Bence de kesinlikle öyle yapmak lazım ve daha iyi hissettiriyor ve bazen bir konuda takıntılar yapınca sanki onu daha çok engelliyormuş gibi bile geliyor bana
Enerji ve olumlama
- Konbuyu başlatan Sarcasm
- Başlangıç tarihi
Ü
Üye silindi 57044
Açık konuşmak gerekirse; yaradılışta yalnızca iki tür güç vardır.. Yaradan ve yaradılan.. yaradılan yaradandan ayrıdır...
Bizim dünyamızda hep zıtlıklar vardır mesela.. su ve ateş,, sıcak ve soğuk gibi... erkek ve kadın gibi.. Neden hep dualite var? Neden bölünme olmak zorunda?
Onun sebebi maneviyattır.. Yaradan ihsan etme ve koşulsuz sevme eğilimindedir.. Yaradılan ise alma, nefsaniyet, egoizm ve koşulsuz nefret eğilimindedir.. Bu, yaradan ve yaradılanı doğu ve batı gibi ayırır.. Onları sonsuz bir uzaklık ile ayırır.. Allahu teala sonsuz sevgi ve ihsandır.. Merhamettir.. Yaradılan ve insan sonsuz nefret ve bencilliktir.. Allah kendisini düşünmez.. insan ise sadece kendisini düşünür.. böyle bir teşekkür ve yansıma, olumlu sonuçlar doğurmaz.. İnsan kendisini düşünür ve bencil olur.. Allah ise kendisini düşünmez ve yalnızca ihsan eder.. su ve ateş.. doğu ve batı gibi zıtlıklar doğar böylece.. erkek ve kadın gibi.. yaradan erkektir.. yaradılan ise kadındır..
Esasında yaradılan dişidir..Alma arzusudur.. Yaradan ise; ihsan etme arzusudur.. Verme arzusudur.. doldurma arzusudur.. bunun bedenlere ve insan davranışlarına bile yansıdığını görürsünüz.. Yaradılıştan, doğadan öyle gelir.. Sanki bir kap doluyor gibidir.. Doldurur.. Rahime birşey giriyor, birşey doluyor gibidir.. Sizce neden öyle? Çünkü manevi öğreti tek gerçektir.. Bütün yaşam, hayat ve ölüm manevi öğretidirde ondan öyle.. kişi ölmeden önce ölmelidir.. ceset olmamalıdır.. sonsuza kadar yaşamak için; sonsuza kadar yaşamı sağlayan nitelikleri edinmelidir..
İhsan etme ve sevgi niteliklerini edinmelidir.. Sanki beden yok gibi yapmalıdır.. Bedeninin dışında yaşamalıdır.. Ruhun içinde, ihsan etme kaplarının içinde yaşamalıdır.. Bunu becerirse kurtulur.. Fakat beceremezse; tıpkı bir kedi ve köpek, sincap, sıçan gibi vefat eder ve hepsi odur.. ne yazıkki odur..
Yaşarken insan olmayı ve ihsan etmeyi başaramazsa; bütün yaşamı boşa gider.. Tıpkı doğada yaşayan bir hayvan gibi olurlar.. onlar gibi yaşar ve ölürler.. Acımasız göründüğünün farkındayım.. Fakat gerçekler böyle ne yazıkki..
Bizim dünyamızda hep zıtlıklar vardır mesela.. su ve ateş,, sıcak ve soğuk gibi... erkek ve kadın gibi.. Neden hep dualite var? Neden bölünme olmak zorunda?
Onun sebebi maneviyattır.. Yaradan ihsan etme ve koşulsuz sevme eğilimindedir.. Yaradılan ise alma, nefsaniyet, egoizm ve koşulsuz nefret eğilimindedir.. Bu, yaradan ve yaradılanı doğu ve batı gibi ayırır.. Onları sonsuz bir uzaklık ile ayırır.. Allahu teala sonsuz sevgi ve ihsandır.. Merhamettir.. Yaradılan ve insan sonsuz nefret ve bencilliktir.. Allah kendisini düşünmez.. insan ise sadece kendisini düşünür.. böyle bir teşekkür ve yansıma, olumlu sonuçlar doğurmaz.. İnsan kendisini düşünür ve bencil olur.. Allah ise kendisini düşünmez ve yalnızca ihsan eder.. su ve ateş.. doğu ve batı gibi zıtlıklar doğar böylece.. erkek ve kadın gibi.. yaradan erkektir.. yaradılan ise kadındır..
