aris
Kayıtlı Üye
Gerçeğin Devinimi
Çağımızda, nedeni bırakan bir dünyanın kapıları ardına kadar açılıyor. Mutlak olan hiçbir gerçek yoktur.
Tüm gerçeklikler, farkındalığa sahip varlıkların kendi varlık ve evren yorumlarıdır. En Mutlak gibi gelen kavramlarımız bile, değişen ve gelişen farkındalıkla nitelik değiştirirler.
Üstada sorarlar: "Birgün arayış bitecek, sadece arayan kalacak, değil mi?"
Üstat cevap verir: "Hayır, arayan eriyip dağılacak, arayış kalacak. Arayış nihai ve ebedi gerçektir."
Soran: "Ama nasıl olur! Arayış, yoksunluk, istek, eksiklik, tamam olmayış demektir."
Üstat: "Hayır, tamam ve mükemmel olmayana razı olmamak, onu reddetmek demektir. Gerçeği arayışın kendisi gerçeğin devinimidir."
Mutlak gerçeğin bize, bir tamamlanmışlık, bitmişlik duygusunu vermesi, bizlerin bilinçlerimizdeki sonlanma kavramına ait illüzyon nedeniyledir.
Bir kere son kavramının zihinsel bir koşullanma olduğu anlaşılınca, sonsuzluk, son kavramının karşıtı olmaktan kurtulur ve salt kendi başına bir anlama bürünür.
Mutlak gerçek, bir tanrısal mükemmellik ve tamamlanmışlık durumu değil, şimdi ve buradaki hayatın devinimidir.
Bu devinimi, farkındalıklarımızda arayış olarak hissettiğimiz, yaşadığımız için, gerçeği arayışının kendisi gerçeğin devinimi olur.
Alıntıdır...
Çağımızda, nedeni bırakan bir dünyanın kapıları ardına kadar açılıyor. Mutlak olan hiçbir gerçek yoktur.
Tüm gerçeklikler, farkındalığa sahip varlıkların kendi varlık ve evren yorumlarıdır. En Mutlak gibi gelen kavramlarımız bile, değişen ve gelişen farkındalıkla nitelik değiştirirler.
Üstada sorarlar: "Birgün arayış bitecek, sadece arayan kalacak, değil mi?"
Üstat cevap verir: "Hayır, arayan eriyip dağılacak, arayış kalacak. Arayış nihai ve ebedi gerçektir."
Soran: "Ama nasıl olur! Arayış, yoksunluk, istek, eksiklik, tamam olmayış demektir."
Üstat: "Hayır, tamam ve mükemmel olmayana razı olmamak, onu reddetmek demektir. Gerçeği arayışın kendisi gerçeğin devinimidir."
Mutlak gerçeğin bize, bir tamamlanmışlık, bitmişlik duygusunu vermesi, bizlerin bilinçlerimizdeki sonlanma kavramına ait illüzyon nedeniyledir.
Bir kere son kavramının zihinsel bir koşullanma olduğu anlaşılınca, sonsuzluk, son kavramının karşıtı olmaktan kurtulur ve salt kendi başına bir anlama bürünür.
Mutlak gerçek, bir tanrısal mükemmellik ve tamamlanmışlık durumu değil, şimdi ve buradaki hayatın devinimidir.
Bu devinimi, farkındalıklarımızda arayış olarak hissettiğimiz, yaşadığımız için, gerçeği arayışının kendisi gerçeğin devinimi olur.
Alıntıdır...