Türkler Neden Tengricilik'i Korumadı?

Merdut

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Nis 2018
Mesajlar
300
Tepkime puanı
315
Konum
İstanbul

Milliyetçi duygularımızla bakacak olursak atalarımıza kızmak durumunda kalıyoruz. Ancak şu bir gerçek ki konargöçer Türkler için, yerleşik bir medeniyet oldukça cezbediciydi!

Hatırlayın, Bilge Kağan bile Türkleri Budist yapmak ve yerleşik hayata geçirmek istemişti. Ancak Bilge Kağan'ın bu arzusunu veziri Tonyukuk şiddetle eleştirmiş ve bu kararın Türklerin sonu olacağını hakana anlatmıştı. Türklerin savaşçı özelliklerini körelteceği açık olan bu din değişimi; sağlanmadı fakat Türk göçerlerin yerleşik hayat arzusu da sönmeyecekti.

İran gibi köklü bir medeniyetin beşiğine yerleşen Türkler, adeta büyülendiler ve bu büyük medeniyet mirasını sahiplenmeye başladılar. Nitekim bizim İslam öğretmenlerimiz Araplar değil, İranlılar olmuştur. Bu yüzden bugün dilimizdeki bazı İslami kavramlar Farsçadır! Örneğin: Namaz, oruç, abdest, kurban kelimeleri Farsça'dır.

Bir de Tengri inancının hoşgörüsünü hatırlayalım. Dogmatik olmayan, kutsal kitaba dayanmayan Tengricilik geleneklerde yaşamaya mahkum edilmiştir. İslam gibi sistematik bir devlet dini karşısında pek bir şansı yoktu Tengricilik'in. İslam, bir kanun diniydi ve insanların gündelik hayatını derinden etkiliyordu. Oysa Tengricilik, günlük hayatta dillere pelesenk bir inanç değildi.

Tengri inancının bu sıkı ve otoriter olmayan yönü, Türklerin İslam'ı benimsemesinde kolaylaştırıcı oldu. Yalnız İslam değil; Türkler bu sebepten dünyadaki neredeyse bütün başlıca dinlere kolayca girmiştir. Ancak Tengri inancını gelenekler yolu ile yaşatmıştır.





Umut R. Sazçalar (2016)





Esen kalın...
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Bu Türklerin kolayca İslamiyeti benimsemesi yalanı bir bitse artık. Binlerce yıl oldu hala Türkler dünyanın her yerine de hangi inanç sistemine sahip olursa olsun gelenek ve görünenlerin de yaşatmaya devam ediyor Aslında . Şamanizim araştırması yaparken o kadar çok köy ve kasabada islam diye inandıkları aslında tengri inancının uzantıları olduğuna şahitlik ettim ki. Pek çok kişi farkında bile değil şaman gelenekleri uyguladığının. O kadar zülme karşı yine de terk etmiyorlar. Son 50 yılda artan siyasal İslam sebebiyle asimilasyon hızlandı ama pratik de çok da bir şey değiştiremiyorlar.
 
Ü

Üye silindi 45859

İşin aslı benimsemedik, benimsemek zorunda bırakıldık. Fakir Türk topluluklarını vergiye bağlayan Kuteybe vergiyi ödeyemediğimizi söylediğimizde kadınlarımızı ve çocuklarımızı da dahil olmak üzere herkesi kılıçtan geçirdi. Canlı kalanları ise köle pazarlarında sattı. Talkan-Curcan katliamları, Sasanilerin Türk katliamları, Cerrah bin Abdullahın Hazar soykırımı ve sayılamayacak birçok saldırı söz konusu. Yapılan hiçbir uygulama da “şeriata” uygun değil üstelik. Gel gelelim kan işine; gerçek bir Türk hiçbir inancı da öyle kolay kabul etmez. Çünkü Türkler doğayla ve tanrıyla aralarında eşsiz bir bağ olduğu düşüncesiyle yaşadı. Araya imamın, hahamın, papazın girmesi pek bizler için uygun durumlar değildi. İslamın kabulü birçok zümre için güzel bir gelişme olarak görülse de ne kadar kanlı olduğunun unutulmaması gerekir.
 

