Bilirsiniz eski köy insanlarının dilinde cinlerin insanlara göründüğü söylenir. Şahsen size eski insanların ağzından dinlediğim birkaç olayı derleyip paylaşmak istiyorum.
Şahıs isimlerini değiştirerek kullanacağım.
Annem küçükken köyde bir olay yaşamış bu yüzden ilk olarak bunu anlatayım. Annemlerin ev köyün sonunda bulunduğundan aşağı karanlık yerlere daha yakınmış. Annem bir gece uyanıyor ve tuvalete kalkıyor. Eskiden köylerde tuvaletler dışarıda olurdu bilirsiniz. Neyse kalkıyor ve kapıya çıkıyor. Az ilerledikten sonra bir bakıyor ki aşağı karanlık yoldan birşey ona doğru geliyor. Annem tabi telaşlanıyor ve geri geri adım atıyor. Kapının önüne kadar geliyor. Sonra bir bakıyor ki köyün diğer sonunda oturan Mehmet abi. Mehmet abey bu saatte nerden geliyorsun böyle ne işin var aşağılarda diyor. Mehmet'de karşı köyden geldiğini söylüyor. Sonra tabi tepkisiz annemi geçip gidince seslere uyanan nenem kapıya çıkıyor. Anneme kızım kimle konuşuyorsun sen gece gece diyor. Annemde tabi hala korktugu ıcın hala telaşlı bir şekilde Fadime bibinin oğlu geçti diyor. Nenem ilkten anlamıyor tabi birden çok oğlu var çünkü Fadime'nin. Bu saatte napıyormuş burada diyor nenem ve annemde karşı köyden geliyormuş diyor. Kızım bu saatte cesaretmı edebılır oradan buraya yurumeye senı kandırmıstır dıyor, hangı oglu gıdım sorayım yarın napıyormus burada dıye. Annemde Mehmet abı dıyor ama nenemde duzeltme geregı duyuyor. Annemde ısrarla Mehmet deyınce nenem geçen ay öldü ya kızım dıyor ne Mehmet dıye tutturdun dıyor. Annemın kafaya bırden dank edınce orada dusup bayılıyor. Gozunu sabah acıyor. Annem bunu anlatınca o korkuyu yasamıscasına anlatmıstı aklımda kalan hıkayelerden bırıdır.
Bu hıkayeyıde nenem anlatmıstı. Eskıden ahırlarda atlara musallat olan melekeler (boyle derler bızım koylerde) varmıs. Cogu gece atları rahatsız edıp gecelerı ahırın ıcınde koşturarak yorarlarmıs. Tabi sabah olduğunda ise yorgun atlardan verım alamayınca köylulerın tepesı atarmıs. Bır gece atların huysuzlandıgını duyan nenem kalkmıs ahıra ınmıs. Kapıyı bır acmıs ki ne gorsun atlar nefes nefese kosturup duruyorlar. Neyse gırmıs ıcerı atları tutmus bır guzel baglamıs. Bır bakmıs kı atın bir tanesinin yelelerı (sacları) hep örülü. Kör düğüm atılmış. Neyse nenem yelelerdeki düğümleri zar zor çözmüş( cogu zaman kesmek zorunda kalırlarmıs). Atların ıplerınede bakıp tekrar kapıyı kıtlemıs ama kıtledıgı gıbı ıcerden kapıya tekme tokat nasıl gum gum vurmuslar gelın bırde rahmetlıden dınleyın.. Nenemde atlar ıpını koparıp cıfte felan attıgını sanmıs. Tabı gıtmıs rahmetlı dedemı uyandırmıs. Hele Mursit gel su ahıra ınekte atları baglayak gerı benım gucum yetmez dıye dedemıde ındırmıs. Kapının onune geldıklerınde yıne bır kızıl kıyamet gum gum pat pat dıye kapıya vurmus ama kapı ne bıcım sallanıyor tabı bu sıra. Sonra neyse dedemde demıs bu atlara noluyor boyle dıye kapıyı yavasca acıyor. Bır bakıyorkı nenemle bırlıkte atlar hala nenemın bagladıgı yerde baglı ve o bagladıgı yerde kapıya cok uzak. Tabı ıkısıde sasırıyor oyle kalakalıyor. Kapıyı kapatıp yukarı cıkıyorlar. Sabahta anlatıyorlar tabı boyle boyle sohbet konusu oluyor. Her hanede oldugu gıbı.
Çok var böyle hikayeler melekelerin kız kaçırması, bir adamın meleke yakalaması vb. Eski ınsanlardan dınlemesı guzel oluyor. Inanıp ınanmamak mesele degıl o anlattıklarında ki ortamın havası yetıyor.

