Bedenin Enerji Sistemi

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
Bedenimizde elektrik vardır. Ayağınızı halıya sürtüp sonra da metal bir nesneye dokunduğunuzda kimi kez parmaklarınızdan akan statik elektriği hissedebilirsiniz. Bedeninizde elektrik olmasaydı, bu mümkün olmazdı.

Sıcak bir fırına elinizi dokunduğunuz anda acı hissedersiniz, çünkü bu, sinirleriniz vasıtasıyla beyninize elektrik olarak iletilir. Elektrik hızında gittiği için acıyı hemen hissedersiniz. Enerji böyle akmasaydı beş duyumuzun hiçbir işlevi olmazdı.

EEG (elektroansefalograf) ve EKG (elektrokardiyograf) cihazları da bedenimizde elektriğin (enerjinin) var olduğunu kanıtlar. EEG beynin, EKG de kalbin elektrik aktivitesini kaydeder. Bu cihazlara bağlanan hasta yaşıyorsa cihazlar zigzaglar, öldüğünde ise düz bir çizgi çizer.

Bedenimizdeki elektrik sistemleri fiziksel sağlığımız için hayati öneme sahiptir. Enerji akışı durduğunda ölürüz. Bunu kimse yadsıyamaz.

Çinliler 5000 yıl önce, bedenimizin içinde dolaşan karmaşık enerji kanallarının varlığını keşfetmişlerdir. Uzakdoğu tıbbının temelinde yatan ve günümüzde akupunktur, akupressür ve diğer şifa tekniklerinin dayandığı bu kanallara meridyen adı verilir. EFT’de bu enerji meridyenlerinin uç noktalarına hafifçe vurarak duygusal ve fiziksel sağlığınızda büyük değişimler yaşarsınız. Bu enerji sistemi olmasaydı, bu değişiklikler de yaşanmazdı.

Meridyenler

Meridyenleri bedene ve bedenden dışarı enerji taşıyan on dört kanal olarak düşünülebilir. Meridyenler size, varlıklarını hiç fark ettirmeden hizmet eder, kendi dillerinde enerji desteği isterler ve siz yanıt verdikçe de bunu sürdürürler.

Meridyenler, derinin yüzeyi boyunca devam eden yüzlerce minik ısı, elektromanyetik ve süptil enerji hazineleridir. Çin tıbbında akupunktur noktaları olarak bilinen bu enerji noktaları, iğnelerle veya fiziksel basınç uygulayarak enerjiyi açığa çıkarabilmek veya yeniden dağılmasını sağlayabilmek için tetiklenebilir.

Meridyenlerin akışı değişkendir ve yükselip alçalmaları mekanik cihazlarla olduğu gibi hassas kişiler tarafından da tespit edilebilir. Akupunktur noktaları derinin yüzeyinde bulunurken meridyenler bedenin derinliklerine doğru yolculuğa çıkar ve her bir organın ve kas grubunun içinden geçerek yolculuğunu sürdür.

Meridyenler her organı ve her psikolojik sistemi etkiler. Bağışıklık, sinir, endokrin, dolaşım, solunum, sindirim, iskelet, kas ve lenf sistemleri de buna dahildir. Her sistem en az bir meridyen tarafından beslenir. Meridyenler, bedenin kan dolaşımına benzer şekilde enerji dolaşımını sağlayarak, canlılık ve denge getirir, tıkanıklıkları giderir, metabolizmayı düzenler ve hatta hücrelerin değişiminin hızını ve formunu da belirlerler. Meridyenler üzerindeki akış, kan akışınız kadar önemlidir; hayatınız ve sağlığınız meridyenlere bağlıdır. Bir meridyenin enerjisi tıkandığında veya düzensizleştiğinde, beslediği sistem de tehlikeye girecektir.

Bedenimizde sağlı sollu on ikişerden yirmi dört meridyen vardır. Meridyenlerin geleneksel işlevleri nakil (akciğer ve kalınbarsak meridyenleri), düzenleyicilik (dolaşım-cinsiyet ve üçlü ısıtıcı meridyenleri), belirleme (karaciğer ve safrakesesi meridyenleri), özümleme (dalak ve mide meridyenleri), farkındalık/bilinç oluşturma (kalp ve incebarsak meridyenleri) ve su metabolizmasıdır (böbrek ve mesane meridyenleri). Ayrıca her meridyen hizmet ettiği ana organla veya sistemle adlandırılır: Dolaşım-cinsiyet, kalp, mide, üçlü ısıtıcı vb gibi.

