Beddua

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Ori
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Ori

🌙
Moderator
Beddua, sadece bir kelimeler bütünü değil; kalpten kopup gelen yoğun bir enerji dalgasıdır. Bir haksızlığa uğrayanın gözlerinden süzülen yaşla birleştiğinde, o söz artık evrende yankılanan bir titreşime dönüşür. Çünkü söz, niyetle birleştiğinde canlılık kazanır; bir ok gibi hedefine yönelir. Mazlumun yüreğinden çıkan bu karanlık dua, boşlukta kaybolmaz. O an, görünmeyen âlemlerden bir kapı aralanır ve sözcükler, adeta ilahi dengeyi sarsan bir çağrıya dönüşür. Dualar gibi beddualar da yükselir; ama bunlar rahmet yerine adalet talep eder. Hakkı gasp edilenin ahı, bazen rüzgârla, bazen uykusuz bir gecede fısıltıyla geri döner sahibine. Kimi zaman olaylar tesadüf gibi görünür, ama aslında görünmeyen bir terazinin kefesi yavaşça dengeye gelir. Mistik inançlara göre evren her şeyi kaydeder; hiçbir söz kaybolmaz, hele ki kalpten çıkanlar... İşte bu yüzden, beddua tutar mı sorusu değil, “hangi kalpten çıktı?” sorusu önemlidir. Çünkü bazı kalpler, adaletin diliyle konuşur.

Beddua, sadece bir hedefe yönelen lanet değil, aynı zamanda sahibini de kuşatan karanlık bir niyettir. Eğer bir kişi, gerçekten mazlum değilse ya da sadece kin ve kıskançlıkla bu karanlık sözü savuruyorsa, evren o sözü alır ve geri yansıtır. Çünkü evrensel dengede niyetin saflığı her şeyden önce gelir. Hak etmeden edilen her kötü söz, sahibinin kaderine ince bir çatlak bırakır. Kimi zaman bu çatlak, yıllar sonra bir aksilikte belirir; kimi zaman da kişinin iç huzurunu kemiren görünmez bir lanete dönüşür. Eski öğretiler, kötü niyetle edilen her sözün önce sahibini sınadığını söyler. Tıpkı karanlıkta taş attığında sesin dönüp sana çarpması gibi… Bu yüzden, beddua yalnızca bir başka kişiyi değil, aynı zamanda edenin ruhunu da sarar. Ve evrenin terazisi şaşmaz: Haksız yere edilen her söz, sahibine dönmeden huzur bulmaz.
 
çok zaman beddua ettiğim zamanlar oldu veya gerçekten zulme haksızlığa uğramış insanların içten beddualarına ahit oldum ama gel zaman git zaman çoğunun pek tutmadığını düşünmüştüm... ne zaman ki herşey akıllardan silindi ve üstünden çok zaman geçti işte o zamanlar bedduaların tuttuğunu gördüm ve zaman zaman şahit oldum... lakin burda anlamadığım konu ;
üstünden çok zaman geçiyor iş işten geçmiş gibi bir durum oluyor (hani geç glen adalet , adalet değildir diye bir söz var )
ama işte Allah'ın hikmetin sual olunmaz yaratıcının vardır bir bildiği diyorsunuz öyle konuyu kendi içinde kapatıyorsun lakin bu sistemi hala anlamı değilim...
 
bir de anlamadığım konu Atalardan gelen günahları torunları ve nesilleri çekiyor mu gerçekten ? yani onların aldığı bedduaları yada işlemiş oldukları günahları veya lanetin bedelini onların nesli torunları çekiyor mu ? bu yükü çekiyorsalar eğer, onların ne kabahati var ?
kafamı kurcalıyor bazen :)
 
bir de anlamadığım konu Atalardan gelen günahları torunları ve nesilleri çekiyor mu gerçekten ? yani onların aldığı bedduaları yada işlemiş oldukları günahları veya lanetin bedelini onların nesli torunları çekiyor mu ? bu yükü çekiyorsalar eğer, onların ne kabahati var ?
kafamı kurcalıyor bazen :)
Aslında olması gereken bu. Sen atalarından miras gelen mala mülke güzelliğe zekaya üstün genetik özeliklere hayır deyip kabul etmemezlik yapıyor musun.. o zaman karmaları da miras alman gayet adil yani.
 
Aslında olması gereken bu. Sen atalarından miras gelen mala mülke güzelliğe zekaya üstün genetik özeliklere hayır deyip kabul etmemezlik yapıyor musun.. o zaman karmaları da miras alman gayet adil yani.
Mal mülk kalmayabilir... Zeka ve güzelliği de Yaratıcı o şekilde Taksim edip seni dünyaya getirmiş yani bunu kabul etmeme şansın yok sana doğarken öyle bir sormamışlar ataların gibi seni yüksek zeka sahibi yapıcaz ve sarışın olucaksın "kabul ediyormusun" diye bir alternatif sunmamışlar. Dolayısıyla böyle bir durumda adil olma durumu biraz şüpheli
 
üstünden çok zaman geçiyor iş işten geçmiş gibi bir durum oluyor (hani geç glen adalet , adalet değildir diye bir söz var )
Acının, öfkenin yoğun olduğu dönemde edilen beddua ile acının, öfkenin sağaltıldığı dönemde gelen adalet aslında mantıksız değil. Hem enerji rahatlamış, o anki önemini yitirmiş oluyor ki haliyle insan, öncesinde bakamadığı bir perspektiften bakabiliyor ve konunun önem derecesini bir kez daha anlayabiliyor hem de içsel dengesini kaybettiğinde dilediklerinin yaşamına ve diğer yaşamlara etkisini bambaşka bir farkındalık ile görebiliyor.

Kaldı ki zaman geçen bir olgu değil. İnsan geçiyor.. Ya ruhu genişliyor ya da ruhu daralıyor. Adalette geniş ruha geliyor.

Atalardan gelen günahları torunları ve nesilleri çekiyor mu gerçekten ?
Bence cümledeki yanlışlık günah kavramı. Çünkü günah, yanlış yol sapmak [ yanlış kararlar almak ( özgür iradeni, bir başkasının özgürlüğüne müdahale olarak kullanmak ) fitne, fesat karıştırmak vb ] anlamına gelirken ; çoğunlukla bambaşka modellemeler ile anlatılıyor.

Diyelim ki büyük büyük dedeniz, kendi hakkı olmadığı halde bir başkasının hakkını gasp etti. Onun parasıyla büyüdü (maddi) ya da evler, hanlar yaptı. Aradan 100 yıl geçti ve siz dünyaya geldiniz. İşleriniz sekteye uğradı, mal kaybettiniz, para kaybettiniz.. Dedenizin saçmalığı yüzünden mümkün olabilir mi ? Evet olabilir. Dinde geçen sadaka, salat ( yardımlaşma) gibi kavramlar ; kişiyi atadan gelen haram maldan dahi korumak içindir.

Hatta en basit örneği ile yukarıda yazdığınız gibi, üstünden çok zaman geçiyor iş işten geçiyor kısmı tamda bu ata kalıplara / karmalara hitap ediyor.

günahları veya lanetin bedelini onların nesli torunları çekiyor mu ? bu yükü çekiyorsalar eğer, onların ne kabahati var ?
Genetik kodunda var. Yani sen de o suça meyillisin. Tercihin aynı hatayı yapmak olmasa da senden sonraki, senden üreyecek nesil yapabilir. Bazı ruhlar ara katman gibidir. Görevi bilinci, farkındalığı ile gelir..
 
Mal mülk kalmayabilir... Zeka ve güzelliği de Yaratıcı o şekilde Taksim edip seni dünyaya getirmiş yani bunu kabul etmeme şansın yok sana doğarken öyle bir sormamışlar ataların gibi seni yüksek zeka sahibi yapıcaz ve sarışın olucaksın "kabul ediyormusun" diye bir alternatif sunmamışlar. Dolayısıyla böyle bir durumda adil olma durumu biraz şüpheli
Adil olmasa da denge var. Hoş.. dünyada adil olan ne varki.
İnsanların günde saatlerce uğraşarak anladığı konuları senin öğrenmen çok daha kısa sürüyor yada istediğin kadınlarla ilişki yaşama şansın daha fazla çekici göründüğün için.. belki o sınavı kolayca kazanmak için senden daha çok çabalayan yada birlikte olduğun kadını çok daha iyi sevecek hak eden bir adama üstünlük sağlıyorsun hak etmediğin halde.. karma ile de denge sağlanıyor farklı konularda suçun yokken ezilerek.
 
bir de anlamadığım konu Atalardan gelen günahları torunları ve nesilleri çekiyor mu gerçekten ? yani onların aldığı bedduaları yada işlemiş oldukları günahları veya lanetin bedelini onların nesli torunları çekiyor mu ? bu yükü çekiyorsalar eğer, onların ne kabahati var ?
kafamı kurcalıyor bazen :)

Dünyaya bir çocuk getirmek istediğinde bu çocuğun, senin dünyaya kazandırdıkların ve dünyadan alıkoyduklarının bir sadeleştirmesi olarak geliyor olmasını mı garipsedin? Aslında bu çok adil bir durum. Çocuk istiyorsun ve senin keyfine göre değil, durumuna göre bir çocuk veriliyor. Hatta bir lütuf olarak ta soy ortalamasını daha ileriye götürmemesi icin hiç bir sebep yokken, çocuk seni bir noktada kınamaya başlıyorsa demek ki halı altına çok fazla problem süpürdün ve artık evren de halının altını kaldıracak bir çocuk ile seni yeniden düşünmeye davet ediyor.



