Neler yeni
"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Diet-Beslenme Alışkanlıkları

AhlakiDeğer

AhlakiDeğer

Kayıtlı Üye
Arkadaşlar beslenme konusundaki deneyimlerinizi ve bilimsel gerçekleri bu başlık altında paylaşabilirsiniz.

Üstün körü baktıktan sonra beslenmede...Artık ürünlerin yeterli besin değerine sahip olmadığından bahsedildi.400 yıl önceki bir buğdayın daha besin içerikli olduğundan.
Son yüzyılda çıkan ürünlerin örneğin cips yapay olduğu için sağlıksız olduğu söyleniyor.Ayrıca kesin olmamakla birlikte cips’in kalorisi yüksek olduğu ve onu yakmak için ciddi bir efor sarfetmek gerekiyormuş.

İnsanın günlük şeker ihtiyacını araştırdım şeker hastası olmamak için.Çok az bir Gram çıktı.

Günlük gerekli su içilmesinden bahsediliyor ama en kuru besinlerden olan muzun %50 sinden fazlası su.

Vitamin kullanmayı düşünüyorum ama zamanında fazla alınan vitaminin kansere yol açtığı söylentisi var

Besinleri araştırdım.Hepsi bir yeri yıkarken bir yeri yapıyor.Süt kemikleri güçlendiriyor ama yaşlanmayı hızlandırıyor.
 
Ne istersen onu ye abartmamak kaydıyla, vücut ihtiyacı olanı bilir, ve o besini canın çeker tabiri caizse..
Bazı vitaminlerin fazlası vücuttan atılamıyor o nedenle doktor kontrolünde almak daha mantıklı, ben kendim alıyorum, çünkü zor ve stresli hayatıma başka türlü adapte olamıyorum.
 
Şahsi görüş ve deneyimlerim günde 2 öğün yemek daha sağlıklı abur cubur yememek yersen de ayda yılda bir yemek çok daha iyi sebze baklagil et ürünleri tüket işlenmiş gıdalardan mümkün olduğunca uzak dur bol su iç bol bol da yürü arada aktarlarda uğrayıp organik sirke ve içilebilir tohum ve türevi destekleyicilerde hayatında olsun birde yürüyüş dışında ekstra spor da yaparsan aradaki farkı kısa zamanda görürsün ek olarak sarımsak limon da bol bol tüketmelisin tabi ki alerjin yoksa.

ben bu yazdıklarımı yaparak 45 günde 16 kilo verdim vücut ağrılarım kayboldu kendimi yaşlı hissediyordum halen genç olduğumu farkettim mide sorunlarım düzeldi enerjim yükseldi daha az hasta olmaya başladım yürüyüşler sayesinde de psikolojim daha iyi hale geldi.
 
Besinlerin değeri yok çünkü NPK dediğimiz Azot-Fosfor-Potasyum ile sera koşullarında üretim yapıyoruz.

Seraya yakın arazide yetişen bitkileri bile gözlemlediğinizde toprağın ve çevre bitkinin yapısının nasıl bozulduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz.

Üstünde organik ibaresi bulunan ürünlerin %99'u ne yazık ki sera ürünü.
 
İşlenmiş gıda sonumuz olacak. Buna ilaçlar ve aspirinler de dahil.

Herşeyin etken maddeleri ile oynadık. Şekerin düştüğünde bir kaşık bal yerdin eskiden. Ya da hurma. Ya da meyve.
Hem şekerini yükseltirdin bu yolla hem de diğer günlük ortalama besin ihtiyaçlarını karşılamış olurdun. Potasyum, demir, vitamin... Şekerini yükseltme bahanesi ile tüm minerallerini tazelerdin.
Acıkma bahanesiyle de şifa niyetine yemiş olurdun zaten. Güçlenmek için yemek vardı eskiden. Yani üst kuvvet eşiğine ulaşmak için. Aç kalmak asla öldürmezdi de. Günlerce yemek yemeyenler olurdu bizim köyde. Çingeneler. Tarım işlerimize yardım etmeleri karşılığında bir öğün yemek verirdik onlara. Hatırlıyorum. Çok dayanıklı olurlardı.

