"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Aldatılma psikolojisi

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Ori
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Ori

🌙
Moderator
Aldatılma, bireylerin duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığı üzerinde derin ve karmaşık etkiler bırakabilen travmatik bir deneyimdir. Aldatılmanın psikolojisi, çeşitli duygusal ve davranışsal tepkileri içerir:

1. Şok ve İnkar: İlk etapta, aldatıldığını öğrenen kişi genellikle şok yaşar ve durumu inkar etme eğiliminde olabilir. Bu, kişinin zihinsel olarak durumu kabul etmekte zorlanmasından kaynaklanır.

2. Öfke ve Kızgınlık: İnkarın ardından genellikle yoğun bir öfke ve kızgınlık hissi gelir. Aldatılan kişi, partnerine ve hatta bazen kendisine karşı bile bu duyguları besleyebilir.

3. Kendine Güvenin Azalması: Aldatılma, kişinin özsaygısını ve kendine olan güvenini ciddi şekilde zedeleyebilir. Kişi, yetersizlik veya değersizlik hissine kapılabilir.

4. Depresyon ve Kaygı: Aldatılma, depresyon ve kaygı gibi ciddi duygusal sorunlara yol açabilir. Kişi, geleceğe dair umutsuzluk hissedebilir ve günlük yaşam aktivitelerinde zorlanabilir.

5. Güven Sorunları: Aldatılmanın ardından, kişi gelecekteki ilişkilerinde güven sorunları yaşayabilir. Bu, yeni bir ilişkiye başlamayı zorlaştırabilir veya mevcut ilişkilerde sürekli bir güvensizlik duygusuna yol açabilir.

6. İlişkiyi Sorgulama: Kişi, aldatılmanın ardından mevcut ilişkisini ve partnerini yeniden değerlendirir. İlişkinin devam edip etmeyeceğine, nasıl devam edeceğine dair kararlar vermesi gerekebilir.

7. İyileşme ve Yeniden İnşa: Aldatılmanın ardından iyileşme süreci zaman alabilir. Kişi, profesyonel yardım alarak veya destekleyici bir sosyal çevreyle bu süreci daha sağlıklı bir şekilde atlatabilir. Öz-farkındalık ve kendini geliştirme çalışmaları, iyileşme sürecine katkıda bulunabilir.

Aldatılma, kişiden kişiye farklı şekillerde deneyimlenir ve her bireyin bu süreçle başa çıkma yöntemi farklıdır. Profesyonel terapi veya danışmanlık, bu tür duygusal travmalarla başa çıkmada önemli bir rol oynayabilir.
 
Aldatan kendini aldatır. Bu sayılan psikolojik travmaların dip alasını bir noktada kendisi yaşayacaktır. Kendi kadersel sonunu ilmek ilmek işleyerek hazırlar.

Aldanan atlatır bir noktada. Aldananda sorun yok. Aldatan, kronik yalancı ve fitnecileri kurtarmaya çalışmak lazım aslında. Aldanana karma da binmez, kötü son da yazılmaz, ruhu da karanlıklarda değildir, niyeti de bozulmamıştır, doğruyu arar ve hatta sorgular. Aldana aldana deri değiştirir ve bilenerek akıllananır. Aldatan ve kendini + ailesini vebal altında bırakan gafiller asıl kadersel kilitlenmeler yaşayacaktır.

Doğru yere bakmak lazım.
 
Son düzenleme:
Aldatan kendini aldatır. Bu sayılan psikolojik travmaların dip alasını bir noktada kendisi yaşayacaktır. Kendi kadersel sonunu ilmek ilmek işleyerek hazırlar.

Aldanan atlatır bir noktada. Aldananda sorun yok. Aldatan ve hayatını mahvedenleri kurtarmaya çalışmak lazım. Aldanana karma da binmez, kötü son da yazılmaz, ruhu da karanlıklarda değildir, niyeti de bozulmamıştır, doğruyu arar ve sorgular. Aldana aldana akıllananır. Aldatan asıl perişan olur uzun vadede.

Doğru yere bakmak lazım.
Aldatan da hep bir güvensizlik vardır, kendi yaptığını herkesten bekler. Evet bir noktada birikmiş borçlarını ödemesi gerekecektir karmanın dayatmasıyla.
 
