Tanrı olmaktan çok uzak bi varlığa (yani insana ve diğer mükelleflere) tanrının bilgeliğini nasıl öğretebilirsin?
Cevap: Tabi ki onu imtihan yeri olan dünyaya ve belkide başka başka seviyelere gönderip yaşayarak öğrenmesini sağlayarak.
Diyeceksin ki tanrının bize anında öğretmeye kudreti yokmu tabi ki var ama insan zayıf bi varlık kaldıramaz şurda kendi kıt bilimimiz bile baş döndürüyor kaldı ki tanrının bilgeliğini anlamak şöyle dursun.
Doğru bi örnek olurmu bilemem ama Musa peygamber Allah'ın nasıl göründüğünü merak edince Allah bir dağa tecelli etmiş ve dağ paramparça olmuş Musa peygamberde bayılmış.
Umarım söylemek istediğimi anlatabilmişimdir.
Tanrı ilmiyle evreni kuşatmıştır bunu hiçbirzaman unutma.
Peki madem insan kıt ve zayıf. Neden bir şekilde O'nun bilgeliğini, insanların bu kıtlığı ve zayıflıklarına rağmen öğrenmesi bekleniyor? Neden direk o bilgeliği anlayabilecek bir donanımda değil insanlar? Peki bu donanıma sahip olmayan varlığın, yaratılışına ters biçimde davranıp, donanımı yetmeyeceği şeye ulaşması yolunda heba olmasını, acılar çekmesini sağlayacak bir dünyada ne işi var? Hem de bu donanımına sahip olmadığı şeyin peşinde yolunu kaybedip, yanlış bir şey yaparsa cezalandırılacağı gibi bir durum var.
Bütün yazanları ve cevapları toplayarak yukarıdaki soruları da tek bir soruya indirgeyelim:
- Kendini övecek, bilecek ve tapacak bilinçler yarattı.
- Bu bilinçler sonra steril olan yerden (cennetten) atıldı çünkü üretim hatası oluştu insan türünde. Bir tür bozukluk bu. Bu bozukluk da bir başka varlıktan bulaştı (iblis) yani insana bulaşan bir virüs gibi. Peki insanın immün sistemi neden virüs geçirecek biçimde eksik veya kırılgan yaratıldı? Peki bu kırılganlık ve eksiklik yüzünden virüs kapan insan neden cezalandırıldı? Virüs kapabilitesi yaratılışında olan bir varlığı virüs kaptı diye labaratuvardan atıp, dışlayıp sonra tamamen savunmasız olduğu bir yerden virüsün etkilerini temizlemeye çalışmanın mantığı ne olabilirdi?
- Bozuk olan tür, donanımını yitirdi ya da zaten hiç sahip olmadığından bu tür bozuldu.
- Bu bozuk türden yani siyah beyaz televizyondan HD 3D dijital uydu yayınlarını dönüştürüp göstermesi beklendi.
- Bu yayınları yakalayıp gösteremeyen bu televizyonlar (insanlar) cezalandırıldı.
Soru:
Bu insan ne için yaratılmıştı ne oldu?
Fark ettiyseniz standart anlatım ve mantıkla gidersek çok abes şeyler çıkıyor ortaya. O halde ''insan neden yaratıldı'' sorusunun gerçek cevabı asla bizlere verilmedi. Verildiyse de farkında değiliz. Çünkü hiçbir cevap mantıklı değil.
Burada kişisel inançlar ve hisler devreye girer. Kesinlik yoktur.
Bence soru ''Biz neden, ne için yaratıldığımızı hatırlayamıyoruz ve nasıl hatırlarız?'' olmalı. Çünkü bu cevapların kendimizde gizli olduğuna inanıyorum. Var olan her şey var oluşunun yapı taşlarını barındırır. Var olan ve saptanabilen her şeyin mutlaka bir başlangıcı ve izi sürülebilir bir ilk anı vardır. Sanırım bunu çözebilecek yetenekte yegane şey yine insan. Bu sebeple her öğreti ve inanç sistemindeki ilk tavsiye: ''Kendine dön ve içine bak'' olur.