Merdut

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Nis 2018
Mesajlar
300
Tepkime puanı
315
Konum
İstanbul
İşin aslı benimsemedik, benimsemek zorunda bırakıldık. Fakir Türk topluluklarını vergiye bağlayan Kuteybe vergiyi ödeyemediğimizi söylediğimizde kadınlarımızı ve çocuklarımızı da dahil olmak üzere herkesi kılıçtan geçirdi. Canlı kalanları ise köle pazarlarında sattı. Talkan-Curcan katliamları, Sasanilerin Türk katliamları, Cerrah bin Abdullahın Hazar soykırımı ve sayılamayacak birçok saldırı söz konusu. Yapılan hiçbir uygulama da “şeriata” uygun değil üstelik. Gel gelelim kan işine; gerçek bir Türk hiçbir inancı da öyle kolay kabul etmez. Çünkü Türkler doğayla ve tanrıyla aralarında eşsiz bir bağ olduğu düşüncesiyle yaşadı. Araya imamın, hahamın, papazın girmesi pek bizler için uygun durumlar değildi. İslamın kabulü birçok zümre için güzel bir gelişme olarak görülse de ne kadar kanlı olduğunun unutulmaması gerekir.

Katliamlar oldu fakat geçiş sürecine bu çok az bir pay sağladı. "Katliamlarla benimsettirdiler" yargısı, gelişimi böylesine yüzyıllar süren bir konu için çok sığ kalmakta. Bir çok seküler olarak nitelendirebileceğimiz Türkolog da işin içerisinde siyasi, kültürel, coğrafi olmak üzere bir çok sebep olduğunu kabul etmekte.
 
Ü

Üye silindi 45859

Katliamlar oldu fakat geçiş sürecine bu çok az bir pay sağladı. "Katliamlarla benimsettirdiler" yargısı, gelişimi böylesine yüzyıllar süren bir konu için çok sığ kalmakta. Bir çok seküler olarak nitelendirebileceğimiz Türkolog da işin içerisinde siyasi, kültürel, coğrafi olmak üzere bir çok sebep olduğunu kabul etmekte.
100 bini aşkın Türkün öldürülüp 50bin civarının köle pazarlarında satılması size ufak gelebilir. Ya da Hazar topraklarından sürülen Türklerin bugün aşkenazların atası olması da bir şey ifade etmez belki. Türkologlar bugün çıkıp cesurca bilim yapabilirler mi bilemiyorum özellikle bu kadar islam vurgusu hakimken. Gelişimi yüzyıllar süren bir konu için yüzyıllar boyu süren soykırımlar listeledim zaten yukarıda. İslamiyetin kabulü siyasi bir hamle mi? Evet. Peki neden? Yalnızca müttefik kazanmak için mi? Türkler müslüman olduktan sonra da arap topluluklarının Bizansla işbirliği yaptığı bilinen bir gerçek. Daha fazla soykırıma uğramak istememişlerdir diye düşünmeden edemiyor insan. Biz yaşamadığımız için mankurtlaştırmanın ve soykırımın az payının olduğunu düşünüyoruz bana kalacak olursa.
 

Alakan

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Tem 2022
Mesajlar
1,103
Tepkime puanı
2,107
Gök Tanrı inancının günlük hayatta dillere pelesenk olmaması kısmına asla katılmıyorum. Gündelik hayatı da düzenliyordu. Türkler'in töresi sadece bir zümreyi ya da devlet yönetimini kapsamaz. Günlük hayattaki tüm işleyişi düzenler. Ava ne zaman çıkılacağından yayladan kışlağa ne zaman geçileceği dahi inanç temelli şekillenir. Obanın kağanı kamdan onay almadan göç edemez. Hatta öyle ki kağanın, kamın kaldığı mağaranın önünde üç gün diz vurup beklediği rivayet edilir. Kamlar oba çocuklarının eğitiminden de sorumludur. Türk tarihini ve töresini gelecek nesillere aktarmak onların görevidir.
Her şeyden evvel yukarıda arkadaşların bahsettiği gibi hâlâ gündelik hayatta uyguladığımız ritüeller var. Gündelik hayatın içerisine dahil olmamış bir inanç olsa bugüne kadar var olmaya devam edebilir miydi?

