1 numara olma isteği

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Sheriff
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Sheriff

Kayıtlı Üye
Klavyeye bakıp dakikalarca başlangıç cümlesini düşünmektense... Her neyse: sadece içimi bir şekilde dökmem gerekiyordu ve geri kalanı umrumda bile değil.
Sorun şu ki kafamda hiçbir zaman bir konuda başarılı olamayacağım düşüncesi var ve yer ediyor uzun zamandan berli. Sebebi geçmişim olabilir diyorum ama bilemiyorum. Babamı 4 yaşında hiç tanımadan kaybetmem ve sadece birkaç anı hatırlamamda ayrı bir sorundu benim için.

Küçükken çok fazla ezilen ve yaşıtlarım tarafından hep dalga geçilen ciddiye alınmayan birisiydim, ama her koşulda onları affedip iyi ilişkiler kurmak ve iyi geçinmek için elimden geleni yapardım, ama her fırsatta bana karşı hakaretler aşağılayıcı sözler söyler ve dalga geçerlerdi, bu o kadar karmaşık hale gelmişti ki 1 yıl boyunca bir çocuk en yakın arkadaşımla birlikte dalga geçiyordu, ben ise sesimi çıkarmayıp sabrediyordum. Şunu çok açık bir halde söyleyebilirim ki o zaman iyi, sempatik, herkese eşit davranan çok iyi birisiydim ve bunu karşılıksız olarak herkese yapıyordum. o çocuğa hiçbir şey yapmamıştım ve benimle sürekli uğraşıyordu. Resmen düşmanım olmuştu. Daha sonra bir kıza aşık olmuştum ve şundan eminim ki ben başka birisini o şekilde sevmedim... Ama kızla sadece 1 ay beraber olmuştuk ve ben kıza çok bağlıyken beni saçma bir nedenle bırakması beni çok üzdü ve 1 yıl boyunca deprosyanda kaldım.

Daha sonra kendimi kurtarmam gerektiğini anladım ama bana yardım eden kimse yoktu ve daha anlatmadığım kadar çok sıkıntılı bir dönem geçirdim. Beni kırılamayacağım kadar çok kırdılar ve bir özürü bile çok gördüler ve kendi hayatlarına devam ediyorlar. Kendime yeni bir başlangıç yapıyım dediğimde her defasında yere çakılıyordum.

Ve hala kendime çok harikasın, iyi olman gerek, sakin ol diyorum ama bugüne kadar yaşadıklarımın sadece küçük bir kısmını size paylaştım. Sorun şu ki: ben hala Allah'a dua ediyorum ki bana insanların ibret alacağı başarı vermesini, Bitmeyen bir zenginlik ve bolluk vermesini ve o zenginliği ihtiyaç sahiplerine ve iyi insanlara vermek istiyorum. Ve insanların '' Bu aptalın orda ne işi var?'' demelerini ve içimde yanan ateşi körüklemelerini ve en tepeye çıkmak istiyorum ve arkamı dönüp onlara bütün nefretimi kusmak istiyorum. Ama sürekli içimdeki bir şey '' sen birinci olamazsın, en fazla 2. olursun'' diyor ve bu beni delirtiyor. Ve kurduğum her hayale yanımdaki insanların karşı çıkması ve çok büyük şeyler düşünüyorsun demeleri beni sinir ediyor. Bana sorun yaşatan herkesin canını okumak istiyorum ve bunu sadece kendim için değil, canı yanan her insan adına yapmak istiyorum.

Buraya yazmazsam kendimi tüketeceğimi biliyorum ve okuyanında kafasını şişirdim ama 1 gram umrumda bile değil.


Şimdi size soracağım soru şu ki: Neden 1 numara olmak kafamda sürekli sorun ve neden sürekli 2. lik beni çekiyor gibi hissediyorum? Oysa 1. olmak isterken ben ?
 
1. olmak isteyen orjinal sen.
2. olmak isteyen çevren tarafından şekillenen imitasyon sen.

Önemli olan önce hangi seni hangi besinle beslediğindir.
1. seni hırs ve intikamla beslersen orjinallikten çıkar ve başka bir imitasyona dönüşürsün. Orjinalliği kaybettiğini bilir ve içten içe kendini tüketirsin.
2. seni hiç besleme bırak açlıktan ölsün, göz ardı et.

