Vücut Saatleri ve Düğmesi

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Kanser ve depresyon artık önceden teşhis edilebilecek. Araştırmacılar, insanların vücut saatini düzenleyen genetik mekanizmayı kontrol eden kimyasal düğmeyi bulduklarını bildirdi.
California Üniversitesinin “Nature” dergisinde yayımlanan araştırmasında, bu sürecin karmaşık genler içermesine rağmen, tüm mekanizmanın tek bir aminoacid tarafından kontrol edildiği de belirtildi.
Araştırmanın sonuçlarına göre, “Saat” geni ve ortağı “Bmali” vücudun saatini denetliyor. “Bmali” tarafından üretilen bir proteindeki tek aminoacid, vücudun ritmiyle ilgili genetik olaylar zincirini tetikleyen bir değişikliğe gidiyor.
Bu değişiklik, herhangi bir şekilde bozulduğu takdirde, tüm sistemi mahvederek kontrol mekanizmasından kurtulabiliyor.
Araştırmacılar şimdi bu aminoacidin faaliyetini etkileyecek antikorlar üzerinde çalışırken, söz konusu keşfin uyku düzensizliği ve benzer hastalıkların tedavisinde daha etkili ilaçların üretilmesine yardımcı olması bekleniyor.
Çevredeki değişiklikleri sezinleyebilen ve çok hassas bir mekanizma olan vücut saati, uykudan metabolizma ve davranışa kadar birçok fonksiyonu düzenliyor.
Bu mekanizmanın, tüm insan genlerinin yüzde 15′ini düzenlediği tahmin ediliyor. Ritmin bozulmasıyla insan sağlığı olumsuz etkileniyor, uykusuzluk, depresyon, kalp hastalığı, kanser ve sinir bozuklukları ortaya çıkabiliyor.
Sağlık, insanların yaşam biçimiyle doğru orantılıdır. Yaratıcımız insanın saati kurması gibi tüm insanların vücut saatini kurmuş ve bilim adamları da bu saatlerin açıklamasını yaparak gün içerisinde hangi aktivitelerin gerçekleştirilmesi gerektiğini açıklamıştır.

Her işin verimli ve başarılı şekilde yapılabilmesi için ideal bir saatinin olduğu, hangi işin hangi saatte yapılması gerektiği insanların genlerine kodlanmıştır. Başarı ve verimliliğin iş ya da etkinliğin yapıldığı zamanın önemli etkisi vardır.

Neyi ne zaman yapmalı?"

Saat 01.00-02.00: Verimliliğin ve dikkatin en düşük olduğu saatler. Bu saatte hala çalışanlar hata yapmaktadır. Çünkü vücut kendini uykuya ayarlamıştır. Görme ve refleksler zayıftır, istatistiklere göre bu saatlerde yapılan trafik kazaları oldukça fazladır.

Saat 03.00: Metafizik ve yoğunluk safhası, bu saatlerde insan içe dönüktür, bedensel ve ruhsal olarak karanlık bir safhadır. Melatonin hormonun salgılanması arttığından dolayı kişi tembel ve kararsızdır. Bu saatlerde insanların bunalıma girme ve intihar eğilimleri yüksektir.

Saat 04.00: Vücut kendini yeni güne hazırlamaya başlar ve enerji üretilmeye başlanır. Kan basıncında yükselme ve damarlarda gerilmeler oluşmaya başlar. Bu nedenle 04.00-06.00 saatleri arası enfarktüs krizi geçirme oranı oldukça yüksektir. Kalp rahatsızlığı olanlar ve erken saatlerde spor yapanların dikkatli olmaları gereken bir zaman dilimidir.

Saat 05.00-06.00 arası yeni güne merhaba saatidir, stres hormonu gündüz değerinin yaklaşık altı katına çıkar. Vücudumuz harekete geçer, gece boyu kayıp edilen enerji tekrar yerine konulur. Metabolizma hareketlenir ve günün işleri için enerji ve protein sentezlenir. Artık vücut yeni güne başlamak için hazır pozisyondadır.

