birkapıdağ
Banlı Kullanıcı
Kralın biri, huzurunda el pençe divan duran saray erkanından bir bardak su istemiş. Bu erkanın içinde muhafızlar, şairler, dalkavuklar, medyumlar, müneccimler, kahinler, din adamları vs. hepsi varmış. Geniş bir halka oluşturmuş halde krallarını ayakta dinliyorlarmış…
Kral su isteyince emri şu şekilde yerine getirmeye başlamışlar:
Şair: “-Yüce efendimiz ve haşmetli kralımızın emrindeki şu zerafete bakın. Böyle bir şiir dünya tarihinde daha söylenmedi: “- Su getirin, su getirin, su getirin…”
Dalkavuk: “-Efendim sizin sözünüzün üstüne söz söylenmedi şu alemde: “Su getirin, su getirin, su getirin…”
Din adamı: “-Her kim bunu günde 100 kez söylerse cennet köşkleri onu bekliyor, aşk ile bir daha: “Su getirin, su getirin, su getirin…”
Medyum: “-Kralımız bu sözüyle gelecek yılın bolluk ve bereket ile geçeğini haber veriyor, şevk ile bir daha: “Su getirin, su getirin, su getirin…”
Kahin: “-Bana bir su getirin” cümlesinin ebced hesabı ile değeri 2015’dir. Kralımız bu yılda kıyametin kopacağını haber veriyor. O yıla dikkat edin ve bu cümleyi sakın unutmayın: “Su getirin, su getirin, su getirin…”
Velhasıl, bir bardak suyu getiren olmamış ama her yan “Su getirin…” sesleriyle inlemiş… Bir “su edebiyatı”dır almış başını yürümüş… Dilden dile dolaşmış, hafızlar ezberlemiş, en güzel hatlarla vefk’ler yazılıp duvarlara asılmış…
Ne zavallı bir kral ve ne hazin bir durum…
Şimdi biz kral’a su’yu götürecek’miyiz ? Peki su’yun kaynağı nerede ve hangi bardak’la
İnsan’lar esas itibarı ile yol gösterici meşale’lerini yani Kitap’larını ; Şayet müslüman’sa Kur’anı, hıristiyan’sa İncil’i, yahudi ise Tevrat’ı vs. vs. Uzun bir süredir terk ettiklerinden yani duvarlara astıklarından, cenaze ritüeli haline getirdiklerinden, tapınak ayinine çevirdiklerinden, ölülerin arkasına okuyup durduklarından, ezber ve hafızlık yarışına girdiklerinden, en güzel hatlarla yazmakla meşgül olduklarından, onu başkaca işlerde kullanıp ve evirip çevirdiklerinden, dolayı içinde neler yazdığı ile ilgilenmiyorlar…kısacası bilmiyorlar ve bilmiyoruz.
Esasen, mahiyeti bilinmeyen ve acabalarla dolu bir YARATICI’ya yada bir kitab’a iman etmek veya onu inkar etmek yada onunla oynamak büyük bir hamakattır.
Aslında inadı bıraksak, Rabbimizden gelen mesajı bir güzel anlasak ki imanımızın yada inkârımızın bir anlamı olsa
Bunları affınıza sığınarak söylüyorum çünki Bugün ve her zaman İslâmın ve insanlığın en büyük ihtiyaç duyduğu şey 'güzel örnek olmaktır. Her birimiz birer güzel örnek olmalıyız. Ki; Ölüm bizi bu yolda iken bulsun
“ Çünkü Mü'minler birbirlerinin velisidirler. Birbirlerine velayet bağı çerçevesinde davranmayan Müslümanlar, Allah'ın gazabını davet ederler.” (8/Enfal, 73).
Hiçbir insanın itikadi sapması, gerekçesi ne olursa olsun masumlaştırılamaz. Zira Allah'ın hatırı, 'din kardeşi' denilen ama bâtıl itikadlar edinmiş kimselerin hatırından daha azizdir.
