Elektronik ses fenomeni

Diagramma

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Ara 2008
Mesajlar
95
Tepkime puanı
19
Yaş
32
Konum
İstanbul
EVP'nin Geçmişi

Scientific American'in 30 Ekim 1920 sayisinda, Amerikan'ın en ünlü mucidi Thomas Alva Edison - elektrik ışıkları, gramofon ve hareketli resimleri keşfeden - şöyle yazar :

"eğer benliğimiz yaşasaydı, o zaman tam olarak mantıksal ve bilimsel bir varsayımda bulunabilirdik : anıları kaybetmemek, zihin gücü ve diğer yetilerimiz ve bilgilerimiz bu dünyada elde ettiğimiz. Bu nedenle, benlik, ölüm diye adlandırdığımız şeyden sonrada kalıcıysa, mantıklı bir sonuca varabiliriz " bu dünyayı terk eden herkesin arkada bıraktıkları ile iletişim kurmak isteyeceklerini. İnanmaya meğilliyim ki " öbür dünyadaki benliğimiz bunu arzulaması mümkündür. Eğer bu mantık doğru ise; o zaman, bir sonraki hayatta yasam surerken benligimizin yaninda -etkilenebilen veya hareket ettirilebilen veya ustalikla idare edilebilecek kadar hassas- bir cihaz gelistirebilirsek, boylesi bir cihaz yapilabildiginde, bazi seyleri kaydetmesi gerekir.

Insan Edison'un bazi emsalleri bu konuda ne yaptilar diye merak etmekten kendini alamiyor, veEdison'un kendisinin boyle bir cihazin yapimi icin deneyler yaptigi spekulasyonlarina karsin, boyle bir tasarimi dogrulayan hic bir kanit gunumuze ulasmamistir. Edison'un - ruhlar dunyasini yaratilan yeni teknolojilerle birlestiren- dusunceleri belki de bir dereceye kadar zamanin ilerisinde idi. Keza Edison'dan oldukca bagimsiz olarak, Markoni ve Tesla'nin ruhlar dunyasi ile baglanti kurmak icin teknoloji kullanma ile ciddi olarak ilgilendiklerini gosteren kanit olmasina karsin EVP olarak bilinenin tamamiyle ortaya cikisindan once onlarca sene gececekti.

Bununla beraber, dunyali dinleyicilere ulasan, gorunuse gore katliamda olusan seslerin ilginc ornekleri sonraki yillarda da kaydedildi. 1930'larda Avrupa, II. dunya savasinin kosullarinin yavas yavas olusumuna tanik olurken, Isvec ve Norvec'li pilotlar radyo frekanslarinda ilginc ve tanimlanamayan seslere tanik oldular. Once bunlarin parazitli Nazi telsiz konusmalari olduguna inanildi, ama hic bir sekilde bir kanit bulunamadi, ve nereden geldigi bilinmeyen bu sesler 1934'de basladigi gibi birdenbire durdu, o tarihten sonra bunlar ekseriyetle unutuldu.

John Butler, 1947'deki "Ruhlar Dunyasinin Kesfi" kitabinda -ki bu 1930'larda da meydana gelmisti- bu kez 600 kisinin onunde gerceklesen Londra'daki Wigmore Hall'daki ilginc olayi anlatir. Bir medyum sahnededir ve biraz uzaginda salonun her yanindaki hoperlorlere bagli bir mikrofon konulmustur. Aniden, 40 veya 50 kadar oldugu tespit edilen sesler mikrofondan konusmaya baslar. Mikrofonun yaninda hic kimse yoktu ve sistemi kuran, uzmanliklari bu tur ses sistemleri olan iyi taninmis bir firmanin elektrik muhendisleri olan iki teknik yetkili, sesleri duyunca bunlarin herhangi bir sekilde insan kaynakli olamayacagini ve orijinalde bedenden ayrilmis olarak gorundugunu herkesin onunde acikladi. Her ikiside daha sonra, bu olaydaki deneyimlerinin bir sonucu olarak ruhbilimci olduklarini aciklayan- Psychic News'da yayinlanan- bir bildiri imzaladilar.

1949'da, Manchester, Ingiltere'de "Ruhlarla Elektronik Iletisim Dernegi" adi ile ve brosurlerinde belirttikleri "Insanlarin Ruhsal Ozgurlesmesi icin Elektronik Iletisim" amaci ile kucuk bir grup olusturuldu.Dernegin olusumu Uluslararasi Spiritizma Federasyonunun 1948'deki Kongresinde ruhsal hisleri harekete gecirme gucune sahip bir enerji alani ureten elektrikli bir cihazi gosterime sunan Hollanda'li Mr. N Zwaan'nin calismasindan esinlenmistir. Cihaz 'Teledyne' a gelistirilmesinden once,baslangicta 'Super isin' , daha sonra 'Zwaan isini' (Binnington modeli), ve son olaarak 'Teledalga' olarak adlandirildi. Bu bilim-kurgusal ses cihazlari icin, olulerle dogrudan ses iletisimi formu da dahil olmak uzere olaganustu sonuclar alindigi iddia edildi. Fakat 1952 itibari ile, bu heyecan ve aktivite patlamasi yavas yavas basit bir sekilde sona ermis gibi gorunur. Bununla beraber, ayni yil icinde, iki seckin Romali Katolik, biri Benedictine papazi Peder Pellegrino Maria Ernetti, digeri saygin hekim Peder Agostina Gemelli, tip labaratuvarinda telli kayit cihazi ile Gregorian ayin muzigi kaydi uzerinde calisirlarken-aradiklari o olmadigi halde- aciklanamayan sesler yakaladilar. Calisma iyi gitmiyordu, ve hayal kirikligi yasayan Gemelli olmus babasindan yardim diledi.Ilkel kayit cihazindaki kaydedilen seyi dinlediklerinda, rahibin olmus babasinin onlari son derece hayrete dusuren "ben her an seninleyim ve sana yardim ediyorum." sozlerini duydular.Bu olayin haberi Papa Pius XII'a ulasti ve o pederlerin endise duymamalarina cunku kaydettikleri sesin bilimsel bir gercek olduguna ve spiritizmada hic bir temeli olmadigina karar verdi.

Breakthrough

Yedi yıl sonra, 1959'da, gerçek buluş gelir. Friedrich Jurgenson 'Letonya'da doğan sanatçı ve belgesel film yapımcısı ' gece İsveç, Mölnbo'daki evinin yakınındaki bir ağaçlıktan kuşsesi kaydeder. Bu kaydı tekrar çalarken , Norveçce konuşan ve kuşların gece alışkanlıklarını tartışan bir adam sesinin farkına varır.Konunun gözalıcı tesadüfüne rağmen, Jurgenson nasıl kayıt cihazının normal bir radyo kaydettiğini düşünür. Fakat birkaç hafta sonra , başka bir kadın sesi yakaladığında sarsılır. Ses Sorar: 'Friedel, benim küçük Friedel'im, beni duyabiliyormusun ?' Friedel , Jurgenson'un hayvanının ismidir ve annesinin sesini hemen farkeder. Annesi 4 sene önce ölmüştü.Şimdi öteki tarafla iletişim sağladığına ikna olmuştu, Jurgenson kaydetmeye devam etti, farklı dillerde konuşan, yüzlerce bedenden ayrılmış ruhların seslerini yakaladı ki bunların içinde vefat eden bazı aile üyeleri ve arkadaşlarıda dahil olmak üzere onu cevaplamak için benlikleri ile Jurgenson'a gözüktüler.

Jurgenson 1964'de, bulgularını , Frieburg Üniversitesi , Parapsikolojik Araştırmalar Ünitesinin kurucularından Dr. Hans Bender olmak üzere, bir çok araştırmacının dikkatini çeken Voices from the Universe kitabını yayınladı. Dr. Bender, onu ses fenomeni üzerinde çalışması - sessiz ortamda boş kasetler ve normal kayıt cihazları kullanarak, farkedilebilir kelimeler konuşan seslerin kaydı - için kendi grubuna dahil etti ve sonuçlarda , Jurgenson'un deneylerinin gerçekliğinin haklı çıktığı görüldü.
Ve işinde ilgili olduğu tek şey parapsikolojistlik değildi. Ayrıca bir dekoratördü. Vatikan ve Papa ile ilgili çektiği bir belgesel film için ödül aldı, ama Jurgenson , daha sonra bir arkadaşına Vatikan'da ses fenomeni için titreşimle ses çıkaran bir kulak bulduğunu söyledi. Bu durum Vatikan'ın bu konuya geçici bir ilgiden daha fazlasını verdiği gibi görünüyordu..