1. seni o saf çocuklukta aldığın besinlerle takviye et, zorla 1. senin ağzına kin, pislik, düşmanlık sokmaya çalışan veya hayallerini küçümseyen zavallıların yöntemiyle besleme. Bu kadar basit özü. Bunu hayatına uyarlamaya çalış. Biraz tersine mühendislik gibi karmaşık ve zor olabilir ama yapılabilir. Kolay gelsin.
 
1. olmak isteyen orjinal sen.
2. olmak isteyen çevren tarafından şekillenen imitasyon sen.

Önemli olan önce hangi seni hangi besinle beslediğindir.
1. seni hırs ve intikamla beslersen orjinallikten çıkar ve başka bir imitasyona dönüşürsün. Orjinalliği kaybettiğini bilir ve içten içe kendini tüketirsin.
2. seni hiç besleme bırak açlıktan ölsün, göz ardı et.

1. seni o saf çocuklukta aldığın besinlerle takviye et, zorla 1. senin ağzına kin, pislik, düşmanlık sokmaya çalışan veya hayallerini küçümseyen zavallıların yöntemiyle besleme. Bu kadar basit özü. Bunu hayatına uyarlamaya çalış. Biraz tersine mühendislik gibi karmaşık ve zor olabilir ama yapılabilir. Kolay gelsin.

Chill... Öncelikle teşekkür ederim ama hırsıma ve öfkeme sahip olamayan tarafımdayım şu an ve bu siniri ve öfkeyi kullanmak beni rahatlatıyor, işin garibi eski halime dönmek ve herkesi affetmekte çok kolay ama bunu yaparsam benzinsiz giden bir araba olurum diye korkuyorum ve kendimi diğer adama bıraktım ve eski halime göre daha az üzgünüm ama doğru olan hangisi bilemiyorum...
 
Chill... Öncelikle teşekkür ederim ama hırsıma ve öfkeme sahip olamayan tarafımdayım şu an ve bu siniri ve öfkeyi kullanmak beni rahatlatıyor, işin garibi eski halime dönmek ve herkesi affetmekte çok kolay ama bunu yaparsam benzinsiz giden bir araba olurum diye korkuyorum ve kendimi diğer adama bıraktım ve eski halime göre daha az üzgünüm ama doğru olan hangisi bilemiyorum...
Doğru olanın hangisi olduğunu bildiğin için seni ikna etmemizi istiyorsun. Çünkü diğerinin bunca yıldır daha çok beslenip, 1. olan seni köşeye sıkıştırdığının farkındasın. 1. olan seni besleyip büyütmek yorgun olan bünyene ağır ve zahmetli geliyor. Bu zahmet için ikna edilmek istiyorsun. İknaya ihtiyacın yok zira kendini besleyen kendinsin. Doğruyu yanlışı bilen de kendinsin. Kontrolü elinde tutan da kendinsin. Bu doğruları bilip hareket ettiğimizde, tercih ettiğimiz hareketlerin sonucunda içinde dalgalanma yaratan vicdan da kendine ait emniyet kilidi. Vicdanın yarattığı dalgalanmaların kıyıya vuran kısmı bu ikna edilme amacı taşıyan yazın.
 
Doğru olanın hangisi olduğunu bildiğin için seni ikna etmemizi istiyorsun. Çünkü diğerinin bunca yıldır daha çok beslenip, 1. olan seni köşeye sıkıştırdığının farkındasın. 1. olan seni besleyip büyütmek yorgun olan bünyene ağır ve zahmetli geliyor. Bu zahmet için ikna edilmek istiyorsun. İknaya ihtiyacın yok zira kendini besleyen kendinsin. Doğruyu yanlışı bilen de kendinsin. Kontrolü elinde tutan da kendinsin. Bu doğruları bilip hareket ettiğimizde, tercih ettiğimiz hareketlerin sonucunda içinde dalgalanma yaratan vicdan da kendine ait emniyet kilidi. Vicdanın yarattığı dalgalanmaların kıyıya vuran kısmı bu ikna edilme amacı taşıyan yazın.

Bir nevi haklısınız, gerçekten... Olayı daha kısa hale getirerek tekrar soruyorum o zaman: Duygusuz, iyi, sakin, sessiz, düşünceli, yardımsever ama bir o kadarda kırılgan ben mi olmalıyım? yoksa duygularını insanlarla paylaşan, yeri geldiğinde iyi yeri geldiğinde kendini düşünen, mutlu, insanları neşelendiren, insanların ezemediği, insanların ona söylediği kötü şeyleri umursamayan ben mi olmalıyım?

Kendim çok düşündüm ama şu anki halimle yeterince mutluyum ve beni yıkabilen hiçbir şey yok, ben seçimimi şimdiki adam diye seçiyorum ama hangisi insanlara daha iyi olur bilemem. Bu durumda kendimi düşünemem çünkü yıkılmayan bir psikoloji sahibi oldum bütün yaşadıklarımdan sonra.
 
Buddha ne diyor: "Bırakmayı öğrenin. Mutluluğun anahtarı budur."
Ego her zaman en üstte, her şeyi bilen, her şeyi yöneten, her şeye karar veren kişi olmak ister, düşmanlarını yok etmek, onları paramparça etmek ister ve bu sayede mutlu olacağına kendini inandırır. Hazreti Muhammed islamiyeti tebliğ için Taif'e gittiği zaman Taif halkı peygambere küfürler yağdırır, yüzüne tükürür, her tarafını yara bere içinde bırakarak Taif'ten kovar. Bunun üzerine Cebrail gökten iner ve Peygamberin yanına iner: "Ya Muhammed! Emret şu dağları taif halkının başın yıkayım, onları helak edeyim." Peygamber cevap verir: "Hayır ya Cebrail! Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar."
Egosuna yenik düşen her insan ne yaptığını bilmez, herkesi düşman, hayatı bir savaş alanı olarak görür. Ego hiçbir zaman mutlu olmaz, yalnızca "Şunu yaparsam, şöyle olursam, şu insan hayatımda olmazsa" diye telkinler vererek mutluluğunun yalnızca istediklerinin olmasına bağlı olduğunu söyler. Everest'e tırmanıp sayılı insanlar arasına girebilirsin, fakat mutluluğun pek sürmeyecek, egon diyecek ki: "Tamam bu kadar mutluluk yeter. Şimdi Ay'a tırman!"
Sen hep para, mal, mülk, sosyal savaşlar içerisinde hayatını geçirirken bir bakacasın ki yolun sonuna gelmişsin ve egon seni hain bir arkadaş gibi ölüme terk edip "Seninle işim bitti, ölüme terk ediyorum. Ne halin varsa gör." diyecek.
Topraklar fethetmiş, devletler yıkmış, dünyaya hükmetmiş Sultan Süleyman Han bile ölmeden önce "Bir elimi tabutun dışına çıkarın ki dünya ahalisi anlasın: Koca Süleyman bile bu dünyadan eli boş gitmiştir." demiştir.
Ego ister, ego savaşır, ego hırs yapar, hep daha fazlası, hep daha iyisi...Mutluluğu telkin eder ama vermez. Çünkü mutluluk dışarıdan değil içeriden gelir, bir şey yapmana, bir şey olmana ihtiyaç yoktur. Bir ağaca bak, onun daha iyi olmaya ihtiyacı var mı ? Savaşları var mı ? Hırsları var mı ? O nasılsa öyle, ve emin ol ki bu halinden sonuna kadar mutlu.
Egonu toplum yaratır, ismi sana toplum verir, "Şu olmalısın." "Bu olmalısın." diye toplum sana bir şeyleri aşılar, sana ünvan verirler, sana görev verirler...Fakat Tanrı seni böyle yaratmadı, sana bir isim, bir ünvan vermedi. O sana dedi ki: "Bak! Seni olduğun gibi yaratıyorum, nasılsan öylesin, daha fazlası olmana ihtiyacın yok. Özel olmaya, farklı olmaya, bir ünvana sahip olmaya ihtiyacın yok ve ben isteseydim muhakkak ki zaten seni öyle yaratırdım fakat ben seni böyle yarattım ve sen bu yüzden zaten özelsin, özel olmaya çalışanlar basit insanlardır. Özel insanın özel olmaya ihtiyacı yoktur. Parmak izin farklı, düşüncelerin farklı, yaşam tarzın farklı..Sen zaten özelsin ey kulum! Sen benim eserimsin, ben seni sevmesem yaratmazdım."
Egona kanma dostum, o bir dikenli yol gibidir. Sana yolun sonunda mutluluk olduğunu söyler fakat yolun sonuna varmadan dikenler seni delip geçer ve yolu bitiremezsin. Everest'e tırmanmak zorunda değilsin, bir kenarda dur ve manzaranın tadını çıkar, fark edeceksin ki: Mutluluk zirvede olmak değil, mutluluk neredeysen oranın keyfini çıkarmaktır. :)
Sevgiyle kal...
 