Üstün’e üstün ;
Allah ve Rasûlü bir işe hükmettiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadının işlerinde tercih hakları yoktur. Kim Allah’a ve Rasulü’ne isyan ederse apaçık bir sapıklıkla sapıtmış olur." (33/Ahzap, 36).
Dürüst olalım. Doğru sözlü ve doğru özlü olalım. İyi niyetle bile yalan söylemeyelim. Yalan insanın kişiliğini mahveder ve kendine güven’inin yitirmesine sebep olur. Kendine güvenmeyenin de başkalarına güven vermesi mümkün değildir.
Sakın burnunuz yukarıda olmasın.zira açıkta olduğu için çabuk kırılır ve ayrıca burnunuzun ucunu bile göremezsiniz çünki sizden uzaktadır Kibir ile vakârı birbirinden ayırdetmekte güçlük çekmeyelim. Aradaki çok önemli farkı, fark edelim. Müslüman’a yaraşan vakârlı (onurlu) olmaktır, kibirli olmak değil.
Şu halde tekrar tekrar düşünmememiz için hiçbir sebep yok “Ne için yaratıldık,Nerden geldik,nereye gidicez, ne olarak ve bizi ne bekliyor ?
Asla unutmayalım !!! her ne kadar cüzzi iradeye sahip olsakta esasen İnsan kupkuru bir dal parçasının çok kuvvetli esen bir rüzgarın karşısında yapabildiğinden öteye geçemez
Şimdi soruyorum rüzgara karşı direnelim’mi yoksa teslim’mi olalım zaten dirensen’de ;
De ki: Allah dilemedikçe, kendime hiçbir fayda ve zarar getirmeye, kâdir değilim. (Araf, 188)
"Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz." (Tekvir Suresi, 81/29.) ayetini açıklar mısınız?
Yapılacak çok bişey yok Aslında aşikare olan gizliyi görmek
UNUTULMAMALI Kİ YÜREĞİNİN İÇİNİ TERTEMİZ YAPMAYANLAR EVİNİN İÇİNE YADA ÇEVRESİNE NİZAM GETİREMEZLER.
Arkadaşlar şimdi bana öyle bir dua öğretin’ki hem size bir faydam olsun dua edeyim hem yaralarımı iyi edeyim Allah’a emanet olun
Not: Umarım sayın chillout bu yazıma kızmaz.:Angel_anim:
Kral su isteyince emri şu şekilde yerine getirmeye başlamışlar:
Şair: “-Yüce efendimiz ve haşmetli kralımızın emrindeki şu zerafete bakın. Böyle bir şiir dünya tarihinde daha söylenmedi: “- Su getirin, su getirin, su getirin…”
Dalkavuk: “-Efendim sizin sözünüzün üstüne söz söylenmedi şu alemde: “Su getirin, su getirin, su getirin…”
Din adamı: “-Her kim bunu günde 100 kez söylerse cennet köşkleri onu bekliyor, aşk ile bir daha: “Su getirin, su getirin, su getirin…”
Medyum: “-Kralımız bu sözüyle gelecek yılın bolluk ve bereket ile geçeğini haber veriyor, şevk ile bir daha: “Su getirin, su getirin, su getirin…”
Kahin: “-Bana bir su getirin” cümlesinin ebced hesabı ile değeri 2015’dir. Kralımız bu yılda kıyametin kopacağını haber veriyor. O yıla dikkat edin ve bu cümleyi sakın unutmayın: “Su getirin, su getirin, su getirin…”
Velhasıl, bir bardak suyu getiren olmamış ama her yan “Su getirin…” sesleriyle inlemiş… Bir “su edebiyatı”dır almış başını yürümüş… Dilden dile dolaşmış, hafızlar ezberlemiş, en güzel hatlarla vefk’ler yazılıp duvarlara asılmış…
Ne zavallı bir kral ve ne hazin bir durum…
Şimdi biz kral’a su’yu götürecek’miyiz ? Peki su’yun kaynağı nerede ve hangi bardak’la
İnsan’lar esas itibarı ile yol gösterici meşale’lerini yani Kitap’larını ; Şayet müslüman’sa Kur’anı, hıristiyan’sa İncil’i, yahudi ise Tevrat’ı vs. vs. Uzun bir süredir terk ettiklerinden yani duvarlara astıklarından, cenaze ritüeli haline getirdiklerinden, tapınak ayinine çevirdiklerinden, ölülerin arkasına okuyup durduklarından, ezber ve hafızlık yarışına girdiklerinden, en güzel hatlarla yazmakla meşgül olduklarından, onu başkaca işlerde kullanıp ve evirip çevirdiklerinden, dolayı içinde neler yazdığı ile ilgilenmiyorlar…kısacası bilmiyorlar ve bilmiyoruz.