1965'de bir başka Letonyalı , tanınan psikolog ve Carl Jung bir zamanlar öğrencisi olan Dr Konstantin Raudive Jurgenson'un yaptıklarını duydu. Raudive uzun zamandır direk ses medyumluğuna ilgi duyuyordu ve, Jurgenson'la tanışıp ve onun EVP deneylerinin doğruluna ikna olduktan sonra, Almanya'da kendi araştırma projesini hazırladı. Başlangıçta, Raudive olağan bir kristal set kullandı, ama neticede Ganiometer isimli aracın tasarımında ona yardımcı olan fizikçilere ve elektronik mühendislerinin yardımını almaya gönüllü oldu. Bu altein yardımıyla Raudive binlerce bedenden ayrılanların seslerini kayıt etti ve 1968'de araştırmalarını Almanca bir kitapta (Unhörbares wird hörbar) yayınladı, birkaç yıl sonra ise Breakthrough olarak çevirisi yapıldı.1971'de kitabın ingiliz yayıncısı Colin Smythe, Raudive'nin çalışmalarının bilimsel testlerini düzenledi. montajcılar kulaklık ile kayıtları denetlerken hiçbirşey duyamadılar, fakat tekrar çalarken (playback'in anlamını biliyorum fakat türkçeye uyarlayamıyorum) yaklaşık 200 ses işitildi ; ki bunlardan birini Sir Robert Mayer tanıdı, bu kişi henüz vefat eden Arthur Schnabel idi.

Breakthrough, Raudive'nin metodunu büyük bir başarıyla takip eden daha sonraki bir çok araştırmacı için teşvik unsuru oldu. (1974 denesinde ölen Raudive diğer EVP araştırmacıları ile öte dünyadan iletişim kurmaya çalışmaktaydı, Onun mesahları sadece kayıt cihazlarında değil aynı zaman video ve hatta bilgisayarlarda bile gözüküyordu)

Raudive yeni ufuklar açan kitabını yayınladığı aynı sene içerisinde, Amerikalı emekli iş adamı George Meek, EVP ile ilgilenmeye başladı ve finansmanı Bill O'Neil'in yardımı ile ruhla direk iletişim kurmayı sağlayan dünyanın ilk aygıtını geliştirdi. Bu iş birliği sonucunda (1967'de ölen eski NASA bilimadamının da yardımıyla) dünya ile ruhların düyası arasında direk iki yollu iletişimi vaat eden “Spiricom” ortaya çıktı. Meek ve O'Neil saatlerce kayıt yaptılar, ama Spiricom 1981'de tüm fonksiyonlarını durdurduğu görüldü. (Mueller bunun olacağı konusunda uyarıda bulunmuştu) ve bu araştırmasında o kadar harcadığı zaman ve paraya rağmen , Meek asla , gerçekten iletişimde bulunduğunu kimseye kanıtlayamadı.

Dünya Çağında Bir Fenomen

Bu zamandan sonra EVP sadece Avrupa'da değil , tüm dünyada insanların ilgilisini çekmeye başlamıştı. 1970'lerin ortalarından itibaren Almanya, Avusturya, Fransa, Kanada, Brezilya, İtalya, ABD ve Rusya'da gruplar oluşmaya başladı. İngiltere'de George Gibert Bonner ve Raymod Cass isimli iki araştırmacı, deneylerinde, makaralı kayıt cihazı ve pilli radyolar kullanmaya başladılar. Bonner Ekim 1972'de bir deney gerçekleştirdi, mikrofonuna, bir cevap ummamasına rağmen “Beni buyabilen biri var mı?' şeklinde soru. Fakat Bonner 'Evet' cevabını aldı.Bonner, hızlı geçen ruhları kusursuz yakalama tekniği bulana dek 5 yılını almasına rağmen, önündeki 22 yıl boyunca 50.000 üzerinde ruh sesi kaydetmeye devam etti.1997 senesinde ölen Bonner, biriken birçok muazzam ses kaydına ve fikrinin başlangıcı üzerine sağlam kaynaklara sahip olmasına rağmen, diğer araştırmacılardan destek bulamadı. 2002 senesinde ölen Ray Caas; "O zaman da büyük bir şevk vardı, ama birçok deneyci için, tek bir ses gelmeden önce haftalar veya ayları bulan çalışmalar yapılmalıydı. Bir çok insan devam etmedi. Diğer beş yada altı kişinin arasında George Bonner ve ben bu işi sürdürdük. Sonunda nesnesel seslerle birlikte bir beden yakaladık. Fakat bununla birlite kurum, kanıtları önemsedi.Psişik Araştırma Toplumu mesafeliydi. Ruh Bilimciler medyumlara güvendi, böylece EVP deneycileri izole ediliyordu.

