Demir.D
Banlı Kullanıcı
Farkındaysanız uzun zamandır cinlerle ilgili bir çok konu açılıyor. Konular genel anlamda iki temel noktada yoğunlaşmış durumda;
1- Cinleri etkimiz altına alabilir miyiz? / Onlar bizi etkileri altına alabilir mi?
2- Cinler bana zarar veriyor/verecek/ verir mi?
Öncelikli olarak buradaki temel nokta ''korku''.
İnsanoğlunun en temel zaafların biri korkudur. Vücudun kimyasını ve dengesini en çabuk değiştirebilen histir. Korku anında insan sağlıklı düşünemez, sağlıklı hareket edemez, normalde göstermeyeceği davranış biçimlerinde bulunabilir, hatta ileri safhalarda hayal bile görebilir. İşin kötüsü de tüm bunları anlık olarak yaşayabilir.
Konuyu cinlere bağlayacak olursak insanoğlunun en büyük zaafı olan korkuyu onlarda çok iyi biliyor işte tam bu sebeptendir ki onlarında en çok yoğunlaştıkları nokta budur. Temel kriterimiz ''korku'' olduğuna göre olayı şu şekilde özetleyebiliriz. Korku, onların etkisi altına girmemize ve zarar görmemize neden olur.
Birazcık şu ''zarar görme'' meselesini açalım. Zarar vermekten kastım fiziksel bir zarar değil çünkü cinler size fiziksel olarak zarar veremezler . Peki nasıl zarar görürüz; korku size her şeyi yaptırabilir hatta ve hatta kendi kendinize zarar vermenizi dahi sağlayabilir. Örneğin korku esnasında kendi vücudunuza fiziksel bir zarar verip daha sonra bilinciniz yerine geldiğinde bunu hatırlamayabilirsiniz.
Madem durum buysa nedir bu ''cin çarpması''?.
Cin çarpması diye bir şey yoktur. Yaşadığınız bir anlık şok sinir merkezlerinin tahrip olmasıyla, anlık veya kalıcı bozukluklar meydana getirebilir. Bu sadece cinlerin etkisi için geçerli olmayıp normal hayatınızda da yaşayabileceğiniz bir durumdur.
Eğer cin çarpması ve fiziksel bir zarar yoksa ritüellerdeki koruma çemberleri ve korunma duaları neden var?
Buradaki temel amaç beyni korkmaması gerektiğine inandırmaktır. Yani sadece telkinle bu iş başarılamayabilir. Bu yüzden işi sağlama almak için ritüellerde bu tür uygulamalar mevcuttur. Kısacası körü körüne okuyacağınız bir dua işe yaramaz aynı zamanda o duanın sizi koruyacağına inanmalısınız ki beyniniz korkmamanız gerektiğine adapte olsun.
Hz. Süleyman bu işin neresindedir?
Cinlerin korktuğu ( -ki buradan anlayacağımız üzere korku sadece bizler için değil onlar içinde tehlikedir.) bilinen tek insanoğludur. Ve Hz. Süleyman bile en basitinden korunma çemberine ihtiyaç duymuştur. Çünkü insanoğlunun zaaflarının farkındaydı. Hayal dahi edilemeyecek şeylere karşı korkmamak zorundaydı.
Sonuç itibariyle korkularınızı kontrol edebilirseniz başta kendiniz olmak üzere her şeyi kontrol edebilirsiniz.
Not: Bütün bu yazdıklarım doğrudur demiyorum sadece kişisel görüşlerimi kısaca ve basit cümlelerle ifade etmeye çalıştım. Herkese iyi forumlar dilerim.
1- Cinleri etkimiz altına alabilir miyiz? / Onlar bizi etkileri altına alabilir mi?
2- Cinler bana zarar veriyor/verecek/ verir mi?
Öncelikli olarak buradaki temel nokta ''korku''.
İnsanoğlunun en temel zaafların biri korkudur. Vücudun kimyasını ve dengesini en çabuk değiştirebilen histir. Korku anında insan sağlıklı düşünemez, sağlıklı hareket edemez, normalde göstermeyeceği davranış biçimlerinde bulunabilir, hatta ileri safhalarda hayal bile görebilir. İşin kötüsü de tüm bunları anlık olarak yaşayabilir.
Konuyu cinlere bağlayacak olursak insanoğlunun en büyük zaafı olan korkuyu onlarda çok iyi biliyor işte tam bu sebeptendir ki onlarında en çok yoğunlaştıkları nokta budur. Temel kriterimiz ''korku'' olduğuna göre olayı şu şekilde özetleyebiliriz. Korku, onların etkisi altına girmemize ve zarar görmemize neden olur.
Birazcık şu ''zarar görme'' meselesini açalım. Zarar vermekten kastım fiziksel bir zarar değil çünkü cinler size fiziksel olarak zarar veremezler . Peki nasıl zarar görürüz; korku size her şeyi yaptırabilir hatta ve hatta kendi kendinize zarar vermenizi dahi sağlayabilir. Örneğin korku esnasında kendi vücudunuza fiziksel bir zarar verip daha sonra bilinciniz yerine geldiğinde bunu hatırlamayabilirsiniz.
Madem durum buysa nedir bu ''cin çarpması''?.
Cin çarpması diye bir şey yoktur. Yaşadığınız bir anlık şok sinir merkezlerinin tahrip olmasıyla, anlık veya kalıcı bozukluklar meydana getirebilir. Bu sadece cinlerin etkisi için geçerli olmayıp normal hayatınızda da yaşayabileceğiniz bir durumdur.
Eğer cin çarpması ve fiziksel bir zarar yoksa ritüellerdeki koruma çemberleri ve korunma duaları neden var?
Buradaki temel amaç beyni korkmaması gerektiğine inandırmaktır. Yani sadece telkinle bu iş başarılamayabilir. Bu yüzden işi sağlama almak için ritüellerde bu tür uygulamalar mevcuttur. Kısacası körü körüne okuyacağınız bir dua işe yaramaz aynı zamanda o duanın sizi koruyacağına inanmalısınız ki beyniniz korkmamanız gerektiğine adapte olsun.
Hz. Süleyman bu işin neresindedir?
Cinlerin korktuğu ( -ki buradan anlayacağımız üzere korku sadece bizler için değil onlar içinde tehlikedir.) bilinen tek insanoğludur. Ve Hz. Süleyman bile en basitinden korunma çemberine ihtiyaç duymuştur. Çünkü insanoğlunun zaaflarının farkındaydı. Hayal dahi edilemeyecek şeylere karşı korkmamak zorundaydı.
Sonuç itibariyle korkularınızı kontrol edebilirseniz başta kendiniz olmak üzere her şeyi kontrol edebilirsiniz.
Not: Bütün bu yazdıklarım doğrudur demiyorum sadece kişisel görüşlerimi kısaca ve basit cümlelerle ifade etmeye çalıştım. Herkese iyi forumlar dilerim.