Aldatan kendini aldatır. Bu sayılan psikolojik travmaların dip alasını bir noktada kendisi yaşayacaktır. Kendi kadersel sonunu ilmek ilmek işleyerek hazırlar.

Aldanan atlatır bir noktada. Aldananda sorun yok. Aldatan ve hayatını mahvedenleri kurtarmaya çalışmak lazım. Aldanana karma da binmez, kötü son da yazılmaz, ruhu da karanlıklarda değildir, niyeti de bozulmamıştır, doğruyu arar ve sorgular. Aldana aldana akıllananır. Aldatan asıl perişan olur uzun vadede.

Doğru yere bakmak lazım.
Peki aldatıldığı halde tekrar aldatana dönen şahsiyetler hakkında yorumunuz nedir? Şahsen ben kendini bu denli düşüren insanlarla ilişkimi direk keserim.
 
Peki aldatıldığı halde tekrar aldatana dönen şahsiyetler hakkında yorumunuz nedir?

Şahsen karmaşık ve dipten düşünmeyi sevdiğim için fizik ötesinden yorumluyorum herşeyi.
Bu kişilerin Ailelerine baktığımızda görüyoruz ki bağımlı kişilik bozukluğu geliştirmişler ve bundan çıkamamışlardır. İnsanlarla iletisim ve etkileşim modelleri kesinlikle ailede başlar. "Aile" hukuki bir terimden ziyade fizik ötesinden bakılırsa kadersel yazgılarının kodlarını barındıran bir gizli anlaşmadır.

Her çocuk aslında kurban bilincinden geçer. Çünkü sobanın sıcak olduğunu bilmez. Balkondan düşebileceğini bilmez. Prizlerin elektrik çarpacağını bilmez. Kimyasalları içmemesi gerektiğini vs vs bilmez. Bir noktada illa ki laftan anlayamadığı için anne baba kıskacına ve gadabına takılabilir. Buraya kadar sorun yok.

Ama çocuğun akli melekeleri yaşı ilerledikçe güncellenmiyorsa sıkıntı, çünkü bu sefer de bağımsız düşünebilmesi gerektiğini farkedemez. Bağımsız düşünemeyen ve bu konuda farkındalık çağrılarına icabet etmeyen her birey celladına aşık olma yoluna gidecektir.. Nasibi olan, olmayan veya nasibi belli levelde kısıtlanmış çocuklar olarak geliyoruz bu dünyaya. Ve bir noktada akli melekelerimizin güncellenmesi duruyor. Sırlarımızı ailelerimizde saklı.


Şahsen ben kendini bu denli düşüren insanlarla ilişkimi direk keserim.

Sanırım ben de.
Şahsen evlilik şöyle dursun , artık çekirdek çevreme alacağım kişilerin karmik faizli tortuları var mı yok mu diye tartmaya bile başladım kendimce. Çünkü toplumda ne kadar yardımsever ve bütünün çıkarına odaklı bir çabam olsam da, bireysel planda kendi enerjimi dengeleyene kadar gidip gidip gelmeye başladım xd
 
Aldatan bireyler üzerine farklı bir bakış açısı sunayım :

Bir kişinin bir uğraş sırasında tetiklenen nöronları ile bu uğraşı yapan kişiyi izleyen olgunun da beyninde ayna nöronların tetiklendiği ortaya çıkmıştır. Yani beynimizdeki motor sistemin yalnızca hareketlerimizi kontrol etmekle kalmayıp aynı zamanda başkalarının da hareketlerini okuduğu kanıtlanmıştır.

Ayna Nöronlar_
 
Aldatan bireyler üzerine farklı bir bakış açısı sunayım :

Bir kişinin bir uğraş sırasında tetiklenen nöronları ile bu uğraşı yapan kişiyi izleyen olgunun da beyninde ayna nöronların tetiklendiği ortaya çıkmıştır. Yani beynimizdeki motor sistemin yalnızca hareketlerimizi kontrol etmekle kalmayıp aynı zamanda başkalarının da hareketlerini okuduğu kanıtlanmıştır.