Ama işlenmiş gıdalar sadece şeker etrafında dönen bir düzen oluşturdu. Tanrıdan default olarak gelen, random besin değeri dağılımını bozduk.
Böylece ne oldu ? Şekerin düştükçe sadece şekeri ile ön plana çıkan bir hileli gıda alabiliyorsun artık, demirin azaldikça sadece demir, B12' n azaldıkça sadece b12 hapları almaya başladın. D vitamininin eczanelerde satılacak hale gelmesi ne kadar korkunç bir şeydir !



İlk günkü iddimı hala sürdürüyorum : Omega 3 haplarını eczanelerde satacak hale getirenler, tabiattaki omega 3e doğal yoldan erişmemizi engelleyenlerdir aslında.

Batı karmaşık düşünebilen ve biyolojik teknolojiler üreten bir medeniyettir. Ama bir yandan tanrının düzenini manipüle edip, öbür yandan doğal dengede oluşan zararları kendi elleri ile tamir etmeye çalışarak bir kurtarıcı kisvesi oluşturarak hepimizi dönüşü olmayacak olan bir yola sürüklüyorlar aslında.

Hayır , yapabilseler yine yapsınlar. Ama hem bozuyorlar hem de tamir etmeye çalıştıkça daha da bozuluyor sistem.
Tanrının rolünü üstlenmelerinin ve tanrı faktörünü tamamen ignore etmenin bedelini zaten kıyamet ile çok sonra ödeyecekler orası ayrı tabi.
 
Son düzenleme:
Eskiden yanhi yapardık. Mutfak testeremiz vardı. İri iri kemikleri bu testere ile keserdik, ilik çorbası yapardık.

Küçükbaș hayvanların kemiklerini bir çekiçle kırıp onları bile bir tencerede pişirip çorba yapardık.

Kemik gelişimi için kemik suyu, eklem gelişimi için kıkırdak yemek gerek.

Kas gelişimi için nasıl ki hayvanların kaslarını yiyorsak, beyin gelişimi için de kelle çorbası tüketilir.

Kemiklerin kırılmaya ve erimeye dayaniklı olması için sütten çok daha etkili bunlar.

Lahanada bile sütten daha fazla kalsiyum var.

Süt mutlaka ekșitilerek ve sindirime destek olacak hale getirilerek tüketilmelidir ayrıca. O da peynir veya yogurtla olur.

Süt tuzak. Süt içerek uzayamaz insan. Büyüme çağındaki bir çocuk ergun süt içeceğine, haftada bir kelle paça çorbası içse kemikleri çok daha sağlam olur, büyüme kotasını tam kapasite ile doldurur ayrıca.
 
Son düzenleme:
Kemikleri öyle güzel değerlendirirdik ki, pişirip suyunu süzdükten sonra köpeklerimiz bile yemezdi onları 😀

Sonra yengem bir Rus sitesinde okumuş, bazı ince lades kemiklerini blendırdan geçirip kemik tozu yapmaya başladı.

Ve benim gibi elit genetik 180 cm, geniş omuz, ince bel, atletik fizik ve Roberto karlos baldırı olan biri ortaya çıktı. Hiç birşey tesadüf değil yani
 
Peynir 1 yıl buzhane görmek zorunda. Doğal koşullar kullanılmadan üretilen peynirin de faydası yok.

Tüm toptancılar eski usulü bıraktı. Mandıradan gelen tenekeler 2 gün sıcakta bekletilip 1 ay buzhaneye atılıyor. Yani içeri-dışarı dediğimiz yöntem.. Taş gibi olgunlaşmış diyerek de piyasaya sürüyorlar.

İnsan sağlığına zararlı.

