Sevgili ElessaR C. : O hisler acı değil, hiçbir hisle kıyaslanamayacak bir şey. Açıkçası hissizliğin verdiği tarifi olmayan bir his.. Orada kişilik yok, varoluş yok, bilinç yok, sonsuz, anlamsız, tarifsiz bir boşluk var. Hiçbir şeysin ve hiç kimsesin. Bunu gördükten sonra aslında bir şekilde varoluş bilincine sahip olmanın çok çok çok büyük bir lütuf olduğunu bir anda kavrıyorsunuz. Hani bazen sorarlar ya ben bu dünyaya neden geldim diye, nedeninden daha önemli olan şeyin bir şekilde varolmanın bilincine sahip olmak olduğunun cevabını veririm. Nedenler de önemli olabilir ama hiçbir şey varolma bilincine sahip olmanın yerini tutmaz tutamaz. Bu elimizden alındığında hiçbir şey yok. Basit ifade ''yok''..
Sevgili Aja: Bu yer hakkında gerçekten pek bir şey bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum. Bildiğim tek şey bir şekilde oradan yolumuzun geçtiği. Çoklu bedenlenmenin var olduğuna ben de inanıyorum ve bazı tecrübelerim de var. Bu bildiğimiz reenkarnasyon gibi değil. Olay bambaşka gibi duruyor kurcalandığında. Şundan emin olun ki kimsenin dünya üstünde gerçekten kesin ve net bu konuda bir bilgisi yok. Herkesin fikirleri, tecrübeleri ve sağlam kaynaklı bilgileri de olabilir ancak kesin bilen yok. Olsaydı her şey çok farklı olurdu. Bildiğim tek şey, muazzam bir sistem var ve bu sistemin de koruyucuları var. Arka kapılar bulunabilse de bunun sınırları var. Harut ve Marut'tan ism-i azamı öğrenen kadının bile bu isimle pek bir şey yapamaması, belli bir yerde mutlak irade tarafından sabitlenmesi gibi bir şey..