Ayna Nöronlar_
Yani başkasının bize bir süre sonra nasıl davranacağında, ne yapacağında bizim belirleme payımız var diyebiliriz.
Aynı zamanda simetriği olarak o nasıl davranacaksa onu önceden bilmiş de oluyoruz.
Tam olarak şu ↔️ ya da şu 🔄
 
Yani başkasının bize bir süre sonra nasıl davranacağında, ne yapacağında bizim belirleme payımız var diyebiliriz.
Diğer faktörler de araya girer. Etken olarak yüzdelik dilime gireriz ama bizim dışımızda var olanları da gözardı edemeyiz. Belirleme payımız yüksek olasılıklarda seyretmez. Bizden giden duyguyu kendi duygusu gibi algılarken ; benzer etkiyi iş arkadaşından ve sokakta yanından geçtiği insanlardan da alacağı gerçeğini görmezden gelemeyiz.

Aynı zamanda simetriği olarak o nasıl davranacaksa onu önceden bilmiş de oluyoruz.
Hangi davranışı gözlemlediğimize göre değişir. Çünkü gözlemimize göre beynimizde aynı bölge uyarılıyor. Yalnızca mimiklerini kullanarak belli ettiği acıyı ; dokunmadan, sadece empati ile alabiliyoruz.

Bir kişinin bir uğraş sırasında tetiklenen nöronları ile bu uğraşı yapan kişiyi izleyen olgunun da beyninde ayna nöronların tetiklendiği ortaya çıkmıştır.
Özellikle dizi / film sektöründe izleyiciye dayatılan görsel etkiyi de unutmadan ilave edeyim. Okuduğunuz kitapta dahi duyguya girdiğiniz anda başka bir kimlik ile yüzleşiyorsunuz. Kendi derinlerinizde yattığını düşündüğünüz kimlikler aslında size ait değil.

Sorunlu ebeveynlerin çocuklarının aileleri ile yaşamaması gerektiğinin kanıtı da ayna nöronlarda.

Zihin kitlenmesi yaşayan ebeveyn, taklitçi çocuğunu da kitler !
 
Bizden giden duyguyu kendi duygusu gibi algılarken ; benzer etkiyi iş arkadaşından ve sokakta yanından geçtiği insanlardan da alacağı gerçeğini görmezden gelemeyiz.
Herkesten etki alabiliyor fakat benden aldıģı etki aldatmasına ait korkum ise diğerlerini değil beni aldatıyor. Bana yalan söylemesinden korkuyorsam sadece bana yalan söylüyor. Çünkü ben zaten korktuğum için yalan söylemesini gerektirecek şekilde zemin de hazırlıyorum. Yani bu noktada aslında adres şaşmıyor.
Bu yüzden her aşamada iyi kötü herkes için saf sevgi tavsiye ediliyor. Onun ne hissettigini hissedersem o bana mecburen onu hissedecek. Aldatılan kişi ise değiştirmekle görevlendiriliyor ve bu yüzden kendi yetersizlik hissini aynada görüyor
 
Herkesten etki alabiliyor fakat benden aldıģı etki aldatmasına ait korkum ise diğerlerini değil beni aldatıyor. Bana yalan söylemesinden korkuyorsam sadece bana yalan söylüyor. Çünkü ben zaten korktuğum için yalan söylemesini gerektirecek şekilde zemin de hazırlıyorum. Yani bu noktada aslında adres şaşmıyor.
Hiç aldatılmamışsan, aldatılmaya dair korkuyu bilmiyorsundur. Öyleyse korkunun oluşması yine muhatabından akan bilgidir. Kişi kendi potansiyelinin varlığıyla, aldatılma düşüncesinin yattığı bölgeyi uyarıyor. Ve sonuç olarak uyarılan bölge ; bu fikir sana aitmiş gibi hissettiriyor.

Bu yüzden her aşamada iyi kötü herkes için saf sevgi tavsiye ediliyor.
Kimse Nirvana değil. Tavsiye edilen, tavsiye edenin dahi uygulamaya koyamadığı ama koymak için can attığı dayatma. Saf sevgiyi kişiselleştirmediğiniz durumlar için deneyimleyebilirsiniz. Demek istediğim ; aldatılan siz değilseniz, aldatana saf sevgi besleyebilirsiniz.