Beyninin içinde duran diğer kişilik sürekli seni yiyip bitiriyo di mi ? O nu ne kadar dikkate alırsan, konuşursan, susturmaya çalışırsan veya ilgi gösterirsen o kadar seni yer. Değişim hiç kolay olmamıştır hayatımda. Ben de senin gibi hep yere çakılırdım. Ama insan değişim denilen şeyin yere çakılmayan kişilik anlamına geldiğini sanıyor maalesef.
Benim gibi içinde hırs ve intikam isteği doğmuş :/ Ben şahsen intikam için kas yapmaya , maddi imkanlarım olmadığı için evde çalışmaya başlamıştım. 1.ci ayın sonunda karın kaslarım yeterince ortaya çıktı bile. Önemli olan imkan değil azim. Benim başvurduğum intikam için kas falan bunlar hep kendimi avutmak için yaptığım hikayeler. Senin gibi bir arkadaşım vardı. Çok severdim hatta dün yine konuştuk. Çocuk sürekli eziliyor sürekli size haddinizi bildiricem diyordu. Böyle böyle 6 sene geçirdik ve en sonunda birlikte bulunduğumuz ortamdan ayrıldık. Ben onu çok severdim. Tüm sınıf çocuğun üzerine gittiğinde bile o çocuğu savunduğum oluyordu. Hatta arkadaşlar da itiraf etmişti vurunca bi daha vurasın geliyor falan. Kendini ezdirmemeye çalış. Bence Hem fiziksel hem de zihinsel güçlenmen gerekiyor. Vücudunu geliştirmeye başladıkça özgüvenin artacak ve zihnini geliştirmeye başladıkça ortamlarda ezilmeyeceksin. Karşıdakini ezmek yerine kendini yükselt. Eğer böyle yaparsan karşıdaki zaten ezilir :) İyi forumlar
Sevgi ve ışıkla. Allaha emanet olun
 
Haksızlıklar karşısında tepki göstermek, yapılan bir kötülük karşısında kendi hakkını savunmak, gördüğün muameleye göre karşılık vermek ne zamandan beri kötü olmak oldu ki?

Zaten bence asıl mantıksız olan şey, size tokat atan birine diğer yanağınızı uzatmanızdır.
Bu zamana kadar size bu kadar haksızlık ediliyor, fakat siz çoğu zaman ağzınızı açıp tek kelime bile etmiyorsunuz belki, karakterinizden kişiliğinizden ödün vermek istemiyorsunuz bunu da anlıyorum.
Ama verdiğiniz bu tepkiler sizi daha iyi, onları daha kötü yapmıyor.

Yok yere insanların canını yakın ya da olmadık tepkiler verin demiyorum.
Ama ağırlığınızı bir yerde koymanız gerektiğini eminim siz de biliyorsunuz yoksa hayatınız boyunca ezilmeye, aşağılanmaya mahkum olursunuz.
İlerleyen yaşlarda işin boyutu da değişir, yaşınız büyüdükçe ezilme, aşağılanma seviyeniz de kat be kat artacak.
Neden insanların sizi kullanmasına, üzmesine, sizin üzerinden prim yapmasına izin veresiniz ki?

Kötü bir davranışa maruz kaldığınızda, kötü bir karşılık vermek bence asıl olması gereken şeydir.
İyi davranılacak insan var, kötü davranılacak insan var.
Siz her türlü davranışa iyi karşılık vermeye çalışırsanız bu iş sizin karakterinizden, kişiliğinizden, iyi kalpliliğinizden çıkar.

