Algoritma, sizi gözetliyor.

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
2012 yılında Target perakende zincirinin Minneapolis şehrindeki şubelerinden birine giren öfkeli bir adam doğrudan müdürün odasına yöneldi.

''Kızıma nasıl böyle bir e-mail gönderirsiniz? O hala lise öğrencisi!’ '' diye bağırarak süpermarketin potansiyel müşterilerine gönderdiği pazarlama e-maillerden birini gösterdi. E-mail, gülümseyen bebek resimleri ile doluydu ve bebek beşiği, bebek elbiseleri, mama ve bakım malzemeleri gibi ürünleri tanıtıyordu.

'Çocukları hamile kalmaya mı teşvik ediyorsunuz? ''’ diye çıkıştı öfkeli baba. E-maili kontrol eden müdür, gerçekten de hamilelik ürünleri kuponları ve reklamlarının, adamın ergen kızına gönderildiğini gördü. Bu vahim yanlışlık için özür diledi. Market müdürü, birkaç gün sonra kızın babasını bu kez şirket adına resmen özür dilemek için bir kez daha aradı. Ancak bu kez babanın sesine öfke değil mahcubiyet hakimdi.

'Kızımla konuştum ' dedi ve ekledi : ‘ Öyle görünüyor ki özel hayatında bilmediğim şeyler olmuş. Meğer kızım gerçekten hamileymiş. Ben de size bir özür borçluyum. '

****

Target perakende market zinciri, 15 yaşındaki bir genç kıza hamilelik ürünlerinin reklamını, bu genç kız daha anne babası dahil kimseye bile hamile olduğunu söylemeden iki hafta önce göndermişti. Peki bu nasıl mümkün olabilmişti ? Şirketin, müşteri profilleri için kullandığı özel algoritmaları sayesinde. Bilgisayar yazılım dilinde algoritma, çok basitçe bir tanımla, tercihler ve tavsiyeler yapan kod bölümüdür.

Algoritma sözcüğü, matematikçi El Harezmi’nin adının Ortaçağ Latincesindeki telaffuzundan doğmuş. Bir sözcüğü Google’ladığınız zaman, ilk sayfada hangi sonuçların gözükeceğine Google’ın algoritması karar verir. Facebook sayfanıza girdiğinizde, arkadaşlarınızın siz yokken paylaştığı her şeyi görmezsiniz. Sayfanızı açtığınızda hangi paylaşımları göreceğinize Facebook algoritması karar verir. Facebook da diğer birçok site gibi açılış sayfasını sizin için mümkün olduğunca kişiselleştirmeye çalışır. Bu ‘kişiselleştirme’ için de sizin nelerden hoşlandığınızı tahmin etmeleri gerek. İşte bunu bilmelerinin tek yolu da, tıklama tarihçenizdir. Sayfada veya internette dolaşırken bıraktığınız dijital izlerdir.


Ancak algoritmalar burada durmuyor. İnternette yaptığımız her paylaşım, her tıklama, sanal aleme bize ait bir veri bırakıyor. Ve bütün bunlar, kim olduğumuza, nasıl bir insan olduğumuza, eğilimlerimize ve muhtemel davranışlarımıza dair sanal bir profil oluşturuyor. Facebook’ta, Twitter’da, Instagram’da paylaştıklarımızla ‘sanal personamızı’ kendi kontrolümüzde inşa ettiğimizi düşünebiliriz. Ancak kontrollü paylaşımlarımızda bile, bizi her şeyimizle tanımak isteyenler için yeterli bilgiyi vermiş oluyoruz.


Eskiden iş başvurularında kişilik testleri yapılırdı. Şimdilerde bir çok büyük firma sadece sosyal medya hesaplarınızı yazmanızı istiyor. Vize başvurularında bile artık sosyal medya hesaplarınızı belirtmeniz isteniyor. Buralardaki paylaşımlarınızdan, bıraktığınız dijital izlerden sizin bile kendiniz hakkında henüz bilmediğiniz yönlerinizi öğrenebilecek algoritmaları var.


Jenn Golbeck‘in geliştirdiği algoritma, araştırma amaçlıydı ancak şu anda birçok firma veya kurum tamamen başka amaçlarla benzer algoritmalardan geliştiriyor. Golbeck, geliştirdiği algoritmanın muhtemel kullanım alanlarını düşündüğünde bunun kendisini bir kara ütopya gibi ürküttüğünü söylüyor:

'‘ Örneğin her hangi bir hata yaptıkları için değil, algoritma onun güvenilir biri olmadığını söyleyeceği için birileri işini kaybedebilir. ''
Otoriter devlet ve kapalı toplumlarda bu çok daha zalimce amaçlar için de kullanılabilir.

'‘Bu yapay zekanın sadece online profilinizde biraz gezinmesiyle hakkınızda varacağı sonuçla birçok insanın hayatını mahvına neden olabilirim.’' diye endişesini paylaşan Golbeck, sonuçta atom bombasının üretileceği Manhattan Projesinde çalışan iyi niyetli bilim insanlarının ruh halini yaşadığını söylüyor:

''Geliştirdiğim şey bir şehri yok etmeyebilir ama bir şehir dolusu insanın hayatını mahvedebilir. Bu da beni çok korkutuyor. Bu teknolojik süreçten geri de dönemeyiz. O yüzden de bu algoritmaların etkisini düşünmeli ve sosyal, hukuksal tedbirleri şimdiden mutlaka almalıyız. ''


Bu ne derece mümkün olacak bilemiyorum ama şu gerçekle yaşamayı da öğrenmekte yarar var: İnternete baktığımız her zaman, internet de bize bakıyor.

Alıntı.
 
Üst