Tecavüzcüsüne saf sevgi besleyecek kaç kadın var ? Sıfır.
Saf sevgi besliyorum diyen kişi '' Stockholm Sendromu '' yaşadığını inkarda olduğundan başlık yönlendirmesi yapıyordur.

Onun ne hissettigini hissedersem o bana mecburen onu hissedecek.
Hissedemezsin. Empati bir olasılık biçimidir.

%100 eşleşme olmadığı sürece çalışma prensibi yalnızca benzer olacaktır.
Ne yazık ki bu benzerlik resmin bütününden parçaya akan yön yerine ; noktadan parçaya doğru ivme kazanır.

Aldatılan kişi ise değiştirmekle görevlendiriliyor ve bu yüzden kendi yetersizlik hissini aynada görüyor
Yeni dönemin bakış açısı bu cümle. Bana yetersizliğimi aynalıyor.. Hayır.
Kendi isteklerinin peşinde koşuyor sadece. Onu tatmin eden egosuyla yönlendiriyor hayatını.
Aynaladığı yetersizlik duygusu değil. Daha dikkatli bak lütfen. Sence neyi aynalıyor ?
 
Saf sevgi besliyorum diyen kişi '' Stockholm Sendromu '' yaşadığını inkarda olduğundan başlık yönlendirmesi yapıyordur.
Ben bunu o seviye tavsiye edenlerden olmazdım. Ama mümkün değil de diyemem bunun dozu arttıkça başka seviyede bir insan bilincine yaklaştırır. Tarihteki ermişler, peygamberler, azizler vb olarak anılmış kişilerin bu aşamalara yakın olduğunu düşünürüm.
Yeni dönemin bakış açısı bu cümle. Bana yetersizliğimi aynalıyor.. Hayır.
Kendi isteklerinin peşinde koşuyor sadece.
Ben o şekilde daha mantıklı buluyorum sanki. Çünkü o hamleyi bana gösterdi. Özgüveni olan başka birine değil. Yetersizlik yüzünden, sevgiyi zorla dilenmek için tonlarca enerji akıttığı kişiden ihanet görüp "Falanca kişi benim kadar emek vermedi nasıl da kıymetli oldu, ben ise saçımı süpürge etmiştim" diye hayrete düşer. Diğer kişi korku içinde sevgi dilenmiyordur, kendini sevdiği için ihtiyacı yoktur.
Onu tatmin eden egosuyla yönlendiriyor hayatını.
İşte egonun o yüzünü niye Y ile degil de X ile tatmin eder?
Aynaladığı yetersizlik duygusu değil. Daha dikkatli bak lütfen. Sence neyi aynalıyor ?
Ben direk kişinin kendisinin kaynak olduğunu varsaydığım için yetersizlik dışında düşünsem ikinci seçenek olarak kendine olan sevgisinin olmamasını ve kendini egosu ile kandırmasını gündemde tutarım. Kendini aldatan biri bunun içsel olarak farkında olur ve karşısındakinin de aldatacağından korkar, sonunda aldatılır. Ta ki kendine dürüst olması gerektiğini öğrenene kadar
 
Kendini aldatan biri bunun içsel olarak farkında olur ve karşısındakinin de aldatacağından korkar, sonunda aldatılır. Ta ki kendine dürüst olması gerektiğini öğrenene kadar
Bence bu.
Ben şahsen bu aldatma meselesi belki de kendime hiç dert etmedim için çok karmaşık görmüyorum.

Aldatılma korkusu, her hangi korku gibi belirsizlikten gelir. Partnerim beni aldattığı öğrendim zaman ne yapacağımı biliyorsam korkmam.

O yüzden böyle korkusu olan varsa. Otursun plan yapsın. Ne yapacağınızı bildiniz zaman, korku yok olur.
 
