DreamDuality
Kayıtlı Üye
Bir gece uykuya daldığımda kendimi tekerlekli sandalyede oturuyor buldum.
Yanımda sözde ebeveynlerim olduğunu iddia eden bir erkek, bir kadın duruyordu.
İlk başta birz uyuşuk gibiydim.Etrafımı algılamaya çalışıyordum.
Etrafım açık yeşil bölmeleri olan, oda oda ayrılmış bir hastane gibiydi.
Ben nerdeyim, diyip kalkmaya çalıştım.
Ebeveynlerim bana o sırada müdahale ettiler.
Omzumu tutup beni geri oturtmaya çalıştılar.
''Biz senin annen ve babanız. Yanındayız. Sana hiçbirşey olmayacak.
Rahat ol ve kendini onlara bırak.'' dediler.
Endişelenmeye başladım, korkuyordum.
(O kadar net hatırlıyorum ki, rüya olsa yatağımdan fırlayıp üzerimden
terler boşalıyor olurdu. Belki ağlıyor olurdum o acıyla.)
O sırada hemşire gibi birşey geldi.
Çırpınmaya başladım; ama bağlıydım. Bana narkoz gibi birşey verildi.
Beni oraya nasıl getirdiler bilmiyorum (bilincim kapanmış) .
O sırada kendimi metal bir yatakta buldum.
Metal gibi sert değildi, canımı acıtmıyordu. Ama metal rengiydi.
Bacaklarım açık ve bükülmüştü.Çok canım acıyordu, bağırmaya başladım.
Ağlıyordum. Etrafımdakiller: '' Sakin ol, sakin ol. '' diyordu.
Biri halime acımış olmalı ki;
''Bu kadar korkma. Sadece doğum yapıyorsun. İzin ve şunu alalım.'' dedi.
Çocuk mu? Doğum mu? Hamilelik mi? Ama benim karnım şişmedi ki!
Ben hamile olamam. İmkansız bu. Peki ya babası kim?
(Zihnimden o anda bu düşünceler geçti).
O anda zihnimden bana cevap veriyorlardı. Nasıl oluyordu da bunu yapabiliyorduk?
Ben zaten üç buçuk aylık hamileymişim. O yüzden karnım böyle şişmemiş.
''Üç buçuk aylıkken alırsanız o yaşamaz ki ölür.Bırakın almayın.
O zaman dokuz ay sonra doğurayım onu.'' dedim.
O da bana: '' Hayır, biz onu şimdi alırsak o ölmeyecek.
Bizim için yeteri kadar büyüdü o.Burada herşey daha farklı. '' dedi.
Bende istemesem de yapabileceğim birşey olmadığını anlayarak,
kendimi onlara teslim ettim. Doğumun olmasına izin vererek kendimi rahat bıraktım.
...
Kendime geldiğimde yatağımdan hıı diyerek fırladım. ''Bebeğim nerde? '' dedim.
''Sakin ol , bebeğin yanında.'' dediler. Kafamı sağa çevirdim.
Evet, bebeğim cam bir küvetin içindeydi.O kadar tatlıydı ki anlatamam.
Hemşire kız kucağına aldı ve bana uzattı.
Çok heyecanlıydım. Korku, sevinç, şaşrkınlık, sevgi hissediyordum.
Kucağıma aldım. Yüzüne baktım. Dünyanın en güzel varlığı kucağımda duruyordu.
O benim bir parçamdı. Yatağa yaslanıp etrafıma bakındım.
Ben oda gibi bir yerdeydim. Ben gerçekten de yatak gibi birşeydeydim.
Üzerimi değiştirmişler, üzerimde bembeyaz yeni kıyfetler vardı.
Bu rüya değildi; çünkü toplamda iki kere bayıldım. Uyandım. Ve hep ordaydım.
Üç buçuk aylık bebek nasıl oluyor benden alınabiliyordu? Ben onu sevebiliyordum.
Bebeği incelemeye başladım. Bembeyaz iri gözleri vardı. Saçları vardı.
Kllarını oynatabiliyordu. Gülümsüyordu. Üç buçuk aylık bebek bunu nasıl yapabiliyordu?
Kulakları sivriydi, burnu hafif uzun gibiydi. Bana zihnimden ''anne'' dedi.
-Sen konuşuyorsun ama nasıl? Sen yeni doğmadın mı?
- Evet ben yeni doğdum. Aama ben sensen biraz farklıyım.
Çabuk büyüyorum. Konuşmayı biliyorum.Telepati kurabiliyorum.
- Sen bunları nasıl bilebiliyorsun?
- Çünkü özel bir bebeğim. Ben bir melezim.
O sırada odaya birileri geldi. Bana bir kağıt verdiler. Bu bebeğin kimliğiymiş.
Çok uzun bir ad, anlamı bile yoktu. O ismi babası mı koymuştu?
Bana birkaç ilaç şişesi verdiler. Yanında birde diyet listesi.
Bu sürede yemem ve uzak durmam gereken şeyler yazılıydı.
Bebeğimi birkez emzirdikten sonra, fenalaştım. Yine bayılmışım.
Uyandığımda bir uzay gemisindeydim. Yanımda uzun kulaklı insansı varlıklar vardı.
Ben oturduğum koltuktan kalktım. Yürümeye başladım.
Uzay gemisinin camından gezegenlere bakıyordum.
İnanılmaz sakindim; artık bünyem bu garip duruma alışmaya başlamıştı.
Onlardan birtanesiyle sohbet etmeye başladım:
-Melez misin? diye sordum.
-Evet
-Bize çok benziyorsun; ama kulakların sivri.
-Evet; ama biz sizden daha üstünüz,daha akıllıyız,daha pratiğiz.
Ve bilincimiz sizden daha açık. Farklıyız ama bir yandan da benziyoruz.
Ona karşı içimde bir sempati oluşmuştu.
O da bana teşekkür etti.
- Ne de olsa bizi dünyaya getiren sizlersiniz. Bizi siz taşıyorsunuz .
O anda anlamıştım herşeyi. Bizden yapıyorlardı bu melez ırkı !
Aralarından bir başka adam, sanki bu konuda yetkili bir askermiş gibi anlatmaya başladı.
Uzaylıların melez ırk yartmak için yıllardır çalıştıklarını,
yıllardan beri bunun için biz insan kadınları taşıyıcı olarak kullandıklarını söyledi.
Bunun için özel genleri seçtiklerini, bunun için de benim onlar tarafından uygun
bulunduğumu söyledi. Gerekli zaman geldiğinde bunu daha iyi anlayacakmışım.
Beni cama doğru götürdü ve şunları söyledi;
- Senin dünyan sen sadece bu kadarını bilebilirsin.
Ama bak dünyanın dışında o kadar çok gezegen var ki. Burası sonsuzluk.
Biz istersek dünyayı tek seferde yok edebiliriz.
Göktaşı diye bildiğiniz şey ; o bizim silahımızdır.
Birgün gelecek dünyanız yok olacak. İnsanlar yok olacak.
Ama senin seçim şansın var.
Ben yine bayıldım. Sonra gözlerimi açtım. Yüzüstü yatağımda yatıyorum, evimdeydim.
Ve kalktım. Bu olayı uzun süre unutamadım. Güvendiğim birkaç kişiyle paylaştım.
Daha fazla kişiye anlatmaktansa çekindim; çünkü bana deli diyip inanmayacaklardı.
Kaynak: Alıntıdır.
Yanımda sözde ebeveynlerim olduğunu iddia eden bir erkek, bir kadın duruyordu.
İlk başta birz uyuşuk gibiydim.Etrafımı algılamaya çalışıyordum.
Etrafım açık yeşil bölmeleri olan, oda oda ayrılmış bir hastane gibiydi.
Ben nerdeyim, diyip kalkmaya çalıştım.
Ebeveynlerim bana o sırada müdahale ettiler.
Omzumu tutup beni geri oturtmaya çalıştılar.
''Biz senin annen ve babanız. Yanındayız. Sana hiçbirşey olmayacak.
Rahat ol ve kendini onlara bırak.'' dediler.
Endişelenmeye başladım, korkuyordum.
(O kadar net hatırlıyorum ki, rüya olsa yatağımdan fırlayıp üzerimden
terler boşalıyor olurdu. Belki ağlıyor olurdum o acıyla.)
O sırada hemşire gibi birşey geldi.
Çırpınmaya başladım; ama bağlıydım. Bana narkoz gibi birşey verildi.
Beni oraya nasıl getirdiler bilmiyorum (bilincim kapanmış) .
O sırada kendimi metal bir yatakta buldum.
Metal gibi sert değildi, canımı acıtmıyordu. Ama metal rengiydi.
Bacaklarım açık ve bükülmüştü.Çok canım acıyordu, bağırmaya başladım.
Ağlıyordum. Etrafımdakiller: '' Sakin ol, sakin ol. '' diyordu.
Biri halime acımış olmalı ki;
''Bu kadar korkma. Sadece doğum yapıyorsun. İzin ve şunu alalım.'' dedi.
Çocuk mu? Doğum mu? Hamilelik mi? Ama benim karnım şişmedi ki!
Ben hamile olamam. İmkansız bu. Peki ya babası kim?
(Zihnimden o anda bu düşünceler geçti).
O anda zihnimden bana cevap veriyorlardı. Nasıl oluyordu da bunu yapabiliyorduk?
Ben zaten üç buçuk aylık hamileymişim. O yüzden karnım böyle şişmemiş.
''Üç buçuk aylıkken alırsanız o yaşamaz ki ölür.Bırakın almayın.
O zaman dokuz ay sonra doğurayım onu.'' dedim.
O da bana: '' Hayır, biz onu şimdi alırsak o ölmeyecek.
Bizim için yeteri kadar büyüdü o.Burada herşey daha farklı. '' dedi.
