Gelotoloji

joys

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Ara 2010
Mesajlar
642
Tepkime puanı
249
Konum
İzmir
İş
Tekamülü hayırlısı ile tamamlamak İNŞALLAH tıpkı her insan gibi...
Gelotoloji ne demek ?

Gülmenin tıbbi yararının bulunabileceğini düşündüren gözlemler ve bu gözlemleri izleyen araştırmalar, yeni bir psikoloji dalının, “Gelotoloji” nin oluşmasına yol açmıştır.

Bu güne kadar bir çok felsefeci , psikolog , gülmenin ne olduğu, neye yaradığı konusunda çeşitli düşünceler açıklamışlardır; mesela S.Freud, gülmenin, gerilimi azalttığını söylemiştir ama bu görüşlerden hangisinin ne kadar geçerli olduğunu ortaya çıkaracak bilimsel araştırmalar ancak son yıllarda yapılmaya başlamıştır.

Gelotoloji dalında yapılan çalışmalar gülme konusunda bize başka şeyler de öğretmiştir:

1-Bebeklerin doğduktan birkaç hafta – birkaç ay arasında değişen bir süre sonra sesli gülmeye başladıkları saptanmıştır. Bu yaşlarda gülmenin kumruların uğuldaması, kedilerin miyavlaması gibi bir hal ya da tepki bildirme yolu olduğuna inanılmaktadır.


2-Demek ki gülmeyi, “komikliklere gülmek” ve “iletişim şekli olarak gülmek” olarak iki ana bölüme ayırabiliriz. Kuşkusuz “gıdıklanmaya tepki olarak gülmek” ve “bazı hastalıkların belirtisi olarak gülmek” gibi iki bölüm daha eklenebilir bu iki büyük bölüme.

Küçük çocuklar dünyayı süreli olarak keşfederler. İlk kez karşılaştıkları bir çok olgu ve olay onlara şaşırtıcı ve komik gelir. Çocuklar gaddarca öykülere de gülerler.

Genelde çocuklar, büyüklerden daha fazla gülerler ve büyüdükçe giderek daha az güleriz.

3-On yaş cıvarındakiler büyüklerce kabul edilemez konulardaki şakalara gülerler: Seks, yiyecek ve otorite figürleriyle gırgır geçenler onları güldürür. Kendilerinden pek emin olmayan geçler bu yolla kendilerini korumuş ve üstün hissetmiş olurlar.

4-Daha ileri yaşlarda gülünenler, kavranması için daha çok zekaya ihtiyaç gösterenlerdir. Gülünen daha az zalimcedir, bir yaştan sonra insanlar kendilerine de gülebilirler.

Öğrencileri ile değişik ortamlarda gülenleri izleyen bir öğretim üyesi, gülenlerin neye güldüklerini anlamaya çalışmış ve konuşanların, dinleyenlerden %50 oranında daha fazla güldüklerini, sosyal ortamlarda “Nasılsın be yahu?” gibi sözlerin , gülmelerin çoğunun nedeni olduğunu,bu ortamlarda gerçek espirilerin gülmelerin ancak % 10-20 sini oluşturduklarını görmüşler.

Kalabalık sosyal ortamlarda kızların, erkeklerden %126 kez daha fazla güldükleri saptanmış. Güldürenlerin çoğunun da erkek olduğu anlaşılmış. Komedyenlerin, ‘standup’çıların da çoğu erkek değil midir?

Robert Provine, gülmenin, “ha-ha-ha “ ya da “ho-ho-ho” tipleri olmak üzere ikiye ayrıldığını, ikisinin karışımlarının görülmediğini saptamış.

Komik olan nedir ?

Bu konuda şu teoriler yürürlüktedir:

1-Dinleyenin bir şey olacak diye beklerken beklediğinden farklı başka bir şeyle karşılaşması, onu güldürür.

Örnek olarak Romanya’da, Cavuşesku’nun korkunç diktatörlüğü zamanında anlatılan bir fıkrayı aktaralım:

Kahvede adamın biri, diğerine sorar:

-Çavuşesku hakkında ne düşünüyorsun ?

-Yahu, burası çok kalabalık, cevaplasam başıma bela gelir .

Dışarı çıkarlar.

-Bak burada kimse yok rahat konuşabilirsin.

-Adamı beğeniyorum. Karizması var !

2. Bir örnek daha :

Holdingin başı, şirketin genel kurulunda açılış konuşmasını yapacaktır. O sabah çok geç uyanır; Kahvaltı etmeden, doğrudürüst traş olmadan fırlar, yola koyulur.On dakika gecikmeyle gelir toplantı odasına .O saniye takma dişlerini evde unuttuğunu fark eder, yanındakine durumu anlatır,”Konuşmayı lütfen siz yapın!” der.