Bence bu.
Ben şahsen bu aldatma meselesi belki de kendime hiç dert etmedim için çok karmaşık görmüyorum.
Hani dışarıda kibirli ve özgüven patlaması yaşıyor gibi davranan kişiler farkederiz ya mesela onların bence içte yetersizliği çok yüksek. Onu kapamak için böyle davranıp kendilerine sahte bir kişilik ile yalan söylüyorlar. Ve anlamaları için başkaları da onlara yalan söylüyor. Benzer frekans, başka çare yok. Kendine neyi layık görürsen herkes ve her şey de seni ona layık görecek.
Aldatılma korkusu, her hangi korku gibi belirsizlikten gelir. Partnerim beni aldattığı öğrendim zaman ne yapacağımı biliyorsam korkmam.
Korku ile yüzleşerek eritmek tam olarak böyle. Bu insanlarda onsuz yaşayamayacakmış tarzı bir korku da diğerine eşlik ediyor genelde o yüzden de öyle bir durumda ne yapacağını bilmek bile istemiyor. Kazara aklına gelirse büyük bir negatif duygu yüklüyor. Unutmak için bastırıyor. Bastırdıkça yerleşiyor.
 
Hani dışarıda kibirli ve özgüven patlaması yaşıyor gibi davranan kişiler farkederiz ya mesela onların bence içte yetersizliği çok yüksek. Onu kapamak için böyle davranıp kendilerine sahte bir kişilik ile yalan söylüyorlar. Ve anlamaları için başkaları da onlara yalan söylüyor.
Sanırım anladım... mesela bana kimse hayır diyemez gibi düşünceleri olanların karşısına evet diyenler çıkıyor ama sorun şu ki bu kişiler aynı anda birden fazla kişiye evet diyorlar.. dolayısıyla evet'lerinin de bir anlamı kalmıyor.. kişi kendi dünyasında özel olduğunu sansa da bir gün gerçekler yüzüne çarpıyor, kendi gibi usta yalancılarla sınanıyor.
 
Sanırım anladım... mesela bana kimse hayır diyemez gibi düşünceleri olanların karşısına evet diyenler çıkıyor ama sorun şu ki bu kişiler aynı anda birden fazla kişiye evet diyorlar.
Veya hayır diyecekken bir çıkarı olduğu için evet diyenler.
kendi gibi usta yalancılarla sınanıyor.
Aslında özgüvenli biriymiş gibi taklitle kendine yalan söylemektense, gerçekten korkuları olduğunu kabul edip onları dönüştürmeye çalışsa hayatına dürüstler girmeye başlayacak. Ve bu dürüstler zaten evet diyenler olacak ama gerçek evetler.
Hayırın korkusundan yalancıktan evetlere razı oluyorlar, onun da ömrü kısa oluyor
 
Tarihteki ermişler, peygamberler, azizler vb olarak anılmış kişilerin bu aşamalara yakın olduğunu düşünürüm.
Çünkü sadece anıldıkları şekilde biliyoruz. Aksini ispat edecek yazılı bir kaynak yok.

Ben o şekilde daha mantıklı buluyorum sanki. Çünkü o hamleyi bana gösterdi. Özgüveni olan başka birine değil. Yetersizlik yüzünden, sevgiyi zorla dilenmek için tonlarca enerji akıttığı kişiden ihanet görüp "Falanca kişi benim kadar emek vermedi nasıl da kıymetli oldu, ben ise saçımı süpürge etmiştim" diye hayrete düşer. Diğer kişi korku içinde sevgi dilenmiyordur, kendini sevdiği için ihtiyacı yoktur.
Aldatma kabiliyeti olan birey, aslan gibi duran muhatabını bile aldatır. Olayın ne emek vermekle ne de kendini sevmekle zerre ilgisi yok.

Şahit olduğum küçük bir örnek vereyim : Evli bir kadın, eşinin en yakın arkadaşına ilgi duymaya başlıyor. Bu arkadaş sıklıkla evlerine girip çıkan biri ve iki erkek birbiri için kardeş gibiler. Kadın bir süre sonra heyecanına yenik düşüp karşı tarafa kendini belli ediyor ve muhteşem bir reddediş ile karşılaşıyor. Yine de rahat durmuyor çünkü çalışan tutku şehir trafosu gibi.. Uzun bir süre kaçan arkadaş en sonunda herkesle bağını koparmak ve uzaklaşmak zorunda kalıyor.

