Deccaliyetin Oyunları

"Deccaliyet" bir genellemedir. İngilizcesi Anti-Christ' tir. Kelime anlamı "bozmak, yanılgıyı benimsetmek, hakkı batıl bilmek, batılı hak bilmek" gibi anlamlara gelir. Fitne demektir. Ama bir farkla. Bir kargaşanın fitne olduğunu farkettiğin anda onun tanımını yaparsın ve "bu bir fitnedir" dersin. Ama deccaliyet, hakkın içine ekilmiş batıl tohumlarını ve o tohumları kimsenin farkedemediği bir değişim dönemecini anlatır. İşte bu çok daha metafizik bir kavram haline getirir bunu. Kelimenin tam anlamı ile ileri seviye bir ilmi terimdir. Çünkü hadislerle Deccal nedir ne değildir diye 100' lerce altını dolduran izah, alamet, kehanet vardır.

Ahir zaman birkaç ciltlik bir kitap serisi olsa, kitaplardan birinin adı Kesinlikle "Deccaliyet" olurdu. Yani olabilecek en tepeden, en sembolik, en başarılı bir genelleme yapılarak söylenmiş bir kavramdır. İşter zahirden son derece dolu dizgin yolunda giderken batından başlayan çürüme, sarhoşluk ve nasibin git gide kapanıyor olmasıdır..

Ben bu izahı başarılır buluyorum. Çünkü mikrodan makroya olabilecek herşey bozuluyor süreç olgunlaştığında. Bambu ağaçları misalidir bu. Bambu ağaçları dikildiklerinde 4-5 yıl hiç büyümezler. Randıman alamayacaksın sanırsın. Ama içten içe genetik aktivasyonlar geçirirler ve bir hazırlık sürecine hazırlanırlar. 5 yıl sonra da bir muson yağmuru yağar ve 2 haftada dallanıp budaklanırlar. Deccaliyet işte böyle bir tetikleme mekanızmasıdır. Yok zannediyoruz, böyle iyi keyfimize karışmayın diyoruz, ama inceden inceye yemleniyoruz.
 
Son düzenleme:
Ama deccaliyet, hakkın içine ekilmiş batıl tohumlarını ve o tohumları kimsenin farkedemediği bir değişim dönemecini anlatır. İşte bu çok daha metafizik bir kavram haline getirir bunu. Kelimenin tam anlamı ile ileri seviye bir ilmi terimdir. Çünkü hadislerle Deccal nedir ne değildir diye 100' lerce altını dolduran izah, alamet, kehanet vardır.
Batıl dediğin, dinler ile gelen karmaşa. Dinler, bir inanç biçimi olmaktan çıkıp hurafeye döneli ve dayatılalı uzun yıllar oluyor. Şahsen deccaliyet kavramını değerlendirmeye aldığımızda ; dinlerin buyruklarına uymayan kitle için uydurulduğunu düşünmekten ileri gidemiyorum.

Asıl deccaliyet, hurafeler ile gelen ve şart koşulan ( Tanrı buyruğu olduğu savunulan ) oluşumlar bütünüdür.
 
Dinler, bir inanç biçimi olmaktan çıkıp hurafeye döneli ve dayatılalı uzun yıllar oluyor.

Hz. Peygamberin ölümü ile başlıyor bu bozulma. Yani pratikteki bozulmalar. Dolayısı ile her devirde var bu dediğin. Günümüzde sadece konjenktür farklı. Konjenktür gereği de kanserli ve lokal hücrelerin, diğer bölgelere kolayca sıçramasının kısayolları açıldı sadece. Yani keramet içimizdeki fesadın iletişim çağını beklemesindeymiş mahalle baskısından sıyrılıp dünyaya açılması için. Eskiden sadece payitahtın gündemi olurdu. Sonra TRT ile Ankara'nın gündemine evrildi. Şimdi birsürü güruh ve hepsinin ayrı ayrı gündemleri, gündem savaşları, propoganda yarışları var. Haliyle de halk gruplaşmalara düşmeye de başladı.

Deccaliyet bize hem kendisi olarak hem de şahsına münhasır konjenktürü ile yani taban şartları ve dinamikleri ile beraber tarif edildi. Yani timing olarak deccaliyetin takviminde olduğumuzu kolaylıkla söyleyebiliriz. Tabi Deccale atfedilen hadisleri alt alta getirince oluşan senkronu rasyonel ve tarafsız bir akılla okursak.


Mesela "yüksel binalar yapmada kavimler birbirleri ile yarışacaklar hadisi". Şimdi yüksek bina iyi ya da kötü değildir. Deccalin karakteristiği de değildir. Deccal başını plazalarda aramayacağız da. Ama sana deccaliyetin hüküm süreceği dönemdeki konjenktürü tasvir etmesi bakımından bir göz kırpmadır bu.

