Oruç Bir Başkaldırı Etkinliğidir - Ömer Sezer

treworax

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Eyl 2012
Mesajlar
127
Tepkime puanı
19
Oruç, anarko-pasifist bir isyan, anarko-sufist bir eylem ve insanın benliğinde anarko-mistik bir devrim oluş patlamasıdır.


Ekli dosyayı görüntüle 5054


Yaşadığımız küresel narsizm ve tüketim çağı, modern insanın tükettikçe tükendiği, tükendikçe tükettiği bir çağdır.


Oruç, bu çağda daha fazla anlam kazanıyor.


Her şeyi tüket, tüketiyorsan o halde varsın, ne istiyorsan yap, kendini kasma, kendini tutma, her şeye saldır.


Sloganlarının baş döndürücü bağrışlarında uyanıyoruz her sabah. Her sabah yeni cennet görünümlü cehennemler inşa edilmekte. Modern, postmodern insan hep azalıyor, durmadan eriyor, tükeniyor. Sahip olmanın dayanılmaz cazibesiyle savruluyor oradan oraya.


İsyanları bile sahte, baş kaldırıları bile fantastik kalıyor. Her eylem, her isyan girişimi sistem tarafından ehlileştirilip eğlenceye dönüştürülüyor. bir geri dönüştürme nesnesinin çöpümsü artığı haline gelmiş insan.


Dostu yok, komşusu yok, kardeşi, arkadaşı, sevgilisi yok. Bunca çokluk içinde kimsesi yok aslında. Hep gizlice kendinden geçerek gözyaşlarına boğuluyor.


Sesini duyuramıyor, konuşamıyor. Cok bağırıyor ama, hiçbirşey söylemiyor. Dilsizliğin diline tutsak olmuş insan, durmadan çürüyor. Kaybettiği tanrısını arıyor her yerde feryat figan. Arıyor ama bulamıyor. Süper marketlerde arıyor tanrısını, lüks otellerde arıyor, villa kapılarının anahtar deliklerinde arıyor, siyasi partilerde, derneklerde, televizyon ekranlarında arıyor. Yok, yok bulamıyor. Her arayışında paramparça dağılıyor.


Güvenmiyor modern insan, kimselere güvenemiyor. Sürekli bir paranoya halinde ve hep saldırgan, hep sanrılar içerisinde. Kanıyor düşleri, düşleri kan içinde...


Sesine ses arıyor. Yok tanrının sesi. Tanrı kılığında ona gelenler onu aldatıyor binlerce aldanışla. Ona yeni yeni dinler uyduruyorlar, yeni yalanlar tasarlıyorlar, planlar yapıyorlar. Psikoloklar işbaşında, uzmanlar işbaşında...


Ona mutluluk hapı üretmek için herkes işbaşında. Doktorlar, akademisyenler her gün yeni yeni çareler peşinde. Ömrü uzasın istiyor modern insan. Hem ömrü uzasın, hem de şatafatın sefaletle kesişme koridorlarında sürünmeyi sürdürsün istiyor. Kendini tutamıyor modern insan. Bir ekonomik hayvana dönüştü çoktan, bir politik kitle uzantısı oldu insan. Sosyal yığının içinde konserveye dönüştü bile. Bir el arıyor omzuna, bir dil arıyor dünyasına, bir tel arıyor türküsüne. Bir hayli yıpranmış, bir hayli yorulmuş ve bitap düşmüş olarak dönüyor evine her gün. Her gün bir önceki günün tekrarından ibaret. Kısır döngülerde kısır fikir tartışmaları, kısır düşünme biçimlerine tutsak.


Modern insan arzunun makinesidir artık, ona hiçbir engel yoktur. O hep tüketecektir. Tüketicidir, mutlak tüketicilik, mutlak içkinciliğin faşizminde can çekişiyor insan. hayırı unutmuş. ne kadar hayır dese de, evet anlamına geliyor. Reddedemez bu insan. Reddin sansasyon etkinliğinde bunalıp düşmüştür.


Modern insan, özgürleşmeyi kendini yırtarcasına tüketmekten, kendinden kaçarcasına koşturmaktan, kendinden nefret edercesine altın buzağılara tapınmaktan çılgına dönmüş.


Anlam arayışı, iflas etmiş felsefelere bağlanmış. Her şey ona "kendini yücelt, kendini yükselt, kendini tanrılaştır“ masalını söylemekte.


Modern insanın medeniyeti zevkle çürümekten, hiçleşerek zıvanadan çıkmaktan ibarettir.


Postmodern yalanların hergün yeni birine vuruluyor modern insan. Aşk sanayinin fabrikalarında üretilmiş aşk nesnelerine iman ediyor. Kendini nesneleştirmenin zevkiyle, nesnellikten dem vuruyor bir de. hakikati kendisinden menkul sanıyor.


Oruç bir başkaldırı etkinliğidir. Her şeyin yemek, içmek, cinsellik ve fiziksel hazlara endekslendiği bir çağa kafa tutuştur.