Bazı çocuklar evebeynlerine bir tepki ve son uyarı olarak doğarlar.
 
Son düzenleme:
Yani aslında bu mantıkla bakarsak Hz Nuh as ın oğlunun Melek gibi biri olması lazımdı ama cehenneme gitti isyan etti..
Yada Yakup peygamberin oğulları, Yusuf'u kuyuya attı..
Babaları peygamber olmalarına rağmen çocukları böyle olabiliyor.
Yani alimden zalim doğacağı gibi,
Zalimden de alım çıkabiliyor..
Yok ben ikna olmadım 😊
Dünyaya bir çocuk getirmek istediğinde bu çocuğun, senin dünyaya kazandırdıkların ve dünyadan alıkoyduklarının bir sadeleştirmesi olarak geliyor olmasını mı garipsedin? Aslında bu çok adil bir durum. Çocuk istiyorsun ve senin keyfine göre değil, durumuna göre bir çocuk veriliyor. Hatta bir lütuf olarak ta soy ortalamasını daha ileriye götürmemesi icin hiç bir sebep yokken, çocuk seni bir noktada kınamaya başlıyorsa demek ki halı altına çok fazla problem süpürdün ve artık evren de halının altını kaldıracak bir çocuk ile seni yeniden düşünmeye davet ediyor.



Bazı çocuklar evebeynlerine bir tepki ve son uyarı olarak doğarlar.
 
Adil olmasa da denge var. Hoş.. dünyada adil olan ne varki.
İnsanların günde saatlerce uğraşarak anladığı konuları senin öğrenmen çok daha kısa sürüyor yada istediğin kadınlarla ilişki yaşama şansın daha fazla çekici göründüğün için.. belki o sınavı kolayca kazanmak için senden daha çok çabalayan yada birlikte olduğun kadını çok daha iyi sevecek hak eden bir adama üstünlük sağlıyorsun hak etmediğin halde.. karma ile de denge sağlanıyor farklı konularda suçun yokken ezilerek.
Yeni yine sonuç olarak üstte bahsettigim gibi dediğime geliyoruz, o zaman atalardan gelen ve çocuklara torunlara yüklenen bir olumsuzluk lanet yada buna benzer bir durum yok gibi, herkes Allah'ın takdim ettiği kendi kaderini kendi çeker 😊
 
Yani aslında bu mantıkla bakarsak Hz Nuh as ın oğlunun Melek gibi biri olması lazımdı ama cehenneme gitti isyan etti..

Denklemde asla farklı bir matematik işlemi bulamazsın.
Hangi uca kayarsan denklem bunu tanır, ama senin uzantılarını öteki uca çekmek için dengeler. Dengelemek için öteki uca teşvik eder yani.

Yada Yakup peygamberin oğulları, Yusuf'u kuyuya attı..

Evet, ama annelerinin kim olduklarını bilmiyorsun. Tek bir kişiye göre, sadece babalarını referans göretererek yargılayamazsın. Nuhun hanımı kafirdi. Lutun hanımı da kafirdi. Helak edildiler.

Ayrıca Yusuf hangi kardeşini Mısıra yanına alıyor ? Aynı anneden olan kardeşini. Bünyamini.. Çünkü sali

Babaları peygamber olmalarına rağmen çocukları böyle olabiliyor.
buna değinelim mesela :
Yani alimden zalim doğacağı gibi,
Zalimden de alım çıkabiliyor..

Evet, mesela alim ne demek ? tefekkür ede ede, derinleşe derinleşe matrixi bükebilen anomali kişisi demek. Kerametlerle vs. Matrix için bunda bir sakınca yok. Ama sistem sendeki anomaliyi dengeye çekebilmek için (uzantılarına) evlatlarına aynı başlangıç şartlarını vermediği gibi, onları öteki uçtan başlatabiliyor. Çünkü kendi anomalini yönetebilirsin ama geriye bıraktıkların (evlatların) artık denge unsuru olmak zorundalar. Tabi bu anneye de bağlı, akış içinde hangi girdilere başvurduğuna da bağlı. Net bir hesaplama yapamıyoruz ama gözlem yapabiliyoruz..