Fakat konuya kendini adamış diğer ülkelerdeki araştırmacılar daha şanslıydı.Hans Otto Koenig, kayıtları geri sarıp tekrar çalarak öte dünyadan sesler almayı umut eden külfetli ve yorucu metodun yerine, karışık elektronik sistem aracılığı ile gelen canlı sesleri yükseltmek için, 20-40 kHz'de ultra ses sinyallerini kullanan 'Field Generators'ü geliştirdi. 1982'de, RTL'den Rainer Holbe'ün sunduğu bir canlı yayında yaptığı deneyi başararak, Avrupa'nın EVP'ye olan dikkatini çekti. Koenig'in ultra-sound aygıtı, RTL istasyonundaki mühendislerin kontrolü altında hoparlörlere bağlandı ve çalıştırıldı. Birkaç saniye sonra, net bir ses duyuldu : 'Otto Koenig ölüyle telsiz iletişime geçer' . Mühendisler , hile yapıldığına dair bir kanıt bulamadıklarını açıkladı.

O günden itibaren EVP'ye olan ilginin zayıflamadığı görüldü. Instrumental Transcommunication (ITC) sadece alışılagelmiş EVP için değil, telefondan ruh sesleri, video kaynaklarından elde edilen hayalet resimler, hatta kişisel bilgisayarlarda gizemli iletişim gibi fenomenler içinde bütçe ayırmaya başladı. 1982'den itibaren, ben kendi başıma İngilitere tabanlı EVP & Transcommunication Society'i oluşturduğumda, ABD, kendi American Association of Electronic Voice Phenomena (AA-EVP) kurumuna sahipti.

Davetsiz Misafir

EVP'yi tesadüfen kendi kendime keşfettiğimde sene 1994'tü. Oğlum Paul'un tamamen beklenmedik bir şekilde 2 sene önce ölmüştü. O her neredeyse , onu bulmaya azimliydim ve tesadüfen kendi evinde her hafta düzenli olarak psişik çember organize eden bir adamla tanıştım.

Bu seanslar, karanlıkta oturarak ruhlar ile iletişim sağlamayı alışılmış denemelerdi ve ruhların masaya vurmasını, ruhsal ışıklar yaratmasını ve buna benzer şeyleri içeriyordu. Her hafta düzenli olarak 7-10 kişi geliyordu ve onlarla tanışmaktan gerçekten hoşnut olmuştum. Seans sırasındaki masaya vuruşları, şıngırdayan avizeleri ve havada uçan masalar.. Ben bunlara çok fazla itimat edemiyordum. Tüm bunları , masaların hareket etmesini, katılımcılardan birinin yaptığını varsaydım, ama burdaki insanların bunu yapmak için bir sebeplkeri yoktu.

Haftalık oturumlardan birinde , akşamleyin , ses kaydedici cihazımı aldım ve onu masanın üzerine koydum. Nasıl bir ses elde etmeyi umduğumu bilmiyordum. Belki, masaya vurulduğunda, bu sesin geldiği yöne dair bir kanıt' O akşam sadece dört kişiydik ve aralarında tek kadın bendim. Daha sonra evde, bu kaseti tekrar sardığımda , bir kadının benim ismimi fısıldadığını işittim. Bu ses çok hafifti fakat oldukça netti. Bu davtesiz misafir kimdi ? Oldukça şaşırmıştım.

O zamana dek EVP diye birşeyden haberim yoktu, fakat EVP hakıkında bilgi edinmem çok sürmedi ve yaptığım kayıt işlemi ve duyduğum sesin bu fenomen ile ilgili olduğuna karar verdim. Daha sonra bana özel olarak yapılan ve şu an hayatta olmayan bir ruhun çağırıldığı bir seansı kaydettim. Bu kaydı defalarca çaldım, sadece o ruhun orada olduğuna emin olmak için.

Bundan sonra, ben ve diğer oğlum evimizde düzenli olarak kayıt yapmaya karar verdik. İlk başlarda, hafta iki kez olmak üzere birer saat kayıt yaptık fakat fayda etmedi. Seans odasındaki koşulları aynen uygulamama rağmen hiçbirşey olmamıştı.