Bunların dışında, merkez meridyenle (Ren kanalı) yönetici meridyen (Du kanalı) de vardır. Merkez ve yönetici meridyenler aynı zamanda garip akışkanlar olarak da kabul edilir. Diğer on iki meridyen, birbirine bağlanarak bir zincir meydana getirir. Merkez ve yönetici meridyen, çevreye doğrudan açıktır. Etrafımızı saran enerjiler bu meridyenlerden girip çıkabilir. On iki meridyen ile merkez ve yönetici meridyen, meridyen sistemini meydana getiren başlıca unsurlardır.

Nakil İşlevi Gören Meridyenler
Akciğer ve kalınbarsak meridyenleri dış çevrenin üstesinden gelir, doğadaki enerjiyi alır ve gereksiz maddeleri dışarı atar.Bu meridyenler Yin Yang enerjisini tamamlar, çünkü akciğerler havanın hassas özünü alırken, kalınbarsak daha büyük malzemeleri dışarı atar. Bu iki meridyen de dış dünya ile enerji alışverişi yapılmasında hayati bir rol oynamak için bedenin yüzeyine yakındır. Bu meridyenlerdeki herhangi bir anormallik önce burunda ya da ciltte kendini belli eder. Akciğer ve kalınbarsak meridyenleri göz akları, boğaz, anüs, deri solunumu ve gözeneklerle bağlantılıdır.

Akciğer Meridyeni
Göğüste omzun önünde başlar ve başparmakta biter. Akciğerler, dış ortamdan hayatta kalmak için gereken enerjiyi alır ve onu bedenin vereceği tepkiye uygun durumda harekete geçirmek üzere dağıtır. Bu işlev çok net olarak soluk alıp vermede görülür. Bu süreçte oksijen alınır ve karbon dioksit dışarı atılır. Soluk alıp verme beynin işlevleriyle yakından ilgilidir, kişinin zihinsel durumunu etkiler. Klasik Uzakdoğu tıbbında akciğerlerin rolü, iç işlerini olduğu kadar dış işlerini de yöneten bir başbakanın rolüne benzetilir. Başparmaklar sıkıca kavrandığında enerji tutulur, geniş açıldığında derin soluk alıp vermek daha kolaylaşır.

Akciğer meridyeninde dengesizlik baş gösterdiğinde genellikle kişi depresyona ya da melankoliye girer, başkalarından uzaklaşır. Göğsünde tıkanıklık hissetmeye başlar. Dinçliğini kaybeder, içini çeker. Başı ağır gelir, sırt ve omuz bölgeleri sertleşir. Soğuk algınlığı, astm ve bronşit gibi solunum yolları hastalıklar baş gösterir. Baş dönmesi ve öksürük ortaya çıkar.

Kalınbarsak Meridyeni
Kalınbarsak meridyeni işaret parmağının ucundan başlar ve burun deliğinin kenarında biter. Kalınbarsak akciğerlere yardım eder, bedene giren besin maddelerinin işlendikten sonra atılmasını, böylece enerji tıkanıklıklarının giderilmesini sağlar. Psikolojik düzeyde duygularını belli etmemenin ya da kendine saklamanın kalınbarsak üzerindeki olumsuz etkisi büyüktür. Bu durumda, kişinin gaz çıkarması sembolik olarak, onun içine hapsettiği duygularını salıvermesi olarak yorumlanabilir.

Kalınbarsak meridyeni tıkandığında kişi psikolojik olarak rahatlamakta güçlük çeker ve bu duruma genellikle sığ soluk alıp verme eşlik eder. Bu psikolojik durum, fiziksel düzeyde kabızlık, parmak uçlarında soğukluk (yetersiz kan dolaşımı) ve başa kan çıkmasıyla (sıcak basması ve baş dönmesi) olarak tezahür eder.

Kalınbarsak meridyeninde dengesizlik baş gösterdiğinde kişi motivasyonunu kaybeder, hareketsizleşir ve enerji alışverişi yetersiz olur. Sonunda bu durum burun, boğaz, bademcik ve nefes borusu dahil solunum yolları hastalıklarının yanı sıra titremeye, ürpermeye, ishale yol açar. Cilt solgunlaşır, hassaslaşır ve kolayca iltihaplanabilir. Ayrıca basur, gözlerde kızarıklık, ağrı, başparmağı güçlükle kımıldatma, sırt ağrıları kalınbarsak meridyenindeki dengesizlikle bağlantılıdır.

Özümleme İşlevi Gören Meridyenler
Dalak ve mide meridyenleri, yemek ve sindirmekle ilişkilidir. Bu işleve, beslenmek için yemek yemek, sindirmek ve özümlemek dahildir.

Dalak Meridyeni
Ayağın başparmağından başlar, göğsün yanında biter. Uzakdoğu tıbbının bazı otoriteleri, dalak meridyeninin geçtiği dalağın, pankreasın karşılığı olduğu görüşünü öne sürerler. Dahası, geleneksel olarak, sindirim enzimleri salgılayan bütün organların (mide, safra kesesi, incebarsaklar ve ağız) işlevlerini dalağın gördüğü de kabul edilir. Dalak meridyeni kadınlarda üreme organlarıyla da (göğüsler ve yumurtalıklar) bağlantılıdır.

Dalak meridyeninde dengesizlik baş gösterdiğinde kişi çok düşünür ve endişeye kapılır, her zaman açlık hissi çeker. Huzursuzdur, çabuk yer ve yeterince hareket etmez. Tatlıları ve sulu yemekleri sever. Sürekli açlık çektiğinden öğün aralarında atıştırır. Sürekli uyuklar. Mide özsuları azalır, ağzı kurur. Sırtı ya da dizleri ağrır, bu da oturup kalkarken güçlüğe yol açar. Bazı durumlarda diz eklemlerinde sıvı birikir. Dalağın yetersiz çalışması omuz eklemlerinde çarpıklıklara, sonuçta da “donmuş omuza” yol açar.

Mide Meridyeni
Gözün altından başlar, ayağın ikinci parmağında biter. Uzakdoğu tıbbında mide meridyeninin geçtiği mideye, dudaklardan başlayarak ağız boşluğuna, yemek borusuna, mideye, on iki parmak barsağına ve incebarsağın üst bölümüne kadar uzanan bütün sindirim organları dahildir. Bedenin bu bölgelerinin çalışmasını kolaylaştıran mide yemek yemek, hareket etmek, beden ısısını ve kadınların üremelerini sağlamakla ilişkilidir. Erginlik çağında kadınlarda göğüsler ve cilt altı yağ tabakası gelişir. Bu değişiklikler iştahı, süt salgılamayı ve bir dereceye kadar yumurtalıkların çalışmasını kontrol eden mide meridyeninin işleviyle mümkün olur.

Mide meridyenine kaslar (yemek borusu, göğüsler, yumurtalıklar, yağ dokuları, üst ve alt bacaklar) ve göz kapakları dahildir.

Beyin korteksi de bir şekilde sindirim sistemiyle bağlantılıdır, çünkü olaylar düşünülerek sindirilir. Bu düşünce, hareketsizliğin ve fazla düşünmenin sindirim özsularının az salgılanmasına, sonuçta da kötü sindirime yol açtığı görüşüne geçerlilik kazandırmıştır.

Mide meridyeninde dengesizlik baş gösterdiğinde kişi midesinin aşırı farkında olur. Ruhsal durumu iştahını etkiler. En küçük ayrıntılar konusunda endişe duyar, boyun ve omuz bölgeleri sertleşir. Bacakları ağır gelir, dizlerinin altı üşür, çok esner ve çabuk yorulur. İnsanlar fazla yediklerinde fazla geğirirler, mide asitleri artar, midelerinde şişkinlik hissederler. Soğuk algınlıkları, burun iltihapları ve öksürükleri uzun sürer. Ağzın kenarındaki hassaslık mide çeperi iltihabının işaretidir. Midenin üst duvarı sertleşir ve kalbe baskı yaparak kalp bölgesinde ağrıya yol açar. Bu ağrı kimi kez kalp ağrısıyla karıştırılır.

