aklımızda her şey anında oluşuverir. İmajinasyon yaratıcı güçtür. Aklınızdaki o imajlar sizin yaşamış ve yaşayacağınız şeyleri yaratır ve sonucu olarak 3D ye yansıtır. 3D yani fiziksel dünya, aklın bir yansımasıdır. Daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız ve İngilizceniz iyi ise tavsiyem hemen şimdi Neville okumanızdır.

Çekim yasası ve Neville’in öğretilerinin farkı nedir peki? Belirttiğim gibi Neville yaratıcı gücün insanın kendisi olduğunu ve gerçekliğin imajinasyondan kaynaklandığını söylerken, çekim yasası frekans tutturma, evrene doğru enerjiyi gönderme, evrenden istemeyi öğretir. Oysa evren, sensin.

Bunu paylaşma amacım 1- bu konuda yakın çevremde biraz yalnız hissediyorum 2-Arkadaşlar cidden hiç ama hiç Neville hakkında hatta Hicks hakkında (Hicks çok daha popüler) Türk forumlarında post görmedim. Belki forum kullanmada kötüyümdür, kusura bakmayın :D Yani daha fazla bilinmesi gerektiğini düşündüğüm bir şey ve hayal kırıklığına uğradım açıkçası. Merak ediyorum, acaba bu konuyu başka benzer başlıklar altında mı inceliyorsunuz da ben bir şeyler kaçırıyorum?? Düşüncelerinizi duymak isterim.

Kaçırdığınız bir şey yok. Neville Goddard'ı bende okudum araştırdım. Sadece Türkiye'de onunla ilgili bir bilgi yok fazla. Forumlara sitelere baktığımda ben de hiç bilgi bulamamıştım.
 
Ü

Üye silindi 70966

Takipteyim neler gelicek merakla bekliyorum :)

Hatırlattığınız için teşekkürlerr. Neville Goddard hakkında daha detaylı bir post yapmayı planlıyorum umarım hoşunuza gider. ?

Kaçırdığınız bir şey yok. Neville Goddard'ı bende okudum araştırdım. Sadece Türkiye'de onunla ilgili bir bilgi yok fazla. Forumlara sitelere baktığımda ben de hiç bilgi bulamamıştım.

Burası başlangıcı olsun o zaman ?
 

ZZZbacktoneself

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Ara 2018
Mesajlar
6
Tepkime puanı
6
Arkadaşlar, gerçeklik hakkındaki görüşlerimin gelişme sürecinin birazını anlatmak istiyorum.
Uzun süreden beri gizlimabet ve benzeri içerik sunan yerlere aşinayım, yani parapsikoloji ve alt başlıklarına. Spiritüel bir realite olduğuna inanıyordum ve bunları hep mantığa dayalı düşünme tarzımın arka planına yerleştirdim. Benim için evrenin mekanizması aslen spiritüel temellere dayanıyordu. Aslında halen öyle. Sadece ruh rehberlerine, melek sayılarına, stereotipik enerji manipülasyonlarına, çakralara, meridyen noktalarına, psişiklere odağımı pek çevirmiyorum. Bu kadar geniş bir yelpazeyi keşfetmek, ilk olarak, başlarda heyecan verici olsa da sonradan benim için çok korkunçtu. Zaman geçtikçe bu konseptin bana hiç de uygun olmadığını anlayarak daha elle tutulabilir şeyler aradım. Bu uygulamalar doğru hissettirmiyordu.

Her zaman yakın hissettiğim bir konsept vardı ki siz de belki bir ihtimalle aşinasınızdır. Çekim yasası (law of attraction). Araştırmalarını İngilizce yapan arkadaşlar iyi bilir bu başlığı. Benim serüvenim reddit’teki r/lawofattraction subredditinde keşfettiğim Abraham (Esther) Hicks’in öğretileri ile başladı. Çekim yasası “piyasasına” hakim bir hoca. Bu konsepti sanki biliyordum. Bilincimizin gerçekliğimizi yaratması. Altın madenine düşmüş gibi hissetmiştim çünkü bahsettiğim “diğer” spiritüel kavramlara nazaran daha insaniydi, fıtrata uygundu. Daha doğrusu, sanki hepsinin temeliydi.