Çünkü zaten hayatın farklı spektrumlarında da bilinen ve gözlemlenen bir şey.



***

Ayrıca karma yükünü her zaman ilk çocuk yüklenir. İlk çocuktan sonra doğan çocuklar her zaman kendini gerçekleştirmede daha başarılıdırlar.
Mesela Cem Yılmaz. Mesela Tarkan, Kenan Doğulu, Ali Sunal (ağabeyi var tanınmıyor) gibi. Mesela Tom Cruise, Brat Pitt, Chriss Hemsword.. Abileri hep arka planda bunların.. Yıldızı yüksek olanlar, fark yaratanlar genellikle hep küçük kardeşlerdir. Tabi bu bir kanun değil, matrixte çalışıp çabalarayak ta rolleri değiştirmek mümkündür. Ama rölantide kalınan durumlarda matrix küçük kardeşleri daha çok teşvik eder.
 
Son düzenleme:
belki o sınavı kolayca kazanmak için senden daha çok çabalayan yada birlikte olduğun kadını çok daha iyi sevecek hak eden bir adama üstünlük sağlıyorsun hak etmediğin halde..
İyi de canım, kadının vasfı yok mu ? Demek ki kadın da onu gerçekten sevecek biri olabileceğine inanç beslemiyor ve hayatını bir hiç uğruna ziyan ediyor.

**

İkili ilişkilerde tek taraflı bakamıyorum. Eğer muhatabının emeğini, çabasını göremiyorsan neden hayatında tutmaya devam edesin ki ? Sevgi alamıyorsan neden sevginle besleyesin ? Bir erkek başka bir erkeğe üstün geldiyse ; kadın öyle gördüğü içindir. Keza aynı durum erkekler için de geçerli.

İsteyerek var ettiğin ve hatta tutunduğun bir ilişkide, ben gözüyle oluşturulan karmalar ne olacak ?

Örn. günümüzde pek çok kadın '' çok daha iyisine layıktım '' diyor fakat yürümeyen ilişkiyi yürütmek için bin bir takla atıp, muhtaçlık altında eziliyor. Madem çok daha iyisine layıktın öyleyse neden kendi kul hakkına girmeye devam ediyorsun ? Neden kendi üzerinde karma yaratıyorsun ?

Karma yalnızca insandan insana gelişen bir durum değil ki.. Nefsine zulüm ettikçe zaten karmik bir döngüye saplanıyorsun.
 
Konudan biraz bağımsız. Geçenlerde hoşlandığım şahısa şifa enerjisi gönderdim yoğun bakımda yattığı için. Şimdi de çok saygısızca davrandığı için anlık sinirle (yüzüne karşı değil) "acılar içinde geber" diye beddua ettim :d yaşatmak icin ugrastiktan sonra ölmesini istediğimi gören evrenseler enerjiler şokta
 
bir de anlamadığım konu Atalardan gelen günahları torunları ve nesilleri çekiyor mu gerçekten ? yani onların aldığı bedduaları yada işlemiş oldukları günahları veya lanetin bedelini onların nesli torunları çekiyor mu ? bu yükü çekiyorsalar eğer, onların ne kabahati var ?
kafamı kurcalıyor bazen :)
Eğer aynı soyun yaptıkları kötülüğün devamını sağlıyorlarsa sıkıntı çekerler. Beddua onlara da tutar. Yani mesela adamın bir adamı birini dolandırdı ve o parayla işletme açtı. Torunu eğer o işletmeden faydalanıyorsa çeker. Burada önemli olan o parayı kimin yediğidir. Çocuklar ve torunlar bizim kurduğumuz inkanlardan ciddi manada faydalanıyorsa ve bu imkanlar haramsa yediklerinin hayrını görmezler genelde . Yoksa torununuz ya da çocuğunuz sizden bağımsız, sizinle hiç alakası olmadan büyümüş ise, sizin haram paranızdan faydalanmamışsa beddua ona tutmaz. Bu sebeple çocuklarınıza haram lokma yedirmeyin derler. Buradaki haram bir başkasının alınteridir.

Acının, öfkenin yoğun olduğu dönemde edilen beddua ile acının, öfkenin sağaltıldığı dönemde gelen adalet aslında mantıksız değil. Hem enerji rahatlamış, o anki önemini yitirmiş oluyor ki haliyle insan, öncesinde bakamadığı bir perspektiften bakabiliyor ve konunun önem derecesini bir kez daha anlayabiliyor hem de içsel dengesini kaybettiğinde dilediklerinin yaşamına ve diğer yaşamlara etkisini bambaşka bir farkındalık ile görebiliyor.