Mesela bazı müslümenler radyoyu deccal icadi ilan ettiler. çünkü hadiste var birinin sesini o kişinin kendisi orada olmadan da duyabileceğin zamanlarda deccal çıkar gibi hadisler de var. yine aynı mesele. Hadis konjenktürü anlatıyor. Deccalin radyo kılığına girerek bizi saptıracağını değil. (radyo dalgaları ile genetik bozma vb konuları katmıyorum buna basit tutmak için)

Özetle Deccaliyet 300 küsür hadisle kavramsal olarak altı tam doldurulmuştur. Mesela Fatih, Yavuz, Abdülhamit gibi dönemlerden ayrılmış bir konjenktürle tam da günümüze tam işaret eden bir kavramdır. Teknolojinin bir dakika içinde geliştiği bir dönemdeyiz. 2000 yıl ok ve yay kullandı insanlık. bir günü bir dakikaya indirgeseydik, teknojoji çağına geçiş 1 dakikada olurdu. yani kırılma çok keskin. O yüzden de önemsiyorum, yabana atmıyorum, yobaz karşıtlığımı bu meselelere mesafe koyarak göstermiyorum.


çok fazla konjenktür dedim
 
Son düzenleme:
Deccaliyet 300 küsür hadisle kavramsal olarak altı tam doldurulmuştur
Altı tam doldurulmuş diyemezsin. Hadis dediğin pek çok söylemden ibaret kelime yığını.

20. yy ortalarında insanlar, 2000'li yılların başlangıcından itibaren ; uçan arabalar ile gelen ''2020 geleceği'' adı altında dergi çizimleri yaptılar. Dönemin olasılık değerlendirmesi, haliyle yürütülebilir bir hadis niteliği taşıyor. Çünkü bir olaydan bahsediyor.

Geçmişte toparlanan kaynakların hiçbiri peygamberin dilinden direkt dökülen cümleler değildi. Olsa bile dinen geçerli sayamazsın çünkü Kuran bu konuda kati konuşuyor : Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar? ( Araf 185 ) diyor.. Madem senin inancın dinin buyruğu ; öyleyse bana hadis güzellemesi yapamazsın.

Şimdi deccaliyeti ya Kuran'a göre savun ( ki havada kalır ) ya da kendi çıkarımların ile konuş ki dikkate alayım.

yobaz karşıtlığımı bu meselelere mesafe koyarak göstermiyorum.
Buna güldüm, ince yansıtma.
 
Şimdi
Hadis dediğin pek çok söylemden ibaret kelime yığını.

Şimdi şu tartışmalara bir nokta koyalım da herkes biraz denge noktasına doğru kaysın. Bu hadis meselesi farz değil. Bitti. Kıyamet alametlerinin anlatıldığı hadisler, ayetler gibi kütüğü oluşturan elementler değiller, sadece metafizik istihbarat olabilirler mi acaba diye değerlendirmeye alınabilirler. Tutanaklara tutturulurlar. İşine gelmezse seni zaten bağlamıyor. Çünkü tevhidini etkilemiyor. Dinde galaksilerden, atom altına, üst, alt ve paralel alemlerden, ölümden sonraki alemlere, insanlığın hikayesine karar verilen o günden, hikayenin tamamlandığı güne kadar disiplin yelpazesi zaten çok geniş. Bir doktora seçersin çok meraklıysan ve o alanda derinleşirsin. Bunun devamında da Rukye hocası da olsan, matematiğe Sıfırı kazandıran Harzemi de olsan, çoban da olsan, şehit te olsan kimsenin ilmini ve araştırmalarını derinleştirdiği alanları, en az onlar kadar mesai harcamadan sorgulamamalısın.


Şimdi deccaliyeti ya Kuran'a göre savun ( ki havada kalır ) ya da kendi çıkarımların ile konuş ki dikkate alayım.

Hadislere, özellikle de ahir zaman ve deccaliyet ile ilgili hadislere; kıyametin küçük (öncü) ve büyük (sürecin hükmen başladığı) alametlerinin haber verildiği hadislere inanıp inanmamak tamamen senin bireysel keyfine bağlı. Hatta dinen bile keyfine bağlı olduğu onanmıştır. İlgini çekmiyorsa zaten peşine düşmezsin. İnanmamak seni dünyaya asıl geliş amacından geri bırakmıyor ki. Hatta inanmamak için sana ilahi bir hak bile doğuyor. Çünkü Rasyonel aklına yatmayan hiç bir şeye zaten inanmamakla yükümlüsün. Hatta Allaha bile. Allah akılla farkedilir, akılla pekişir. Ta ki zanlarına yer kalmayana kadar. Aklına yatmıyorsa muafsın.


Hal böyleyken 2. dereceden bilgi ve kehanet içeren hadisleri doğrudan doğruya reddedene de , o hadislere bir şans verene de aynı saygıyı duyuyorum. Bu tamamen senin gelişimini hangi yöne çevirdiğine alakalı. Merakını cezbetmeyen alanlardaki bilgi kümelerini işlemek, işletmek zorunda değilsin.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst