Sinsilik Bir Ruh Hastalığımı

damned

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
566
Tepkime puanı
53
Kıskanç ve Sinsi İnsan Tipleri

Gizlice başlayan, yavaş gelişen ve ağır sonuçlar doğurabilen daha çok hastalık olarak kendini gösteren ‘sinsilik’ öyle böyle bir şey değildir. Hastalıkta da ikili ilişkilerde -karşıdaki kişi hakkında düşüncelerde- de erken teşhis oldukça önemlidir ama böyle durumların bedeli ağır olur, çünkü sinsiliğin doğası bunu gerektirir.

Sinsilik, “Karda yürüyüp de izini belli etmemek” deyiminin tam karşılığı olarak karşımıza çıkar. Yine ‘İçten pazarlıklı’ tabiri ile de sinsi olma durumu vurgulanır. Dostoyevski: “İnsan gizli fikirlerinden, bir arkadaş toplantısında söylediği şeylerden suçlu tutulursa, kim hüküm giymez ki!” demiş, katılmamak mümkün mü? ‘Sinsilik’ denilince bile insanın sinsi olası fikri dönüyor içinde nedeni belirsiz olarak. Ancak sinsiliğin özünde yatan korkaklık/cesaretsizliktir, bunu da unutmamak gerekir…

Doğada sinsi ilerleyen canlılar vardır. Örneğin bir TV kanalında belgesel seyrediyorsunuz, avcı hayvan avına sinsi sinsi yaklaşıyor ve onu en zayıf anında boğazlıyor. Aslında pek çok avcı hayvan avlayacağı hayvana kendini savunması için zaman/fırsat tanır. Bu şekilde avcılığın haysiyeti korunurken sinsi düşünen insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde haysiyet aranmaz bile. İnsanlar birbirlerine karşı değişik duygular, fikirler beslerler ve birbirlerine karşı çeşitli rollere girerler; sinsilik de bunlardan biridir.

Hayatta iyi ya da kötü yönde pek çok şey sinsi ilerler. Sinsi sinsi yayılan duygu ve davranışlarımıza göz atacağız. Sinsi ve sinsiliğin ne olduğu konusunda herkes bir yorum yapabilir (örnekleri saymakla tükenmez). Sinsi ilerleyen, avlanan hayvan değildir sadece. Pek çok duygumuz da sinsi ilerler…

Kıskançlık sinsi ilerler. İnsan kıskandığı kişinin yüzüne gülümser ama kalbinden geçenler başka türlüdür. Kıskanan insanlar, fırsatları çok iyi değerlendirirler ve toplumumuzun en gözde tabiri ile bunların elinden kazma kürek hiç eksik olmaz ve kıskandıkları insanın kuyusunu kazarlar. Sinsi ilerler kıskançlık.

Kıskançlığın ardında başarı isteği, alt olmayı kabullenmeme, aynı kişiyi sevme gibi nedenler vardır. Aynı işte çalışan iki kişiden daha başarısız olan, başarıli olanı kıskanır, çünkü kabullenemez, gururuna yediremez ve artık kıskançlık yayılmaya başlamıştır yavaş yavaş.

Aynı kişiyi sevenlerde de benzer durum görülür, düşünce sabittir; ben daha çok seviyorum, o hak etmiyor. Bu düşünce ile hareket eder kıskanan kişi ve fırsatları lehine çevirmeye çalışır, belki acımasız olur, yaralar. Kıskançlık sinsi ilerler.

Gurur. Pek çok yanlışın altında gurur yatar. İnsanlar başarısızlığa tahammül edemezler. Kendilerinden daha başarılı olan kişiyi kıskanırlar, yerinde olmak isterler, başarıyı asıl hak edenin kendileri olduğunu düşünürler… Aslında gurur ne kadar kötü bir şey! Gurur, kıskançlıkla beraber çok hızlı yayılır. Kıskançlık sinsi yayılır.

Hiç bir insandan nefret ettiniz mi? Bir insanı öldürmeyi düşündünüz mü? Nefret sinsi yayılır. Bir insanı öldürme düşüncesini beyne yerleştirecek kadar sinsi yayılır.

Kişinin tüm insanları sevmesi olanaksızdır. Yanlış yapan, kötü söz sarf eden, malını elinden alan, ukala davranan gibi pek çok insan profilinden biri ile karşılaşan insanın kalbinden başlayarak tüm hücrelerine yayılır nefret sinsi sinsi. Öldürme düşüncesi peyda olur. Öldürmekten daha beterini yapmayı düşündürür. Nefret sinsi sinsi yayılır. Kıskançlığa benzediği için ve kalp atışlarımı bozduğu için üzerinde fazla durmak istemiyorum…

Önyargı sinsi yayılır. Bir insan, bir olay karşısında önyargılı olmak sıradan bir şey değildir. Bunun altında yatan o kadar çok şey vardır ki. İnsanlar doğayı tüm canlılar gibi doğaları gereği paylaşırlar ama her paylaşma yanında iyi şeyler kadar kötü şeyleri de getirir (Aslan ceylan ilişkisi). Örneğin insanların ses tonlarını ele alalım; kiminin sesi çok güzel, kiminin çok kötü; kısık olanı var, titrek olanı, akıcı olanı, su gibi olanı, sert olanı, ince olanı var… İnsanların ses tonlarından onları tanıdığını zanneden birini düşünün. Güzel sesli insanların iyi olduklarını, çirkin sesli insanların kötü oldukları sabit fikrinde çakılı kalmıştır. Bu fikrin değişmesi bu kişi için ancak tersi bir durumla karşılaşması ile olacaktır. Önyargı böyledir işte, sinsi sinsi girer beynimize, bilinçaltımıza yayılır, yayılır tüm hücrelere. İnsanlar fikirlerini paylaşırlar ve yanlış düşünceler kulaktan kulağa, sağır sultana varana dek yayılır. Önyargı sinsi ilerler.

Bir başka sinsilik de bilinçaltında vardır. Gerçi yukarıda bahsedilen olumsuz örnekler de bilinçaltının ürünleri olabilmektedir. Ama bilinçaltının bir de iyi tarafı vardır. Kötü düşüncelerden daha çok iyi düşünceleri saklayabilir. Örneğin bir eşyanın yerini unutmak istemiyorsunuz, bunun için kendi kendinize, “Eşyayı çekmecenin ikinci gözüne koydum, unutma!” diye emir verin ama böyle bir emirle unutma riski çok fazladır. Bunun yerine bilinçaltına olumlu emir verildiğinde hatırlamak daha kolaydır. “Saat ikide eşyamı koyduğum ikinci çekmeceden almam yorulmamam için gerekli…” gibi. Her neyse, topluma uyacak olursak (uydum hazır olan topluma), bilinçaltında da sinsilik vardır. Düşünceler bilinçaltına sinsi yayılır.


Hüzün sinsi yayılır. Önce insan kulaklarına inanamaz, yorumlamaya çalışır ama tam bu sırada hüzün iş başındadır; insanın düşüncelerine, kalbine, hücrelerine, ruhuna işler, sinsi sinsi yayılır.

Hüzün kulaklardan geçer, yolunu bulur ama geçtiği yerlerde etkisi mutlaka hissedilir. Kalp hızlanır, sessizlik artar, insanın üstüne tarifi imkânsız bir ağırlık çöker.

Hüzün sinsi sinsi yayılır. Bir hastalık gibidir, vücuda işler önce, sonra etkisini gösterir. Hüzün sinsi yayılır. Yüz hatlarına, ellere, kollara, vücuda, bacaklara yavaş yavaş yayılır. Belirtilerini gösterdiğinde insan titrer, çöker ve daha acı hallere sürüklenebilir. Hüzün sinsidir.

