aris
Kayıtlı Üye
"Soran: Doğa milyonlarca varlığın ölümüne yol açıyor ama bu beni korkutmuyor. Bunda trajedi ya da gizem bulunabilir ama gaddarlık yok. Beni dehşete düşüren ise insanın yol açtığı ıstırap, yıkım ve perişanlıktır. Doğa yapımlarında ve yıkımlarında görkemlidir. Fakat insanın eylemlerinde bayağılık ve cinnet var.
Maharaj: Doğru. Demek oluyor ki sizin sorununuz ıstırap ve ölüm değil, fakat onların kökenindeki bayağılık ve deliliktir. Bayağılık da bir delilik şekli değil midir ve delilik zihnin kötü kullanılması değil midir? İnsanlığın sorunu yalnızca zihnin bu kötü kullanımında yatar. Aklını doğru şekilde kullanan insana doğanın ve ruhun bütün hazineleri açıktır.
S: Aklın doğru kullanılması nedir?
M: Korku ve açgözlülük aklın kötü kullanılmasına neden olur. Aklın doğru kullanılması ise sevgi, hayat, gerçek ve güzellik yolunda hizmettir.
S: Söylenmesi yapılmasından kolay. Gerçek sevgisi, insan sevgisi, iyi niyet -ne lüks! Bunlara bol bol ihtiyacımız var, fakat kim sağlayacak?
M: Siz gerçek ve sevgi, zeka ve iyi niyet için insanlara ve Tanrı'ya sonsuza dek yalvarıp yakarabilirsiniz -ama hepsi boşuna. Siz işe kendinizden ve kendinizle başlamak zorundasınız -bu değişmez yasadır. Siz çehreyi değiştirmedikçe görüntüyü değiştiremezsiniz. Önce, dünyanızın sadece sizin kendi yansımanız olduğunu idrak edin ve bu yansımaya kusur bulmaktan vazgeçin. Kendinizle ilgilenin, kendinizi düzeltin -zihinsel ve duygusal bakımdan. Fiziksel düzelme otomatik olarak gerçekleşecektir. Hep reformlardan söz ediyorsunuz; ekonomik, sosyal, politik reformlardan. Reformları bırakın ve reformcuyu düşünün. Budala, açgözlü ve kalpsiz bir insan ne tür bir dünya yaratabilir?
S: Biz kalbin değişmesini bekleyeceksek süresiz bekleyeceğiz demektir. Sizin öğüdünüz bir mükemmellik öğüdü ama aynı zamanda bir çaresizlik ve umutsuzluk öğüdü. Herkes mükemmel olduğunda, dünya da mükemmel olacak. Zaten bilinenin ne kadar gereksiz bir ilanı!
M: Ben bunu söylemedim. Ben sadece dedim ki: Siz kendinizi değiştirmedikçe dünyayı değiştiremezsiniz. Ben "herkesi değiştirmedikçe" demedim. Başkalarını değiştirmek ne gerekli, ne de mümkündür. Ama eğer siz kendinizi değiştirebilirseniz, bir başka değişikliğin gerekmediğini göreceksiniz. Görüntüyü değiştirmek istiyorsanız, filmi değiştirirsiniz, sinema perdesine saldırmazsınız!
S: Kendinizden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Söylediğinizin doğru olduğunu nasıl biliyorsunuz?
M: Ben kendimden değil, sizden eminim. Yapmanız gereken tek şey ancak içte bulunabilecek olanı dışta aramaktan vazgeçmektir. Harekete geçmeden önce, bakışınızı değiştirin. Siz vahim bir anlayış bozukluğu içindesiniz. Zihninizi berraklaştırın, gönlünüzü arındırın, hayatınızı kutsayın -dünyanızı değiştirmenin en hızlı yolu budur."
Alıntıdır. Ben O'yum / Sri Nisargadatta Maharaj
Maharaj: Doğru. Demek oluyor ki sizin sorununuz ıstırap ve ölüm değil, fakat onların kökenindeki bayağılık ve deliliktir. Bayağılık da bir delilik şekli değil midir ve delilik zihnin kötü kullanılması değil midir? İnsanlığın sorunu yalnızca zihnin bu kötü kullanımında yatar. Aklını doğru şekilde kullanan insana doğanın ve ruhun bütün hazineleri açıktır.
S: Aklın doğru kullanılması nedir?
M: Korku ve açgözlülük aklın kötü kullanılmasına neden olur. Aklın doğru kullanılması ise sevgi, hayat, gerçek ve güzellik yolunda hizmettir.
S: Söylenmesi yapılmasından kolay. Gerçek sevgisi, insan sevgisi, iyi niyet -ne lüks! Bunlara bol bol ihtiyacımız var, fakat kim sağlayacak?
M: Siz gerçek ve sevgi, zeka ve iyi niyet için insanlara ve Tanrı'ya sonsuza dek yalvarıp yakarabilirsiniz -ama hepsi boşuna. Siz işe kendinizden ve kendinizle başlamak zorundasınız -bu değişmez yasadır. Siz çehreyi değiştirmedikçe görüntüyü değiştiremezsiniz. Önce, dünyanızın sadece sizin kendi yansımanız olduğunu idrak edin ve bu yansımaya kusur bulmaktan vazgeçin. Kendinizle ilgilenin, kendinizi düzeltin -zihinsel ve duygusal bakımdan. Fiziksel düzelme otomatik olarak gerçekleşecektir. Hep reformlardan söz ediyorsunuz; ekonomik, sosyal, politik reformlardan. Reformları bırakın ve reformcuyu düşünün. Budala, açgözlü ve kalpsiz bir insan ne tür bir dünya yaratabilir?
S: Biz kalbin değişmesini bekleyeceksek süresiz bekleyeceğiz demektir. Sizin öğüdünüz bir mükemmellik öğüdü ama aynı zamanda bir çaresizlik ve umutsuzluk öğüdü. Herkes mükemmel olduğunda, dünya da mükemmel olacak. Zaten bilinenin ne kadar gereksiz bir ilanı!
M: Ben bunu söylemedim. Ben sadece dedim ki: Siz kendinizi değiştirmedikçe dünyayı değiştiremezsiniz. Ben "herkesi değiştirmedikçe" demedim. Başkalarını değiştirmek ne gerekli, ne de mümkündür. Ama eğer siz kendinizi değiştirebilirseniz, bir başka değişikliğin gerekmediğini göreceksiniz. Görüntüyü değiştirmek istiyorsanız, filmi değiştirirsiniz, sinema perdesine saldırmazsınız!
S: Kendinizden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Söylediğinizin doğru olduğunu nasıl biliyorsunuz?
M: Ben kendimden değil, sizden eminim. Yapmanız gereken tek şey ancak içte bulunabilecek olanı dışta aramaktan vazgeçmektir. Harekete geçmeden önce, bakışınızı değiştirin. Siz vahim bir anlayış bozukluğu içindesiniz. Zihninizi berraklaştırın, gönlünüzü arındırın, hayatınızı kutsayın -dünyanızı değiştirmenin en hızlı yolu budur."
Alıntıdır. Ben O'yum / Sri Nisargadatta Maharaj