Felsefe kitaplarının bu şekilde yazıldığını duydum çok güvendiğim birisinden. Hatta bir yazar adı verdi bunun birşey bildiği yok hepsini cinnilere yazdırıyor ellerinde oyuncak demişti.. milyonların bildiğim bir kişi o söylediği.
kim o kişi merak ettim bir filozof mu?
beni yanlış anlamınızı istemem ama bunlara ben Felsefe yi dışlama karalama kötüleme olarak gördüğüm şeyler. ki öyle şeylerde.
ki size bunu söyleyen kişi eminim ki Felsefeyle alakası hiç mi hiç olmamıştır. olsaydı böyle bir şey demezdi. diyorsada kendi kişisel görüşüdür bu.
Sorgulamak düşünmek insanın doğasında zaten mevcuttur. ama insan buna ben Felsefe yapıyorum demez.
Felsefecilere nasıl yaklaşılır biliyor musunuz deli diye.
ama şunuda inkar edemem Felsefe çok güçlüdür sınırı olmadığı için sorgulatmada düşündürmede.
ve bu şeytanların bir şeysi olsaydı dinler ve dinlerin kutsal kitaplarında yasaklanması gereken şey olarak önümüze çıkardı.
ama insanlar tarafından yapılan bir şeytan işi olarak görülme olayı bu.
yoksa her düşünme sorgulamada şeytanın işi gerçekleşmiyor. bu zaten doğamızda var olmalıda çünkü bize irade verilmiş. bu olmadan iradenin bir anlamı olamaz.
her neyse size Marx okumanızı öneriyorum. Sıkılmasınız Marx sıkıcı değildir.1933 yılında Trabzon'un Akçaabat İlçesi'nde doğdu. İlk ve orta tahsilini Akçaabat'ta, liseyi Trabzon'da tamamladı. 1954 senesinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Fakülte hayatı hareketli ve mücadeleli ve -daha o yıllarda- dava açısından gençlerle alâkadar olmanın ehemmiyetini idrak ederek talebeliliği müddetince birçok yurt açıp çalıştıran Mısıroğlu, fakülte yıllarından itibaren hukukçuluktan çok tarihçiliğe meylederek yakın tarih ile alakalı araştırmalara başladı. Mısıroğlu, 1964 yılında, ilk eseri olan Lozan; Zafer mi, Hezimet mi?! nin birinci cildini kaleme aldı ve aynı sene Sebil Yayınevini kurdu. 1970 Yılının ocak ayında Milli Türk Talebe Birliği'nde Harf Inkılabı ile alakalı verdiği bir konferansı dava mevzuu yapılarak hakkında Eskişehir Örfi İdare Mahkemesi'nce mahkumiyet kararı verildi. Daha sonra 1976 yılı başından itibaren İslami bir dergi olan Sebil Dergisi ni çıkarmaya başladı. Bu dergideki birtakım yazılarından dolayı kısa bir müddet sonra hakkında Mustafa Kemal ile ilgili mahud 163. maddeye istinaden sayısız dava açıldı. 1980 ihtilali ile Mısıroğlu'nun da vazifeli bulunduğu M.S.P Merkezi Umumi Heyeti hakkında tevkif kararı verilince, hakkında daha evvel açılmış olan davaların, MSP davasıyla birleşmesinden doğacak ağırlıktan dolayı bazı arkadaşlarının ısrarı ile yurt dışına kaçtı.[SUP][/SUP] 11 yıllık gurbet hayatından sonra 1991 yılında Türkiye'ye geri dönen Kadir Mısıroğlu, çalışmalarına devam etti. Mısıroğlu, yurt içinde ve yurt dışında onbinlerce konferans verdi, evli ve üç çocuk babasıdır. Şu anda Osmanlılar İlim ve İrfan Vakfı'nın da başkanıdır. Mısıroğlu bu vakıfta cumartesi günleri Cumartesi Sohbetleri adıyla konuşma yapmaktadır. Bu konuşmalarında hem takipçilerinden gelen tarih, siyaset, din, edebiyat ve gündemle ilgili birçok soruyu cevaplandırmakta ve tarihi konularda konuşmalar yapmaktadır.
Varlıklar kitap yazdırabilir. Kanal mesajları varlıklar eliyle medyumlar aracılığıyla yazılıyor.
Bunları yazarları da kabul ediyorlar zaten. Varlıklar kitap da yazabilir. Bedeni ele geçirirlerse
bir alet misali kullanabilirler. Hani şu ilham perisi denilen şey, işte bir varlığın fısıldaması olabiliyor.
Biraz öteye gidersek icatlar da insana dışsal bir gücün etkisiyle olduğunu düşünüyorum.
Bir varlık veya yaratıcı güç olabilir. İnsanda elektriği,televizyonu,bilgisayarı bulacak zeka olduğuna inanmıyorum yani.
Bir şekilde Edison vs.. o kişiler seçilmişti, fısıldanmıştı,kullanılmıştı,kader doğrultusunda ve izinle.