Rhea
Elit Üye
Filmlerde veya kitaplarda ağaçların konuştuklarına rastlarız. Örneğin Yüzüklerin Efendisi’nde Entler birbirleriyle iletişim kurabilen yaşlı canlılardır. Ya da Galaksinin Koruyucuları’nda gördüğümüz Groot yalnızca “Ben Groot!” dese bile konuşabilmektedir. Peki kurgusal bu durum, gerçek hayatta da mümkün olabilir mi? Ormandaki ağaçlar bizim bilmediğimiz bir dilde konuşuyor olabilirler mi?
Groot – Galaksinin Koruyucuları
Sizi dünyanın en eski topluluğuyla tanıştırayım: Ormanlar. Henüz biz insanlar dünyada var olmamışken bile bu topluluk vardı ve bu topluluk gizli bir iletişim ağına sahipti.
Bu Ağın Gizli Kahramanları: Mantarlar
Evet, mantar dediğimizde birçoğumuzun aklına Şirinler’in evi olan kırmızı şapkalı canlılar gelir. Ancak kırmızı şapka yalnızca buzdağının görünen kısmıdır. Toprağın altında “miselyum” adı verilen olağanüstü bir iletişim ağı bulunur.
Mantarlar, kök benzeri bu yapı sayesinde birçok ağaca bağlanabilir. Ağaçlar da bu miselyum ağını kullanarak birbirleriyle konuşabilir, alışveriş yapabilir, bilgi verebilir ve hatta savaş bile açabilirler. İnternet ağına benzerliğinden dolayı bu ağa, internet için kullanılan “world wide web” (www) terimine atıfta bulunarak “wood wide web” adı verilmektedir. Evet, tıpkı internetin de bir karanlık ağı (Dark Web) olması gibi ağaçların iletişiminde de bazen karanlık taraflar olabiliyor. Ve bu ağı, savaş açmak, birbirlerini zehirlemek ya da yok etmek için kullanabiliyorlar. Yazının son kısmında bu konuya tekrardan geleceğim.
Peki Bu Gizemli Ağ Nasıl Çalışıyor?
Bu mantar ağını keşfeden bilim insanı Suzanne Simard ve ekibi ormanda bir deney yapıyor. Bu deneyde iki ağaç ve o ağaçlara bağlanmış bir mantar inceleniyor. Suzanne Simard bu ağaçlardan birine radyoaktif karbon veriyor ve diğer ağacı hiç ışık almaması için tamamen kapatıyor. Işık alamayan ağaç fotosentez yapamaz ve yaşaması için gerekli olan besini üretemez. Radyoaktif karbon kullanılmasının sebebi ise karbon hareketini kolayca gözlemlemek. Radyoaktif bir maddeye Geiger sayacı adı verilen ölçüm cihazlarını yaklaştırdığınız zaman “kıkkh” sesi duyulur ve maddenin hareketi kolayca gözlemlenebilir. Yani bu deneyde Geiger sayacı hareketin algılanmasını sağlayan bir sensör gibi kullanılmıştır.
Simard bir süre bekledikten sonra Geiger sayacını alıp üstü kapalı olan ağacın yanına gidiyor. Ve sonra o müthiş sesle karşılaşıyor: Kıkkh. Bunun yalnızca bir açıklaması olabilirdi. Ağaçlar kendi aralarında konuşmuş olmalılardı. Sol taraftaki yardımsever ağaç mantar ağını kullanmış ve sağdaki zavallı ağaca karbonlarını yollamış olmalıydı.
Sanki zavallı olan “Hey dostum, bir manyak benim üstümü kapadı da fazla karbonun varsa yollayabilir misin?” demiş ve yardımsever olan “Lafı bile olmaz dostum, hemen yolluyorum” demişti.
Bu Ağ Yalnızca İki Ağacı mı Birbirine Bağlıyor?
Hayır, aynı bilim insanlarının yaptığı çalışma gösteriyor ki yaklaşık 100 ağaçtan oluşan bir ormandaki büyük bir ağaç, ortalama 47 farklı ağaçla iletişim halinde olabiliyor. Bu aynı zamanda büyük ağaçların ya da diğer adıyla anne ağaçların bilinçsiz kesilmesi halinde ormandaki bağlantıların %47’sinin yok olması anlamına geliyor.
Bu yüzden orman yangınları ya da bilinçsiz ağaç kesimleri gibi durumlar, diğer ağaçları da etkileyebilir ve sonuçta tüm ormanın yok olmasıyla sonuçlanabilir.
Mantarlar Neden Kuryelik Yapıyor?
Mantarlar ağaçların iletişimi için olmazsa olmaz bir role sahip. Belki aklınıza şu soru gelmiş olabilir: Mantarlar neden ağaçlara yardım ediyor ki? Bu getir götür işi tamamen karşılıksız mı?
Hayır. Mantarlar topraktan değerli mineralleri almakta iyidirler fakat fotosentez yapamazlar, yani kendi besinlerini üretemezler. Ağaçlar ise kendi besinlerini üretmek konusunda oldukça başarılılardır. Bu yüzden ağaçlar, ürettikleri besinlerin bir kısmını bu kuryelik karşılığında mantarlara verirler. Mantarlar da topraktaki fazla mineralleri ağaçlara verir ve onlar arasındaki iletişim görevini üstlenir. Yani aslında iki tarafından da memnun olduğu, mutualist bir alışveriş vardır ağaçlar ve mantarlar arasında.
Mantar Ağı Olmadan İletişim Mümkün mü?
Tamam, ormanda topraktaki mantarları kullanarak iletişim sağlanabildiğini öğrendik. Peki ama etrafta mantarların olmadığı, ayrı ortamlardaki bitkiler de konuşabilir mi? Mesela ayrı saksılarda yer alan iki bitkiyi düşünelim.
Bu bitkiler ise kimyasallar salgılayarak iletişim kurabilirler. Bitkiler çeşitli kimyasal gazlar aracılığıyla çevrelerine bazı uyarıcılar gönderebilirler. Örneğin, bir bitki bir böcek tarafından ısırıldığında kimyasal gazlar salgılayarak çevresindeki diğer bitkileri uyarır. Bu sayede kendini saldırıya hazır konuma getiren diğer bitki, savunmasız yakalanmaz ve hayatta kalma şansı artar.
Yalnızlık Bir Seçimdir!
Şu ana kadar bitkilerin iletişimde hep birbirlerine yardımcı olduğu durumları gördük. Fakat bir orman her zaman kardeşçesine yaşamaz. Bazı ağaçlar yalnızlığı seçer. Daha önce bahsettiğim gibi bazı ağaçların karanlık tarafı da vardır.
Belki şu söylemi duymuşsunuzdur: Ceviz ağacının altında uyursanız, zehirlenirsiniz. Bu durum biz insanlar için pek doğru olmasa da bitkiler için kesinlikle doğru. Bir ceviz ağacını gözlemleme fırsatınız olduysa, genellikle etrafında başka bitkilerin olmadığını fark etmişsinizdir.
Bunun sebebi ise ceviz ağacının sülfür gazı salgılamasıdır. Sülfür gazı sayesinde çevredeki bitkilerin gelişimini engeller ve yeni çıkanları ise öldürür. Bu sayede kendi yaşamı için gerekli olan çevresindeki imkânlardan daha çok yararlanmış olur.
Bu tamamen zalimce bir hareket gibi gözükse de aslında onun da sadece bir amacı vardır: Hayatta kalmak. Çünkü çevresinde daha az rakibin olması, hayatta kalma şansının artması demektir.
Ceviz Ağacı
Gördüğümüz gibi sessiz ve bilge duran ağaçların altında mantarların sağladığı devasa bir iletişim ağı yatmaktadır. Zaman zaman bu ağ aracılığıyla ve kimyasalların diliyle birbirleriyle konuşabiliyorlar.
Bu yazımızı Leonardo Da Vinci’nin şu sözleriyle bitirelim: ‘“Eğer görmeyi öğrenirseniz, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark edersiniz.”
Yeter ki bakış açımızı değiştirelim…
*** Alıntıdır***
Groot – Galaksinin Koruyucuları
Sizi dünyanın en eski topluluğuyla tanıştırayım: Ormanlar. Henüz biz insanlar dünyada var olmamışken bile bu topluluk vardı ve bu topluluk gizli bir iletişim ağına sahipti.
Bu Ağın Gizli Kahramanları: Mantarlar
Evet, mantar dediğimizde birçoğumuzun aklına Şirinler’in evi olan kırmızı şapkalı canlılar gelir. Ancak kırmızı şapka yalnızca buzdağının görünen kısmıdır. Toprağın altında “miselyum” adı verilen olağanüstü bir iletişim ağı bulunur.
Mantarlar, kök benzeri bu yapı sayesinde birçok ağaca bağlanabilir. Ağaçlar da bu miselyum ağını kullanarak birbirleriyle konuşabilir, alışveriş yapabilir, bilgi verebilir ve hatta savaş bile açabilirler. İnternet ağına benzerliğinden dolayı bu ağa, internet için kullanılan “world wide web” (www) terimine atıfta bulunarak “wood wide web” adı verilmektedir. Evet, tıpkı internetin de bir karanlık ağı (Dark Web) olması gibi ağaçların iletişiminde de bazen karanlık taraflar olabiliyor. Ve bu ağı, savaş açmak, birbirlerini zehirlemek ya da yok etmek için kullanabiliyorlar. Yazının son kısmında bu konuya tekrardan geleceğim.
Peki Bu Gizemli Ağ Nasıl Çalışıyor?
Bu mantar ağını keşfeden bilim insanı Suzanne Simard ve ekibi ormanda bir deney yapıyor. Bu deneyde iki ağaç ve o ağaçlara bağlanmış bir mantar inceleniyor. Suzanne Simard bu ağaçlardan birine radyoaktif karbon veriyor ve diğer ağacı hiç ışık almaması için tamamen kapatıyor. Işık alamayan ağaç fotosentez yapamaz ve yaşaması için gerekli olan besini üretemez. Radyoaktif karbon kullanılmasının sebebi ise karbon hareketini kolayca gözlemlemek. Radyoaktif bir maddeye Geiger sayacı adı verilen ölçüm cihazlarını yaklaştırdığınız zaman “kıkkh” sesi duyulur ve maddenin hareketi kolayca gözlemlenebilir. Yani bu deneyde Geiger sayacı hareketin algılanmasını sağlayan bir sensör gibi kullanılmıştır.
Simard bir süre bekledikten sonra Geiger sayacını alıp üstü kapalı olan ağacın yanına gidiyor. Ve sonra o müthiş sesle karşılaşıyor: Kıkkh. Bunun yalnızca bir açıklaması olabilirdi. Ağaçlar kendi aralarında konuşmuş olmalılardı. Sol taraftaki yardımsever ağaç mantar ağını kullanmış ve sağdaki zavallı ağaca karbonlarını yollamış olmalıydı.
Sanki zavallı olan “Hey dostum, bir manyak benim üstümü kapadı da fazla karbonun varsa yollayabilir misin?” demiş ve yardımsever olan “Lafı bile olmaz dostum, hemen yolluyorum” demişti.
Bu Ağ Yalnızca İki Ağacı mı Birbirine Bağlıyor?
Hayır, aynı bilim insanlarının yaptığı çalışma gösteriyor ki yaklaşık 100 ağaçtan oluşan bir ormandaki büyük bir ağaç, ortalama 47 farklı ağaçla iletişim halinde olabiliyor. Bu aynı zamanda büyük ağaçların ya da diğer adıyla anne ağaçların bilinçsiz kesilmesi halinde ormandaki bağlantıların %47’sinin yok olması anlamına geliyor.
Bu yüzden orman yangınları ya da bilinçsiz ağaç kesimleri gibi durumlar, diğer ağaçları da etkileyebilir ve sonuçta tüm ormanın yok olmasıyla sonuçlanabilir.
Mantarlar Neden Kuryelik Yapıyor?
Mantarlar ağaçların iletişimi için olmazsa olmaz bir role sahip. Belki aklınıza şu soru gelmiş olabilir: Mantarlar neden ağaçlara yardım ediyor ki? Bu getir götür işi tamamen karşılıksız mı?
Hayır. Mantarlar topraktan değerli mineralleri almakta iyidirler fakat fotosentez yapamazlar, yani kendi besinlerini üretemezler. Ağaçlar ise kendi besinlerini üretmek konusunda oldukça başarılılardır. Bu yüzden ağaçlar, ürettikleri besinlerin bir kısmını bu kuryelik karşılığında mantarlara verirler. Mantarlar da topraktaki fazla mineralleri ağaçlara verir ve onlar arasındaki iletişim görevini üstlenir. Yani aslında iki tarafından da memnun olduğu, mutualist bir alışveriş vardır ağaçlar ve mantarlar arasında.
Mantar Ağı Olmadan İletişim Mümkün mü?
Tamam, ormanda topraktaki mantarları kullanarak iletişim sağlanabildiğini öğrendik. Peki ama etrafta mantarların olmadığı, ayrı ortamlardaki bitkiler de konuşabilir mi? Mesela ayrı saksılarda yer alan iki bitkiyi düşünelim.
Bu bitkiler ise kimyasallar salgılayarak iletişim kurabilirler. Bitkiler çeşitli kimyasal gazlar aracılığıyla çevrelerine bazı uyarıcılar gönderebilirler. Örneğin, bir bitki bir böcek tarafından ısırıldığında kimyasal gazlar salgılayarak çevresindeki diğer bitkileri uyarır. Bu sayede kendini saldırıya hazır konuma getiren diğer bitki, savunmasız yakalanmaz ve hayatta kalma şansı artar.
Yalnızlık Bir Seçimdir!
Şu ana kadar bitkilerin iletişimde hep birbirlerine yardımcı olduğu durumları gördük. Fakat bir orman her zaman kardeşçesine yaşamaz. Bazı ağaçlar yalnızlığı seçer. Daha önce bahsettiğim gibi bazı ağaçların karanlık tarafı da vardır.
Belki şu söylemi duymuşsunuzdur: Ceviz ağacının altında uyursanız, zehirlenirsiniz. Bu durum biz insanlar için pek doğru olmasa da bitkiler için kesinlikle doğru. Bir ceviz ağacını gözlemleme fırsatınız olduysa, genellikle etrafında başka bitkilerin olmadığını fark etmişsinizdir.
Bunun sebebi ise ceviz ağacının sülfür gazı salgılamasıdır. Sülfür gazı sayesinde çevredeki bitkilerin gelişimini engeller ve yeni çıkanları ise öldürür. Bu sayede kendi yaşamı için gerekli olan çevresindeki imkânlardan daha çok yararlanmış olur.
Bu tamamen zalimce bir hareket gibi gözükse de aslında onun da sadece bir amacı vardır: Hayatta kalmak. Çünkü çevresinde daha az rakibin olması, hayatta kalma şansının artması demektir.
Ceviz Ağacı
Gördüğümüz gibi sessiz ve bilge duran ağaçların altında mantarların sağladığı devasa bir iletişim ağı yatmaktadır. Zaman zaman bu ağ aracılığıyla ve kimyasalların diliyle birbirleriyle konuşabiliyorlar.
Bu yazımızı Leonardo Da Vinci’nin şu sözleriyle bitirelim: ‘“Eğer görmeyi öğrenirseniz, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark edersiniz.”
Yeter ki bakış açımızı değiştirelim…
*** Alıntıdır***