“Dur,”der yanındaki adam, çantasına eğilir bir sıra takma diş çıkarır,”tak bunu, konuş !”

Takma dişli damak ufak gelir.Yanındaki ,eğilir, çantasından daha büyüğünü çıkarır. O da olmaz. Üçüncüsü ağzına tam uyar; başkan, konuşmasını yapar, alkışlanır, döner, yanındakine teşekkür eder,”Muayenehanenizin adresini verirseniz sevinirim. Ben zaten dişçimden memnun değildim. Bundan sonra size gelirim !” der.

Adam şaşar:

-Ben dişçi değilim ki..

-Nesiniz ?

-Cenaze levazımatçısı!

Bu türe başka örnekler de verelim :

Arthur Asaberger,” What’s in a joke” (Elementa: Journal of Slavic Studies and Comparative Semiotics, Spring, 1994) başlığıyla yayınlamış olduğu araştırmasında çeşitli komik kitaplardan, oyunlardan, karikatürlerden derlediği malzemeyi inceleyerek bunların gülmeye nasıl yol açtıklarını incelemiş.

Bu araştırıcıya göre, fıkra, amacı güldürmek olan ve içinde kritik bir dönüm noktası bulunan kısa bir yazı ya da anlatıdır. Fıkranın kritik noktası, bir sürpriz, beklenmedik bir sonuça yol açan bir dönüştür ; biz buna güleriz !

Araştırıcı, Erivan radyosunda yayınlanmış fıkraları incelemiş : Sovyetler zamanında bu radyoda dinleyicilerin sorularına salakça cevaplar verilerek rejim eleştirilmekteydi :

Dinleyici sorar :

-Sosyalizm, Sahra’ya yayılabilir mi ?

-Evet ama Sahra’da 5 yıllık plan uygulandıktan sonra oraya kum ithal etmek gerekecektir.

Başka bir fıkra:

Seyirci sorar :

-Rusya’da Mafya var mıdır ?

-Evet, burada ona hükümet diyorlar.

Burada uygulanan , “tersine çevirme” ve “çelişki” teknikleridir . İzleyicinin sorusuna önce, ” Evet, dediğin doğrudur!” cevabı verilmekte ve bunun hemen ardından okuyucunun sorusunda söylenenler, tersine çevrilmekte, izleyici, beklenmedik bir yorumla karşıkarşıya bırakılmaktadır.

Burada fıkranın kritik noktaya, dönüşüme kadar süren bölümü kısa tutulmakta, kritik nokta, yani beklenmedik dönüşüm ise uzatılmaktadır.

3-Başkalarının akılsız, cahil, beceriksiz olduklarını yansıtan fıkralara, bize, üstün, yani fıkradakiler gibi aptal, salak ve cahil değil zeki olduğumuzu hatırlattığından güleriz:

Depolarından tuz çalındığını fark eden laz kardeşler sırayla gece nöbeti tutmağa başlarlar. Gece yarısı nöbeti devralmaya gelen, kardeşinin uyuduğunu ve alnına bir sivrisineğin konmuş olduğunu görür. Hırsızı yakalamıştır; tüfeğini doğrultur, ateş ederİ Kardeşi ve sivrisinek öbür dünyayı boylarlar.Laz, “Tamam der; bir sizden gitti, bir de bizden! Bundan sonra gelirseniz görün, bakın ne gelecektir başınıza!“

Komedi oyunlarında, birinin aniden kendi ekseninde dönmesiyle, başka birinin, onun omuzunda taşıdığı keresteye çarpıp yere düşmesi, bizi aynı nedenle, yani bu kimselerin salak olduğunu düşündürerek güldürür.

3. Yasakların, baskıların delinmesi, baskı altında olanlara keyif verir: Yasak ve ayıp sayılan konulardan , kuralların delinerek söz açılması, sonra baskıcı bir rejimin rezil edilmesi de bizi güldürür:

Örnekler:

a.

-Bir bardak maden suyu içerek gebeliğin önlenebilineceği doğru mu ?

-Doğrudur !

-İlişkiden önce mi, sonra mı ?

-Hayır, onun yerine !

b.

Napolyon öbür dünyadan geri döner. Önce ABD başkanını ziyaret eder. Ağırlarlar, ayrılırken başkana ,”Sizdeki kadar topum tüfeğim olsaydı Waterloo Savaşını kaybetmezdim!” der. Ardından Rusya’ya gider, birkaç gün sonra ayrılırken Parti Sekreteri’ne,”KGB ve gizli polisiniz bende olsaydı, Waterloo’da asla mağlup olmazdım !” der. Sonra Romanya’ya uğrar; ayrılırken Çavuşesku’ya,”Sizdeki basın, tv ve medya bende olsaydı bu gün bile kimse Waterloo’da mağlup olduğumu bilmezdi !”der.