Bende istemesem de yapabileceğim birşey olmadığını anlayarak,
kendimi onlara teslim ettim. Doğumun olmasına izin vererek kendimi rahat bıraktım.
...
Kendime geldiğimde yatağımdan hıı diyerek fırladım. ''Bebeğim nerde? '' dedim.
''Sakin ol , bebeğin yanında.'' dediler. Kafamı sağa çevirdim.
Evet, bebeğim cam bir küvetin içindeydi.O kadar tatlıydı ki anlatamam.
Hemşire kız kucağına aldı ve bana uzattı.
Çok heyecanlıydım. Korku, sevinç, şaşrkınlık, sevgi hissediyordum.
Kucağıma aldım. Yüzüne baktım. Dünyanın en güzel varlığı kucağımda duruyordu.
O benim bir parçamdı. Yatağa yaslanıp etrafıma bakındım.
Ben oda gibi bir yerdeydim. Ben gerçekten de yatak gibi birşeydeydim.
Üzerimi değiştirmişler, üzerimde bembeyaz yeni kıyfetler vardı.
Bu rüya değildi; çünkü toplamda iki kere bayıldım. Uyandım. Ve hep ordaydım.
Üç buçuk aylık bebek nasıl oluyor benden alınabiliyordu? Ben onu sevebiliyordum.
Bebeği incelemeye başladım. Bembeyaz iri gözleri vardı. Saçları vardı.
Kllarını oynatabiliyordu. Gülümsüyordu. Üç buçuk aylık bebek bunu nasıl yapabiliyordu?
Kulakları sivriydi, burnu hafif uzun gibiydi. Bana zihnimden ''anne'' dedi.
-Sen konuşuyorsun ama nasıl? Sen yeni doğmadın mı?
- Evet ben yeni doğdum. Aama ben sensen biraz farklıyım.
Çabuk büyüyorum. Konuşmayı biliyorum.Telepati kurabiliyorum.
- Sen bunları nasıl bilebiliyorsun?
- Çünkü özel bir bebeğim. Ben bir melezim.
O sırada odaya birileri geldi. Bana bir kağıt verdiler. Bu bebeğin kimliğiymiş.
Çok uzun bir ad, anlamı bile yoktu. O ismi babası mı koymuştu?
Bana birkaç ilaç şişesi verdiler. Yanında birde diyet listesi.
Bu sürede yemem ve uzak durmam gereken şeyler yazılıydı.
Bebeğimi birkez emzirdikten sonra, fenalaştım. Yine bayılmışım.
Uyandığımda bir uzay gemisindeydim. Yanımda uzun kulaklı insansı varlıklar vardı.
Ben oturduğum koltuktan kalktım. Yürümeye başladım.
Uzay gemisinin camından gezegenlere bakıyordum.
İnanılmaz sakindim; artık bünyem bu garip duruma alışmaya başlamıştı.
Onlardan birtanesiyle sohbet etmeye başladım:
-Melez misin? diye sordum.
-Evet
-Bize çok benziyorsun; ama kulakların sivri.
-Evet; ama biz sizden daha üstünüz,daha akıllıyız,daha pratiğiz.
Ve bilincimiz sizden daha açık. Farklıyız ama bir yandan da benziyoruz.
Ona karşı içimde bir sempati oluşmuştu.
O da bana teşekkür etti.
- Ne de olsa bizi dünyaya getiren sizlersiniz. Bizi siz taşıyorsunuz .
O anda anlamıştım herşeyi. Bizden yapıyorlardı bu melez ırkı !
Aralarından bir başka adam, sanki bu konuda yetkili bir askermiş gibi anlatmaya başladı.
Uzaylıların melez ırk yartmak için yıllardır çalıştıklarını,
yıllardan beri bunun için biz insan kadınları taşıyıcı olarak kullandıklarını söyledi.
Bunun için özel genleri seçtiklerini, bunun için de benim onlar tarafından uygun
bulunduğumu söyledi. Gerekli zaman geldiğinde bunu daha iyi anlayacakmışım.
Beni cama doğru götürdü ve şunları söyledi;
- Senin dünyan sen sadece bu kadarını bilebilirsin.
Ama bak dünyanın dışında o kadar çok gezegen var ki. Burası sonsuzluk.
Biz istersek dünyayı tek seferde yok edebiliriz.
Göktaşı diye bildiğiniz şey ; o bizim silahımızdır.
Birgün gelecek dünyanız yok olacak. İnsanlar yok olacak.
Ama senin seçim şansın var.
Ben yine bayıldım. Sonra gözlerimi açtım. Yüzüstü yatağımda yatıyorum, evimdeydim.
Ve kalktım. Bu olayı uzun süre unutamadım. Güvendiğim birkaç kişiyle paylaştım.
Daha fazla kişiye anlatmaktansa çekindim; çünkü bana deli diyip inanmayacaklardı.
Kaynak: Alıntıdır.