Bence bazı şeyler sizi kendinizi değiştirmek zorunda bırakmadan siz kendinizi değiştirin.
Çünkü eninde sonunda isteyerek ya da istemeyerek değişeceksiniz, kimse hayatı boyunca polyanna kalmıyor maalesef.
Gördüğünüz haksızlıkların, kötü muamelenin boyutu arttıkça siz de bir süre sonra bu dünyada her zaman tatlı dille işlerin yürümediğini anlayacaksınız.

Yani şunu demeye çalışıyorum, evet belki çok iyi birisiniz, belki çok vicdanlı merhametlisiniz.
Ama insanlar sizin gibi değil. Ve bu toplumda çoğu zaman yer edinebilmek için "iyi"den fazlası olmak, hakkınızı savunmak, gerektiği yerde "kötü" olmak zorundasınız.
Olursunuz olmazsınız seçim size kalmış, fakat eninde sonunda zararını da faydasını da siz göreceksiniz.

Siz zaten içten içe hangi durumda nasıl karşılık vermenin doğru olduğunu biliyorsunuz da, sonradan vicdan azabı çekmekten korkuyorsunuz bence.
Bırakın, içinizden nasıl davranmak geliyorsa öyle davranın.
Bu "siz"siniz, kendinizden ne kadar kaçabilirsiniz ki?
 
Beyninin içinde duran diğer kişilik sürekli seni yiyip bitiriyo di mi ? O nu ne kadar dikkate alırsan, konuşursan, susturmaya çalışırsan veya ilgi gösterirsen o kadar seni yer. Değişim hiç kolay olmamıştır hayatımda. Ben de senin gibi hep yere çakılırdım. Ama insan değişim denilen şeyin yere çakılmayan kişilik anlamına geldiğini sanıyor maalesef.
Benim gibi içinde hırs ve intikam isteği doğmuş :/ Ben şahsen intikam için kas yapmaya , maddi imkanlarım olmadığı için evde çalışmaya başlamıştım. 1.ci ayın sonunda karın kaslarım yeterince ortaya çıktı bile. Önemli olan imkan değil azim. Benim başvurduğum intikam için kas falan bunlar hep kendimi avutmak için yaptığım hikayeler. Senin gibi bir arkadaşım vardı. Çok severdim hatta dün yine konuştuk. Çocuk sürekli eziliyor sürekli size haddinizi bildiricem diyordu. Böyle böyle 6 sene geçirdik ve en sonunda birlikte bulunduğumuz ortamdan ayrıldık. Ben onu çok severdim. Tüm sınıf çocuğun üzerine gittiğinde bile o çocuğu savunduğum oluyordu. Hatta arkadaşlar da itiraf etmişti vurunca bi daha vurasın geliyor falan. Kendini ezdirmemeye çalış. Bence Hem fiziksel hem de zihinsel güçlenmen gerekiyor. Vücudunu geliştirmeye başladıkça özgüvenin artacak ve zihnini geliştirmeye başladıkça ortamlarda ezilmeyeceksin. Karşıdakini ezmek yerine kendini yükselt. Eğer böyle yaparsan karşıdaki zaten ezilir :) İyi forumlar
Sevgi ve ışıkla. Allaha emanet olun

eski bene A diyelim ve şimdiye ise Sheriff diyelim :) ve açık olarak söylüyorum Sheriff sayesinde ezilmekten, utanmaktan, yıkılmaktan, insanlar tarafından saygı görmeyi, güçlü olmayı öğrendim. Ama en önemlisi ise şuydu ki: Ben kendimden nefret ederdim yaptığım hatalardan dolayı ama Sheriff kafamda orutmaya başladıktan sonra kendimi sevmeyi öğrendim, başkasının sevgisine muhtaç olmamayı... Ve ayağa kalktım onun sayesinde ve şimdi ne kadar kötü duruma düşersem düşeyim benimki ego değil, kendime duyduğum sevgi ve saygı olduğunu biliyorum. Ve şuna eminim ki benimle uğraşan insanların iyi yönlerini 1 defa anca görmüşümdür. Bozuk saat misali... Sebebi olmadan her gün kendimi mükemmel hissetmem beni güçlü kılıyor. Ve insanın harika olduğunu düşünmesi ve ona göre hareket etmesi harika bir duygu, tekrar söylüyorum ki bu ego değil sadece sevgi ve saygı... :) teşekkür ederim.
 
olduğun kişi olmaya devam et. eğer 2. olma durumu seni negatif olarak güdülüyor enerjini düşürüyorsa bu duygunun üzerine yoğunlaşarak çalışma yap. Eğer 1. olma duygun seni negatif olarak güdülüyorsa bu defa onu değiştir. hangi duygu seni iyi yönde besliyorsa o duygu doğru olandır.
 
Haksızlıklar karşısında tepki göstermek, yapılan bir kötülük karşısında kendi hakkını savunmak, gördüğün muameleye göre karşılık vermek ne zamandan beri kötü olmak oldu ki?

Zaten bence asıl mantıksız olan şey, size tokat atan birine diğer yanağınızı uzatmanızdır.
Bu zamana kadar size bu kadar haksızlık ediliyor, fakat siz çoğu zaman ağzınızı açıp tek kelime bile etmiyorsunuz belki, karakterinizden kişiliğinizden ödün vermek istemiyorsunuz bunu da anlıyorum.
Ama verdiğiniz bu tepkiler sizi daha iyi, onları daha kötü yapmıyor.

Yok yere insanların canını yakın ya da olmadık tepkiler verin demiyorum.
Ama ağırlığınızı bir yerde koymanız gerektiğini eminim siz de biliyorsunuz yoksa hayatınız boyunca ezilmeye, aşağılanmaya mahkum olursunuz.
İlerleyen yaşlarda işin boyutu da değişir, yaşınız büyüdükçe ezilme, aşağılanma seviyeniz de kat be kat artacak.
Neden insanların sizi kullanmasına, üzmesine, sizin üzerinden prim yapmasına izin veresiniz ki?

Kötü bir davranışa maruz kaldığınızda, kötü bir karşılık vermek bence asıl olması gereken şeydir.
İyi davranılacak insan var, kötü davranılacak insan var.
Siz her türlü davranışa iyi karşılık vermeye çalışırsanız bu iş sizin karakterinizden, kişiliğinizden, iyi kalpliliğinizden çıkar.

Bence bazı şeyler sizi kendinizi değiştirmek zorunda bırakmadan siz kendinizi değiştirin.
Çünkü eninde sonunda isteyerek ya da istemeyerek değişeceksiniz, kimse hayatı boyunca polyanna kalmıyor maalesef.
Gördüğünüz haksızlıkların, kötü muamelenin boyutu arttıkça siz de bir süre sonra bu dünyada her zaman tatlı dille işlerin yürümediğini anlayacaksınız.

Yani şunu demeye çalışıyorum, evet belki çok iyi birisiniz, belki çok vicdanlı merhametlisiniz.
Ama insanlar sizin gibi değil. Ve bu toplumda çoğu zaman yer edinebilmek için "iyi"den fazlası olmak, hakkınızı savunmak, gerektiği yerde "kötü" olmak zorundasınız.
Olursunuz olmazsınız seçim size kalmış, fakat eninde sonunda zararını da faydasını da siz göreceksiniz.

Siz zaten içten içe hangi durumda nasıl karşılık vermenin doğru olduğunu biliyorsunuz da, sonradan vicdan azabı çekmekten korkuyorsunuz bence.
Bırakın, içinizden nasıl davranmak geliyorsa öyle davranın.
Bu "siz"siniz, kendinizden ne kadar kaçabilirsiniz ki?

Hislerimi yüzde yüz yazabildin seni tebrik ediyorum :) ve ayrıca haklısın... Ben buyum ve bu olarak ölümsüzlüğümü elde edene kadar öylede kalıcam :)
 
Çocukken bende çok aşağılanan birisiydim öğretmenlerim bile beni küçük düşürürdü insanların yanında, hiç dostum yoktur mesela . Şimdi geriye dönüp baktığımda benimle alay eden insanların feci halde olduğunu görüyorum ama ben onlar gibi vicdansız olmadığım için onlara üzülüyorum .İlahi adalet elbet herkese vurur ya 10 yıl sonra ya 100 yıl sonra senin haberin olsa da olmasa da .İnsanların hayallerini küçümsemesine ve bunu seni üzmesine sakın izin verme hırsının bile seni kötü etkilemesine izin verme ha 1 ol ha 2 ol sen sen olmaktan vazgeçme yeter ki .
 