Kaldı ki zaman geçen bir olgu değil. İnsan geçiyor.. Ya ruhu genişliyor ya da ruhu daralıyor. Adalette geniş ruha geliyor.


Bence cümledeki yanlışlık günah kavramı. Çünkü günah, yanlış yol sapmak [ yanlış kararlar almak ( özgür iradeni, bir başkasının özgürlüğüne müdahale olarak kullanmak ) fitne, fesat karıştırmak vb ] anlamına gelirken ; çoğunlukla bambaşka modellemeler ile anlatılıyor.

Diyelim ki büyük büyük dedeniz, kendi hakkı olmadığı halde bir başkasının hakkını gasp etti. Onun parasıyla büyüdü (maddi) ya da evler, hanlar yaptı. Aradan 100 yıl geçti ve siz dünyaya geldiniz. İşleriniz sekteye uğradı, mal kaybettiniz, para kaybettiniz.. Dedenizin saçmalığı yüzünden mümkün olabilir mi ? Evet olabilir. Dinde geçen sadaka, salat ( yardımlaşma) gibi kavramlar ; kişiyi atadan gelen haram maldan dahi korumak içindir.

Hatta en basit örneği ile yukarıda yazdığınız gibi, üstünden çok zaman geçiyor iş işten geçiyor kısmı tamda bu ata kalıplara / karmalara hitap ediyor.


Genetik kodunda var. Yani sen de o suça meyillisin. Tercihin aynı hatayı yapmak olmasa da senden sonraki, senden üreyecek nesil yapabilir. Bazı ruhlar ara katman gibidir. Görevi bilinci, farkındalığı ile gelir..
Aradan 100 yıl da geçse mutlaka bitişi gelip senin deden bunları böyle böyle kazanmıştı bu mallar haramdır diyor. En azından gerçekten haramdan ve ciddi bir haramsa bu bilinir. Zaten çok ciddi haramlarda 100 sene sonrasına torun falan bırakma genelde. Züriyet kuruması diye bir olay var. Ya nesil tükeniyor ya da haram bir şekilde çıkıyor batıyorlar ailecek. Haydan gelen huya gider hesabı. 100 yıl sürmüyor genelde benim gözlemim :)

Acının, öfkenin yoğun olduğu dönemde edilen beddua ile acının, öfkenin sağaltıldığı dönemde gelen adalet aslında mantıksız değil. Hem enerji rahatlamış, o anki önemini yitirmiş oluyor ki haliyle insan, öncesinde bakamadığı bir perspektiften bakabiliyor ve konunun önem derecesini bir kez daha anlayabiliyor hem de içsel dengesini kaybettiğinde dilediklerinin yaşamına ve diğer yaşamlara etkisini bambaşka bir farkındalık ile görebiliyor.

Kaldı ki zaman geçen bir olgu değil. İnsan geçiyor.. Ya ruhu genişliyor ya da ruhu daralıyor. Adalette geniş ruha geliyor.


Bence cümledeki yanlışlık günah kavramı. Çünkü günah, yanlış yol sapmak [ yanlış kararlar almak ( özgür iradeni, bir başkasının özgürlüğüne müdahale olarak kullanmak ) fitne, fesat karıştırmak vb ] anlamına gelirken ; çoğunlukla bambaşka modellemeler ile anlatılıyor.

Diyelim ki büyük büyük dedeniz, kendi hakkı olmadığı halde bir başkasının hakkını gasp etti. Onun parasıyla büyüdü (maddi) ya da evler, hanlar yaptı. Aradan 100 yıl geçti ve siz dünyaya geldiniz. İşleriniz sekteye uğradı, mal kaybettiniz, para kaybettiniz.. Dedenizin saçmalığı yüzünden mümkün olabilir mi ? Evet olabilir. Dinde geçen sadaka, salat ( yardımlaşma) gibi kavramlar ; kişiyi atadan gelen haram maldan dahi korumak içindir.

Hatta en basit örneği ile yukarıda yazdığınız gibi, üstünden çok zaman geçiyor iş işten geçiyor kısmı tamda bu ata kalıplara / karmalara hitap ediyor.


Genetik kodunda var. Yani sen de o suça meyillisin. Tercihin aynı hatayı yapmak olmasa da senden sonraki, senden üreyecek nesil yapabilir. Bazı ruhlar ara katman gibidir. Görevi bilinci, farkındalığı ile gelir..
Evet haydut bir adamın oğlu genelde haydut olur. Haydut değilse çok dürüst ben ahlaklı da olabilir ama çok nadirdir. Soyun devamı hem genetik hem de haram ile aktarılır ben bir şekilde o kötü adamın devamısınızdır torunuysanız.
 
Geri
Üst