Gerçekliğin subjektif olması kavramı bilim kurguda ve geek dergilerinde çokça işlenir. Kuantum fiziğiyle açıklanabilen (bence açıklanmaya çalışılan) bir şeydir. Böyle olunca ikna olma aşamam çok daha hızlı gelişmişti ki ben bunu olumsuz bir şey olarak görmüyorum mantıkçı bir düşünce prosesine sahip biri olarak.
Gerçeklik kavramı benim için eğrilip bükülmeye devam ediyordu.
Abraham Hicks’in savunduğu bu çekim yasasından, onu takip eden kitlesinin ve öğretilerini açıklamaya çalışan bazı Youtuberların, bloggerlarının ve spiritüel koçların yaşam tarzı ve üsluplarından dolayı ve aslen de Hicks’in hayat hikayesinden dolayı acayip derecede soğumuştum. Dürüst olmak gerekirse kendini sevmek, içindeki çocuğu iyileştirmek, evrene enerji göndermek, evrenden bir şeyler istemek, spirit guidelara danışmak tarzı şeyleri asla samimi bulmadım. Sorusu olan varsa bu konu hakkında daha detaylı açıklama yapabilirim.
Tabii ki bu konsepti açıklayan tek kişi Abraham Hicks değildi. Başka hocaları dinlemeye ve okumaya başladım. Artık çekim yasası hayatın temel bir mekanizmasıydı: Belli bir frekansı tuttur ve evren sana onu versin. Radyo kanallarını ayarlar gibi.

Arada bir duyduğum birkaç isim vardı ve sadece kısa bir google aratması yaparak “Ha, bu da böyleymiş. Bildiğim yollarda yürüsem daha iyi olur.” diyerek odak noktama koymadığım bu kişilerden bir tanesi, Neville Goddard, bir gün reddit’te karşıma çıktı. Neville’in öğretileri, benim için altın madeninden elmas madenine migrasyondu. Deli gibi Neville Goddard okumaya ve dinlemeye başlamıştım. Dediği her şey, bildiğim bir şeyi hatırlamam gibiydi. Gerçekti.
Neville’in öğretilerini takip ediyor olmamın en büyük nedenlerinden birisi basit ve direkt olması; karmaşıklığa yer olmaması, her zaman öğretmeye çalıştığı şeyin tek olmasıydı. Neville’in demeye çalıştığı şey kısaca aslında var olan her şeyin bir olması, bir olanın da tanrı (yaratıcı güç, olup olacak olan tek şey, farkındalık) olması; her şey tanrının bir başka manifestosu. Eğer her şey tanrı ise, yaratıcı güç senin de, benim de içimdedir. Ancak senin gerçekliğinin üstüne senden başka kimsenin iradesi geçemez. Eğer sen tanrıysan, gerçekliğini; olmuş ve olacak her şeyi sen yarattın. Yaratıcı güç sensin, bu yüzden gerçekliğini aktif bir şekilde sen yaratıyorsun. Nasıl?
Arkadaşlar şimdi fiziksel dünyamız 3 boyuttan oluşuyor. Zaman ertelemeleri var. İmajinasyonumuz ve düşüncelerimiz 4 boyutludur, aklımızda her şey anında oluşuverir. İmajinasyon yaratıcı güçtür. Aklınızdaki o imajlar sizin yaşamış ve yaşayacağınız şeyleri yaratır ve sonucu olarak 3D ye yansıtır. 3D yani fiziksel dünya, aklın bir yansımasıdır. Daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız ve İngilizceniz iyi ise tavsiyem hemen şimdi Neville okumanızdır.

Çekim yasası ve Neville’in öğretilerinin farkı nedir peki? Belirttiğim gibi Neville yaratıcı gücün insanın kendisi olduğunu ve gerçekliğin imajinasyondan kaynaklandığını söylerken, çekim yasası frekans tutturma, evrene doğru enerjiyi gönderme, evrenden istemeyi öğretir. Oysa evren, sensin.

Bunu paylaşma amacım 1- bu konuda yakın çevremde biraz yalnız hissediyorum 2-Arkadaşlar cidden hiç ama hiç Neville hakkında hatta Hicks hakkında (Hicks çok daha popüler) Türk forumlarında post görmedim. Belki forum kullanmada kötüyümdür, kusura bakmayın :D Yani daha fazla bilinmesi gerektiğini düşündüğüm bir şey ve hayal kırıklığına uğradım açıkçası. Merak ediyorum, acaba bu konuyu başka benzer başlıklar altında mı inceliyorsunuz da ben bir şeyler kaçırıyorum?? Düşüncelerinizi duymak isterim.
Nlp denilen imajinasyonla yaratım uygulamasına benziyor sanki. Nlp yi bir konuya uygulamış ve başarılı olmuştum. Ondan sonra bu işlere olan merakım baya arttı. Dünyanın iyi bir yer olduğuna inanan insanların hayatı hep tıkırında olur mesela. Mevcut durumdan memnundur bu insanlar. İşte bu yaratım imajinasyon olayının temelinde de inanç var bence. Ancak anılarımız bilinçaltımız vs korkular ve olumsuz inançlarla dolu. Bilinçaltı dan özgürleşme bu işin püf noktası diye düşünüyorum. Bu da kendini tanımak denilen meşakkatli bir yoldan geçmekle mümkün oluyor.
🙂🙏
 
Üst