"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Dua, kuantumsal parçacıklara hükmetme mi

Takyon yolcusu

Kayıtlı Üye
Bir ateist olarak, (bir çok ateistten farklı) her ne kadar bir yaratıcının varlığına, cennet-cehennem gibi ölüm sonrası hayata inanmasam da, ruh denen enerjinin çok farklı bir formuna, beden dışı varlıklara, ölümden sonra başka bir boyuta geçiş, üst bilinç seviyesine geçiş, evrenle bütünleşme, belki de reenkanasyon varsayımına az da olsa ihtimal veriyorum.
Bilimin geldiği noktayla açıklanmasa da kuantumsal olarak bir açıklaması olmalı. Cern deneyinde bilimin sınırları aşan bu konulara kapı aralamak da olabilir.
'Ben' dediğimiz benlik bilinci, ruhumuzun yok olmasına pek ihtimal vermiyorum. Duygu, düşünce gibi soyut ögeler atom altı, kuantumsal bir enerji formu da olabilir. Işıktan hızlı... Daha önce gittiğiniz uzak bir yeri düşünerek görebiliyorsanız, düşünceler ışıktan hızlı diyebiliriz. O zaman ışık hızını aşarak oluşturduğumuz düşünceleri yoğunlaştırarak maddesel şeylere veya olaylara yön verebiliriz. Çoğu kişi adına 'dua' der. Çok arzu ettiğimiz şey gerçekleştiğinde "duam kabul oldu" deriz. Aslında kunatum fiziğiyle bilimsel açıklaması bu olabilir.
Fikir beyan edecek varsa memnun olurum.
 
Kuantum fiziği yeni ve henüz gelişmekte olan bir alan. Fiziğin ne kadar geniş bir alan olduğu düşünülürse hele ki kuantum fiziğinin kapsama alanı düşünülürse insanlık olarak daha çok az yol kat ettik. Bu yüzden yüzde yüz tatmin edici bir açıklamaya ulaşabileceğinizi sanmıyorum. Ben basitçe şu şekilde düşünmeyi tercih ediyorum: Evren enerjilerin değişimi ve yönlendirilmesi üzerine kurulmuş karmaşık bir sistem. Ve biz teistler sizden farklı olarak bu sistemin bir kurucusu olduğuna inanıyoruz. Ayrıca ruh bir tür enerji ise öylece kaybolup gitmesi sizce mümkün müdür? Olayı tek boyutta düşünmemek lazım. Ruh boyut atlıyor olamaz mı? Bir anlamda reankarnasyon gibi.
 
Bir ateist olarak, (bir çok ateistten farklı) her ne kadar bir yaratıcının varlığına, cennet-cehennem gibi ölüm sonrası hayata inanmasam da, ruh denen enerjinin çok farklı bir formuna, beden dışı varlıklara, ölümden sonra başka bir boyuta geçiş, üst bilinç seviyesine geçiş, evrenle bütünleşme, belki de reenkanasyon varsayımına az da olsa ihtimal veriyorum.
Bilimin geldiği noktayla açıklanmasa da kuantumsal olarak bir açıklaması olmalı. Cern deneyinde bilimin sınırları aşan bu konulara kapı aralamak da olabilir.
'Ben' dediğimiz benlik bilinci, ruhumuzun yok olmasına pek ihtimal vermiyorum. Duygu, düşünce gibi soyut ögeler atom altı, kuantumsal bir enerji formu da olabilir. Işıktan hızlı... Daha önce gittiğiniz uzak bir yeri düşünerek görebiliyorsanız, düşünceler ışıktan hızlı diyebiliriz. O zaman ışık hızını aşarak oluşturduğumuz düşünceleri yoğunlaştırarak maddesel şeylere veya olaylara yön verebiliriz. Çoğu kişi adına 'dua' der. Çok arzu ettiğimiz şey gerçekleştiğinde "duam kabul oldu" deriz. Aslında kunatum fiziğiyle bilimsel açıklaması bu olabilir.
Fikir beyan edecek varsa memnun olurum.
Farklı güzel bir konu ve düşünce..R Şanal'ın kuantum sıçrama ile ilgili kitapları bu konuda başarılıdır bana göre ..Yinede bazı şeyler yanıtsız gibi.Düşüncelerimiz bu kadar kuvvetli evet ama neden düşündüklerimizin gerçekleşmesi zaman alıyor?Ya da gittiğimiz bir yeri düşünerek tekrar görebiliyoruz dediğiniz gibi.Gitmediğimiz bir yeri yani henüz oluşmamış olanı da görmemiz gerekmezmi diye düşünüyorum.Düşüncelerimizin hızının geçmiş ve gelecek yönüne eşit hızda ulaşması gerekir o halde,ancak böyle değil.

Enerji= dua.Dua sistemli bir biçimde enerjiye yön verme isteğidir.Kisinin adapte ve enerjinin yoğunluğuna göre enerji ve düşünce somut ,gözle gorünür ve yaşanır gerçeğe ya hemen dönüşür ya da zaman alır.Bu da kişinin düşüncesiyle enerjiyi açığa çıkarmadaki yetisine bağlı bana göre...
 