Şahıs isimlerini değiştirerek kullanacağım.
Annem küçükken köyde bir olay yaşamış bu yüzden ilk olarak bunu anlatayım. Annemlerin ev köyün sonunda bulunduğundan aşağı karanlık yerlere daha yakınmış. Annem bir gece uyanıyor ve tuvalete kalkıyor. Eskiden köylerde tuvaletler dışarıda olurdu bilirsiniz. Neyse kalkıyor ve kapıya çıkıyor. Az ilerledikten sonra bir bakıyor ki aşağı karanlık yoldan birşey ona doğru geliyor. Annem tabi telaşlanıyor ve geri geri adım atıyor. Kapının önüne kadar geliyor. Sonra bir bakıyor ki köyün diğer sonunda oturan Mehmet abi. Mehmet abey bu saatte nerden geliyorsun böyle ne işin var aşağılarda diyor. Mehmet'de karşı köyden geldiğini söylüyor. Sonra tabi tepkisiz annemi geçip gidince seslere uyanan nenem kapıya çıkıyor. Anneme kızım kimle konuşuyorsun sen gece gece diyor. Annemde tabi hala korktugu ıcın hala telaşlı bir şekilde Fadime bibinin oğlu geçti diyor. Nenem ilkten anlamıyor tabi birden çok oğlu var çünkü Fadime'nin. Bu saatte napıyormuş burada diyor nenem ve annemde karşı köyden geliyormuş diyor. Kızım bu saatte cesaretmı edebılır oradan buraya yurumeye senı kandırmıstır dıyor, hangı oglu gıdım sorayım yarın napıyormus burada dıye. Annemde Mehmet abı dıyor ama nenemde duzeltme geregı duyuyor. Annemde ısrarla Mehmet deyınce nenem geçen ay öldü ya kızım dıyor ne Mehmet dıye tutturdun dıyor. Annemın kafaya bırden dank edınce orada dusup bayılıyor. Gozunu sabah acıyor. Annem bunu anlatınca o korkuyu yasamıscasına anlatmıstı aklımda kalan hıkayelerden bırıdır.
Bu hıkayeyıde nenem anlatmıstı. Eskıden ahırlarda atlara musallat olan melekeler (boyle derler bızım koylerde) varmıs. Cogu gece atları rahatsız edıp gecelerı ahırın ıcınde koşturarak yorarlarmıs. Tabi sabah olduğunda ise yorgun atlardan verım alamayınca köylulerın tepesı atarmıs. Bır gece atların huysuzlandıgını duyan nenem kalkmıs ahıra ınmıs. Kapıyı bır acmıs ki ne gorsun atlar nefes nefese kosturup duruyorlar. Neyse gırmıs ıcerı atları tutmus bır guzel baglamıs. Bır bakmıs kı atın bir tanesinin yelelerı (sacları) hep örülü. Kör düğüm atılmış. Neyse nenem yelelerdeki düğümleri zar zor çözmüş( cogu zaman kesmek zorunda kalırlarmıs). Atların ıplerınede bakıp tekrar kapıyı kıtlemıs ama kıtledıgı gıbı ıcerden kapıya tekme tokat nasıl gum gum vurmuslar gelın bırde rahmetlıden dınleyın.. Nenemde atlar ıpını koparıp cıfte felan attıgını sanmıs. Tabı gıtmıs rahmetlı dedemı uyandırmıs. Hele Mursit gel su ahıra ınekte atları baglayak gerı benım gucum yetmez dıye dedemıde ındırmıs. Kapının onune geldıklerınde yıne bır kızıl kıyamet gum gum pat pat dıye kapıya vurmus ama kapı ne bıcım sallanıyor tabı bu sıra. Sonra neyse dedemde demıs bu atlara noluyor boyle dıye kapıyı yavasca acıyor. Bır bakıyorkı nenemle bırlıkte atlar hala nenemın bagladıgı yerde baglı ve o bagladıgı yerde kapıya cok uzak. Tabı ıkısıde sasırıyor oyle kalakalıyor. Kapıyı kapatıp yukarı cıkıyorlar. Sabahta anlatıyorlar tabı boyle boyle sohbet konusu oluyor. Her hanede oldugu gıbı.
Çok var böyle hikayeler melekelerin kız kaçırması, bir adamın meleke yakalaması vb. Eski ınsanlardan dınlemesı guzel oluyor. Inanıp ınanmamak mesele degıl o anlattıklarında ki ortamın havası yetıyor.