Bu yerleşik düzen safsatasını da bırakmak lazım. Türkler geniş coğrafyalara yayılmış bir millet fakat sürekli yurt değiştiren bir millet kesinlikle değil. Göçebe yaşam; yazları yayla kışları kışlak ile sınırlıdır. Bu bir çok şehrimizde; özellikle yörüklerde hala bu şekilde uygulanmaya devam ediyor. Türkler'in yerleşik medeniyeti olmadığı tamamen bizi barbar göstermek için uydurulmuş bir yalan.
 

Merdut

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Nis 2018
Mesajlar
300
Tepkime puanı
315
Konum
İstanbul
100 bini aşkın Türkün öldürülüp 50bin civarının köle pazarlarında satılması size ufak gelebilir. Ya da Hazar topraklarından sürülen Türklerin bugün aşkenazların atası olması da bir şey ifade etmez belki. Türkologlar bugün çıkıp cesurca bilim yapabilirler mi bilemiyorum özellikle bu kadar islam vurgusu hakimken. Gelişimi yüzyıllar süren bir konu için yüzyıllar boyu süren soykırımlar listeledim zaten yukarıda. İslamiyetin kabulü siyasi bir hamle mi? Evet. Peki neden? Yalnızca müttefik kazanmak için mi? Türkler müslüman olduktan sonra da arap topluluklarının Bizansla işbirliği yaptığı bilinen bir gerçek. Daha fazla soykırıma uğramak istememişlerdir diye düşünmeden edemiyor insan. Biz yaşamadığımız için mankurtlaştırmanın ve soykırımın az payının olduğunu düşünüyoruz bana kalacak olursa.
Bahsettiklerinizin hiçbir tarihi dayanağı bulunmamakta ne yazık ki. Katliamların yapıldığı bölge çok geniş bir alanı kapsıyor ki nitekim bu katliamlardan en çok iran ve soğd halkları etkilendi. Yapılan arap baskınlarından ötürü Türklerden yardım istenerek tabiri caizse paralı askerlik yaptırıldığı için olay eksenine biraz da bu kadar girdik. O yüzden islama geçiş sürecinde az bir payı oldu diyorum.
 
Ü

Üye silindi 45859

Bahsettiklerinizin hiçbir tarihi dayanağı bulunmamakta ne yazık ki. Katliamların yapıldığı bölge çok geniş bir alanı kapsıyor ki nitekim bu katliamlardan en çok iran ve soğd halkları etkilendi. Yapılan arap baskınlarından ötürü Türklerden yardım istenerek tabiri caizse paralı askerlik yaptırıldığı için olay eksenine biraz da bu kadar girdik. O yüzden islama geçiş sürecinde az bir payı oldu diyorum.
İhtilaflı deseniz anlarım, dayanağı yok demeniz anlamsız olmuş. Literatürde konuyla ilgili makaleleri inceleyebilirsiniz. Fenomenolojik olarak İran olarak incelesek de hepsi Sami ırkı, yani arap. Cihad politikası da değil yaptıkları katliamlar yalnızca keyfi. Yani şimdiki tarihçiler ve Türkologlar belki bunun az bir payı olduğu düşüncesindeler ancak tarih dinamik bir yapıda. Yeni kanıtlar ve olaylar ortaya çıktıkça çerçeve değişecektir. Türklerin İslamı kabulü toyda kutlanarak değil, kanla, ölümle ve ne yazık ki savaş meydanlarında oldu. Ve dini yaymanın tek yolunun bu olmadığını Yahudi-Hazar İmparatorluğu örneğinde görmekteyiz. Yazılı kaynak olup olmadığına da hakim değiliz çünkü Türkler kendi hakkında yazmayı sevmezler genelde kaybedeceklerini farkettiklerinde kendi yazılı kaynaklarını da imha ederlerdi. Yine Hazar İmparatorluğu örneğinde buna rastlıyoruz. Türk töresi de Tengrizme dayanır, Türkler için hayat zaten kanundu. Daha önce de forumda söylemiştim etimolojik olarak Kazak kaynakları Türk kelimesinin “tengri” kökünden geldiğini vurgular. Günlük yaşamda dillere pelesenk olan bir inanç olmasına gerek yoktu, kalpte yeterince güçlüydü. Muaviyenin asimile politikasının eseri maalesef. Soykırımı hafif görüp hoşgörüyle dini kabul ettiğimizi sanmamız da bu asimilasyonun bir parçası.
 

