Paralel Evrenler’deki “Ben”lerimle Buluşma

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Ekli dosyayı görüntüle 3163
On yaşımdayken bir gece rüyamda, ertesi gün öğleden sonra bana bir yabancının geleceğini, bir adres soracağını ve ondan asla korkmamam gerektiğini söyleyen birşeyler görmüştüm. Üstüne üstlük rüyanın kokusu da vardı ki sanki herhangi bir yabancıya değil de; özellikle kokusundan tanıyacağım bir kişiye, adresi tarif etmemi tembihler gibiydi.
Ertesi gün saat öğleden sonra arkadaşlarımla oyun oynarken aynı zamanda da bekliyordum. Yanıma yanaşan kim olursa kokluyordum ki birden rüyamdaki kokunun aynısına sahip birisi bana doğru gelerek adres sordu ve ben de hemen oyunu bırakarak ona yolu tarif etmiştim. Döndüğümde ise büyük bir görevi yerine getirmenin keyfi içerisindeydim. Beni tereddüt etmeden bu yabancıya yakınlaştıran bir diğer boyuttaki kendimdim. Bunu biliyordum çünkü o kişiye adresi tarif ettikten sonra, ne zaman istersem benim de onun rüyasına girerek birlikte olabileceğimizi söylemişti ve eklemişti: “Ben senin diğerinim.”
1993 yılı bir öğleden sonrasında kendimi derinden saran mutsuz içinde oyalarken çok güçlü bir sesle irkildim: “Paralel evrendeki parçan üçüncü boyuta sıkıştı.” Bu ses, öylesine kesin ve belirgin gelmişti ki kendimi bir an da başka bir alanda, yer çekiminin olmadığı bir zaman diliminde hissetmiştim. Paralel evren de ne demekti? Üçüncü boyuta sıkışan neydi? Sanki birisi misafirliğe gelmiş de gidememiş gibi miydi? Algılamaya çalışıyordum ama zihnim izin vermiyordu; bilmediği bir alanın önüne ‘’tehlikelidir girilmez’’ levhasını çakmıştı resmen. Kendimi tuhaf hissetmeye başlamıştım ve herhangi bir kaynağa başvuramayacak kadar yetersiz şartlar altındaydım. Dahası bana bu konu ile ilgili açıklama yapacak birilerini de tanımıyordum.
Mutfakta Boğulan Bir Kadın
Aradan uzunca bir zaman geçmişti ama ben hala sesin etkisindeydim. Bu etkinin enerjisini boşaltmak için en iyi bildiğim şeyi yapmaya, yani yazmaya kendimi verdim. Kalemimden satırların dökülmesiyle beraber de iki boyut iç içe geçmeye başladı sanki. Bir yanda mutfakta günlük hayatını sürdüren bir kadın vizyonunu yani kendimi izlerken; aynı anda da denizde boğulan bir kadını görüyordum ki iki filmi birden seyretmek gibiydi bu. Ama önemli bir farkla, ben iki filmi de canlı canlı yaşıyordum! Bir yandan mutfağımda oturuyordum, ama bir yandan da nefes alamamayı yaşıyor ve ölmek üzere olduğumu biliyordum. İnsanlara son vedamı yapamadığımı düşününce de ızdırabım daha da artıyordu; ama artık çok geçti, ölüyordum ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu... Derken aniden gözlerimin önünde denizde boğulmaktan son anda kurtarılmış ama yarı baygın halde yere yatırılmış olan bir kadın ve onun etrafını saran insan kalabalığı belirdi. Acil müdahale ekipleri onu hayata geri döndürmeye çalışırlarken sanki beni de bu müdahaleye dahil etmişlerdi ve de aynı anda ikimiz birden nefes almaya başlamıştık.
Eşikte…
