Ruh-Beden İlişkisi

Elnora_alila

Kayıtlı Üye
Katılım
1 May 2023
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
4,002
Ruhun ikinci aşaması diyebileceğimiz ruhun bedene girmesi ile başlayan süreç, Platon için bir şekilde ruhun tanrısal âlemden bedene girmesi ile başlayıp bedenin ölmesi ile geldiği tanrısal âleme tekrar dönüşün gerçekleştiği aşamadır. Platon’a göre bu aşamada tanrısal âlemden gelen ruh insan bedeninde gurbete, kafese düşen bir varlık niteliğindedir. Buna göre ruhun bu aşamada yapacağı iş kişisel yaşayıştan uzaklaşarak maddi olana tam olarak yüz çevirmesi, bedenin bütün tutku ve içgüdülerden uzaklaşarak geldiği tanrısal âleme dönme istidadı kazanmasıdır.

Bu noktada Platon için arınma, İbn Kayyim için ise tasavvufta arınma kavramının karşılığı olarak kullanılan tevbe kavramı ortaya çıkmaktadır. Platon için ruh-beden ilişkisinde beden her türlü istek, tutku, korku, kuruntu ve kötülüklerin kaynağıdır. Ruhun geldiği tanrısal âleme dönmesi, orada tanrılarla olması ve ilk aşamadaki tanrısal özelliğine kavuşması için yapması gereken bedenin isteklerine boyun eğmeden yaşaması ve kendisini arındırmasıdır.

Ruh-beden ilişkisinde ruhun mükemmelliğini Platon, onun düzenli olmasına bağlamaktadır. Ruhta düzenlilik ise aklın düzenli işleyişine bağlıdır.
Yani ruh-beden ilişkisinde akıl yöneten olursa bu durumda ruh, düzenli işleyecek ve bedenin ölümünden sonra tanrısal âleme dönecektir.

Ruhun düzenli olmasını temsili aslan, canavar ve insandan oluşan üç parçalı bir yapıda örneklendirerek ele alan Platon, sürekli haz peşinde koşan parçayı bir canavara benzetir ve insan eylemlerinde eğer haz peşinde koşan bu parçayı beslemeye çalışırsa, ruhun tanrısal olma vasfını kaybedeceğini, eğer insani olan parçayı beslerse geldiği tanrısal âleme döneceğini ifade eder.

Benzer şekilde Platon ruh-beden ilişkisini biri beyaz, diğeri yağız iki atın çektiği bir arabayı kullanan sürücü simgesiyle örneklendirir. Bu örnekte sürücüyü, arabayı yönettiğinden aklın simgesi olarak görür. Örnekte beyaz at, soylu, istekli yani irade gücü, yağız at ise maddi istekleri, şehvet gücünü temsil etmektedir. Beyaz atın temsil ettiği irade gücü arabayı yani bedeni idealar âlemine, tanrısal âleme yükseltmeye çalışırken, yağız at ise şehveti temsil edip bedeni hep maddi isteklere sürüklemektedir. Burada bu istekleri dizginleyip dengeleyen ; ruhtaki düzenlilik yani akıl kuvvetidir. ( Savaş arabası /7 )

Tasavvufi öğretilerde ruhu mükemmelleştiren şey ya da bedenin veya tabiatın kirlerinden arındıracak şey Tanrı’ya ibadet etmek ve ilahi öğretilere göre hareket etmektir. Ancak böyle yaşayan ruhlar mükemmel, arınmış kâmil ruhlardır. Platon için ruh-beden ilişkisinde ruhu kirleten taraf beden kavramı ile karşılık bulurken tasavvufi öğretide bunun karşılığı nefs kavramı ile ifade edilir. Bu anlamıyla nefs daha çok, insanı kötüye meylettiren yeti olarak görülmektedir.

Sözlükte bir şeyin kendisi ve hakikati, benlik, can, ruh, kalp, insandaki manevi güç, kan gibi anlamlara gelen nefs, insanı, insanın ruhi-manevi varlığını, kişiliğini ifade eder. Bu nedenle her ne kadar nefs maddi-manevi beceri, arzu ve hevesler, can, ruh gibi anlamlara gelse de varlıklara yön kazandıran güce denir.

Alıntı_
 
Üst