Merdut

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Nis 2018
Mesajlar
300
Tepkime puanı
315
Konum
İstanbul
Fenomenolojik olarak İran olarak incelesek de hepsi Sami ırkı, yani arap.
Tamamıyla yanlış bir bilgi.

İhtilaflı deseniz anlarım, dayanağı yok demeniz anlamsız olmuş. Literatürde konuyla ilgili makaleleri inceleyebilirsiniz. Fenomenolojik olarak İran olarak incelesek de hepsi Sami ırkı, yani arap. Cihad politikası da değil yaptıkları katliamlar yalnızca keyfi. Yani şimdiki tarihçiler ve Türkologlar belki bunun az bir payı olduğu düşüncesindeler ancak tarih dinamik bir yapıda. Yeni kanıtlar ve olaylar ortaya çıktıkça çerçeve değişecektir. Türklerin İslamı kabulü toyda kutlanarak değil, kanla, ölümle ve ne yazık ki savaş meydanlarında oldu. Ve dini yaymanın tek yolunun bu olmadığını Yahudi-Hazar İmparatorluğu örneğinde görmekteyiz. Yazılı kaynak olup olmadığına da hakim değiliz çünkü Türkler kendi hakkında yazmayı sevmezler genelde kaybedeceklerini farkettiklerinde kendi yazılı kaynaklarını da imha ederlerdi. Yine Hazar İmparatorluğu örneğinde buna rastlıyoruz. Türk töresi de Tengrizme dayanır, Türkler için hayat zaten kanundu. Daha önce de forumda söylemiştim etimolojik olarak Kazak kaynakları Türk kelimesinin “tengri” kökünden geldiğini vurgular. Günlük yaşamda dillere pelesenk olan bir inanç olmasına gerek yoktu, kalpte yeterince güçlüydü. Muaviyenin asimile politikasının eseri maalesef. Soykırımı hafif görüp hoşgörüyle dini kabul ettiğimizi sanmamız da bu asimilasyonun bir parçası.
Konu ısrarla farklı bir yere gidiyor. Katliamların yapıldığı dönemde Tengricilik inanışı en eski kaynağa göre 2000 yaşındaydı. Elbette bir miktar etkisi olacak fakat bu katliamların geniş çaplı olarak islamiyete geçişte pay oluşturmasını düşünmek kesinlikle akıl işi değil. Din çok farklı bir konu. Dönemi, çevre uygarlıkları, Türklerin toplumsal yapıda bulunduğu konumu gibi bir çok farklı alanı detaylı incelemek gerekmekte. Bu kadar basite (tek yargı) indirgenebilecek bir süreç değil bu. Tarafsız Türk ve Dünya Milletleri tarihine takıntılı diyebileceğimiz bir ailede büyüdüm. Ev için fazlasıyla büyük olarak nitelendirilebilecek araştırma-tarih kitaplarının oluşturduğu kütüphanem var. Önceden ben de sizin bahsettiklerinizi savunurdum, lisedeyken tarih hocamla bu konuda hiçbir zaman anlaşamazdık. Geçen sürede tarih bilimini incelerken doğru araştırma yapmak ve objektif olmak gerektiğini öğrendim.
 
Ü

Üye silindi 45859

Tamamıyla yanlış bir bilgi.


Konu ısrarla farklı bir yere gidiyor. Katliamların yapıldığı dönemde Tengricilik inanışı en eski kaynağa göre 2000 yaşındaydı. Elbette bir miktar etkisi olacak fakat bu katliamların geniş çaplı olarak islamiyete geçişte pay oluşturmasını düşünmek kesinlikle akıl işi değil. Din çok farklı bir konu. Dönemi, çevre uygarlıkları, Türklerin toplumsal yapıda bulunduğu konumu gibi bir çok farklı alanı detaylı incelemek gerekmekte. Bu kadar basite (tek yargı) indirgenebilecek bir süreç değil bu. Tarafsız Türk ve Dünya Milletleri tarihine takıntılı diyebileceğimiz bir ailede büyüdüm. Ev için fazlasıyla büyük olarak nitelendirilebilecek araştırma-tarih kitaplarının oluşturduğu kütüphanem var. Önceden ben de sizin bahsettiklerinizi savunurdum, lisedeyken tarih hocamla bu konuda hiçbir zaman anlaşamazdık. Geçen sürede tarih bilimini incelerken doğru araştırma yapmak ve objektif olmak gerektiğini öğrendim.
Tabii ki öyle eğer tarih bilimiyle bilim olarak ilgileniyorsak. Tabii bilim olarak ilgileniyorsak o zaman Tengrizme ve eski Türk topluluklarına da daha derin bakmak gerekir. Zaten tek yargıya indirgemiyorum, soykırımların rolünün sanılandan büyük olduğunu savunuyorum. Çin’in Uygurlara yaptığını, Rusya’nın Azerbaycana, Kazakistana, Tuvalara ve diğer Türk toplumlarına yaptığını geçmişte araplar bize de yaptı, yüzyıllar sürdü ve Türklerin tüm alanlarda çıkarına olan bir durumdu islamiyete geçişi diyorum. Yazıya gelecek olursak konuyu başlattığınız alıntı da bilimsel değil dikkatinizi çekerim, yoğun islam romantizmi içeriyor. Arapların islamı yayma biçiminin zorbalıktan ibaret olduğunu ve Türklerin islama kucak açmadığını aksine soyunu ve konumunu korumak adına yaptığı bir hamle olduğunu görmek gerekir.
Ki bu kabul en çok töreye ve sosyal hayata zarar vermiştir zaman içerisinde, hala vermeye de devam etmektedir. Romantize edilecek bir yanı yok, tek derdim bu.
 

Alakan

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Tem 2022
Mesajlar
1,103
Tepkime puanı
2,107
Bu kısma katılıyorum



Göçebe yaşam tarzlarının sebebi bozkır ikliminin zorluğudur. Keyfi bir durum değil.
İşte buradaki göçebe yaşam yayla ve kışlak ile sınırlı. Bugün insanlar kışları şehir merkezine inip yazları yaylalarına çıktıklarında konar göçer mi oluyor, hayır. Cümle hatalı. Bu şekilde ifade edildiğinde yersiz, yurtsuz ve işgalci bir millet olarak algı oluşuyor. Evet tarih boyunca sürekli aynı yurtta kalmadık fakat bu göç süreci zaten binlerce yıla yayılmış bir durum. Tilkiyi bile evcilleştirmeyi başaran, madencilikte gelişmiş, bugünkü giyim kuşamı bile dünyaya hediye etmiş bir milletten söz ediyoruz. Halbuki cümledeki algı sanki bir yere çadır atıyoruz da on gün sonra başka yere kuruyoruz; bu yüzden de hiçbir medeniyet oluşturamamışız gibi.
 

Merdut

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Nis 2018
Mesajlar
300
Tepkime puanı
315
Konum
İstanbul
İşte buradaki göçebe yaşam yayla ve kışlak ile sınırlı. Bugün insanlar kışları şehir merkezine inip yazları yaylalarına çıktıklarında konar göçer mi oluyor, hayır. Cümle hatalı. Bu şekilde ifade edildiğinde yersiz, yurtsuz ve işgalci bir millet olarak algı oluşuyor. Evet tarih boyunca sürekli aynı yurtta kalmadık fakat bu göç süreci zaten binlerce yıla yayılmış bir durum. Tilkiyi bile evcilleştirmeyi başaran, madencilikte gelişmiş, bugünkü giyim kuşamı bile dünyaya hediye etmiş bir milletten söz ediyoruz. Halbuki cümledeki algı sanki bir yere çadır atıyoruz da on gün sonra başka yere kuruyoruz; bu yüzden de hiçbir medeniyet oluşturamamışız gibi.
Ben sizi alıntılıyarak son yaptığım yorumu paylaştıktan hemen sonra yorumunuzu yanlış okuduğumu fark ettim. Hemen ardından silinmesi için kendi yorumumu reportlamıştım da silinmemiş. Yine de üşenmemiş açıklamışsınız. Teşekkür ederim :)
 

ilhn

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Mar 2016
Mesajlar
80
Tepkime puanı
84

Milliyetçi duygularımızla bakacak olursak atalarımıza kızmak durumunda kalıyoruz. Ancak şu bir gerçek ki konargöçer Türkler için, yerleşik bir medeniyet oldukça cezbediciydi!

Hatırlayın, Bilge Kağan bile Türkleri Budist yapmak ve yerleşik hayata geçirmek istemişti. Ancak Bilge Kağan'ın bu arzusunu veziri Tonyukuk şiddetle eleştirmiş ve bu kararın Türklerin sonu olacağını hakana anlatmıştı. Türklerin savaşçı özelliklerini körelteceği açık olan bu din değişimi; sağlanmadı fakat Türk göçerlerin yerleşik hayat arzusu da sönmeyecekti.

İran gibi köklü bir medeniyetin beşiğine yerleşen Türkler, adeta büyülendiler ve bu büyük medeniyet mirasını sahiplenmeye başladılar. Nitekim bizim İslam öğretmenlerimiz Araplar değil, İranlılar olmuştur. Bu yüzden bugün dilimizdeki bazı İslami kavramlar Farsçadır! Örneğin: Namaz, oruç, abdest, kurban kelimeleri Farsça'dır.

Bir de Tengri inancının hoşgörüsünü hatırlayalım. Dogmatik olmayan, kutsal kitaba dayanmayan Tengricilik geleneklerde yaşamaya mahkum edilmiştir. İslam gibi sistematik bir devlet dini karşısında pek bir şansı yoktu Tengricilik'in. İslam, bir kanun diniydi ve insanların gündelik hayatını derinden etkiliyordu. Oysa Tengricilik, günlük hayatta dillere pelesenk bir inanç değildi.

Tengri inancının bu sıkı ve otoriter olmayan yönü, Türklerin İslam'ı benimsemesinde kolaylaştırıcı oldu. Yalnız İslam değil; Türkler bu sebepten dünyadaki neredeyse bütün başlıca dinlere kolayca girmiştir. Ancak Tengri inancını gelenekler yolu ile yaşatmıştır.





Umut R. Sazçalar (2016)





Esen kalın...
Diğer bir deyişle tengri de misyonerler yoktu , cemat yoktu , lider yoktu , insanları güdebilecek bir konum ama tabiki insana kendi maneviatında rehberlik eden kişilikler vardı sanırım insanlara basit gelen seçenek ağır bastı emir almak fikir üretmeye galip geldi islamda herşey hazır nede olsa kitap var , tanrı belli , peygamber belli , yapacakların belli başarılı olursan cennetliksin imam ne yapacağını söylüyor sürü cemaat VB..
 
Üst