Şimdi bu kadın kocasına yetersizlik mi yansıttı ?
Adamın yetersizliği mi kadını diğer alana yönlendirdi ?
Yoksa kadın şahsımız heyecan aradı ve çeşitliliği mi deneyimlemek istedi ?
Hiçbir şeyden haberi olmayan eşin bu denklemdeki yeri nedir ?

Yani arkadaşlar rica ediyorum. Bana bunu yansıttı gibi bir şey söz konusu olamaz.
Onlarca kere aldatılıp, aldatıldığından haberi olmayan erkekler ve kadınlar var. Koşulsuz güven besleyen insanlar var.
 
Çünkü sadece anıldıkları şekilde biliyoruz. Aksini ispat edecek yazılı bir kaynak yok.


Aldatma kabiliyeti olan birey, aslan gibi duran muhatabını bile aldatır. Olayın ne emek vermekle ne de kendini sevmekle zerre ilgisi yok.

Şahit olduğum küçük bir örnek vereyim : Evli bir kadın, eşinin en yakın arkadaşına ilgi duymaya başlıyor. Bu arkadaş sıklıkla evlerine girip çıkan biri ve iki erkek birbiri için kardeş gibiler. Kadın bir süre sonra heyecanına yenik düşüp karşı tarafa kendini belli ediyor ve muhteşem bir reddediş ile karşılaşıyor. Yine de rahat durmuyor çünkü çalışan tutku şehir trafosu gibi.. Uzun bir süre kaçan arkadaş en sonunda herkesle bağını koparmak ve uzaklaşmak zorunda kalıyor.

Şimdi bu kadın kocasına yetersizlik mi yansıttı ?
Adamın yetersizliği mi kadını diğer alana yönlendirdi ?
Yoksa kadın şahsımız heyecan aradı ve çeşitliliği mi deneyimlemek istedi ?
Hiçbir şeyden haberi olmayan eşin bu denklemdeki yeri nedir ?

Yani arkadaşlar rica ediyorum. Bana bunu yansıttı gibi bir şey söz konusu olamaz.
Onlarca kere aldatılıp, aldatıldığından haberi olmayan erkekler ve kadınlar var. Koşulsuz güven besleyen insanlar var.
Aldatan her türlü aldatır ama hayatımıza alacağımız kişileri seçerken bu duygular belirleyici olabilir. Mesela empatlar istismara açık olduğundan narsistler için ideal avdır. Bu tür insanlar, karşılarına çıkan düzgün kişilere şans vermektense emeklerini dipsiz kuyularda zayi ederler.
 
Şimdi bu kadın kocasına yetersizlik mi yansıttı ?
Adamın yetersizliği mi kadını diğer alana yönlendirdi ?
Yoksa kadın şahsımız heyecan aradı ve çeşitliliği mi deneyimlemek istedi ?
Hiçbir şeyden haberi olmayan eşin bu denklemdeki yeri nedir ?
Bu soruların cevabını bilemeyiz. Psikologların dediğine göre kadınların aldatma sebepleri çoğu zaman intikam amaçlı. Kocası onun kadınlığı zedelediyse yapılıyormuş. Erkeklerin ihaneti çoğu zaman kadınlar ertraftan öğrenir ya da kendisi şüphelenip bulur.
Kadının aldatması kocası karısının ağzından duyar genelde. Ve bu aldatma kocasının en yakiniyla oluyor. Ya da kocasından kat be kat berbat biriyle. Bak bu bile senden daha iyi, der gibi.
Sonuçta sebebi ne ise, yine iğrenç birşey.
 
Bence bu.
Ben şahsen bu aldatma meselesi belki de kendime hiç dert etmedim için çok karmaşık görmüyorum.

Aldatılma korkusu, her hangi korku gibi belirsizlikten gelir. Partnerim beni aldattığı öğrendim zaman ne yapacağımı biliyorsam korkmam.

O yüzden böyle korkusu olan varsa. Otursun plan yapsın. Ne yapacağınızı bildiniz zaman, korku yok olur.

Alfa kadını @Absoluta 🧙
Ben de absoluta Nike name'in nerden geliyor diyordum. Demek buradan geliyor. Bir ara aynı isimdeki votkayı çok mu seviyor acaba da içtikçe mi açılıyor demedim de değil hani 😃
 
Geri
Üst