Tanrı , kendinin tezahür etmemiş taraflarını derinlemesine tanımak için onları tezahür ettirir.
Tanrı, poker masasında kurpiyer vasfındaysa ; kasa sahibi kim ?
Tanrı .. Tanrılar bize benzer. Hepsi birer arketip ve yansımadır. Ayrıştırmamız gereken '' Tanrı'nın kendini tanıması adına'' arketipleşmesi kısmıdır.
Kendini tanımayan bir Tanrı için kurulacak en basit cümle : '' Tanrının yaratmadığı ama Tanrıda bulunan özellikler ''olurdu. Yani nitelemek zorunda kalırdık.
Oysa nitelik yaratılmış olanda bulunur. Böyle bir Tanrı mutlak hüküm sahibi değildir. Mutlak olmayan, değiştirilebilir olgusuyla gelir karşımıza.
Yaratılmış Tanrı düşüncesini insandan ayıran hiçbir vasıf olamaz..
Yaratılan her şey zamanın esiridir. Ve zaman dediğimiz de Tanrı yaratımıdır.
E Tanrı yaratılmışsa ( madde gibi, insan gibi.. ) o zaman,
zamanın esiridir. Öyleyse kim kimi yarattı ?
( tertemiz vortex - hadi çık işin içinden )
İşte Tanrı diye nitelediğimiz kavram ; zamana mahkum olan, zaman dışında ama zaman dahilinde yaratım yapandır. ( umarım anlaşılmıştır )
Bu yüzden Tanrı tabiatı ile özdeştir.. Ve yine bu yüzden politeizm mensubudur.
Dipnot : Cümle tanımak değil de tanıtmak ile kurulsaydı çıkarımım bambaşka olurdu
Mutlak varoluş, fiziksel dünyayı tanımak için bir parçasını oraya gönderir. Her şeyin seviyeleri, hiyerarşileri var, her varlık derece derece, adım adım evrimleşir. Mutlak olandan çıkan özler tezahür etmiş dünyalara girip çeşitli bedenlerde enkarne olurlar."
İşte tam da bu kısımda : Üstün güç / Yaratıcı / El-ilah manalarına geleni yani Makroskobik ve Mikroskobik düzende her zerrenin, kuvvetin, maddenin, evrenin tek sahibini anlatarak kapatıyor yazıyı.