An (1) Post Modern Farkındalık

joys

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
642
Tepkime puanı
249
Konum
İzmir
İş
Tekamülü hayırlısı ile tamamlamak İNŞALLAH tıpkı her insan gibi...
“Modern dönem” olarak kabul görmüş olan Aydınlanma Düşünce sisteminde doğanın akıl ve mantık yoluyla anlaşılıp açıklanabileceği inancı vardı. Post modern düşünce ise bu yaklaşımı sorguluyor. İnsanın doğayı ve çevresinde gelişen olayları açıklamak yerine yorumladığını iddia ediyor.
Post modernizm mutlak prensipler ve genele uygulanan ilkeler yerine kişisel tecrübelere önem veriyor. Kişisel olarak açıklanan ve yaşanan tecrübeler elbetteki “görelilik” ve “değişkenlik” içerirler.
“Modern” adı verilmiş olan, fakat günümüzde klasikleşmiş olan bilim döneminde doğa ile insan kopuk ve birbirlerinden bağımsız olduklarından, doğada herhangi bir anlam bulunmadığı inancı vardı. Çünkü nesnel doğada şuur (bilinç) yok olduğu sanılıyordu. Oysa ki post modern bakış anlamsızlık yerine, anlamsız gibi görünen olgularda gizli olan anlamı ortaya çıkarabilmek gayreti içindedir.
Modern bilim kuramları, Kuantum Kuramı ile Özel ve Genel Görelilik Kuramları ve en son Karmaşa Kuramı anlam arayışına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bu kuramlar klasik fizik görüşlerini alt üst etmiş durumdalar. Şu halde elimizde malzeme hazır. Post modern bakış bilimsel açıdan klasikleşmiş olan fakat günümüzde geçerli düşünce tarzı olmaya devam eden kavramları ve varsayımları sorguluyor.
Bunlardan Yerellik, Süreklilik ve Özdeşlik varsayımları bizim olaylara bakışımızı şekillendirmektedir. Bu varsayımlar düşüncemizi belli bir miktarda kısıtlamakta, ikili ya-veya mantığına adeta mahkûm etmektedir.

Örneğin, “Gerçek nedir?” sorusu post modern düşünürler tarafından yeniden ele alınmış ve tartışılmıştır. Jean Baudillard’a göre “Gerçek var olma özelliğini yitirmiştir.” Baudrillard’ın sorgulaması Leipnitz’in sorgulamasından farklıdır. Leipnitz: “Neden varlık vardır ?” şeklinde soru yöneltir. Baudrillard ise: “Acaba yokluk var mıdır? ” şeklinde sorar.
Bu sorgulamadan kasıt varlık-yokluk ikileminin özüne inmek ve bu ikili bakışın getirdiği birtakım sonuçların yapısını bozmaktır. Varlık-yokluk ikilemi olduğu sürece "ben ve öteki" ayırımı da bulunmaktadır. Ben-Öteki ikilemini aştığımızda, yani bu ikili yapıyı bozduğumuzda, ben ile öteki yakınlaşmakta, biri diğerini kabul eder duruma gelerek bütünleşmektedir. Ancak yapı bozumculuğu kesin çizgilerle tanımlanabilen bir yöntem değildir. Kendini sürekli yenileyen “Yaşayan bir felsefe” modeli olarak tanımlanabilir.

Einstein’ın Görelilik kuramı mutlak uzay ve mutlak zaman kavramlarını geçersiz kılmıştır. Hem uzam hem de zaman nesnelerin hızına göre değişmektedir. Burada durağanlık değil hareket önem kazanmıştır. Uzam, nesnelerden bağımsız bir sahne olmaktan çıkmıştır. Şu halde nesnelerin bulunmadığı bir boşluk kavramı da tartışma konusudur. Uzayda karanlık bir bölge bulunması o bölgede hiçbir nesne bulunmaması anlamına gelmez. Örneğin, kara delik denen gök cisimleri öyle kuvvetli bir çekim gücüne sahiptirler ki kara delik içine düşen ışık dahi dışarı çıkamaz. Yani, karanlık yokluk demek değildir.
Yokluk bölgesi veya uzay boşluğu bölgesi bizim bir varsayımımız olmaktadır. Çünkü boş olduğunu sandığımız bölgede dahi “arkazemin radyasyonu” denen ve yaklaşık +4 derece Kelvin (-270 derece Santigrat) olarak saptanmış olan bir elektromağnetik radyasyon (ışıma) bulunmaktadır. Şu halde “varlık” her bölgede vardır ve “yokluk” kavramı sadece metafizik olarak düşünülmelidir.

Post modern yaklaşım insanı ve insanın sezgisel yönünü de içerdiğinden sadece fizik ile bağlantılı olmayıp güncel metafizik kavramların ortaya çıkışına da yardımcı olmuştur. Batıda görülen yeni mistik akımların kaynağını 1968 sonrası yayınlanan post modern kitaplarda bulabiliriz. Günümüzün Post modern tüketici toplumu her türlü ürünlerin yaygınlaştığı ve bir bakıma sığlaştığı bir Pazar yeri gibidir. Toplumda her şey metalaştırılmıştır ve maneviyattan maddiyata sürekli değişen moda akımları halinde sahte bir gerçeklik yaratılmıştır. Yeni bir "yaşam tarzı" olarak reklamlar ve “simülakr” görüntüler bizi kuşatmıştır.
İçinde yaşadığımız çağ bir bakıma “karmaşa” ve “dönüşüm” çağıdır. Çünkü her karmaşık durum sonuçta yeni bir oluşuma yol açar ve sonuçta dönüşüm gerçekleşir. Böylesi bir durumda insan kendini yeniden kurma, oluşturma ve dönüştürme zorundadır. Post modern terimi böylesi bir “kalıplar içine sıkıştırma” olgusuna baş kaldırma ve onunla hesaplaşama gayreti olarak görülebilir. Bu hesaplaşmada merkezi bir yer işgal eden “nesnel gerçeklik” kavramı üzerinde biraz duralım.
Kant’a göre nesnelerin “kendiliği” bilinemez. Bu ifade ancak gözlem için doğrudur. Gözlem yaparak, yani 5 duyu yoluyla, nesnelerin kendiliğini bilemeyiz. Çünkü, gözlem yapmak için önce bir gözleyen bir de gözlenen bulunmalıdır. Bu da iki ayrı kavram gerektirir. Gözleyen ile gözleneni bir bütün olarak kabul ederseniz “öteki” kavramı ortadan kalkar ve bütünsel teklik ortaya çıkar. Bu durum oluştuğunda, nesnelerin ve “öteki” olarak tanımlanmış olan dışımızdakinin kendiliği bilinebilir. Bu bilgi türüne “iç görü” de denebilir.

İşte size Mevlana’nın iç görü ile ilgili bir dörtlüğü:

Bir kimse ki hem içte görür, hem dışta,
Bir başka görür, çılgınlardan başka,
Bambaşka o göz, nasıl görür? Bak, iyi bak
Kimdir o gören? Gözden sıyrılmış da.

Yani gören göz kişinin kendi midir? Yoksa kendi benliğini aşan bir “ilk varlık”, bir töz mı görüyor? Burada tam bir birlik söz konusudur. Kendi içinde bir başka varlık olduğunu söylemiyor. Gözden sıyrılmış, bir bütünlükten söz ediyor. Dönüşen insanların dönemi olan içinde yaşadığımız zaman aralığında, kadim bilgelik ile post modern bakış büyük çapta örtüşüyor ve bizleri ya-veya mantığını aşmaya davet ediyor.

Devamı var.


http://www.gizlimabet.com/threads/26555-An-(2)-Farkındalığın-Ne-Kadar-Farkındayız

http://www.gizlimabet.com/threads/26554-An-(3)-Farkındalık-ve-Anda-Yaşamak

http://www.gizlimabet.com/threads/26557-An-(4)-Farkındalık-Ve-Dialektik-Mantık

http://www.gizlimabet.com/threads/26558-An-(5)-farkindalikta-zen-budizm-ve-sufizm-etkileri

http://www.gizlimabet.com/threads/26653-An-Farkındalıkta-Katılımcı-Anlama(6)

http://www.gizlimabet.com/threads/26654-An-İleri-Düzeyde-Farkındalıkta-Kuantum-Etkiler(7)
 
Üst