DÖRT MAKAM DÖRT ÂLEM

crowley

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
223
Tepkime puanı
27
Yaş
41
İş
kulluk
DÖRT MAKAM DÖRT ÂLEM



Nasut, Melekût, Ceberut, ve Lahut adları ile adlandırılan 4 âlem vardır. Bunlar yukarıdan aşağıya sayılınca, "âlem" olur. Aşağıdan yukarıya sayılınca, “makam” olur.



1- NASUT: Bu âleme: Şuhut, Mülk de denilmiştir. Maddi ve Biyolojik âlemdir. Maddi gözle gördüğümüz varlıklar âlemidir. Bu âlem özellikle dünyadır. Dünya, Tanrı’nın süfli – alçak âlemidir. Koyu madde karanlığıdır. Bir de bunun göklerin gizli bir kesiminde temsil eden, Nasut Karanlığı vardır. Pâklanmamış Ruhlar, bu karanlıktadır. Ruhun Tasavvufta bu barzahı geçip, Nurani âleme girmesine Seyri Süluk’un bir parçası denir. Çünkü kul ile Tanrı arasında zulmani ve nurani perdeler bulunmaktadır.Ruhun en çetin seyri, bu zulmani ve karanlık perdeler arasındadır. Salikin - kutsal Tanrı yolcusunun- en çetin devresidir. Ondan sonrası aydınlık içinde seyir –yürümedir.

Nasut âleminde de kutsal mahaller vardır. Kâbe, Ravza-i Mutahhara, Mescid-i Aksa, , Peygamberlerin ve Velilerin makamları, türbeleri ve içinde ibadet edilen mescitler, kutsal ve paktır. Nasut aleminden, bu Kitabım ilk fasıllarında âlem-i Misal ve Âlem-i Ecsam bahsinde yeterince bahsedilmiştir. Yedi belirti kısmının iyice okunup anlaşılması çok faydalıdır.

2-MELEKUT: Melekut âlemi güneşin fezaya doğru ışıklarının hemen hemen bittiği yerden itibaren başlar ve Melekut nuru ile biribirine karışır. Melekut Alemi dördüncü göktür. Nur alemidir. Nurdan yaratılmıştır ve ebedidir. Kutsal Ruhlar, kutsal Melekler ülkesidir. Nasut âleminde her nesne, nasıl atomdan yaratılmış ise Melekutta da nesneler, nurdan – ışıktan yaratılmışlardır. Melekut âlemi , Tanrı kuvvetleri sayılan ruh ve meleklerle doludur. Bunlar da sinemanın beyaz perdesindeki veya aynadaki suretler gibidir. daimidir aslında ışıktırlar. Bu alemde, nehirler , yeşillikler, bol meyveler, kutsal ruhlara ait makamlar vardır. Ancak sözü edildiği gibi bu alemdeki her şeyin asli yapısı nurdur. Öyle görünürler. Melekut sarı ile beyaz karışımı , latif ve tatlı nurdan bir alemdir .

3- CEBERUT: Ceberut güç, kuvvet anlamınadır. Bu alem Tanrının daha kuvvetli , fakat daha latif bir nurundan yaratılmıştır. Çimen rengi , çok tatlı ve dinlendiricidir ve yeşil renkli kutsal bir nurdur. Bu âlemin bir adı da MAKAM- I MAHMUD’dur . (Öğülmüş makam) Büyük Muhammedi Ruha aittir. Tanrının biricik sevgilisi Ruhların babası, Ruh-u Azamın makamıdır. Çok güzel ve çok büyük, haşmetlidir. Bu yüce makam, Lahuttan sonra en yüce makamdır. Esrarengiz bir durum arzeder. Ceberut âleminde, büyük bir deniz vardır. Diş alemde Güneşin temsil ettiği gibi , iç alemde de bu manevi deniz, büyük Peygamber Hz. Muhammed’in ruhunu temsil eder. Bütün gizli sırlar ve kutsal nimetler bu makamdan diğerlerine süzülür. Diğer alemler bu makamın çok cömert sofrası ile doyurulur ve yaşantıları devam ettirilir. Bu makam da aslında şekil ve suretten beridir. Oda Tanrının kutsal nuru bir şanı, bir belirtisidir.

4- LAHUT: Bu makama, alem-i Hakikat ve Tevhid adı da verilir.Bütün alemlerin kaynağı, özüdür. “Nur-ul Envar – Nurların Nuru”dur. Tanrı iklimidir. Ve Tanrının en büyük arşı- tahtı- dır. Tanrı, bu alemin özüdür. Buradan aşağı alemleri bilim ve hikmetle ve adaletle yönetir. Ancak Tanrı hiçbir şeye istinat etmez-dayanmaz.Taht ve diğer bütün alemler, ona dayanır.Bütün nesneler kendisinin belirtisi olan , sınırsız, sonsuz Tanrı varlığıdır. Kenarı

olmayana mekan düşünülmez kendisi nesnelere mekandır. Mekan kendisidir. Mekanın mekanı yani yerin yeri olmaz. İşte en kutsal ve en yüce makam Lahuttur. Gerçeklerin gerçeği olan Hakikat Âlemidir. Bu âlemde, köşk, saray, şekil, suret denen şeyler olmaz. Orada sadece ve sadece, Tanrı yüzünüm nuru vardır. Bütün nefislerden ve kötü huylardan kurtulup paklanmayan, bu “akdes - çok kutsal”- makama giremez. Oraya giren ruh, tamamen yok olur. Buna “varlıkta yokluk” denir. Sonra Lahut nurundan tekrar kudsi bir elbise giydirilir. Tanrının kudreti ile yoklukta varlık bulur. Buna da “yoklukta varlık” denir. Tasavvufta, Fenafillah ve Bekabillah diye adlandırılan durumlar bu hallerdir. Niyazi Mısri ‘nin :



Sanmakim zâhid gibi havf-ü reca abdalıyız.

Geçmişiz andan şeha bezm-i lika abdalıyız.

Tekke-i iklim-i Lahutta beka abdalıyız.

Ref edip ten cubbesini üryan olan anlar bizi.



Diye dile getirdiği gerçekler , işte bu mübarek ve mukaddes Lahut âleminin gerçekleridir.



Rabbimizin “Allah’a koşun” ve “Rabbınıza dönün” âyetleri ve soyun kavuş kutsal sözü ve Peygamberin “Tanrının huylarıyla – sıfatlarıyla – huylanın” kutsal sözleri, işte bu en son amaç olan Tanrı ülkesi içindir. Tanrı yolcularının : “İlahe ente maksudi ve rızake matlubi – Tanrım amacım sensin, talebim senin rızandır.” Sözünü gaye ve vird edinmeleri hep bu Lahut ülkesinin şanı içindir.

Vücut bir, mertebe yedi, makam dört gerçeğini yeterince açıklamış olduk. Tanrı belirtisinin altı oluşu, nurun altı renkte görünmesi nedenine dayanır.Tanrının zatı, renkten beridir. O renksizdir. Su kabının rengini alır. Bu renkler, çimen rengi, yeşil Muhammedi nurdur. Nar kırmızısı, Nuh ve İbrahimi nurdur. Süt beyaz, Musa nurudur. Tatlı gümüşi sarı, Adem nurudur. Siyah, İsa nurunun rengidir ve mavi –eflatun karışımı Natıka nurudur. Makamın dört oluşu nedeni : Tanrı tekliği –Ahadiyet, ruh, melaike ve bedengerçeğine dayanır.

(Yazan Kazım Yardımcı Varlıktan veriler isimli siteden alınmıştır.)

alıntıdır...
 
Üst