Artık yazarken sık sık vizyonlar görüyordum ve bununla birlikte büyük bir bilgi akışı da başlamıştı, tabii aklımdaki soru işaretleri de büyüyordu. Eğer o parçamla bütünleşebilirsem, o zaman iki kişilik birden mi sergileyecektim? Aklımı kaçırma olasılığım ne kadardı? Yoksa bu bütünleşme aynı anda diğer boyutlara da açılmamı sağlayarak, benim bu dünyadaki görevimi mi bitirecekti? Ayrıca çocukluğumdan beri iç içe geçtiğini hissettiğim yaşamlar; şimdimi mi, geçmişimi mi, yoksa geleceğimi mi kapsıyordu?
Tüm bu olan bitene inanmak için kendimi çok zorladım. Zorladıkça da bilgi kendini daha fazla gizledi. Şükürler olsun ki bu hatamı fark etmek de beni kendime getirdi. Aslında bu zorlama falan değildi, kendiliğinden oluşan harika bir deneyimdi. Kendimi bu deneyime bu sefer rüya aracılığı ile ya da çok büyük bir sıkıntı enerjisi ile değil tamamen bilinçli bir şekilde açmaya karar verdim ve de iyi ki de öyle yaptım. O zamana kadar sudan korkan ben, şimdi gayet iyi yüzmeye başlamıştım. Ayrıca gün içerisinde üzerime çöken boğulma hislerim de şifalanmıştı sanki ve yaşamaz olmuştum.
Tüm bu hatırladıklarımın eşliğinde artık birşeylerin olmasını beklemek yerine, kendimi diğer boyutlarda bilinçli bir şekilde görmeyi arzuluyordum. Paralel evren adı verilen kavram, boşluk alanına girilerek; başka bir deneyim alanının yaratılması gibi bir şey olabilir miydi ve ben, bu boşluk alanına kendi başıma girebilir miydim?
Sorularımın yanıtlarını almanın ve yaşadıklarımın ne anlama geldiğini anlamanın eşiğindeydim; ama yardım hiç beklemediğim bir şekilde karşıma çıkacaktı.
Aylardan Mayıs, Yıllardan 2005…
Artık yazılarım vizyonlarla dolu bilinç çalışmalarına dönüştürmüştü. Nitekim bir gece çok yoğunlaşmış biçimde yazı yazarken birden bir varlığı çok güçlü bir şekilde hissetmeye başladım ve biraz sonra adının Loo olduğunu söyleyen bir ejderha karşımda duruyordu.
Loo bana sırtına binmemi ve beni yedinci boyut adını verdiği yere götüreceğini söyledi. Ben yukarı çıkacağımızı zannediyordum ki; Loo, bana gülerek “Neden aşağıda da yaşamların var olduğunu düşünmüyorsun?” diye sordu. Nereye gidiyorduk hiç bir fikrim yoktu, ama kendimi benzersiz bir keyif içinde bulduğumu itiraf etmeliyim. Derken Loo bana, aklımdakileri sorabileceğimi söyledi ve ben de hemen başladım.
Loo, paralel yaşamının amacı ne olacak? Yollarımın kesiştiği benlerimle ilişkilerim ne düzeyde olacak? Boğulan kadın parçam neden bana kendini bu şekilde gösterdi?
Çok boyutlu olarak düşün kendini. Bir kere kesişme değil, bütünleşme olacak. İlişkilerse telepatik düzeyde olacak. Paralel evrende olan diğer ‘sen’lerin bazen senin dikkatini çekmek için travmatik yollara başvururlar. Bu da onlardan biriydi sadece.
Diğer boyuttaki parçalarım, birbirlerini algılayacaklar mı? Yani fiziksel olarak birbirlerini görecekler mi?