Farkındalık/Bilinç Oluşturma İşlevi Gören Meridyenler
Çin tıbbında kalp ve incebarsak meridyenlerinin bir yin-yang çifti olarak birleşmesi ilk bakışta tuhaf gelebilir. Kadim zamanlardan beri kalbe, canın (bilincin) evi olarak bakılır. Olasılıkla bunun nedeni, kalbin kişinin duygusal durumunu yansıtmasıdır. Öte yandan güçlü duyguların karnın alt bölgesiyle (hara) ilgisi Japonya’da uzun süre önce keşfedilmiştir. Japoncada öfkelenmek anlamına gelen hara-ga-tatsu’nun, kelimesi kelimesine çevrildiğinde “mide için ayağa kalkmak” anlamına gelmesi bunu göstermektedir. Duygu patlamaları karnın alt bölgesinde tepkiye yol açar. Şok sırasında, olası kan kaybına doğal bir tepki olarak karın boşluğunda büyük miktarda kan toplandığı da bilinmektedir. Bu nedenle bu meridyenlerin işlevi “değişim ve entegrasyonla” bağdaştırılır. Bu meridyenler bütün bedenin çalışmasını düzenler.

Kalp Meridyeni
Koltuk altında başlar, küçük parmakta biter. Bedenin dışarıdan aldığı uyarıları birleştirerek bunlara tepki verir. Beş duyguyla edinilen verileri uygun iç tepkilere çevirir, böylece enerji merkezi olarak bütün bedeni kontrol eder. Kalp meridyeninin bu motive eden ve entegrasyon sağlayan işlevi kalp atışlarıyla hissedilebilir.

Kalp meridyenindeki dengesizlikler, şok ya da yorgunluk nedeniyle sinirsel gerilimler olarak ortaya çıkar. Bu da mide çakrası bölgesinde gerginliğe ve aşırı endişeye yol açar. Bu durumdaki kişilerde kekemelik, yutma güçlüğü baş gösterir. Sürekli boğazlarını temizlerler. Kan kişinin başına çıkar, avuçları terler. Bu kişiler kalp hastalığına eğilimlidirler.

İncebarsak Meridyeni
Küçük parmakta başlar, kulağın önünde biter. Dışarıdan bedene giren besin maddelerini alır ve bunları kullanılabilir duruma getirir. Ayrıca kalp meridyeninin enerjiyi karnın alt bölgesinde tutmasına yardım ederek sakinlik sağlar. Öfke, şok, keder gibi duygularda kan karnın alt bölgesinde toplanır. Bu durumda sırtın alt bölgesinde ağrı başgösterir, özellikle kadınların ayakları üşür. Bu meridyen yumurtalıkların çalışmasıyla ve ay halinin düzenli olmasıyla da ilgilidir.

Öfke gibi duyguların saklanması incebarsak meridyeninde dengesizlik yaratır. Bu gibi zihinsel durumlar enerji akışının boyunda ve omuzlarda bozulmasına yol açabilir, kişi kolayca yorulabilir, çoğunlukla sırtının alt bölgesi ağrır, bacaklarına kramp girer. Migren ağrıları ve nörotik semptomlar ortaya çıkar.

Su Metabolizmasını Çalıştıran Meridyenler Çin tıbbına göre, böbrekler ve mesanenin gördüğü işlevlere böbrek üstü bezleri, otonom sinir sistemi ve üreme organlarının işlevleri de dahildir. Böbrekler ve mesane birlikte, hayati enerji sağlar ve bedendeki sıvıları arındırır. Geleneksel olarak mesane ve böbrek meridyenleri kemikler, dişler, göz bebekleri, üreme organları, saçlarla ilişkilendirilir.

Böbrek Meridyeni
Ayağın altında “hayat kaynağı” da denilen noktadan başlar, köprücük kemiğinin üzerinde biter. Özellikle Uzakdoğu’da karaciğerin yanı sıra böbrekler de çok hayati organlardır. Böbreklerin gerekli enerjiyi bütün bedende kontrol ettiği kabul edilir.

Genel anlamıyla böbrekler, bedendeki sıvıların bileşimini düzenler, bedenin her yerine gerekli olan unsurları sağlar, hormonları ayarlayarak bütün bedeni kontrol eder. Ayrıca cinsiyet hormonlarıyla ve kişinin strese verdiği tepkiyle de ilişkilidir. Bedeni zehirleyen maddeleri atarak kanı temizler.

