Neler yeni
"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Eşcinselliğin tarihi

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan logii
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
logii

logii

Kayıtlı Üye
Yazar Aycan Bolazar'ın eşcinselliğin tarihi ile ilgili yazısı konuya katkı sağlar sanırım
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
İ.Ö. 2000-3000 arasındaki döneme değin inen eşcinsellikle ilgili en eski yazılı belgeler Eski Mısır, Sümer ve Hitit uygarlıklarından kalmadır. Bazı Mezopotamya tapınaklarında, yakın zamana değin Hindistan’da süren bir uygulamaya benzer biçimde, kutsal fahişelerin yanı sıra kültün hizmetine verilmiş eşcinsel fahişeler vardı.[/FONT]
 (Yazar Aycan Bolazar)
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Eşcinsellik konusunda özel bir önemi olan iki eski Doğu halkı vardır: Hititler ve Yahudiler. İ.Ö. 1400’lerden klma bir Hitit yasa derlemesinde erkekler arasında evliliğe izin veren bir madde belirlenmiştir. Ama bu maddenin yorumu hala tartışmalıdır. Yahudiler ise eşcinselliğe karşı yürüttükleri mücadeleyle tanınırlar. Batı uygarlığının eşcinselliği mahkum etmesinin temelinde önce museviliğin, daha sonra hıristiyanlığın ölümsüzleştirdiği bu mücadele yatmaktadır. [/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif] Akdeniz uygarlığında eşcinselliğin göreli olarak daha serbest olduğu, sosyal açıdan kabul gördüğü, hatta bazı boyutlarıyla yüceltildiği bir ülke de Yunanistan’dı. Burada pederastik (erkeklerle genç erkekler arasındaki) ve lezbiyenlik (kadınlarla başka kadınlar arasındaki) aşklar gelişip serpilmiş; edebi, sanatsal ve hatta felsefi saygınlık kazanmıştı.[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif] Eski Yunan sanatının büyük bölümünde eşcinsellik bir esin kaynağıydı. Çıplak erkek figürleriyle başlayan bu akım, İ.Ö. 4. ve 5. yüzyıllarda heykel sanatıyla yüceltildi ve bir daha eşine ulaşılamayan bir yoğunluğa vardı. Eski Yunan şiirinde de eşcinselliğe dayanan esinin büyük yeri vardı. Ama yalnızca erkek eşcinselliği değil, kadın eşcinselliği de işleniyordu. Sappho’nun şiirleri bunun kanıtıdır.[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif] Roma Uygarlığı’nın cumhuriyet döneminde eşcinsel ilişkiler sert bir baskıyla karşılanıyordu. Ama bu baskı sadece bir Roma vatandaşı söz konusu olduğunda uygulanıyor, eşcinsellik bütünüyle yadsınmıyordu. Çin’in bütün eski tarihi boyunca, özellikle Han hanedanı döneminde (İ.Ö. 206-İ.S. 220) eşcinsellik çok yaygındı. Feodal Japonya’da askeri çevrelerde eşcinsellik tipik bir olguydu.[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif] Akdeniz Bölgesi’ne dönersek, birçok bakımdan Eski Yunan uygarlığının mirasçısı olan ortaçağ Arap uygarlığında erkekler arasında eşcinsel ilişkilerden esinlenilen olağanüstü bir şiir geleneğinin geliştiğini belirtmek gerekir. Ayrıca bu konuya ilişkin birçok anekdot vardır. Binbirgece Masalları okunduğunda,Arap toplumunda eşcinselliğin konumuna ilişkin bir düşünce edinilebilir. Arap ülkelerinde erkekler arasında eşcinselliğe ait gelenekler günümüze kadar sürmüştür. Hıritiyanlığın eşcinselliği yasaklamasına karşın, Batı ülkelerinde de ortaçağ boyunca eşcinsel ilişkilerin, çok yaygın olmamakla birlikte, sürdüğü anlaşılmaktadır. Papa ve kardinallerin yasakları, mahkeme kararları ve infazlar bu yasak aşka herşeye karşın varlığını sürdürdüğünü kanıtlamaktadır.[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]
[/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif] Rönesans 15. ve 16. yüzyıllarda eşcinselliğin Eski Yunanistan’ı anımsatan bir biçimde canlanmasını getirdi. Rönesans Avrupası’nda eşcinsel olan ya da bu eğilimi heteroseksüel ilişkiyle birlikte sürdüren pek çok ünlü kişi vardı. Aynı durumun modern çağ için de geçerli olduğu söylenebilir.[/FONT]
 
Bildiğim kadarıyla Luti'lerle başlayan bi olay sanırım. Birde Hindistan'ki toplum hizmetine verilmiş eşcinsel denen grup sadce kadın gibi giyinen erkekler. Tabanında cinsellik yok ,sadece bunun bi tür kutsallık olduğuna inanıyorlar. Kadın gibi giyinmiş bir erkek birilerinin yada ailenin yanına yaklaşıp dua edyor, onlarda ona bahşiş ve hediye veriyorlar. Hiç bir şey vermezlrese lanet okumaya başlıyor. İnsanlar bunlar4ın duasınında bedduasınında kabul olduğuna inandıkları için ve lanetlenmekten korktukları için mecburen bişeyler veriyor. Bunu Hindistan'a gittiğimde görmüştüm çok tuhaf gelmişti. Ama inanç işte.
 
Her şey tamam, ama ya Osmanlı. Tavşan oğlan, Çengi ve Köçek kelimeleri dilimize durduk yere girmedi.
 
Evet karşılıklı sohbet etmek site kurallarına aykırıdır. Konunun dağılmasını önlemek adına ilgisiz mesajlarınız silinecektir. Böyle bir durumun tekrarı halinde ise uyarı alacağınızı belirteyim.
 
Allah´u Teala birçok kutsal kitabında eşcinseliği yasaklayan birçok ayetler indirmiştir. Bildiğim kadarıyla ilk eşcinsellik Lut kavimiyle ortaya çıkmış ve Allah tarafından lanetlenip kavim yok edilmiştir.
 
Beğenmediğiniz konuları okumak zorunda değilsiniz. İçeriğe hakaret edecek tarza mesajlar yazmamanız gerekir. Her türlü görüşe hoşgörü sitemizin temel prensibidir. Bu gibi hassas konularda daha dikkatli ve duyarlı olmanızı tavsiye ederim.
 
Güzel bir paylaşım,ben de Anadolu'da yazılan birçok şiirin eşcinsel ilişki sonunda ortaya çıktığını duymuştum.Örneğin Mevlana' nın Sems' e aşkı olduğunu öne sürenler vardı ne kadar doğru bilinmez tabi...
 
Evet haklısınız.. Konuyu dagıtmayın lütfen arkadaşlar.. Birbirinize cevaplar yazmayın, kimse kimseyi eleştirme hakkına sahip degil, size bilgi veriliyor, işinize yarayacaksa alın yaramayacaksa almayın, sırf konulara birşeyler yazmış olmak adınada birşeyler yazmayın, tecrübeniz deneyiminiz olan konulara yogunlaşın yada cevap aradıklarınıza...
 
Oluşmuş yargıları kırmak zor

... ilgilenenlere Nagisa Oshima'nın Taboo adlı filmi ve 17. yy dan İhara Saikaku 'ya ait Samuraylar Arasında Aşk adlı kitabını önermek isterim .
 
Çok güzel bir paylaşım ancak bir arkadaşımız demiş ki Lut Kavmi eşcinsel olduğu için helak oldu. Bir kavmin yok olması için eşcinsellerin çok olması yeterli değildir. Büyük bir ihtimal şirk koşmuşlardır. Diye düşünüyorum...
 
Benim bildiğim Lut haricinde Mayalarında gay kavimi olmasının bir soylentisi vardır ve bence bu milletin yapcak bişeyleri yokk eşcinselliği seçmek gibi bir sans tanımiyorlar sen oylesin yaradılışından ya psikolojik yonden yada hormonel bunda onların sucları yoktur vurgulamak isterim değerli arkadaşlarım.. :) Onlarda insan ama bazıların dedği gibi Lut kaviminin sokaklarda azgınlıklar yapması ndan dolayı bunu boyle sanmasınlar Kur'an-ı Kerim'de boyle birşey yok kullarım size eşcinsel olmanının
yada erkek erkeğe ilişki yasamanı yasaklıyorum demiyor
sevgilerimle... : :)
 
Nerde insan, orda tutkular.
Şahsi fikrim; İlk insanlardan bugüne kadar var olmuştur.
Yani insanlık tarihiyle eşcinselliğin tarihi paralel olarak yaşandı.
(gene de Adem - Havva ve kadim insanları tenzih ederim
bu fikrimden).

Ek bilgi: kutsal fahişelik statüsü halen günümüzde de
varlığını bazı tarikatlarca sürdürmektedir.
 
Eşcinsellik her toplumda, her ırkta hatta hayvanlar aleminde var olan bir durumdur. Kesinlikle psikolojiktir. Hormonal olsa Ostorojen fazlalığı ve Testesteron eksikliği yüzünden bütün eşcinsel erkekler sakalsız ve tüysüz olurdu.
Şunu da belirtelim ki, psikolojik kaynaklı olması bir sorun ve ya hastalık olduğu anlamına gelmez. "Etki-tepki"ye bakalım. Kişinin yetiştirilmesindeki her etki, kişi büyüdüğünde tepki verecektir. Bir erkek çocuğunun kafasındaki baba modeli doldurulmamışsa, ve ya o baba modeli negatif ise, kişide edipov kompleksi oluşur. Bunun tam tersi kızlarda, yani anneye nefret ve sevgi eksikliği varsa, elektra kompleksi oluşur. Şunu diyeyim ki, tek başına bu bile, bir kişinin eşcinsel olması için yeterlidir. Tabi bunun başka nedenleri de olabilmektedir..
 
Cevap yazmak için giriş yap yada kayıt ol.
Geri
Üst