#nsanlardan neden nefret ediyorsun? Onlar sadece insan, güçlerinin zekalarının sınırı belli. Adı üstünde insan, melek değil ya. Hata yapmaları, kötülükleri normal değil mi? Daha sonra herşeyi unutmuşlar ve hayatlarına devam etmişler, rahat bırakmışlar seni. Karşındakini insan olarak görmen lazım, çok yüksek standartların var sanırım hataları kötülükleri unutamamanın sebebi. Senden insansın, onlarda insan. Tanrı böyle yaratmış, olan olmuş biten geçmiş. Çok üzülüyorum böyle yaşanmışlıklara ama üzülmenin nefretin bir faydası görülmemiştir.
#beni üzdüler kırdılar demişsin. Başkalarından vazgeç görme duyma onları. Kırılanda sensin üzülende, eğer yeterince güçlü olsaydın kırılmazdın. Bak benim hayat felsefem şudur, eğer biri bana bir taş attıysa, o taşı durdurmalıyım. Eğer durduramıyorsam, o benim zayıflığım demektir. Dünyayı hiç suçlamadım, zorluklara dayanamayan kendimi suçladım. Eğer bu dünyada yaşıyorsak, zayıf olmak yararsız, ağlayıp kalbini nefretle karartmak ve oturup yardım istemek işe yaramaz. O zaman direk cennete gidelim, hep iyilikler olsa, dünya dünya olmazdı o zaman.
#uyum sağlayan, güçlü olan, kalbini karartmayan mutlu yaşar. Bir söz var, bu dünyada zorluk yaşamamış insan yoktur, güçlü olan çabuk ayağa kalkar. Bu dünyada tek bir kişi gösteremem ben sana, hayatın vurmadığı yok. Herkes bir süre sonra ayağa kalkıp yola devam ediyor. Senin ne farkın var böyle yerde nefret ve acı içinde kalmanı sağlayan? Bak herkes yaralı ama herkes unutuyor ve silkeleniyor. Bu kadar ölüm ve kaousun olduğu bu dünyada, böyle ufak bir darbede düşüp kalkamamak lükse kaçar. Şu dakika itibariyle dünyada en az 1 milyon insan ağlıyor, acı çekiyor, nefret ediyor. İnsanlar hep acı çeker ama yerden israrla ayrılmak istemeyeni hiç görmedim.
#bana kalırsa önce kendinle barışmalısın ve insanları kabul etmelisin. Geçmişi bırak, yerden kalk silkelen zayıf olma. Ve oturduğun yerden dua edip, sihrin gerçekleşmesini bekleme. Çalışmazsan hiç birşey olmaz. Varmı hiiiiç çalışmadan basardım diyen???
Başarı için umut edenler, sadece hayal etmekle yetinirler. Başın sağolsun ama babanda olsa, ensene bir tane çakıp, yürü kendine gel derdi.
Emek verdim yazdım, umarım kızmazsın, kırılmazsın. Cidden güçlü sağlam bir birey olmanı isterim. Yere çakılmayıp sıkı tutunursun umarım
 
Bir insanın çocuklukta aşağılanmalara maruz kalması çok basit bir olay değil bunu sen güçsüzsün güçlü ol diyerek önüne geçmeyiz ileride psikolojik sorunlara sosyofobiye kadar yol açabilecek bir durum .Arkadaş zaten güçlüymüş ki bu zamana kadar sağlıklı bir şekilde bunları atlatabilmiş .Bu arkadaşımızın eksik bir yönü varsa o güç değil öz güvendir . Öz güven eksikliği de yaşadığı şeyleri göz önüne alırsak normal bir şey .
 
[QUgüçlE=Tuzruhu;310kor insanın çocuklukta aşanmalara maruz kalması çok basit bir olay değil bunu sen güçsüzsün güçlü ol diyerek önüne geçmeyiz ileride psikolojik sorunlara sosyofobiye kadar yol açabilecek bir durum .Arkadaş zaten güçlüymüş ki bu zamana kadar sağlıklı bir şekilde bunları atlatabilmiş .Bu arkadaşımızın eksik bir yönü varsa o güç değil öz güvendir . Öz güven eksikliği de yaşadığı şeyleri göz önüne alırsak normal bir şey .[/QUOTE]