Oruç eylemi, antiotoriter, pasifist bir isyandır aynı zamanda. İnsanı köleleştiren, insanı yanılsamalar içinde mahfeden gündelik hayatın kusatimina bir karşı koyuştur tam cepheden.


Oruç, kendini hatırlamadır, kendini tutma eylemselliğidir. Postmodern dünyaya lâ, yani hayır demektir yürekten.


Yoksul ve yoksun bırakılmış yığınların çığlığıdır oruç. Bir benlik ateşidir.


Öyle ki; her duygunun, her kaygının, her olgunun yanıp küllerinin bile ortadan kalktığı bir dünyaya insan oluşun, erdemin ve reddin geri çağrılması demektir.


Oruç, bir kendinden geçiştir. Kendinden geçerek kendine geliş, farkına varıştır. Bizi kuşatan bu sahte yaşantıya, bu kurmaca simularklar çağına karşı sizi reddediyorum, sizden nefret ediyorumun ilanıdır.


Oruç boykottur, protestodur ve varoluşun açığa çıkarılmasıdır. Her şeyin her şeyleştiği, herkesin herkesleştiği, çoğul yalnızlıkların tekil kayboluşlara dönüştüğü bir imajlar dünyasına tükürmektir oruç.
Oruç anarko-mistiktir, yani tinselliğin, ruhaniliğin bizi varettiği gerçeğine inanmaktır. Aşkın bir üst ilkeye bağlanmanın mutlak içkinci faşizme karşı derinden darbesidir.


Oruç hayata geri dönmektir. Canlı ölüm hallerini terk etmek, bu modern vahsi kapitalizmin halisünasyonlarına, hipnozlarına tavır alışın tezahürüdür.


Oruç, bir dinsel ritüelin çok ötesinde, hayata anlam vermenin, kendimizle hesaplaşmanın, aynadaki bizi darmadağın ederek, kendi kendimize dönüşün pratiğidir. Modern dünya temsilcileri tarafından anlaşılmaz bir açlık eylemiyken, insanın bir makineden, bir fizik beden/ nesneden çok öte anlamlar içerdiğine inanan yürekler için dünyayı ve aşkı yeniden var kılma eylemidir. Yaşadığının farkına varışla, dünyanın ötesinde dünyalara sahip çıkmaktır. Bu mülkiyet ve tutsaklık çağına, bu katliam ve tecavüz dünyasına karşı, adil ve özgür dünya kurmanın paylaşımsal özgürlüğüdür.


Oruç, bir savaşımdır. Sessizleştirilen kitlelere, bastırılan özlemlere, yok edilen varlıklara yeni baştan sarılma eyilimi ve eylemidir.


Oruç, tükenişler dünyasına hayatı geri kazandırmaktır. Bankaların, otomobillerin, vitrinlerin modern inşalarını alt üst ederek, market medeniyetini havaya uçurma çağrışımıdır. Intihara tutsak edilen insanın yaşamı olumlayışıdır oruç . Sahte kutsallara diz çöken insan hayatınin kutsanışına, tanrıyı kendi içinde arayışına ve buluşuna işarettir.


Oruç, benlik ateşiyle tüm dünyayı yakarak, yeni bir hayatın ışığını yakmaktır. Aydınlana aydınlana gözleri kamaşan kitlelerin hazin manzarasını tersine çevirmek, başka bir hayatın mümkün olduğuna yeniden yeniden inanmanin, Hep yeniden başlamanın coşkulu direnişidir.


Oruç, iktidarı bedenleriyle cisimleştiren hükümdarlara, devlet başkanlarına, üniformalı ya da üniformasız komutanlara, ruhban din adamlarına dünyayı dar etme teşebbüsüdür.


Oruç, yeniden doğuş, yeniden yeniden oluştur. Dünyayı yapısöküme uğratarak, kalıplardan kurulmuş evren algısını ters yüz etmektir.
Oruç, çürümüş hayatların bize ambalajlarla kakalanmasına karşı duruş, hayatın özgün ve asil varoluşunu geri talep ediştir.
Oruç, tanrılar katından tanrıyı yere indirmek, yere batmış varlığımızı aşkınsallığa yeniden yükseltmektir.
Cok acı çektik modern çağlar boyunca, otoritelerin kan kusturdukları bir mezbahada, kendimizi anımsayışlarla irkildik birden. Tanrıyı arayanların yanlış yollarından çıkarak kendi yüreklerine yönelmelerine, kendi varlıklarına dönüşlerine tanık oluyoruz artık. Artık Hallacı Mansur ve Sokrates' in işbirliğiyle yeni baştan kurulacak dünya.


Oruç eylemi, anarko-pasivist bir isyan, anarko-dervişane bir eylem, anarko-mistik bir benlik devriminin patlamalarla, patlamalarla, patlamalarla başka bir oluşun odağında imkansızı yeniden yaratma düşünün gerçekleşmesidir.

Ömer Sezer
 
Üst