Geleneksel olarak “hayat kapısının ateşi” adı verilen sağ böbrek, böbrek üstü bezlerinin ve içsalgı bezleri sisteminin durumunu yansıtır. Sağ böbreğin işlev görmemesi yorgunluğa ve baş bölgesinde sıcaklığa yol açar. Geleneksel olarak, “su böbreği” adı verilen sol böbrek, su metabolizmasının durumunu yansıtır, idrarın oluşmasını düzenler. Sol böbreğin işlev görmemesi vücutta su tutulmasına ve parmak uçlarının soğumasına yol açar.

Böbrek meridyenindeki dengesizlikler fobi, aşırı korku ve kolayca ürkme gibi psikolojik semptomlara yol açar. Bu kişiler endişelen, kompülsif olarak çalışma eğilimindedirler. Başladıkları işleri bitirecek sabrı gösteremezler. Birçok şeyi tekrar tekrar yaparlar, her şeye aşırı tepki verirler. Fiziksel olarak ciltleri koyudur, sertliğini kaybetmiştir ve kolayca şişer. Enfeksiyon ve ekzama sık görülebilir. Karınlarının alt bölgesi ve sırtları genellikle soğuktur, bacak krampları da yaygındır. Uykusuzluktan başları önlerine düşer, yine de derin uyuyamazlar. Kolları ve bacakları sıcaktır. Sabahları bir şeyi tutma yetenekleri azalır. Ağızlarında acı bir tat ya da güçlü bir koku hissedebilirler. Sık sık burunları kanar.

Mesane Meridyeni
Gözün burun tarafındaki ucundan başlar, ayağın küçük parmağında biter. Bütün endokrin sistemiyle bağlantılı olan hipofiz bezi vasıtasıyla otonom sinir sisteminin çalışmasıyla ilişkilidir. Böylece, beden sıvıları süzüldükten sonra artık sıvıları toplayarak bedenden atan boşaltım organlarını, üreme işlevini ve rahmi kontrol eder.

Mesane meridyeninde dengesizlikler baş gösterdiğinde büyük sinirsel gerginlik yaşanır, kişi aşırı tepkiler verir. Sırtın altındaki kaslar genellikle sertleşir. Gözlerin burun kenarındaki yanlarında acıma ya da batma hissedilir, baş ağrısı, başın arkasında zonklama meydana gelir.Ayrıca otonom sinir sisteminde de sorunlar ortaya çıkar. Kişi sırtında ürperme hisseder ya da sırtının alt bölgesinde işkence çektiren ağrılar oluşur. Başın arkasından burun kemerine kadar yayılan ağrılar yaşanır. Kimi kez sırt acıdan kıvrılır, adaleler kasılır. Karnın alt bölgesinden bacaklara kadar üşüme hissedilir, idrar çoğunlukla artar ya da azalır. Kimi kez sistit (mesane iltihabı) görülür.

Düzenleyici İşlev Gören Meridyenler
Bu meridyenler kalp ve incebarsak meridyenleriyle karşılaştırılabilir. Kalbin iradesi dolaşım-cinsiyet meridyeni ile bütün bedene nakledilirken, incebarsağın emdiği besin maddeleri üçlü ısıtıcı tarafından parmak uçları dahil bedenin her köşesine iletilir. Böylece beden entegre olur, dinçlik kazanır ve kendini koruyabilir. Bu iki meridyenin işlevi, besleyici ve koruyucu enerjinin bedenin merkezi ve periferik bölgelerinde dolaşımını sağlamaktır.

Dolaşım-Cinsiyet Meridyeni
Göğüs ucundan başlar, orta parmakta biter. Dolaşım-cinsiyet meridyeni kimi kez kalbin dış zarıyla eş tutulur ama klasik metinlerde yazdığı gibi, dolaşım-cinsiyet meridyeni kalbin koordine etme işlevine yardım ediyorsa, o takdirde bu meridyen kalp, aort, belli başlı bütün atar ve toplardamarlarla lenf kanalları dahil olmak üzere merkezi kan dolaşımıyla ilişkilidir.

Dolaşım cinsiyet meridyeni, duygusal tepkilerle yakından bağlantılıdır, çünkü merkezi dolaşım işlevinin görevini üstlenerek kalbe yardım eder. Kalbin iradesini nakleden ve besinlerin taşınmasını düzenleyen kan dolaşımıyla ilişkilidir. Böylece, bütün organların çalışmasını engelleyebilir ya da uyarabilir.

Dolaşam-kalp meridyenindeki dengesizlikler konsantre olmayı güçleştirir, kişi aynı pozisyonda uzun süre çalışamaz, zihin yorgunluğu baş gösterir. Bu sorunu olan kişilere gevşemek güç gelir, başlarına kan çıkar, el ve ayak parmakları soğuktur. Göbeğin üst bölgesinde sıkıntı yaşanabilir, nabız hızlıdır, tansiyon anormal olabilir ve kişi mide ekşimesinde olduğu gibi boğazında yanma hissedebilir. Daha ciddi durumlarda anjina pektoris krizi yaşanabilir. Uykusuzluk, solunum yetersizliği, iğne batıyormuş hissini veren acı, göğüste ağırlık yaygın semptomlardır.

Üçlü Isıtıcı Meridyen
Yüzük parmağında başlar, kaşın dış kenarında biter. Geleneksel Çin tıbbında beden üç bölüme ayrılır. Bunların her biri kendi kendinin ısıtıcısıdır. Isıtıcı, ısı üreten bir bölge, metabolizma faaliyetinin merkezidir. Böylece üçlü ısıtıcı geleneksel sınıflandırmaya göre, gövdenin üst, orta ve alt bölgelerindeki organlarda metabolizma faaliyeti (ısı oluşumu) gösterir. Bu sistemde göğüs boşluğu, karın boşluğunun üst yarısı (göbeğin üstü) ve alt yarısı ayrı ayrı olmak üzere üst, orta ve alt ısıtıcıların kontrolündedir. Yani, üçlü ısıtıcı üç bölümden meydana gelir ve her bölümün işlevi farklıdır.

Klasik metinlerde dolaşım-cinsiyet meridyeniyle birlikte bir yin-yang çifti oluşturan bu meridyenin işlevinin olduğu ama formunun olmadığı yazar. Üçlü ısıtıcı meridyen periferik (çevresel) kan dolaşımını ve lenfatik akışı kontrol eder. Bu, üçlü ısıtıcı deri, mukoza ve periferideki kılcal damarlarla lenf ağı tarafından beslenen yürek zarıyla yakından ilişkilidir.

Besinlerin özümlenmesinde hayati bir rol oynayan incebarsak askısıyla bağlantılıdır. Periferik dolaşımı kontrol ederek besin maddelerinin bedende dağılımını düzenler. Bedenin su metabolizmasının düzenlenmesinde önemli rol oynar.

Bu meridyeninde dengesizlik yaşayan kişi başkalarıyla iyi ilişki kuramaz, kendini aşırı savunur ve sürekli tetiktedir. Bu da, bedeninde sertleşmelere yol açar. Kolları gergin ve serttir, sürekli yumruklarını sıkar. Başı, üzerinde bir şey varmış gibi ağır gelir. Çevresindeki değişikliklere karşı aşırı duyarlıdır, ani ısı ve nem değişikliklerinden olumsuz etkilenir. Bünyesi alerjik olabilir. Burun ve boğaz mukozaları aşırı hassastır, lenf düğümleri kolayca şişer. Sık sık soğuk alır, gözlerinde ve burnunda sorunlar yaşar.

Bunların yanı sıra karın duvarında ve göğsünde baskı hisseder, cildi aşırı hassastır, bu da gıdıklanmaya, kaşınmaya ve acıya aşırı duyarlılığa yol açar. Vücut kolayca su tutar. Kimi kez kollarda ve başın arkasında uyuşukluk vardır. Ekzema ve ürtiker oldukça yaygın semptomlardır.

Belirleme (Karar) İşlevi Gören Meridyenler
Geleneksel olarak, karaciğer ve safra kesesi meridyenlerinin durumunun, kişinin gözlerine ve tırnaklarına yansıdığı kabul edilir. Ancak bu meridyenlerdeki dengesizlikler çoğunlukla böğürde ortaya çıkar. Ayrıca bu organlar gözün iris tabakası, görme, tendonlar (özellikle Aşil tendonu), cinsel organlar, cinsel tepkiler ve çeşitli eklemlerin hareketleriyle de ilişkilidir. Bu meridyenler depolama ve dağıtma işlevini üstlenirler. Başka bir deyişle gördükleri bu işlev sayesinde hayati enerjinin dağıtımını belirlerler.