Dediğim gibi telepatik düzeyde algılayacaklar. Bir varlık bir düşünceye sahip olduğunda diğer tüm varlıklar da aynı düşünceyi bilirler, ama bu çok zayıf bir frekans içinde meydana gelir. Bazıları ama birbirine yakın olan bazıları buna “telepati” der. Bu iki kadın birbirini fiziksel olarak eğer isterlerse görebilecekler; on yaşında gördüğün kendin gibi. Eğer izin verirsen diğer boyutta olan ‘sen’lerini de görebileceksin, ama onlar önce “telepati” kuracaklar. Birisinin aklına gelen diğerinin de aklına gelecek. “Telepatik yetenek” diye bir şey yoktur; telepati bir yetenek değildir zaten, her insanda doğal olarak vardır. Bilgi akışını hissedeceksiniz. Unutma daha yolun çok başındasın.
Nerden başlayacağımı bilemiyorum?
O kadar basit ki... Sadece kendi yaşamındaki değişimlere bakarak başlayabilirsin.
Peki deneyimleri kim koordine ediyor? Ben mi, diğer ben’lerim mi?
İpuçlarını değerlendirmen için sana hemen bir sır vereyim. Diğer ‘sen’lerinin ne yaptığını anlamak çok kolay. Kendinde ani değişimler olduğu zaman bil ki diğer boyuttaki veçhelerinden-sen’lerinden biri ile bütünleşiyorsundur.
Yani aslında yine benim parçam değil mi?
Kesinlikle.
O zaman bütünleşmenin ana fikri nedir?
Seninle uyumlanmaya çalışan veçhelerin birbirleri ile dans ederek ortaya çok güçlü bir enerji yayıyorlar.
O halde şimdi ‘’bu dansı bana lütfeder misin’’ diyen paralel evrendeki diğer ‘ben’e gitmek istiyorum.
Şimdi seni nereye götürdüğümü düşünüyorsun?
Yedinci Boyutta…
Yedinci boyut demişti az önce bana Loo. Çok heyecanlanmıştım. Aşağıya doğru süzülmeye başladık. Hissettiklerimi, gördüklerimi tarif edeceğim; ancak ne kadar başarılı olacağımı konusunda hiçbir fikrim yok.
Yedinci boyutta her şey kutlama şeklinde yaşanıyor. Aşağıya iner inmez çok coşkulu bir şekilde karşılandık. Ben, yedinci boyuttaki kendimle karşılaştım. Bedenim çok yumuşak bir ışık demeti gibiydi. Boyum biraz daha uzundu. Saçlarım çok uzundu ve mor ve mavi karışımından oluşmuş bir renge sahipti.
Bitkilerle uğraşıyordum. Kendime yaklaştım. Çok huzurlu bir andı. Adım Ahumika’ydı. Hiç konuşmuyorduk. İletişimimiz hisler üzerinden gerçekleşiyordu. Yedinci paralel boyutum bana insanların hamile kalmadan, yedinci boyuta geldiğini anlatmaya başladı. Travmaların olmadığı boyutun enerjisi bu yüzden çok fazlaydı.
Reiki’yi sordum. Bana dünyaya getirdiğimiz Reiki’nin asıl amacının, şifa amaçlı olmaktan öte Kundalini enerjisini uyandırmak olduğunu söyledi. Bizlerin hastalık kodlu olmadığımız için Reiki bu amaca hizmet için değilmiş. Yedinci boyutta Reiki yani yaşam enerjisi kendiliğinden var. Bir yerden gelen enerjilere aracılık etmiyoruz. Dünyanızda hastalıklar artınca Reiki, şifa kodu olarak iş görmeye başladı. Reiki enerjisi, hastalıklara indirgenerek enerjisi düşük düzeyde kaldı. Çok az kişi bunun farkında olarak Reiki ile çalışıyor.
Bundan sonra ilişkimizi nasıl sürdüreceğimizi sordum. Bana istediğim an yedinci boyuta gelebileceğimi ve enerjiyi hissedebileceğimi söyledi. Bitkilerin ve şifanın da dışında da ne sormak istersem; bana, herşeyi anlatabileceğini çünkü artık birbirimizin farkında olduğumuz için enerjilerimizin bütünleştiğini söyledi.
Alıntı.
 
  • Beğendim
Tepkiler: dgo

cathrine

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Eki 2012
Mesajlar
1,046
Tepkime puanı
1,463
Bu paylaşımı çok ilginç buldum ve aklımda bazı sorular oluştu.Bu olay belli insanlara değil herkese olan bir şey sanırım ve bazıları farkında bazıları değil mi?Böyle bir deneyim ya da buna benzer bir deneyim yaşayan insanlar var mı?Çok ilginç geldi,deneyimi olan varsa paylaşır mısınız arkadaşlar?
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Bunu yaşayan insanlar bence var fakat herkes bunun adına başka bir şey der.Kimine göre ben'lerle buluşma kimine göre farklı boyutlarda varlıklarla iletişim kimine göre davet vs.Önemli olan burda şu; manevi güce ve yeterli benlik kontrolüne sahip değilse kişi kısacası yukarda dendiği gibi farkındalığı yetersizse zaten yaşayamaz bu tür deneyimleri.
Hatta bu tür deneyimleri yaşayıp ne olduğunu bilmeden kendince adlandırması sonucunda şizofrenik haller bile doğabilir.
 

cathrine

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Eki 2012
Mesajlar
1,046
Tepkime puanı
1,463
Evet aklıma takılan da bu sevgili Aja,ya farkında değilse insanlar ne yaşadığının ve anlam veremiyorlarsa...bu gerçekten de zor bir durum olsa gerek.Belki de yaşayıp da adlandıramıyoruzdur.Bu yazının nereden alıntı olduğunu söyleyebilir misiniz?Bazı yazılarını okumak isterim.Ayrıca telepatiden de bahsetttiği için ilginç geldi.
 

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Ekli dosyayı görüntüle 3166

Son yıllarda ortaya çıkan Sicim Teorisi, M Teorisi ve Görelilik Teorisi ile Kuantum mekaniğini içine alarak birleşen yeni bakış açısına göre, bizim çok sayıda paralel evrenimiz ve bu evrenlerde yaşayan diğer eşbenlerimiz var.

"Beynin veritabanının derûnunda "çok boyutlu tek kare resim" vardır! Burada geçmiş ve gelecek kavramı bulunmaz. Dejavu’nun kökeninde bu derinlikle iletişim yatar. Holografik gerçeklik bunun temelini anlatır." (1)

İslam'a Göre Paralel Evrenler

"Bu evren içinde yaşayan canlıların diğer bir evrende yaşamaları mümkün olamıyorsa, öteki evrenlerin yaratılış amacı ne olabilir? Bu soruya İslam kaynaklı verilerin çoktan cevap verdiğini görüyoruz. İslami verilere göre, içinde bulundğumuz bu evrenin ismi MILK veya NASUT olarak belirtilmiştir. Bu evrenin ötesinde MELEKUT, LAHUT ve CEBERRUT alemleri (paralel evrenleri) vardır."(2)
1- 2: Ahmet Hulusi

Kur'an da yer alan ayetlere ve hadislere bakıldığında da bizim içinde olduğumuz alem dışında başka alemlerin de var olduğu belirtilmektedir.

"Şu halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah'ındır." (Casiye Suresi, 36)

Evrenimiz ve Paralel Evrenler Arasında Geçiş

Bilim insanlarının hayretle çözmeye çalıştıkları bir başka mevzu da kara delikler (black holes). İşte evrenimiz ve öteki evrenler arasında ki geçiş konusunda kara deliklerin bir tünel görevi gördüğü düşünülmekte. Evrenimizde ki kara deliklerin diğer ucundaysa ak delikler (white holes) olduğu düşünülmekte. İşte bu tünel gördüğümüz evrenle göremediğimiz evrenler arasında ki bir nevi köprü rolünü üstleniyor.

Yine İslam'a göre de "semanın görünmez kapılarından" bahsedilir. Kur'an-ı Kerim'de bahsi geçen "sema", günümüz de uzay-zaman olarak nitelendirilmektedir ve buna göre; bu "semanın görünmez kapıları" için evrenimizin ve göremediğimiz diğer evrenlerin arasında ki bir geçiş kapısı olduğunu düşünebilir.

Bu konuyu okuyanların ilgisini çekebilir

http://www.gizlimabet.com/threads/29838-Dejavu-ve-Paralel-Evrenler
 

focus

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Nis 2010
Mesajlar
414
Tepkime puanı
26
Biz neredeyiz? Kimiz? Burası neresi? Paralel evren de bu evren gibi şans ve biçilmiş roller aynı mı? Hayal etmeyi seviyorum. Düşündüklerimin ya da aklıma gelenin başıma gelmesi mi bu paralel evrenler olayı? Hepimizi bağlayan bir ortak noktada hepimiz az ya da çok bu olaylara maruz kalıyoruz.
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Kur'an da sema ve (uzay) konusu ilgimi çekti herzaman ve bana göre çözülememiş en büyük ve gizemli konudur diğer alemler ..
 