Esasen, mahiyeti bilinmeyen ve acabalarla dolu bir YARATICI’ya yada bir kitab’a iman etmek veya onu inkar etmek yada onunla oynamak büyük bir hamakattır.
Aslında inadı bıraksak, Rabbimizden gelen mesajı bir güzel anlasak ki imanımızın yada inkârımızın bir anlamı olsa
Bunları affınıza sığınarak söylüyorum çünki Bugün ve her zaman İslâmın ve insanlığın en büyük ihtiyaç duyduğu şey 'güzel örnek olmaktır. Her birimiz birer güzel örnek olmalıyız. Ki; Ölüm bizi bu yolda iken bulsun
“ Çünkü Mü'minler birbirlerinin velisidirler. Birbirlerine velayet bağı çerçevesinde davranmayan Müslümanlar, Allah'ın gazabını davet ederler.” (8/Enfal, 73).
Hiçbir insanın itikadi sapması, gerekçesi ne olursa olsun masumlaştırılamaz. Zira Allah'ın hatırı, 'din kardeşi' denilen ama bâtıl itikadlar edinmiş kimselerin hatırından daha azizdir.
Üstün’e üstün ;
Allah ve Rasûlü bir işe hükmettiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadının işlerinde tercih hakları yoktur. Kim Allah’a ve Rasulü’ne isyan ederse apaçık bir sapıklıkla sapıtmış olur." (33/Ahzap, 36).
Dürüst olalım. Doğru sözlü ve doğru özlü olalım. İyi niyetle bile yalan söylemeyelim. Yalan insanın kişiliğini mahveder ve kendine güven’inin yitirmesine sebep olur. Kendine güvenmeyenin de başkalarına güven vermesi mümkün değildir.
Sakın burnunuz yukarıda olmasın.zira açıkta olduğu için çabuk kırılır ve ayrıca burnunuzun ucunu bile göremezsiniz çünki sizden uzaktadır Kibir ile vakârı birbirinden ayırdetmekte güçlük çekmeyelim. Aradaki çok önemli farkı, fark edelim. Müslüman’a yaraşan vakârlı (onurlu) olmaktır, kibirli olmak değil.
Şu halde tekrar tekrar düşünmememiz için hiçbir sebep yok “Ne için yaratıldık,Nerden geldik,nereye gidicez, ne olarak ve bizi ne bekliyor ?
Asla unutmayalım !!! her ne kadar cüzzi iradeye sahip olsakta esasen İnsan kupkuru bir dal parçasının çok kuvvetli esen bir rüzgarın karşısında yapabildiğinden öteye geçemez
Şimdi soruyorum rüzgara karşı direnelim’mi yoksa teslim’mi olalım zaten dirensen’de ;
De ki: Allah dilemedikçe, kendime hiçbir fayda ve zarar getirmeye, kâdir değilim. (Araf, 188)
"Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz." (Tekvir Suresi, 81/29.) ayetini açıklar mısınız?
Yapılacak çok bişey yok Aslında aşikare olan gizliyi görmek
UNUTULMAMALI Kİ YÜREĞİNİN İÇİNİ TERTEMİZ YAPMAYANLAR EVİNİN İÇİNE YADA ÇEVRESİNE NİZAM GETİREMEZLER.
Arkadaşlar şimdi bana öyle bir dua öğretin’ki hem size bir faydam olsun dua edeyim hem yaralarımı iyi edeyim Allah’a emanet olun
Not: Umarım sayın chillout bu yazıma kızmaz.:Angel_anim: