aris
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 3 Tem 2008
- Mesajlar
- 660
- Tepkime puanı
- 143
Buda mı Yalan?
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal, pire berber iken, “dalkavuklar” Çankırılının beşiğini tıngır mıngır sallar iken, aşağıdan:
- Tutun ha, vurun ha..! diye bir gürültü kopmaz mı?
- Eyvah, dedim. Şimdi bunlar susmazlar, uyuyan devi uyandırırlar..
İki kalktım, bir hopladım. İzmir, Çankırı arası 700km'yi bir çırpıda atladım.
Baktım; bir kuru kalabalık. Dalkavuklar en başta.
- Nereye gidiyorsunuz böyle? dedim.
- Hak aramaya gidiyoruz, dediler.
- Hak Kastamonu caddesi üzerindeki Dizdar Değirmenin de olur dedim. Değirmende, Kastamonu caddesi de yerle yeksan olduğuna göre; Hak mı kaldı?
Neyse, Çankırılıya Çankırı propagandası yapanlara katıldım ben de. Aradık taradık, hakkımızı bulduk. Meğer o da pire değil miymiş?
Pireye vurdum palanı yedi yerinden çektim kolanı.
Tozu dumana kaddım, vardım Çangırı Kastamonu caddesinde ki evimize. Baktım adres değişmiş...Lahavle çektim.
Yenice köylü Kadir Ağa'nın imaret de ki hanından bir at aldım dorudur diye anlıma debdi geri dur diye...
Böyük Caminin minaresini belime soktum borudur diye… TAŞ MESCİD’E attılar delidür diye…
O yalan bu yalan fili yuttu bir yılan; BUDA MI YALAN?
Çocukluğumuzda biz böle masallar anlatan rahmetli babaannem, dedi ki; bu onun eski huyudur…
Bereket inandılar şimdilik beni saldılar. Neyse uzatmayalım masala başlayalım.
DALKAVUK HİKAYELERİ
Dalkavukluğun incelikleri hakkında kıssadan hisseler...
1-Filozof ve Dalkavuk
Bir filozof ile bir dalkavuk konuşuyormuş. Filozof ne
derse dalkavuk onu tasdik ediyormuş. Nihayet sabrı
tükenen filozof haykırmış:
- Birader, hiç olmazsa bir kez olsun dediğime itiraz
et de iki kişi olduğumuzu anlayalım.
2-Devlet Adamı ve Dalkavuk
Önemli mevkide bulunan bir devlet adamı dalkavuğun
birine:
- Sıfır nedir? diye sormuş.
Cevap tam beklenildiği gibi olmuş:
- Sizin huzurunuzda ben.
3-Bey ve Dalkavuk
Eskiden konaklarda dalkavuk bulundurmak adetmiş.
Konağın birinde bir gün Bey demiş ki:
- Bir dalkavuk alacağım, filan gün imtihan var, sağa
sola haber salınız. Derken o gün gelmiş, kapının önünde
dalkavuk adayları sıra olmuş.
Biri içeri alınmış. Bey sormuş:
- Sen dalkavuk musun?
- Evet efendim.
- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
- Olur mu efendim? Ben filan Bey'in yanında şu kadar,
fişmekan Bey'in yanında da bu kadar sene dalkavuk olarak
calıştım. Bey:
- Olmadı, sen çık. demiş.
Derken ikinci, üçüncü..... adaylar gelmiş, konuşma hep
aynı, cevaplar hep aynı.
Bey, dalkavuğunu bulamayacağını düşünmeye başlamış ki,
içeri biri girmiş. Bey:
- Söyle bakalım sen dalkavuk musun?
- Evet efendim.
- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
- Hayır, hiç benzemem efendim.
- Dur bakayım, biraz da benziyorsun galiba.
- Evet efendim. Ben biraz da dalkavuğa benzerim.
Bey hemen dışarı haber salmış:
- Tamam ben dalkavuğumu buldum.
4-Kral ve Dalkavuk
Kral ördek avında... Av uşakları çevredeki ördekleri
kışkırtıp,kralın önüne getiriyorlar.
Sonunda hazret önünden geçen bir ördeğe ateş ediyor,
heyecanla dalkavuğuna soruyor:
- Nasıl? Vurdum mu? Vurdum mu?
Dalkavuk:
- Majesteleri zavallı ördeğin hayatını bağışlamak
alicenaplığında bulundular.
5-Padişah ve Dalkavuk
Padişahın biri patlıcan yemeğini çok severmiş. Bir gün
yemekte:
- Şu patlıcan ne güzel sebzedir. demiş.
Dalkavuğu hemen:
- Haklısınız Sultanım. Bu patlıcan öyle lezizdir ki,
kırk çeşit yemeği olur, tatlısı olur, turşusu olur, yemeğe
doyamazsınız. diye methiyeler düzmüş.
Derken birkaç gün sonra yemekte yine patlıcan varmış.
Padişah da o gün tersinden kalkmış:
- Ne bu yahu, yine patlıcan, yine patlıcan. Bari bir
şeye de benzese. diye kükremiş.
Dalkavuk da ele almış:
- Yaa evet Sultanım. Zaten kara kuru bir şey, tadı yok,
kekremsi, yemeği yemek değil, tatlısı tatlı, turşusu turşu.
Padişah da:
- Sana da bir şeyler oluyor. Daha iki gün önce
patlıcanı öve öve bitiremedin. Bugün de yerin dibine batırdın deyince, dalkavuk hemen atılmış:
- Aman Sultanım, ben sizin dalkavuğunuzum, patlıcanın
değil!
Merak edene; Özlü Söz:
Dalkavukluk, devlet adamlarının çevresini sarmış bir çemberdir. (Montesquieu)
alıntı
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal, pire berber iken, “dalkavuklar” Çankırılının beşiğini tıngır mıngır sallar iken, aşağıdan:
- Tutun ha, vurun ha..! diye bir gürültü kopmaz mı?
- Eyvah, dedim. Şimdi bunlar susmazlar, uyuyan devi uyandırırlar..
İki kalktım, bir hopladım. İzmir, Çankırı arası 700km'yi bir çırpıda atladım.
Baktım; bir kuru kalabalık. Dalkavuklar en başta.
- Nereye gidiyorsunuz böyle? dedim.
- Hak aramaya gidiyoruz, dediler.
- Hak Kastamonu caddesi üzerindeki Dizdar Değirmenin de olur dedim. Değirmende, Kastamonu caddesi de yerle yeksan olduğuna göre; Hak mı kaldı?
Neyse, Çankırılıya Çankırı propagandası yapanlara katıldım ben de. Aradık taradık, hakkımızı bulduk. Meğer o da pire değil miymiş?
Pireye vurdum palanı yedi yerinden çektim kolanı.
Tozu dumana kaddım, vardım Çangırı Kastamonu caddesinde ki evimize. Baktım adres değişmiş...Lahavle çektim.
Yenice köylü Kadir Ağa'nın imaret de ki hanından bir at aldım dorudur diye anlıma debdi geri dur diye...
Böyük Caminin minaresini belime soktum borudur diye… TAŞ MESCİD’E attılar delidür diye…
O yalan bu yalan fili yuttu bir yılan; BUDA MI YALAN?
Çocukluğumuzda biz böle masallar anlatan rahmetli babaannem, dedi ki; bu onun eski huyudur…
Bereket inandılar şimdilik beni saldılar. Neyse uzatmayalım masala başlayalım.
DALKAVUK HİKAYELERİ
Dalkavukluğun incelikleri hakkında kıssadan hisseler...
1-Filozof ve Dalkavuk
Bir filozof ile bir dalkavuk konuşuyormuş. Filozof ne
derse dalkavuk onu tasdik ediyormuş. Nihayet sabrı
tükenen filozof haykırmış:
- Birader, hiç olmazsa bir kez olsun dediğime itiraz
et de iki kişi olduğumuzu anlayalım.
2-Devlet Adamı ve Dalkavuk
Önemli mevkide bulunan bir devlet adamı dalkavuğun
birine:
- Sıfır nedir? diye sormuş.
Cevap tam beklenildiği gibi olmuş:
- Sizin huzurunuzda ben.
3-Bey ve Dalkavuk
Eskiden konaklarda dalkavuk bulundurmak adetmiş.
Konağın birinde bir gün Bey demiş ki:
- Bir dalkavuk alacağım, filan gün imtihan var, sağa
sola haber salınız. Derken o gün gelmiş, kapının önünde
dalkavuk adayları sıra olmuş.
Biri içeri alınmış. Bey sormuş:
- Sen dalkavuk musun?
- Evet efendim.
- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
- Olur mu efendim? Ben filan Bey'in yanında şu kadar,
fişmekan Bey'in yanında da bu kadar sene dalkavuk olarak
calıştım. Bey:
- Olmadı, sen çık. demiş.
Derken ikinci, üçüncü..... adaylar gelmiş, konuşma hep
aynı, cevaplar hep aynı.
Bey, dalkavuğunu bulamayacağını düşünmeye başlamış ki,
içeri biri girmiş. Bey:
- Söyle bakalım sen dalkavuk musun?
- Evet efendim.
- Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun.
- Hayır, hiç benzemem efendim.
- Dur bakayım, biraz da benziyorsun galiba.
- Evet efendim. Ben biraz da dalkavuğa benzerim.
Bey hemen dışarı haber salmış:
- Tamam ben dalkavuğumu buldum.
4-Kral ve Dalkavuk
Kral ördek avında... Av uşakları çevredeki ördekleri
kışkırtıp,kralın önüne getiriyorlar.
Sonunda hazret önünden geçen bir ördeğe ateş ediyor,
heyecanla dalkavuğuna soruyor:
- Nasıl? Vurdum mu? Vurdum mu?
Dalkavuk:
- Majesteleri zavallı ördeğin hayatını bağışlamak
alicenaplığında bulundular.
5-Padişah ve Dalkavuk
Padişahın biri patlıcan yemeğini çok severmiş. Bir gün
yemekte:
- Şu patlıcan ne güzel sebzedir. demiş.
Dalkavuğu hemen:
- Haklısınız Sultanım. Bu patlıcan öyle lezizdir ki,
kırk çeşit yemeği olur, tatlısı olur, turşusu olur, yemeğe
doyamazsınız. diye methiyeler düzmüş.
Derken birkaç gün sonra yemekte yine patlıcan varmış.
Padişah da o gün tersinden kalkmış:
- Ne bu yahu, yine patlıcan, yine patlıcan. Bari bir
şeye de benzese. diye kükremiş.
Dalkavuk da ele almış:
- Yaa evet Sultanım. Zaten kara kuru bir şey, tadı yok,
kekremsi, yemeği yemek değil, tatlısı tatlı, turşusu turşu.
Padişah da:
- Sana da bir şeyler oluyor. Daha iki gün önce
patlıcanı öve öve bitiremedin. Bugün de yerin dibine batırdın deyince, dalkavuk hemen atılmış:
- Aman Sultanım, ben sizin dalkavuğunuzum, patlıcanın
değil!
Merak edene; Özlü Söz:
Dalkavukluk, devlet adamlarının çevresini sarmış bir çemberdir. (Montesquieu)
alıntı