Esasında yaradılan dişidir..Alma arzusudur.. Yaradan ise; ihsan etme arzusudur.. Verme arzusudur.. doldurma arzusudur.. bunun bedenlere ve insan davranışlarına bile yansıdığını görürsünüz.. Yaradılıştan, doğadan öyle gelir.. Sanki bir kap doluyor gibidir.. Doldurur.. Rahime birşey giriyor, birşey doluyor gibidir.. Sizce neden öyle? Çünkü manevi öğreti tek gerçektir.. Bütün yaşam, hayat ve ölüm manevi öğretidirde ondan öyle.. kişi ölmeden önce ölmelidir.. ceset olmamalıdır.. sonsuza kadar yaşamak için; sonsuza kadar yaşamı sağlayan nitelikleri edinmelidir..
İhsan etme ve sevgi niteliklerini edinmelidir.. Sanki beden yok gibi yapmalıdır.. Bedeninin dışında yaşamalıdır.. Ruhun içinde, ihsan etme kaplarının içinde yaşamalıdır.. Bunu becerirse kurtulur.. Fakat beceremezse; tıpkı bir kedi ve köpek, sincap, sıçan gibi vefat eder ve hepsi odur.. ne yazıkki odur..
Yaşarken insan olmayı ve ihsan etmeyi başaramazsa; bütün yaşamı boşa gider.. Tıpkı doğada yaşayan bir hayvan gibi olurlar.. onlar gibi yaşar ve ölürler.. Acımasız göründüğünün farkındayım.. Fakat gerçekler böyle ne yazıkki..
İbisu
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 26 Eyl 2019
- Mesajlar
- 352
- Tepkime puanı
- 382
Erkek ve kadının zıt olduğuna katılmıyorum. Bu görüşünüzün islama aykırı olduğunu düşünüyorum. Kuran'da her şeyden çiftler yaratıldığından bahseder, yani erkek ve kadın zıt değil çifttir. Birbirlerini tamamlarlar.
Eril enerjinin ve dişil enerjinin davranış biçimine yaradan ve yaratılmış demeniz de çok saçma. Yaratan sıfatına yaptığınız aşağılamayı saymıyorum bile. Eril enerji güneşe benzetilir acaba doldurma sandığınız şey bu olmasın? Kadın ve erkek zıt olsaydı anaerkillik ve ataerkillik doğardı ve bunlar şeytanidir. İslam ikisinin ortasındaki doğalarına göre haklarının verildiği yeri öğütler. Ataerkillik ve anaerkillik şeytani olduğu gibi insanı hayvanlar gibi vahşi ve ayrı yaşamaya da iter, Sevgi,aşk ve çift olma birbirinden zorla almaya dönüşür. Hiç kadın oldunuz mu ki kadınların alma arzusu vardır diyorsunuz cinselliği kendi görüşünüze göre yorumlayıp buna göre anlam çıkarmanın da doğru olmadığını düşünüyorum . Önce bir kadına sorun.
İnsan sadece kendini düşünür demenize de katılmıyorum. Kalbinde o korkuyla karışık Allah sevgisine sahip insan böyle biri olmaz, O insanı arındırır ve kötü davranışlardan korur. Durduğu yerde pek bir şey yapmayabilir ama iman ve ibadet edildiğinde ve bütüncül bakıldığında insanı arındırır. Kimisi buna kalpteki ateş de der. İslama göre her çocuk müslüman doğar.
Son düzenleme:
Ü
Üye silindi 57044
Bunları senin yazman açıkcası beni şaşırttı ibisu.. Erkek olduğunu düşünmüştüm fakat sanırım kadınsın.. farketmez.. Ataerkirlik ve anaerkillik tabiki şeytanidir ve alma arzusuna aittir.. O konuda sana katılıyorum.. Yaradılışta bazı kanunlar vardır.. Mesela bir hayvanda bile erkek ve dişi ayrımı vardır.. bu demek değildirki dişi olan şeytani ve lanetli, erkek olan ise mükemmel anlamına gelmez..
Açık konuşmak gerekirse yaradan için hepsi birdir.. Yaradılıştaki kadında erkekte, yaradan için kadındır.. Yaradan ise erkektir.. Yaradan erkektir. Çünkü; ihsan etme eğilimindedir.. Yaradılan ise kadındır.. Çünkü; kendisi için alma eğilimindedir.. Yani yaradan için fiziksel olarak kaslı ve maskulen görünümde olan bir kişi bile aslında kadındır.. çünkü kendisi için alma eğiliminde.. nefsani bir doğada.. Yaradan ise vermek doğasında olduğu için erkektir..
Örneklerimi maddi düşünmüşsün.. ben manevi koşullardan söz ettim oysaki.. Bu beni üzdü açıkcası..
İbisu
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 26 Eyl 2019
- Mesajlar
- 352
- Tepkime puanı
- 382
Kadınlara nefsani ya da alma erkeklere değil demeniz beni üzmüştü demek istediğim buydu. Erkeğim bu arada. Hadi dediğiniz doğru olsa bile (bir ihtimal var) ama neden erkeğe yaradan kadına yaradılan dediniz onu anlamadım.
Ü
Üye silindi 57044
Bir takım güçlerle alakalı onlar.. Manevi dünyalardaki güçlerle alakalı.. Bizim fiziksel dünyamız sadece sonuç dünyasıdır.. fakat ateş ve su vardır.. bir takım güçler vardır.. Anne ve baba vardır.. yemekler vardır.. içkiler vardır.. Esasında yalnızca yaradan vardır.. birde yaradılan vardır ve hepsi odur.. Yaradan dışında hiçbirşey yoktur..
Bütün görülen, hissedilen ve yaşanılanlar yaradanın etkileridir.. Anne ve babanın etkileri bile odur.. anne, binah'dır.. neşamadır.. ateştir.. o yüzden yemekler ateşte pişer.. Baba, hohmah'dır.. içkidir.. bilgeliktir.. bilgeliğin sıvısıdır.. Yalnızca yaradan vardır.. Senin ve yaradanın dışında hiç birşey yoktur.. bir sen varsın birde yaradan hepsi oo...
Lolokahuna
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 26 Kas 2016
- Mesajlar
- 5
- Tepkime puanı
- 5
benim birleştirmeme göre bir atomun çekirdeğinin belli bir enerjisi vardır ve bu enerji belli alışverişler dışında potansiyelinin dışına çıkamaz ve bu sayede elektronları çekerek yerlerini sabit tutar ancak daha güçlü bir enerjiye sahip atom ile reaksiyona girdiğinde güçlü olan zayıf halkadaki elektronları alır. Aslında konu ile ilgili kısımda ise elektronları sürekli olarak yaşadıklarımızı, hayatımızdaki kişiler olarak düşünecek olursak bunların bizim enerjimiz ile yani çekim yasasının en temel kuralı olan ''frekansımız hayatımızdaki yaşadıklarımız ile aynı frekanstadır'' sözündeki frekans bizlerin enerjisi sonucunda belirlendiğini düşünürsek sadece olumlama yapmakla birlikte meditasyon ve yoga ile destekleyerek daha güçlü bir çekim olacağına inanıyorum 
Meditasyon yaparken çok zorlanma yaşadığımı hissediyorum, sonunu getiremiyorum bir türlü , meditasyona karşı çok istekliyim ama dediğim gibi anlam veremediğim bir zorlanma yaşıyorum. Bunun için bir öneririniz var mı?benim birleştirmeme göre bir atomun çekirdeğinin belli bir enerjisi vardır ve bu enerji belli alışverişler dışında potansiyelinin dışına çıkamaz ve bu sayede elektronları çekerek yerlerini sabit tutar ancak daha güçlü bir enerjiye sahip atom ile reaksiyona girdiğinde güçlü olan zayıf halkadaki elektronları alır. Aslında konu ile ilgili kısımda ise elektronları sürekli olarak yaşadıklarımızı, hayatımızdaki kişiler olarak düşünecek olursak bunların bizim enerjimiz ile yani çekim yasasının en temel kuralı olan ''frekansımız hayatımızdaki yaşadıklarımız ile aynı frekanstadır'' sözündeki frekans bizlerin enerjisi sonucunda belirlendiğini düşünürsek sadece olumlama yapmakla birlikte meditasyon ve yoga ile destekleyerek daha güçlü bir çekim olacağına inanıyorum
Talahu
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 30 Tem 2018
- Mesajlar
- 134
- Tepkime puanı
- 170
Alt benliklerinizden birisi veya egonuz, bu tip çalışmaların sonucunda hem daha üst gerçekliklere geçeceğiniz hem de ego güç* kaybedeceğinden dolayı çeşitli yalanlar ve küçük enerjisel numaralar ile sizi engellemeye çalışır. Ego ve alt benlikler, size zarar vermeyecek fakat engelleyecek şekilde diğer negatif varlıklar ile beraber de çalışabilirler ve bu önemli bir konu değildir. Kısaca ısrar etmeniz ve tekrarcı olmanız yeterli olacaktır. Bahsettiğiniz durum farklı basit bir sebepten de kaynaklanıyor olabilir. Bilinçli olmak ise bu tip durumların en* kolay ve daha kapsamlı bir çözümüdür.
Lolokahuna
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 26 Kas 2016
- Mesajlar
- 5
- Tepkime puanı
- 5
Kendimde de aynı sorun olduğu için kendi yaptığım şeyi paylaşabilirim. Sabahın ilk aydınlanmaya başladığı zaman ile gece uyumaya yakın yaptığımda her daim diğer zamanlara göre daha kolay ve verimli meditasyonlar oldu benim için. Hatta sabaha küçük bir yoga eklersen tadından yenmez.