Tam vazgeçmek üzereyken, son yaptığımız kaydı tekrar çaldım ve oğlumla beraber 'Her hafta buradaydım' diyen bir erkek sesini işitince şok olduk. Bu oldukça şaşırtıcıydı , ve işittiğimiz şey, bu deneye devam etmek için ihtiyacımız olan cesareti sağlamıştı.

Bu olaydan sonra, sesler ulaşmaya başlamıştı.- Her seansda olmuyordu fakat çoğunlukla sesleri elde edebiliyorduk. Ayrıca kayıt süresinide kısaltmıştık.- Haftada iki kez , birer saat bu kayıtları dinliyorduk fakat en sonunda deneylerden hep baş ağrıları ile kalkıyordum. Oldukça yorucu bir işti. Bedensiz sesler genellikle zayıftı ve hızlı geçiyordu. Daha sonraları, örnek olarak bir kayıt yaptık ve öeln oğlum Paul'un sesine benzer bir kelime işittik. Bu kelime 'Sebep' idi. Fakat eğer oğlum bizimle iletişime geçseydi , tek kelimeyle sınırlı kalmazdı ve birçok kez bu kelimeyi tekrarlardı.Bu yüzden bu sesin oğlumun sesi olduğu fikrinden vazgeçtim. Bununla birlikte, mantık yürüterek, bu sesin oğlumdan geldiğini düşündüm ve bize bir sebep yüzünden bu dünyadan ayrıldığını söylemeye çalışacağını düşündüm. Aslında herşeyin bir sebebi vardı, onunda ölümünün bir sebebi vardı.

5 sene boyunca kaydetmeye devam ettik ve iletişimler artık daha güçlü ve anlamlı seslerden oluşuyordu.Bazen, bu sesler ölmüş olan akrabalarımızdan geliyordu. Örnek olarak üvey kardeşim, benim yaptığım çay israfı konusunda 'İki fincan Çay, Judith!' şeklinde sesleniyordu. Ben her zaman iki bardak çay için iki çay poşeti kullanırdım fakat o daima tek bir çay poşeti ile birkaç fincan çay yapabilirdi. Ayrıca, eskiden oğluma bakıcılık yapan kadın, o zaman oğlumun sürekli sorduğu 'Acaba kar yağacak mı?' sorusunu, 'Kar için hava yeterince soğuk' değil şeklinde yanıtlıyordu ses kayıtlarında. Bu sesler yanlış olamazdı, o kişilerin tüm karakteristik vokal özelliklerini taşıyorlardı.

Diğer iletişimcileri tanımıyordum. Bir adam vardı ve ona , merakımdan 'Neredesin?, umarım bana söylersin' dediğimde 'dua ediyorum' demişti.

Ölüye Konuşma

1999 Senesinde, kayıt cihazımı düşürdüm ve kırıldı. Tamir edilemeyecek durumdaydı ve çok üzülmüştüm. Çünkü yenisini almam gerekiyordu ve tam zamanı diyerek dijital bir kayıt cihazı aldım. Eve vardığımda, yeni aldığım dijital kayıt cihazını denedim fakat oldukça pahalı olmasına karşın sesler çok karmaşık geliyordu. Oldukça sinirlendim ve kendi sesimi kaydetmeye başladım ; 'bu cihazdan hiç hoşlanmadım , sanırım yarın onu aldığım mağazaya geri götüreceğim, fakat (ruhun cevabı) sen bunu beğendiysen, belki geri götürmekten vazgeçerim.' Geri sarıp dinlemeye başladığımda, bir erkek sesi duyunca oldukça şaşırdım. Bu ses derinden geliyordu, yankılıydı ve neşeliydi , bana cevap veriyodu : 'Bu cihazdan hiç hoşlanmadım' dediğimde bana cevap olarak vurgulu bir biçimde 'Biz hoşlandık' demişti. O anda bu erkek sesi birine emir verir bir şekilde ; 'Git ve Hallam'ı bul ! Onun bilen birine ihtiyacı var. Onun, ona yardım edecek birine ihtiyacı var' dedi. Son olarak kesin bir şekilde 'Cihazı Sakla !' dedi.

Bu alışılagelmedik iletişim, bende 'Hallam'hakkında ilgi uyandırdı. Jack Hallam , 1986'da ölmüştü ve benim yakın arkadaşım, aynı zamanda meslektaşımdı. Gelecek seferki kaydımda , karşımdaki Jack idi. Ve o andan itibaren benimle iletişim kurmayı hiç kesmedi.