Saat 07.00: Organizma uyanmıştır, ancak hala zayıftır, kaslar ve eklemler ısınmamış hala soğuktur, bu saate spor yapmaktan kaçınmalıyız. Spor yerine güzel bir kahvaltı yapmalıyız, sindirim sistemi iyi çalışmaktadır. Karbonhidratlar hiç depo edilmeden direk enerjiye çevrilmektedir. İstediğimiz gibi kahvaltı yapabiliriz.

Saat 08.00: Nabız ve tansiyon yükselmeye başlamıştır. Uyurken yaklaşık 60 olan kalp atım sayımız uyandığımızda sağlıklı bireylerde yaklaşık 72-78 atış arasına çıkar. Çalışmamız için gerekli olan bu kalp artışı kalp krizi riskini de artırabilir. Kahvaltı sonrası içilen sigaralara da çok dikkat edilmesi gereken bir saattir çünkü damarlar her zamankinden daha fazla daralmaktadır.

Saat 09.00-11.00: En etkin çalışma saatleridir. Kısa süreli bellek en yüksek seviyede olup bu saatler yoğun çalışma için en uygun ve en verimli saatlerdir. Aynı zaman da konsantrasyon ve mantıklı düşünüp karar vermek için en ideal saat olarak göze çarpmaktadır.

Saat 12.00-14.00: Yorgunluğun baş göstermeye başladığı saatlerdir. Dikkat dağılmaya başlamış ve uyku hali oluşmuştur. Beyine giden kan miktarı azalmaya başlamıştır. Çünkü öğle yemeği saati gelmiş kan sindirim için yoğun olarak mide tarafından kullanılacaktır. Öğle yemeğinin ardından uyku hali iyice bastıracaktır. Bu saatlerde öğle uykusu yapabilen kişilerde enfarktüs geçirme oranı yaklaşık yüzde 30 oranında düşecektir.

Saat 15.00: İnsanın kendisini en mutlu hissettiği saattir. Bu saatte mutluluk hormonu endorfinin salgılanması en yüksek seviyeye çıkar. Yeni işler için enerji yeniden gelmiştir, belleğimiz tam yerindedir. İkinci en verimlilik dönemi yaşanır ama bu verimlilik oranı sabahkinden daha düşüktür.

Saat 16.00-17.00: Adrenalin hormonu en yüksek seviyeye ulaşmıştır ve kaslar çok güçlü durumdadır. Kuvvet artışı en yüksek seviyeye ulaşmış, organlar yüksek performansla çalışmaktadır. Beyin-kas koordinasyonu mükemmel boyuttadır. Küçük kas gruplarının da en güçlü ve en etkili olduğu saat dilimidir. Yapılan istatistiklerde olimpiyat rekorlarının en çok bu saatlerde kırıldığı saptanmıştır.

Saat 18.00: Vücutta yorgunluk başlar ve vücut akşam yemeğine kendini hazırlamaya başlar. Kaslarımız güçsüzleşmeye başlar ve midenin en fazla asit salgıladığı saatlerdir. Pankreas bu saatte oldukça aktiftir. Akşam yemeğine başlamak için ideal bir zamandır.

Saat 19.00-20.00: Havanın kararmaya, vücudumuz uykuya hazırlık yapmaya başlar. Melotonin hormonu havanın kararması ile birlikte salgılanmaya başlar. Kan basıncı azalır ve nabız yavaşlarken mide de sindirim işlemi devam etmektedir.

Saat 21.00: Yemek yemenin en tehlikeli olduğu saattir. Sindirim işlemi sona ermiştir ve organların günlük görevi sona ermiştir. Bu saat ve bu saatten sonra yenilecek her şey midede sabaha kadar hazmedilmeden bekleyecektir. Hazmedilmeyen bu besinler midede çürüyecek ve zararlı çöp halini alacaktır. Bu zararlı asitler bağırsak ve mide mukozasına zarar verecek ve rahatsızlıklara neden olabilecektir.

Saat 22.00: Bu saatte alyuvarların aktivitesi artar, vücut bağışıklık sistemimiz etkin çalışmaya başlar. Sigara kullananlar bu saatte son sigaralarını içmelidir. Çünkü bu saatten sonra vücudumuz nikotin gibi zehirli maddeyi vücuttan uzaklaştıramaz. Sabah saatlerine kadar vücutta kalan bu zararlı madde vücudu zehirler.

Saat 23.00: Uyku için en ideal saattir. Stres hormonu salınımı oldukça azalmış, vücut gevşemeye başlamış, rahatlama ve sakinleşme hali oluşmuştur. Tansiyonumuz ve vücut ısımız düşmüştür. Uykuya daldığımızda 10 dakika sonra kalp atışı ve beynimizin aktiviteleri yavaşlar. Kişi 25 dakika sonra derin uykuya geçer.

Saat 24.00: Biz uyurken vücut kendini onarmaya ve yenilemeye başlar. Akşam yemeğinde aldığımız besinler hücrelerin onarımı için kullanılır. Hücreler yenilenir ve saçlarımız uzar. Gün içerisinde yıpranan bütün dokularımız uyku esnasında yenilenir. Bu günlük yenilenme fırsatını kaçırmamız biraz yaşlanmamız anlamına gelmektedir."
Alıntı..
 

arzuhal

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Kas 2011
Mesajlar
580
Tepkime puanı
34
Konum
nurnberg-almanya
İş
su an evdeyim maalesef
Ben bugün doktordaydım. Depresyona karşı bir ilaç yazdı ama reçeteyi okuyunca içime korku düştü. Reçetede kilo aldırdığı yazıyor. Ben eskiden 95 kiloydum 35 kilo verdim ve şimdi hiç şişmanlamak istemiyorum. Belki bir bilen vardır. Kilomu nasil koruyabilirim? Bunun bir yolu var mıdır acaba? :banghead:
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Sayın arzuhal ilaçlar size geçici bir rahatlama sağlıyacaktır .İlacı bıraktığınızda da sorununuz olduğu yerde duracak ilaç sorunun üzerinde etki etmiyor sizin üzerinizde etki sağlıyor. Bu demek oluyor ki sorunu değiştiremiyorsanız ,kendinizi değiştirmeniz gerekecek.Ve dünya ya bakış açınızı da ilaçlar değiştirmiyecek, ilaçtan farklı olarak size keyif veren şeyler tavsiye ediyorum.Mesela alkol insanı rahatlatıyor derler ya hayır aksine o kişiye geçici çözüm sağlıyor asıl rahatlama insanın kendisiyle barıştığı ve dolayısıyla çevresiyle barıştığı anda başlıyor.İlacın kilo yapmasını engelliyecek tek şey o ilacı almamaktır.Çünkü depresyon ilaçlarının hepsi aynı etkiyi yapar, ayrıca uykuda yapar.Bütün gün uyuklayıp miskin bir hale sokar ki spor yapmaya takatiniz olmaz .Bu söylediklerimle amacım sizin o ilacı almamanız değil sadece gerçekleri gösteriyorum eğer kendimde o gücü bulabilirim baş edebilirim diyorsanız ilaç sizsiniz.Sevgiyle ,mutlulukla,huzurla kalın..
 

ebru83

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Kas 2011
Mesajlar
106
Tepkime puanı
1
Konum
Köln
İş
Mimar
Sayın bendekiben çok haklı. O hapları alınca bir balonun içindenmişsiniz gibi oluyor. Kendinizi tüm insanlardan daha farklı hissediyorsunuz. Her şey sizi korkutuyor. Küçük bir çocuk gibi oluyor insan. Tüm sesler sizi rahatsız ediyor. Kendinize olan güveniniz kalmıyor. Gözlerinizden bilen herkes hapları aldığınızı anlıyor. Gözleriniz abartılı açık oluyor. Nedenini anlamayanlar da sizi garipsiyor. Ben bu haplardan bir ay aldım. Kendimi anlattığım gibi hissettim. Güçsüz ve korkak. Bıraktım dibe vurdum ve çok daha güçlü ve inançlı ayağa kalktım. Allah’a sığının. Hep yanınızda olduğunu, sizi sevdiğini ve hep koruyacağını, sizin için en doğrusunu bildiğini düşünün ve inanın. İnanın bana tüm haplardan daha etkili. Umarım sizin için her şey iyi olur.
 

focus

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Nis 2010
Mesajlar
414
Tepkime puanı
26
inanın demesi ne kadar kolay, işte tam burda herşeyin kırılma noktası, insanın değişimi için bunları yaşaması özünü bulması sınanması imanın giriş kapısı burası ama kolay olmayan bunu anlamak, buldugu yada yüzleştiği kendini anlamak,

damdan düşen biri olarak şunu söylemeliyim insanlar sadece sözle destek olabilir ama gerçekte yapmanız gereken çaresizliğinizi ve sebeplerin çözümünde desteğinizi rabbinize yönelip ben geldim gidebilecek tek kapım burası şeklinde ifade ederek size ilahi desteğin sunulması için samimiyetle istemenizdir.

gerisi samimiyetin gücüne göre zaten size verilir.
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
yeni mi bulmuş bilim adamları bunu şimdi. 5000 yıllık geleneksel Çin tıbbı bu
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
yeni mi bulmuş bilim adamları bunu şimdi. 5000 yıllık geleneksel Çin tıbbı bu

Doğrudur, sayın urum.Lakin bazı bilgiler vardır.Mesela eskiden atalarımızın söylediği "uyusunda büyün "ninnisi biz o zamanlar neden söylendiğini anlamasakta vardı.Ama şimdi büyüme hormonunun uykuda salınım yapmaya başladığını öğrendik ve o söze inancımız büyüdü.Sizin de söylediğiniz gibi geleneksel çin tıbbını şimdiki çağdaş çin tıbbı desteklemiş nede olsa insanoğlu elle tutulur verilere önem veriyor.Yazan kişininde geleneksel çin tıbbı bilgisinin sizin kadar ileri seviyede olduğunu zannetmiyorum.sevgiyle..
 

yek

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Tem 2010
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
2011 in Aralık ayından beri , doktorumun depresyon teşhisi üzerine yazdığı depresyon ilacını kullanan biri olarak yazıyorum. Yukarıda arkadaşlarımızın söylediği bir çok şeye katılmakla birlikte , ilaç konusunda kötü bir tecrübe yaşamadım. Size nasıl bir ilacın yazıldığını bilemiyorum. Ben doktoruma özellikle beni uyutacak bir şey yazmamasını , çok yoğun çalıştığımı , tasarım ile ilgili bir işim olduğunu , ayrıca araç kullandığımı belirtmiştim. Beni uyuşturacak bir ilacın hayatımı çok daha kötü yönde etkileyeceğini söylemiştim. Kulladığım ilacın da açıkçası ,reçetede yazan bir çok yan etkisinden yanlızca birini , arada sırada mide bulantısı şikayeti olarak yaşadım. Bunun dışında faydalı olduğunu söyleyebilirim. Ama , ayrıca ben de çok çaba gösterdim. Genellikle pozitif düşünen bir insan olduğumu sanıyordum. Ama bu süreçte düşündüğüm bir çok şeyi kontrol edemediğimi farkettim. Ve bilinçli bir şekilde düşüncelerimi kontrol etmeyi öğrenmeye çalıştım. Bu siteden de çok faydalandığım söylemeliyim. Geçmiş olsun diyorum size...

Ayrıca belirtmeliyim ki , benim ilacım da da kilo aldırabileceği yazıyor. 6 aydır aynı kilodayım. Kilomda hiçbir değişiklik olmadı.
 
Üst