Sevincin coşkunluğu ile insanlar sarılırlar birbirlerine, gülümser, bağlanırlar ama hüzünde öyle değildir. İnsan kendi köşesine çekilmek ister. Dostları yanında olabilir ama hüznü tadan, acıyı azaltmaya, dindirmeye çalışan gibi değildir. Hüzün sinsi sinsi ilerler ve yolunu bulur, varacağı adresi bulur ve orada, o anda olan olur.


Açgözlülük, talep, maceracılık, tedbir, hırs, rekabet, titizlik, temkinli olmak, çekimserlik, kaygısızlık, yapmacık olma, tekdüzelik, pasiflik, mutsuzluk, uykucu olmak, kirletmek, hata, bilinçsizlik, ihtiras, cimrilik, ihanet, çaresizlik, övülme kaygısı, kızgınlık, dinlememek, susmak, tartışmacı kimlik, güvensizlik, haksızlık, hırsızlık, kibir, kaygı, gurur, torpil…

Evet, sayılamayacak kadar çok artık aklınıza ne gelirse… Hayatımızda sinsi ilerleyen, düşüncelerimize, hücrelerimize sinsi sinsi yayılan o kadar çok şey var ki. En iyisi aklımızı başımıza alalım ve kendi kendimize soralım. Bu dünya ne için? Ben bu dünyada ne içinim?
 

pnar

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Eyl 2014
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Yaş
30
Konum
antalya
İş
veteriner hekim
Insana en çok zarar veren de kıskançlık, küçücük bir kıvılcımla başlayıp insanı içten içe kemiriyor...
Bana en çok zarar veren duygu bu oldu geçmişte, özellikle bazı şeylere bazı insanların daha az çaba sarfederek elde etmeleri hep beni yaraladı bu durumda kıskançlık duymaktan kendimi alamıyordum.
Sorgulayarak, tövbe ederek vs. bu duyguyu yendim en azından kalbimde yeşerdiğini hissettiğim anda yok etmenin bir yolunu buluyorum diyelim, çünkü kaderden ötesi olmaz, diğer türlü düşünceler beni sadece yıpratıyor o yüzden en güzeli kıskançlık hissedildiği anda bir şekilde bastırmak.
 

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
Sinsilik bana göre karakter ve kişilik meselesi.Aslında herşeyin sebebini psikolojide ,ruhta aramamalıyız.Herşeyi psikolojik bozukluk ya da ruhsal hastalık olarak görmemeliyiz.Kişilik sağlam,açık ve netse psikoloji çöktüğü zamanda bile değişmez,sinsi ,kıskanç olmayan biri bu olumsuz özellikleri bir anda kazanmaz."İçinde varmış"deriz ya bazen.Bence burda olay bu.O insanın içinde vardır,deyim yerindeyse mayası buna hazırdır.O sinsilik ve kıskançlık aportta bekliyordur.Karakter böyle ise en küçük sebep bahanedir ve sinsiliği,kıskançlığı ortaya atması kaçınılmazdır.Zira karakterdir ve değişmez. Herşey değişir" karakter değişmez."
Sinsiliğin baş göstermedeki en büyük nedenlerinden biri bana göre "hazımsızlıktır".İnsan hazmedemediğini kusar,kusamadığında sinsilikle halletmeye çalışır.
 

asterix

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Mar 2013
Mesajlar
743
Tepkime puanı
105
Ruh hastalığı değildir ama kötü bir mizaç özelliğidir,ruha ait olmaz.
 

damned

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
566
Tepkime puanı
53
Ruh hastalığı değildir ama kötü bir mizaç özelliğidir,ruha ait olmaz.

Mizaç ve karakteristik özelliklerimiz ruhun yansıması değil midir? Eğer bir kişi sinsi sinsi arkadan iş çevirmeyi seviyorsa, sağlıklı bir ruh halinden söz edilebilir mi?
 
Üst