EVP hakkındaki deneyimlerimde gördüm ki; ne zaman kayıda başlasam onlar ordaydı. Mezarlık yada Perili Ev gibi özel bir yerde olmama gerek yoktu. Onlar her zman iletişime geçiyorlardı. Gece uyumaya gidip , kayıt cihazımı açık bıraktığımda bile, sabah uyandığımda ve kaydı tekrar dinlediğimde konuşan, tartışan, ıslık çalan, ağlayan veya şarkı söyleyen kalabalık sesler alabiliyordum. Bazen 'İşte Judith! , Onu yatağından kaldır!' veya 'Hadi onu uyandır' gibi direk beni hedef alan sesler duyabiliyordum. Öyle ki, ben sadece kısa süreli periyodlarda kayıt yapıyordum, aksi taktirde onları tekrar dinlemek oldukça uzun zaman alıyordu.

Sesler artık telesekreterimede geliyor. Onlar isimlerini vermedikçe - ki bunu çok nadiren yaparlar - , bir çoğunun kim olduğunu bilmiyorum. Onlar bana sık sık 'Ona Güvenme!' veya 'Onu geri ara' gibi tavsiyelerde bulunuyorlar. İlk telefon araması - telefonu satın aldığım ilk gün - benim için değildi, yanlış bir numarayı aramışlardı fakat ben bu aramayı kaçırdım. Telesekreterimden arayan kişinin mesajını dinliyordum ve mesajın sonunda, mesajı bırakan kişinin konuşması bittiğine , bir ses kısa ve öz olarak 'Yanlış Numara!' demişti.

Bir ara, Avusturalya'lı bir kadın, bir aylığına evimde kalmıştı. O, o kadar çılgındı ki , ayrıldığında biraz rahatlamıştım. Fakat ayrılmadan kısa bir süre önce telefonuma bir mesaj bırakıldı ve mesajda Avusturalya aksanı ile konuşan bir adam tek bir kelime söyledi : 'Çılgın!'

Fakat adamın aksanı sebebiyle , bu Avusturalya'lı kadını kastettiğini biliyordum. Bu arada bu hayalet sesler asla arayan kişiler tarafından duyulmuyor. Bunu defalarca kontrol ettim.

Orada Birileri Var mı ?

Peki EVP nasıl işliyor ? Dürüstçe, bilmiyorum. Bu açıkçası kontrollü bilimsel araştırmalara ihtiyaç duyan bir konu fakat bu benim ve diğerlerinin büyük çabalarına rağmen basitçe olmuyor. Bu belki olabilir, benim şüphe duyduğum gibi; deneyci, EVP deneylerinde, deneyin büyük bir parçasıdır, belki de bir çeşit radyo alıcısı rolü üstlenerek. Diğer yönden, belki de hernasıl oluyorsa sesleri çeken sadece bir araçtır. Beni şaşırtan konu ise, Psişik Araştırma Kurumunun yaptığı gibi, Edinburgh Üniversitesindeki, Koestler Parapsikoloji departmanı bu konuya tamamen ilgisiz kalması. Bizim iki önemli parapsikoloji kurumumuzun EVP konusunu küçümsemesini, hor görmesini hiç birşekilde anlayamıyorum.

Belkide, eziyet veren ses kirliliğini yaşadığımız şu günlerde, bazen açıkça bu tip seslerin fısıltılarını bastırılıyor ve EVP kolayca inka edilebilen ve ilgilenilmeyen bir fenomen olarak kalıyor.

"White Noise" filmine geri dönersek ; bu film yapıldığı için gerçekten mutluyum. Bu gösterir ki; en sonunda maalesef ihmal edilen EVP ve halen bunun gibi aşikar olan birçok paranormal fenomen için bir tanımadır.. Bu merak uyandırmalı, ve şimdi EVP Hollywood tarafından ilgi gördü. Belki artık, insanları bu işi daha ciddiye almalarını sağlama görevim , birazcık daha kolay olabilecektir.
 

yaman

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Eki 2008
Mesajlar
146
Tepkime puanı
3
Konum
Trabzon
evp programlarıyla sizde amatör olarak kayıtlar yapabilirsiniz bir aralar uğraşıyordum evp ile internette ses dosyalarıda var kişilerin kaydettiği ilginizi çekerse araştırın :)
 
Üst