Özlemi özled

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 Ara 2010
Mesajlar
383
Tepkime puanı
22
Konum
İstanbul
İş
DiÄŸer
Bununla alakalı olabilir mi bilmiyorum. Bundan birkaç sene önce çok ağır bir ameliyat geçirmiş sonunda hayata tutunmuştum. Ancak ameliyat olduğum esnada babam kafasını dağıtmak için gazete okurken benimle aynı ad ve soyadda birisinin ölüm ilanını görüyor morali çok bozuluyor .Gazeteyi annem görmesin diye saklıyor.Bizim haberimiz ben taburcu olana kadar olmadı.Fakat günlerce telefonlar öldüm mü acaba diye galeyana gelen dostlarla susmadı. Sonunda babam açıkladı. Ben hasta yatağımda bu kimdir diye araştırdım. Çok enteresan arkadaşlar, benim hastaneye yattığım gece, aynı hastanenin başka bir şubesinde benimle aynı isimde olan bir hanım benimle aynı hastalıktan vefat ediyor. Sonunda ailesine ulaştım. Çok şaşırdı ve ürperdiler. Bana kızları hakkında bilgi verdiler. Daha da enteresan olanı rahmetli bayan hayatımda yapmak istediğim ama yapamadığım şeyleri yapmış, istediğim gidemediğim yerlerde yaşamış ve ulaşmak istediğim kariyere ulaşmış.Yani içimde ukte kalanları gerçekleştirmişti.Bu nasıl bir tesadüftür.Paralel evrenle alakası varmıdır? Sonra sürekli hatırlatıp aileyi üzmemek için irtibatı kestim. Bilmem sizler ne yorum getirirsiniz bu konuya. Bu arada rahmet istedi Allah mekanını cennet etsin
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Hazır Olun! Bambaşka bir evrene adım atmak üzeresiniz…Bu ''alıntı'' ile konuyu biraz daha netleştirip genişletmek istedim buyrun ;


Aslında herşeyin başlangıcında atlatılan bir trafik kazası vardı. O gece Susurluk’tan İzmir’e dönmek için yola çıkmıştık. Şoför koltuğundaydım ve bayağı da yorgundum. Fonda çalan müzik de yorgunluğumu destekliyor ve beni iyice mayıştırıyordu. Balıkesir çıkışına doğru arkadan bir kamyon sıkıştırmaya başladı aracımızı. Sürekli selektör yapıyordu en sağ şeritte olmamıza rağmen. Arkamızda manyağın teki olduğu belliydi. Birkaç kilometre bu gerginlik içinde yolculuğumuza devam ettikten sonra ilk bulduğum yerde sol şeride geçtim ki bu manyak arkamızdan gitsin. Adamın bizi sollamaya da niyeti yoktu hiç ve kenara çekilerek geçmesine izin verdim. Nasılsa geliş gidiş yoldayız diye düşünüyordum. Fakat bilmediğim şey, yol çalışmaları için yolun bir bölümünün kapanmış olduğuydu ve karanlıkta bunu gösteren tabelayı da kaçırmıştım. Karşıdan bir kamyon geliyordu ve ben onu, yol da virajlı olduğu için- diğer yolda sanıyordum. Aslında hızlıca birbirimizin üzerine gidiyorduk; sağımda da arkamdaki manyak vardı ve şerit kapalıydı. Derken arka koltukta uyuyan eşim birden uyandı ve bana “Ne yapıyorsun, kamyonun altına sürüyorsun!” dedi. Bir anda irkildim ve bir büyük hata daha yaparak sağa kırdım. Allahtan o manyak basmış gitmişti o anda ve şeride kamyonuna çarpmadan geçebilmiştik. Az sonra da karşımdaki kamyon yanımızdan geçti. Büyük bir kazayı atlatmıştık, ama ben şoka girmiştim. Sonra da arabayı kenara çekip direksiyonu eşime bıraktım...