Sadece dua değil, genel olarak bütün psişik olayların esasında kuantum parçacıklar var. Biliyorsunuz ki gözlemcinin kuantumda çok önemli bir yeri var. Bu yüzden ortaçağda ve ortaçağdan önceki yıllarda doğaüstü fenomenlerin yaygın olmasının sebebi gözlemci sayısının daha az olmasından kaynaklıydı. Bütün olaylar değil tabi, arada günümüzdeki basit bilimsel olayları doğaüstü olaylara bağlayanlarda oluyordu. Yanlış anlaşılmasın kesin bilgi değil bunlar görüşlerimi aktarmak istedim sadece.
 
Evrende hiç bir enerji yok olmaz, sadece şekil ve boyut değiştirir. Richard Feynman'ın bir sözü geldi aklıma. Demişti ki "Kuantum fiziğini anladığınızı düşünüyorsanız, kuantum fiziğini anlamamışsınızdır."
 
rûha ve reenkarnasyona inanıyor ve ölümden sonra yaşama inanmıyorsunuz???? hayran kaldım düşünce yapınıza afedersiniz ama ...Zira arkadaşa katılıyorum, " ruhta bulunan enerji, ölümden sonra bedenle birlikte yok oluyor " mu demek istiyorsunuz? ciddi bir saçmalık
 
Düşüncelerimiz bu kadar kuvvetli evet ama neden düşündüklerimizin gerçekleşmesi zaman alıyor?

Yazacaklarım yorumdan ibaret, birebir kesinlik içermiyor.

Youtube da bir videoda izlemiştim. Kuantum mekanizmasının Hz. Adem cennetteyken çalıştığını, yani düşündüğünün anında gerçekleştiğinden bahsediyordu. Ne zamanki Hz. Adem ve Hz. Havva kendilerine yasaklanan olayı gerçekleştirdiklerinde kuantum mekanizmasına virüs girmiş oldu diye anlattı.

Mesela şuan Türkiye' de dünyaya gelen bir çocuk maddesel olarak atıyorum 10.000 TL. borç ile dünyaya geliyorsa, aynı çocuk soyundan gelen günahların sebebi ile de kuantum mekanizmasının çalışmasına o kadar uzak dünyaya geliyor diye düşünmeye başladım bende.

Hz. Adem ile Hz. Havva' nın yanlışının cezasını ben neden çekiyorum gibi sorulara da cevap niteliğinde aslında bu anlayış.

Kuantum mekanizmasının çalışabilmesi, hem kendi günahlarımızdan arınmak, hem de geçmişimizi şifalandırmaya çalışarak olabilir diye düşünüyorum.
 
Yazacaklarım yorumdan ibaret, birebir kesinlik içermiyor.

Youtube da bir videoda izlemiştim. Kuantum mekanizmasının Hz. Adem cennetteyken çalıştığını, yani düşündüğünün anında gerçekleştiğinden bahsediyordu. Ne zamanki Hz. Adem ve Hz. Havva kendilerine yasaklanan olayı gerçekleştirdiklerinde kuantum mekanizmasına virüs girmiş oldu diye anlattı.

Mesela şuan Türkiye' de dünyaya gelen bir çocuk maddesel olarak atıyorum 10.000 TL. borç ile dünyaya geliyorsa, aynı çocuk soyundan gelen günahların sebebi ile de kuantum mekanizmasının çalışmasına o kadar uzak dünyaya geliyor diye düşünmeye başladım bende.

Hz. Adem ile Hz. Havva' nın yanlışının cezasını ben neden çekiyorum gibi sorulara da cevap niteliğinde aslında bu anlayış.

Kuantum mekanizmasının çalışabilmesi, hem kendi günahlarımızdan arınmak, hem de geçmişimizi şifalandırmaya çalışarak olabilir diye düşünüyorum.
Çok ilginç bir bakış açısı. Aslında yaptığımız hataların gelecek nesildekı çocuklarımızdan çıktığı görüşünü duymuştum ama kuantuma bağlamak olayını ilk kez duyuyorum.
Ben üzerine düşmeden istediğim bazı şeylere kavuştum, çok istediğim şeyler hiç olmadı 😯
Zaman olayı göreceli. Evreni düşününce kendi zaman kavramımızı sorgulamak lazım.
 
Çok ilginç bir bakış açısı. Aslında yaptığımız hataların gelecek nesildekı çocuklarımızdan çıktığı görüşünü duymuştum ama kuantuma bağlamak olayını ilk kez duyuyorum.
Ben üzerine düşmeden istediğim bazı şeylere kavuştum, çok istediğim şeyler hiç olmadı ������
Zaman olayı göreceli. Evreni düşününce kendi zaman kavramımızı sorgulamak lazım.
Bir yerde karma olayı..
Zaman konusuna katılıyorum.Zamanı her daim sadece kendi algıladığımız şekilde hesaplıyoruz.
 
Bu noktada Mehmet Ali Bulut'un yorumlarını araştırmanızı tavsiye ederim .
Anne babadan hatta onların anne babalarından aldığımız genetik mirasın hayatımıza nasıl , nerede ve ne şekilde etki ettiğini güzel açıklıyor hoca.
 
Olaya dua açısından bakıcak olursak bu yorum çok karmaşık kalır.Dua sadece kuantum parçalara hükmetme olsa bugün dünya çok başka olurdu diye düşünüyorum.Dua bahsettiğiniz gibi birşeyde olsa kaderin üstünde birşey değildir kuantum parçalarına hükmetme izninide almış olmanız gerek diye düşünüyorum
 
Bir ateist olarak, (bir çok ateistten farklı) her ne kadar bir yaratıcının varlığına, cennet-cehennem gibi ölüm sonrası hayata inanmasam da, ruh denen enerjinin çok farklı bir formuna, beden dışı varlıklara, ölümden sonra başka bir boyuta geçiş, üst bilinç seviyesine geçiş, evrenle bütünleşme, belki de reenkanasyon varsayımına az da olsa ihtimal veriyorum.
Bilimin geldiği noktayla açıklanmasa da kuantumsal olarak bir açıklaması olmalı. Cern deneyinde bilimin sınırları aşan bu konulara kapı aralamak da olabilir.
'Ben' dediğimiz benlik bilinci, ruhumuzun yok olmasına pek ihtimal vermiyorum. Duygu, düşünce gibi soyut ögeler atom altı, kuantumsal bir enerji formu da olabilir. Işıktan hızlı... Daha önce gittiğiniz uzak bir yeri düşünerek görebiliyorsanız, düşünceler ışıktan hızlı diyebiliriz. O zaman ışık hızını aşarak oluşturduğumuz düşünceleri yoğunlaştırarak maddesel şeylere veya olaylara yön verebiliriz. Çoğu kişi adına 'dua' der. Çok arzu ettiğimiz şey gerçekleştiğinde "duam kabul oldu" deriz. Aslında kunatum fiziğiyle bilimsel açıklaması bu olabilir.
Fikir beyan edecek varsa memnun olurum.
Oldukça çelişkili ve mantığa oturmayan bir zemin üstüne bina edilen sorular çıkmaza götürebilir.
Sizinki şöyle olmuş; ''Aslında dinlerin temel oluşturduğu argümanlara inanasım var ama şahsi duygularımdan dolayı buna din de demek istemiyorum adı başka bir şey olsun ve bu başka bir şey üzerinden benim düşüncelerimi doğrulamaya yönelik bir tartışma yapalım, fikirler belki iç çatışmamı bitirir.''

Benim anladığım bu ve fakat böyle olmaz. :)

Önce karar verelim, ruh var mı yok mu? Yoksa nasıl yok varsa nasıl var.

Şuan ilkel hiçbir şey bilmeyen bir toplum olduğumuzu varsayalım. Sahip olduğumuz en ileri teknoloji iki çakmak taşınının bir birinie sürtünmesiyle kıvılcım oluşturması, o derece ilkeliz. Gökten köyün ortasına dokunmatik gayet de teknolojik bir akıllı telefon düştü yanında resimli kullanma kılavuzu var. Nedir ki bu? Evet resimlerden belli, bir iletişim kuruyor ama nasıl? Ekranda bir işaret var ve gittikçe azalıyor. O işaret tam azalınca bu ilginç şey kapandı. Kılavuzda bu şeye hayat vermemiz için iki delikli duvara yapıştırılmış bir şey var. (priz) Bu ne? Buradan ne çıkıyor? Resimlere göre insana zarar veren ama bu şeye can veren bir öz çıkıyor o deliklerden. Bunu da bu cihaza takacağımız yılan dili gibi iki uçlu şey emiyor. Bu öz nedir ki (elektrik), nasıl olur, nereden alınır, nasıl yapılır?
Bakınız daha bu ilkel toplumun, elektriği, madenciliği, manyetizmayı, bilgisayarı, kompozit malzemeleri, radyoyu, farklı enerji dalgalarını, fiziği, roketi, kimyayı, uzay bilimlerini, uyduları, ileri mühendislikleri vs. vs. anlaması lazım ki, o ilkellerin görüp dokunabildiği bu şeyi anlaması lazım. (Hoş günümüzde dahi çak çak bildirim yapan bir sürü insanın dahi hala bu teknolojinin nasıl çalıştığını bilmediğini de biliyoruz) İşte daha hiçbir şeyi tam öğrenememiş o ilkel topluluk daha köye düşenin ne olduğunu bilmeden, telefon üstündeki markaya yönelik, ''ben bu markanın varlığına inanmıyorum bunu biri yapmamış, bu havadan düşerken kazayla üstüne çizinmiş olmalı ve bu bir tür kuşun yumurtası olmalı, sahi o markayı falan boş verin de bence bu şeye dokunduğumuzda söylediklerimizi duyan sihirli kuşlar, gidip uzaktaki insanlara şakayarak ne dediğimizi anlatıyorlar, olsa olsa böyle bir şeydir tartışalım'' gibi bir şey.. Kusura bakmayınız.
 
Geri
Üst