Duygusal yararı paha biçilemez 🤑🤷🏻‍♀️

( Öneri : Peynir ihtiyacınızı mümkünse 2kg'lık teneke usulü giderin. Üstünde yazan üretim tarihine de dikkatlice bakın. 6 Ay altını evinize sokmayın )
 
Retro' Alıntı:
Kemikleri öyle güzel değerlendirirdik ki, pişirip suyunu süzdükten sonra köpeklerimiz bile yemezdi onları 😀

Sonra yengem bir Rus sitesinde okumuş, bazı ince lades kemiklerini blendırdan geçirip kemik tozu yapmaya başladı.

Ve benim gibi elit genetik 180 cm, geniş omuz, ince bel, atletik fizik ve Roberto karlos baldırı olan biri ortaya çıktı. Hiç birşey tesadüf değil yani
Genişletmek için tıkla ...
Hımm bi de bisepslerin vardı dimi :D
Bu lades kemiğinin bir anlamı önemi var mı? Bir yerde okudum yada gördüm ayda rüyada gördüm emin değilim :oops: Soracaktım onu da unutmuşum.
 
Retro' Alıntı:
Eskiden yanhi yapardık. Mutfak testeremiz vardı. İri iri kemikleri bu testere ile keserdik, ilik çorbası yapardık.

Küçükbaș hayvanların kemiklerini bir çekiçle kırıp onları bile bir tencerede pişirip çorba yapardık.

Kemik gelişimi için kemik suyu, eklem gelişimi için kıkırdak yemek gerek.

Kas gelişimi için nasıl ki hayvanların kaslarını yiyorsak, beyin gelişimi için de kelle çorbası tüketilir.

Kemiklerin kırılmaya ve erimeye dayaniklı olması için sütten çok daha etkili bunlar.

Lahanada bile sütten daha fazla kalsiyum var.

Süt mutlaka ekșitilerek ve sindirime destek olacak hale getirilerek tüketilmelidir ayrıca. O da peynir veya yogurtla olur.

Süt tuzak. Süt içerek uzayamaz insan. Büyüme çağındaki bir çocuk ergun süt içeceğine, haftada bir kelle paça çorbası içse kemikleri çok daha sağlam olur, büyüme kotasını tam kapasite ile doldurur ayrıca.
Genişletmek için tıkla ...
valla bugün bende paça çorbası yaptım arada yapmak gerekiyor paçadan artan fazla suyunu da buzluğa atıyorum yemeklerde kullanıyoruz tavsiye ederim.
 
Yeme içme konusu biraz da kişiye özel bir konu çünkü bilim de bu konuda ayrışıyor. Tartışan taraflar var. Fakat şu bir gerçek ki evet yediğiniz bir portakaldan eskiden aldığınız c vitaminini alamıyorsunuz. Çünkü topraklar kirlendi ve eskisi gibi verimli değil. Hayvanlara verilen gdolu yemler etinden, sütünden aldığımız verimi azaltıyor. Tavuklar antibiyotikli. Yani evet sürdürülebilir, sağlıklı bir beslenme rutini oluşturulabilir. İhtiyaç duyuluyorsa bazı takviyeler de doktor kontrolünde alınabilir ama tertemiz bir yeme düzeni diye bir şey yok. Bu yüzden her yayını okuyup evet ben kanser olacağım diye strese girmeye de gerek yok. Her şey kullandığınız dozda gizli. Bir sürü beslenme çeşidi var. Paleotikc vegan, Akdeniz vs. Biri diğerinden daha doğru demek bence yanlış. Çünkü her insana iyi gelen yemekler de aynı değil ama olabildiğince doğal içerikli şeyler yemeye çalışmak, aldığımız makrolara dikkat etmek ama mikro besinleri de ihmal etmemek düzenli egzersiz yapmak sağlık için olmazsa olmaz. Ben pilates yapıyorum mesela Çünkü ağırlık antrenmanı yaparken almam gereken kadar protein yiyemiyorum. Hem ekonomik açıdan zorluyor beni hem de o kadar şey yemek zor da yani. İşin özü denge. Asla inek sütü içmemeliyiz diye tonla yayın var ama ben inek sütü içmenin hiçbir zararını görmüyorum ama erkeklerde östrojen üretimini tetiklediği için sorunlar yaratabiliyor mesela. Biraz kişisel bazı şeyler. Deneme ve yanılma ile öğreniyoruz.
 
her aksam manda yogurdu Onun icine Medine hurmasi dogranmali 3 tane veya 5 tane. Ona bir iki cay kasigi kestane bali ve bir de icine yulaf (:
 
70 derecenin uzerinde isitilmis sutte kazein parcalanir. O yuzden, peynir yapimi icin ideal sut mayalama sicakligi 70-72 derecedir. Sutte ısı derecesi arttikca, icerisinde zaten az miktarda bulunan vitaminler yararsiz hale gelir. Kalsiyum ise bir mineraldir ve ısıl islemle miktarinda bir azalma olmaz. Sutten faydalanmanin esas amaci kalsiyumdur zaten. Ve fakat peynirden alacagimiz kalsiyumla kiyaslandiginda, sutunki oldukca dusuktur. 35 yasina kadar sut icmenin, tek hayvandan alinmis ve ev sartlarinda pisirilmis dogal sut olmasi sartiyla tabi, bagimlilik yapmasi disinda bir zarari yoktur. Ozelikle bebeklerde bagimlilkk yapar. Uht yada pastorize sutlerin homojenize isleminde, 1cm3 sute 1 ton basinc uygulanir. Bu islem, sutu sut olmaktan ote bir tuhaf gida yapar. Bir cok hayvandan alinmis, karisim sut, mumkun oldugunca tercih edilmemelidir. Yaslilikta, ozellikle kadinlarda ostrojen hormonundaki dususten kaynakli kemik erimesini azaltmak.icin, 35 yasina kadar, gerek peynir, yogurt, sut, gerekse brokoli gibi yuksek kalsiyum kaynagi olan besinleri bolca tuketerek depolarin doldurulmasi gerekir. 35 inden sonra alinan kalsiyum gunu kurtarir ama depolanmaz. Tabi ki kimliginde 35 yas yazan herkesin biyolojik yasi 35 olmayabilir. Biyolojik yas, genetik, beslenme, spor , sigara icmek , ekolojik ortam ve diger yasam sartlarina bagli olarak, kisiye gore degisir. Peygamberimizin de sut tuketimiyle ilgili hassasiyetleri oldugunu duymustum; sanirim sadece fiziksel degil, ruhsal tabiatla ilgili de sutun olumsuz etkileri varmis insan uzerinde. Arastirmadigim icin yeterli ve kesin bilgim yok o konuda gerci.
 
Islenmemis gida tuketmek, sagliklidir. Son yillarda uygulansn tarim teknikleri yada hibrit tohumlar nedeniyle olsun, toprak ve sularin agir metallerle, pestisitlerle kirlenmisligi olsun, gerek bitkisel, gerekse hayvansal gidalar taze ve uygun pisirme teknigiyle hazirlanmis da olsa, besin degerleri oldukca dusuk ve hatta toksik. Ama tuketmekten baska da care yok sehir insanlari icin. Bu yuzden, sentetik gida takviyeleri aliyoruz mecburen. Sentetik takviyelerin uzun vadede insan uzerindeki etkilerine dair yeterince bilimsel calisma ve ispat olmamakla birlikte, herseyin fazlasinin zarar oldugunu hepimiz biliriz. Duzenli kan testi yaptirip, ona gore takviye alinmali diye dusunuyorum. Takviye satin alirken, Icerigine ve tarim bakanligindan izinli olmasina dikkat edilmeli.
 