Bu olaydan birkaç gün sonra Çeşme’deydik ve denize giriyorduk. O geceden beri şoku atlatamamıştım, ama işin daha da garibi sürekli olarak bir vizyon gözlerimin önünde canlanıyordu. O kaza gerçekleşmişti ve ben kendimizi hastane odasında görüyordum. Ailecek sargılar içinde yatıyorduk. O kadar güçlü ve gerçek bir vizyondu ki odanın kokusunu bile duyuyordum. Fakat bir türlü gördüğümün ne olduğunu anlayamıyordum. Denizin içindeyken yine o hastane kokusu ve vizyon burnuma geldi. Yüzüyordum ama bir yandan da o hastane odasını görüyordum. Şaşkındım ve neler olduğunu anlamaya çalışarak sudan çıktım. Şezlonga oturdum. Bir yandan da eşimle iki çocuğumun denizden çıkışını takip ediyordum. Yavaş yavaş yanıma doğru gelişlerini izledim. Gittikçe yakınlaşıyorlardı. Yanıma geldiklerinde de kafamı kaldırıp eşimin yüzüne baktığımda şoka uğradım. Çünkü karşımdaki yüzün sahibi, bu hayattaki eşim değildi. Karşımdaki insanla evli olduğumu, iki çocuğumuz olduğunu, hatta onunla tanışmamızın hikayesini vs. herşeyi biliyordum. Ama o, benim bu hayattaki eşim değildi, başka birisiydi. Karşımdaki kişiyi, bu hayatımda da yakından tanıyordum ama aramızda duygusal bile ilişki de yoktu. Ağzım açık kalmıştı. Ben şaşkınlıkla ona bakarken, o bana birşeyler anlatıyor bir yandan da havluyla saçlarını kuruluyordu. Bu vizyon bir süre devam ettikten sonra kayboldu ve herşey normale döndü. Karşımda eşim ve çocuklarım vardı. Bildiğim, gerçek dünyadaydım... Acaba?


Çeşme’den döndükten iki gün sonra, İzmir’de bir alışveriş merkezindeydik. Bir cafenin önünde çocuklarımın oyuncakçının önünden ayrılmalarını bekliyordum. İlgisizce kafenin içine bakarken birden kendimi kafede oturuyor gördüm.


Karşımda kırmızı kıyafeti içinde güzel bir kız oturuyordu ve ben de onunla konuşuyordum. Bir filmi izler gibiydim, fakat başrolünde ben vardım ve o anda masada oturan benin hissettiklerini aynen yaşıyordum. Çok yoğun bir andı ve duyguların yoğunluğundan bacaklarımdaki takat kesilecekti nerdeyse. Aniden masada oturan ben omzunun üzerinden döndü ve doğruca bana baktı. Sanki izlendiğini hissetmişti. O anda ürperdim ve görüntü kesildi...


İşte bu deneyimlerden sonra “Paralel Evrenler” konusunu incelemeye başladım. Yaşadıklarım beynimin ürettiği fanteziler miydi; yoksa açıklaması daha zor deneyimler mi yaşamıştım. Fanteziler miydi diyorum, çünkü eşim olarak gördüğüm kişiden Facebook’ta gördüğüm ilk saniyede etkilenmiş ve arkadaş listeme eklemiştim. Fakat bu hayatımda aramızda özel bir ilişki hiç yoktu, sadece birlikte yaptığımız çalışmalar oluyordu. (Peki o kişiyi görür görmez etkilenmemin nedeni neydi acaba?) Kafede oturduğum kişiyi de tanıyordum ayrıca. İkisi de şimdiki hayatımdalardı, ama bambaşka rollerde. Acep beğenilerim bana hayal mi kurduruyordu? Yaşadığımın ne olduğunu sorgulamaya başladım.


Bu noktada sosyal paylaşımda duvarıma “Paralel evrenler’le ilgili deneyimleri olduğunu düşünen arkadaşlar, benimle bu deneyimlerini paylaşabilirler mi?” diye bir mesaj bıraktım. Gelen mesajlardan bazıları cidden hayal ürünü gibiydi; ama beni heyecanlandıran ve ortak özellikler barındıran mesajlar da olmuştu. Aynen benim yaşadığım gibi, kendini bambaşka seçimlerinden ötürü farklı bir senaryoyu yaşarken görmüş kişilerin deneyimlerini okudum. Sonrasında da yaşadığımın hayalden öte bir deneyim olduğunu kabullenmeye başladım. Hayatımda kırılma noktaları olmuştu ve bu noktalarda yaptığım ve yapmadığım seçimlerin her biri bambaşka evrenlerde yaşıyorlardı. Bir başka evrende ben farklı birisiyle evliydim ve yine iki çocuğum vardı. Bir diğer evrende ise ne bu, ne o hayatımdaki kişiler vardı; bambaşka biriyle flört halindeydim. Kimbilir farkında olmadığım daha ne gibi yaşantılarım vardı. Peki bu bilgi benim ne işime yarayacaktı?


Aslında her zaman bu soruyu sorarım kendime: Elinde böyle bir bilgi var madem de senin ruhsal gelişimine nasıl hizmet edecek diye. Soruma uzunca bir süre yanıt bulamadım, hatta elimde daha da çok soru vardı: Hangimiz gerçek Ben’dik? Yaşadığım bu hayatı ben gerçek olarak algılıyordum ve muhtemelen onlar da; peki ben mi gerçeği yaşıyordum, onlar mı; yoksa hepimiz birlikte mi yaşıyorduk? Ayrıca “gerçek” neydi ki? Keza bu bilgi bana neyi anlatıyordu? Ruhsal gelişimim de bana nasıl yol gösterici ve geliştirici olabilirdi?


İyi forumlar :)
 
  • Beğendim
Tepkiler: dgo

Vasilis1st

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Eki 2011
Mesajlar
76
Tepkime puanı
3
Yaş
35
Konum
Κωνσταντινούπολις
İş
σπουδαστής (αμεÏ￾ικανικές μελέτες /4)
Benim bu konuyla ilgili farklı bir teorim var. Bana göre her yaşayan bireyin kendisinin aslolduğu bir evren var, bu evrende sadece kendisi gerçek, diğer insanlarda kendilerinin aslolduğu evrenden gelen birer yansıma. Yani şuan benim yaşadığım evrende sadece ben gerçeğim diğer insanlarda kendi asıl evrenlerinden gelen benim evrenimdeki birer yansıma. Bu şekilde 7 milyar insanın yaşadığını varsayarsak 7 milyar evren var. Herkesin yaşadığı kendisini bildiği evrense onun gerçek evreni olur. Etrafındaki diğer insanlarda kendi evrenlerinden gelen bir yansıma. Bu sanki büyük bir serverda oyun oynayan yada konuşan milyarlarca insanın aynı anda bir araya gelmesi etkileşime geçmesi gibi. Böyle olunca insan kendi gerçek evreninden yansımalarının bulunduğu diğer evrenlere geçiş yapabilir. Farklı benlerle tanışmakta diğer boyutlardaki yansımanla etkileşime geçmek gibi birşey olsa gerek. Kelimelerle kendimi ne kadar ifade edebildim bilmiyorum, belkide biraz saçma gelebilir ama olmayacak şey değil.
 

göçmenoğlu

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Şub 2010
Mesajlar
719
Tepkime puanı
128
Yaş
48
Konum
Manisa merkez
İş
Elektironik müh.
Paralel evrenler halihazırda bir teori bir kuramdır bilimsel olarak araştılılmaya ve kesin kurallara konulmaya muhtaçtır henüz..
 

acid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Kas 2012
Mesajlar
436
Tepkime puanı
397
Aslında fizik ile ilgili birçok şey hala kuram. Einstein'ın teorilerinin sadece küçük bir kısmı bile yüz yıl sonra deneylerle ispatlanmaya ya da çürütülmeye başlandı. Zaten eğer teori üretebilme yeteneği olmasa bugünkü bilgileri elde edebilir miydi insanlar?
Ben bu deneyimlerin açık ortamda anlatabileceğini düşünmüyorum açıkçası. Anlatan rahatsız olacaktır, kendini garip ve kötü hissedecektir. Olumsuz eleştiriler ve ön yargılar dolayısıyla psikolojik olarak yara alacaktır. Ayrıca böyle şeyler bir bilene danışmak dışında gizli kalmalıdır bence.
 
Üst