Karaciğer Meridyeni
Ayağın başparmağında başlar, göğüs altında biter. Karaciğer besinleri depo eder ve bedenin aktif kalması için gereken hayati enerjiyi korur. Kanı artırır, zararlı maddeleri parçalayıp bedenden atar. Karaciğerin en önemli işlevi kişiyi dinç ve güçlü tutmaktır.

Karaciğer meridyenindeki dengesizlikler sonucunda güç kaybı, aşırı yorgunluk, huysuzluk, gürültüden kolayca rahatsız olma, aşırı duygusallık sorunları baş gösterir. Kişi, konuşurken sesini yükseltir. Fiziksel düzeyde, gözler parlaklığını kaybeder, her şeyi sarımsı görür, ayağa kalktığında başı döner. Cinsel performansı düşer, prostat ve testis sorunları ortaya çıkar. Kuyruk sokumu omurunda ve onun üzerindeki sakral omurlarda ağrı, basur, böğürde gerginlik, kaburgaların altındaki bölgede baskı, iştah kaybı, mide bulantısı ve baş ağrısı yaşanır.

Safrakesesi Meridyeni
Gözün dış kenarından başlar, ayağın dördüncü parmağında biter. Safrakesesi, besinlerin bedene dağılımını ve (tükrük bezi, pankreas özsuyu, safra ve barsak enzimleri dahil) sindirim enzimlerinin, tiroid hormonlarının dengesini kontrol eder. Ayrıca safrakesesi karar vermeyle ilişkilidir, tepkileri ve davranışları belirler.

Bu meridyendeki dengesizlikler sonucunda kişi, önemsiz ayrıntılarla aşırı ilgilenir. Paniğe kapılmaktan ve karar alamamaktan korkar. Göz yorgunluğu başlar, gözlerin akları sararır, gözlerde mukoza birikir, görme bulanıklaşır. Bu kişiler acele yemek yediklerinden safra salgılanması yetersiz kalır, kabızlık ya da ishal görülür. Cilt sararır, kol ve bacak eklemlerinin yanı sıra bedende sertleşmeler başlar. Diğer semptomlar arasında mide ekşimesi, sabahları mide bulantısı, mide şişkinliği, omuzlarda gerginlik, midede ya da safrakesesi kanalında spazmlar ve ağrı, asit artışı, on iki parmak ülseri, balgamlı öksürük sayılabilir.

Merkez Meridyeni
Cinsel organla anüs arasındaki Hui Yin noktasından başlar, düz bir çizgi halinde alt dudağın altında biter. Bedendeki bütün yin kanallarını yönetir, bu nedenle “yin kanalları denizi” adı verilir. Kadınlarda hamilelikten ve ceninin beslenmesinden sorumludur.

Bu meridyendeki dengesizlikler fıtık, kadınlar beyaz akıntı, karnın alt bölgesinde yumrular, düzensiz ay halleri, düşük, kısırlık, spermlerde azalma, boğaz ağrısı vb olarak ortaya çıkabilir.

Bu meridyen karın bölgesi, göğüs, boyun, baş, yüz hastalıklarına ve geçtiği bölgelerdeki iç hastalıklarına şifa verirken kullanılır.

Yönetici Meridyen
Cinsel organla anüs arasındaki Hui Yin noktasından başlar, düz bir çizgi halinde başın tepesine çıkıp alından ve burun üzerinden geçerek üst dudakta biter. Bütün yang kanallarını yönetir, bu nedenle “yang kanalları denizi” adı verilir. Beyin, omurga, karaciğer, böbrek ve rahimle de ilişkilidir.

Bu meridyende dengesizlik başgösterdiğinde omurga sertleşir, sırt ağrıları, diş hastalıkları, baş ağrısı, ruhsal tutarsızlık, iktidarsızlık, erken boşalma, kısırlık, kalınbarsağın son kısmında sarkma gibi sorunlar ortaya çıkar.

Bu meridyen uyarılarak akıl hastalıkları, nöropati, kalp-damar hastalıkları, idrar yolu hastalıkları, cinsel hastalıklar, bel ve sakral bölgedeki hastalıkların yanı sıra baş, boyun sorunları ve geçtiği bölgelerdeki iç hastalıklarına şifa verilir.
 
Üst