Saglikli ya da sagliksiz bir cok gida tuketiyoruz. Bu gidalarin cogu asidik ve vucudun saglkkli kalabilmesi icin alkali kalmaya ihtiyaci var. Onun icin de bolca alkali besin tuketilmeli. Ayrica, ulkemiz tam bir sifali bitki cenneti; trafikten ve sehirden uzak yerlerden toplayip, kurutup caylarinizda yada yemeklerinizde tuketebileceginiz cok fazla bitki var. Ornegin incir yapragini kurutup,nane gibi oguterek yemeklerinizde kullanabilirsiniz. Papatyayi, cistus u (laden yada karavan deniyor), mersin yapragini ,defneyi, sandalı, kekigi, karamuku , zeytin yapragini, civan percemini, karahindibayi, su teresini, gelincigi ve daha bir cok bitkiyi ormandan toplayip cay ya da meyve suyu yapiyorum, kavurup yemek ya da borek yapiyorum. Bu tarz dogal besinleri tuketmek, hem bagısıklıgı guclendiriyor, hem de aldigimiz toksinleri atiyor.
 
Absoluta Virtute' Alıntı:
Konuyu araştırıp ta mı yazdınız? Kaşar peynirinin yapımını araştırın. Şaşıracaksınız... Okulunu okudum 😁 Bir cok peynir cesiti vardir ve farkli teknikle yapildigi icin bu cesitlilik olusur. Kasar peyniri kaynatilmis sutten yapilir. Benim bahsettigim 72 derecede mayalama teknigi, en klasik peynir yapim teknigidir. Hatta Anadoluda bir cok uretici, hayvandan sagdigi sicaklikla direkt cig sutu mayalarlar. Pisirilmedigi icin parcalanmayan kazeinden dolayi, birim sutten maksimum urun elde edildigi icin ve tabiki isciligi daha kolay oldugundan bu yolu tercih ederler ve fakat, bu yontemle uretilmis peynirler brucella riski tasir. Brucella mikrobunun inaktif hale gelmesi icin en az 90 gun tuzlu suda salamura edilmelidir bu peynir. Kimisi de cig sutten yapilmis peyniri pisirerek bu riski yok edecegini zanneder ve oyle de yapar. Lakin küpseklindeki peyniri ne kadar kaynatsaniz da, merkez sicakligi brucellayi yok edecek dereceye ulasmadigi icin risk devam eder.
Genişletmek için tıkla ...
 
Paketli gıdalar zaten sağlık için ciddi bir tehdit, ben de kullanıyorum ama ne yazık ki öyle. Sağlıklı beslenme için çiğ beslenmeye biraz ağırlık vermek ve mutlaka yeterli miktarda kırmızı et almanın önemli olduğunu düşünüyorum. Eğer yetiştirebileceğiniz bir ortamınız varsa en azından yeşil yapraklı bitkilerinizi, biberlerinizi kendiniz yetiştirmeye gayret edin çünkü yukarıda da bahsedildiği gibi toprak eskisi gibi değil.
Sağlık bence büyük oranda etten geliyor, katılmayanlar olabilir ancak ette, ilikte ve kemikte çok büyük faydalar mevcut. Köprücük kemiğini kıran bir arkadaşımızı kemik iliği ve dana kuyruğuyla 2 hafta boyunca besledim ve doktor kontrolünde doktoru dahi hayret etti, iyileşme süresini bayağı kısaltıyor :)) Eğer imkanınız varsa sütünüzü köyden alıp kendi yoğurt ve peynirinizi yapıp o şekilde de tüketebilirsiniz.
Su içilmesi oldukça önemli, suyu tek başına tüketmekle gıdadan almak arasında ciddi fark var. Her gün dışarıdan birçok gaza, kimyasala maruz kalıyoruz, e yediklerimizin de hepsi sağlıklı sayılmaz. Dolayısıyla vücudun ve derinin zararlı olanı atması için su şart. İnsan bir makine ise yağı kesinlikle sudur.
Eğer aneminiz yoksa ben dışarıdan takviye alınması taraftarı değilim, kendi demir anemimi tahin pekmezle yenmiş bir insan olarak. Doğa zaten insana ihtiyacı olan her şeyi sağlıyor sadece güzel bir beslenme planı ve düzenli egzersiz bence insan sağlığı için tamamlayıcı olacaktır. Tabii sağlıkta ölçünün aşırıya kaçmamak olduğunu unutmamak gerekir.
 
Cevap yazmak için giriş yap yada kayıt ol.
Geri
Üst