Haşa ya, çocukları hiç karıştırmayın şimdi. çocuklar konusunda hassasımdır. Çok üzülürümde...
Dediklerimi tam anlamamışsınız sanırım. Önce insan olmaktan bahsettim, insanlar kötülük yapabilir ve yaralanabilir. Süpermen olunmasını beklemiyorum adı üstünde insan bu.
Herkes yaralanabilir, çocukkende dahil. Neden yaralandın güçsüzsün demiyorum. Halbuki okadar uzun yazmıştım bunumu anladınız şimdi :)
En güçlü dahil herkes yaralanabilir. Ama güçlü olan daha cabuk ayağa kalkar. Yetişkin olunmuş artık ayağa kalkılması lazım değilmi?
 
Ayağa kalkmaya çalışıyor zaten hayallerini gerçekleştirmek istiyor ayaklarının üstünde durmak istiyor ama öz güven eksikliği bunları engelliyor .
 
Yazdiklarinizi sonuna kadar okudum ve uzun uzun cevap yazmaktansa hayatim boyunca ogrenip hayat felsefem yaptigim iki sozu sizle paylasmayi daha yararli buldum. Birincisi " Başkalarına göre yaşyanlar her daim yok olmaya mahkumdur. " ikincisi ise " Hickimsenin sana engel olmasina izin verme ; birsey istiyorsan git ve al ! "
 
Sheriff, özgüven eksikliğin mi var?? Ben sanmıyorum ama öyle diyorlar?

özgüven eksikliğim vardı, hemde çok ciddi anlamda :) ama işte dediğim gibi kendimi diğer adama bırakınca yeni birisi oldum... Zenginlikten bahsetmiştim ; Paraya Allaha çok şükür ihtiyacım yok ama ihtiyacı olanlar var, yardım edemeden bu dünyadan gidersem hayatımın bir anlamı yok gözümde. Başarıyı ise bana saldıranları (atılan taşları :) durdurmak için) kullanıcam.

Ayrıca onlarda insan demişsiniz ve haklısınız :) eskiden empati kurarak onları affederdim ama iş ciddiyeti aşınca, ben haketmediğim davranışları görünce amacım ve yolum belli oldu :) yaşadığım bütün bu olaylar ilerde ne olmam gerektiğini söyledi bana, ne yapmam gerektiğini :) ve kendim bundan sonra hiçbir bayana bağlanmadan sadece kendi kendime bağlı olarak yaşamayı tercih ettim ki kimse bir daha kıramasın diye. Hayatımın şu anki tek amacı yaklaşık 1 sene sonra elde etmek istediğim başarıyı sağlamak ve bu başarıyla insanlara her anlamda yardımcı ve destek olmak. En tepede olmak ve insanlara karşılıksız yardım etmek.

İnsanlardan ben destek ve yardım görmedim, yardıma ihtiyacım olduğumuz zamanlarda bile... Ve kafamda: benim gibi yardım isteyenler olabilir. Düşüncesi doğdu. Yorumlarınızda haklısınız, artık beni üzen insanları ölü olarak görüyorum ki bu yüzden bana etkileri sıfır oluyor. :)
 
Hepimiz bir varoluş sınavının farklı bireyleri,farklı cevaplarıyız özümüzde.
Ne yaşarsak yaşayalım hiçbiri boş değil,iyisi veya kötüsüyle.
Kötülük yapanlara insanca yaklaştığınız için siz asla kaybetmiyorsunuz.Onlar bunun değerini algılama yoksunluğunda olduğu için üzülmeliler.
Muhammed Suresi'nde denildiği gibi(biz isteseydik kalplerindeki mührü çözerdik)

Necip Fazıl üstad diyor ya:''Ağlayabilseydiniz,anlayabilirdiniz''
Anlayamayacaklara göre (ki sağırlar ordusuna senfoniler çalmak gibi) bir rota ve varoluş kaygısı oluşturmamalı.
Benlik algısı dediğimiz kimliğimiz ruhun ışığı ile yolunuzu çizsin istiyorsanız tüm acılarınız,hüzünleriniz,sevginiz,hayalleriniz,korkularınızla siz olmaktan vazgeçmeyin.

''Belki de kazanıyor görünen aslında kaybedendir.Belki de kaybediyor görünen kazanandır'' sözü gereğince huzurunuz daim olsun.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst