İnsan, Ruh ve Spiritüalizm

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Biz insanlar yanlızca somut fiziksel varlıklar değiliz. Enerji ile ilgilenen kişiler, kendilerini dev enerji alanında yaşayan, küçük enerji varlıklar olarak kabul ederler. Enerji varlığımız, en basit anlatımıyla ruhumuzdur. Ruh enerjimiz bu yaşamdaki sabit yaşam kaynağımızdır. Fiziksel bedenimiz içindeki, onu canlı yapan ruh enerjimiz, evren ve diğer canlılarla da temel bağlantımızdır. Kişisel gücümüz enerji alanımızın kuvveti ile ölçülür. Enerjimizi daha güçlü kılmak ve daha yüksek frekanslara erişebilmek için, bilinç seviyemizi yükseltmemiz şarttır. Psişik korunma yöntemlerinin en önemlisi, enerjiyi düşünce gücüyle yönetmekdir. Bedenimizde dağınık seyretmekte olan enerjilerimizi, düşünce gücümüzle yönlendirmemiz mümkündür. Bir manada düşüncelerimiz ruhu şekillendiren enerjilerdir.
Hepimiz olduğumuz tekamül noktasına göre bir şuur, bilinç ve düşünce taşırız. Sahip olduğumuz düşüncelerimiz bizim yaşam şeklimizi, yaşamı anlayabilme ve hissedebilme kapasitemizi oluşturur. Hepimizin yaşamı anlayış şekli ve düşüncelerimiz, tekamül seviyelerimize göre değişik değişiktir, algılamalar insandan insana farklılıklar gösterir. Tekamül ettikçe düşünceler de kalite kazanır, insan yaşamın gizlerini çözmeye başlar.
Ortalarda gezinen ve hedefine konsantre olamayan düşünceler en gelişmemiş olanlardır. Düşünceyi konsantre bir biçimde belli hedefler üzerinde tutabilmek, işin başlangıcı sayılabilir. Düşüncelerin dağınık olması demek enerjinin de dağınık olması demektir. Bu önlemek için, meditasyon, konsantrasyon ve nefes çalışmaları, zikir, dua, olumlu düşünmek yardımcı olabilir. Negatif düşüncelerde takılıp kalmamak da bu konuda çok yardımcıdır, çünkü düşünce de enerjidir ve bu negatif enerjiyi bedende tutmak, peşi sıra gelen olumsuzlukların yaratıcısıdır. Meditatif çalışmalar zihnin farklı bir frekansa geçişi temin eder, o yüksek titreşim aracılığıyla düşünce ve algılamalarımız değişir, temakül seviyemiz artar, Ana Kaynağa daha da çok yaklaşma şansını elde ederiz. Bu gelişmeyi çoğunlukla beyin dalgalarımızın, Teta dalga boyuna geçişi sırasında yakalayabiliriz.
Fiziksel bedenimizden, ruhumuzu ayırmaya başlayabildiğimiz zaman, kendi gizli gücünüzü hissederiz. Kişinin özgürce yaşadığı, kendi tecrübeleri ve hisleri bu konuda en iyi yardımcıdır. Kaynak kişinin kendi içindedir yani, etraftan beklememek gerekir, çevredekiler, kişinin fiziksel bedenden ayrılıp, ruhunu bulmasında, ancak yol gösterici olabilir. Asıl ölümsüz olan kimliğimize, yani ruhumuza ulaşabilmemiz gayemiz olmalıdır. Ona ulaşabildiğimiz zaman tüm soruların cevabını bulup, çok daha kuvvetli olacağız. Diğer dev enerji alanları ile beraber çalışma şansını, ancak bu şekilde elde edebiliriz, onları ancak o zaman kendi hayrımız için kullanabiliriz.
Ruh, Ana Kaynağın izni ve kendi iradesi ile plan yaparak, enkarne olacağı (doğacağı) ortamın yasalarına uymak kaydıyla, bedenlenebilen şuurlu bir varlıktır. Binlerce yıldan beri insanlar ruh ile ilgilenmişlerdir. Ruhçu fikirler ve çalışmalar temellerini, spiritualist filozoflardan almışlardır.
Spiritualizm bir gözlem ilmi ve felsefi bir öğretidir. Spiritualizm (öte alemcilik) terimi Latince Ruh anlamına gelen spiritus sözcüğünün sıfatı, spiritualis sözcüğünden türetilmiş olup ruhçuluk anlamında kullanılmaktadır.Türkçe'de tinselcilik olarak da adlandırılmaktadır.

Spiritualizm 7 maddeyle açıklanabilir:

1) Dua, Tanrıya inanma, anlama,
2) Tanıma, bilme, anlama,
3) Maneviyat, inanç,
4) Hissetme, geniş düşünme, hoşgörü,
5) Dünyayı ve kendini bilerek dış çevreyi doğru algılama,
6) Derin saygı ve düşünceli olma,
7) Soğukkanlılık ve meditasyon.

Birçok felsefeci, yukarıdaki özelliklere sahip olunarak insan kendi hayatının önemini ve mantığını kavrayabilir der. Kişinin bu özelliklere sahipse, içindeki maneviyatı yakalayabileceğine inanılır. Spiritualizm, aracı olmadan ve belli bir gruba dahil olunmadan, etnik olan yaşam tarzının sürdürülebilir olduğunu savunur. Din psikologları spiritualizmin ana düşüncesinin maneviyata yönelme olarak da tanımlar. Onlara göre spiritualizm bencillikten tamamen uzak, materyalist olmayan bir düşüncenin merkezinde olmaktır. Spiritualizm ile tüm dinler, ideolojiler, bütün insan inanç ve davranışları, bir olup, tek bir anlam ve kapsam kazanmaktadır.
İnsanlar yani bizler, 2 değişik varlığın birleşiminden meydana gelmişizdir. Varlıklardan birincisi, vücut veya beden dediğimiz ölümlü organik varlık, ruh denen ikinci ölümsüz varlığa, bu dünya üzerinde geçiçi olarak ev sahipliği yapar. Ruh uzun kozmik yolculuğunda, dünyada geçirdiği zamanı, beden dediğimiz varlığı kullanarak değerlendirir. Bedenlenmeler sayesinde ruh kozmik alemde gelişimine devam eder. İnsan kendini organik bir varlık olarak kabul etmemeli, bedenin ölümünü kendi sonu sanmamalıdır. İnsanın özü ruhudur, ruh bedenden çok üstündür. Bedeni kontrol edebilen insan, onu geçiçi bir zaman için, bu dünya aleminde kullandığını idrak edebilmelidir.

Petek Kitamura
 
Üst