3. Mantıklı bir soruya verilen hiç beklenmeyen ama yaratıcı bir saçma cevap bizi güldürür.

-Anneannemden kalma antika yelpazemin eskimemesi için ne yapabilirim ?

-Yelpazeyi sabit tut , kafanı salla !

Gülmenin tedavideki yeri

Bazı kimyasal maddelerin de , beynin zevk almayla ilgili merkezlerini komik fıkralar gibi uyardığı anlaşılmıştır. Bu maddeler, dopamin ve çeşitli endorfinlerdir. Spor ve bedensel egzersiz yapılarak beyninde endorfin salgılanmasına yol açılabileceği saptanmıştır.

Maryland üniversitesinden Dr Michael Miller ve Stanford Üniversitesinden Dr William Fry, gülmenin, damarların endotel genişlemesine, böylece kan akımının artmasına yol açtığını saptamışlardır. Bu araştırıcılar, beynin hipotalamus bölgesinden salınan beta-endorfine benzer maddelerin, damarların içini döşeyen endotel tabakasına ulaşarak buradan nitrik oksit salgılattıklarını, bu maddenin de damarları genişlettiğini düşünmektedirler. Genişleyen damarlarda kan akımı artar, tansiyon da düşer. Erkeklerdeki ereksiyon bozukluklarının giderilmesi için kullanılan Viagra da damar genişletici etkisini buna benzer bir şekilde sağlamaktadır.

Nitrik oksit damar duvarlarındaki iltihapları da gidermekte ve kanda bulunan ve birbirlerine yapışarak oluşturdukları tıkaçlarla damarları tıkayan trombosit kümelerini de dağıtabilmektedir. (M.Miller,W.Fry: Medical Hypothesis.Nov.73(5):636-9.PMID)

Maryland Tıp merkezinin Önleyici kardiyoloji Bölümü Başkanı olan Dr.Michael Miller, gülmenin tıbbi yararı konusunda başka araştırmalar da yapan bir araştırma gurubunu yönetmektedir. Bu gurup, yarısı kalp damarı cerrahisi geçirmiş ya da kalp damarı tıkanıklığı nedeniyle tedavi olmuş 150 insanla bu tür sorunu olmayan 150 kişiyi inceleyerek kalp hastalıkları ve bypass geçirenlerin, günlük olaylara normal kimselerden daha az oranlarda güldüklerini, olumlu durumlarda bile, sağlıklı kimselerden daha fazla kızgınlık ve gerginlik sergilediklerini saptamışlardır.

Dr. Miller, bu sonuçlara bakarak , kalp hastalıklarının önlenmesi için önerilen egzersiz yapmak, sigara içmemek ve doyurulmuş yağı az gıdalarla beslenmek yanında can-ı gönülden gülmenin de yer almasının gerektiğine inandığını söylemiştir.

Gülmenin biyolojik etkileri konusunda çalışanlardan Norman Cousins, yüksek doz C vitamini, sevgi ve ümit yanında komik filimler göstererek on dakika süreyle bol güldürdüğü hastalarının en az iki saat ağrısız uyuyabildiklerini açıklamıştır.(Anatomy of an illness(as perceived by the patient).New Engl. J.Med. 295:1458-1463,1976).

Jun Sugawara ve arkadaşları, American Journal of Cardiology ‘de (106:856-859, 15 Eylül 2010) yayınladıkları bir araştırmada komik film izlemiş bir gurubun çeşitli damarlarında genişlemenin gerçekleştiğini ve bu halin 24 saat sürdüğünü, bu değişmelerin dokümanter bir film izleyenlerde görülmediğini saptamışlardır.

Gülmenin kortisol ve epinefrin gibi stres hormonlarını azalttığı anlaşılmıştır. Gülme, antikor üreten hücrelerin sayılarını çoğaltmakta ve T-hücrelerinin etkinliğini arttırmaktadır.Bu değişiklikler de bağışıklık sistemini pekiştirmektedir. (Yoshino S et al.Effects of mirthful laughter on neuroendocrine and immune systems in patients with rheumatoid arthritis.J.Rheumatol 23:793-794, letter. 1996).

Tedavide güldürmekten yararlanılması

1-Güldürme tedavisi amacıyla kitaplar, filimler ya da fıkraların anlatılmasından yararlanılmaktadır. Hastaların kendi komik deneyimlerini anlatmaları da teşvik edilmektedir.

2-Gülme meditasyonu: klasik meditrasyonu andırır ve gerilme, gülme ve ardından meditasyon yapılır.

3-Gülme yogası: Klasik yogaya benzer nefes alma,yoga ve gerilme tekniklerini ve30-40 dakika süren gülmeyi kapsar.

4. Belli bir yaşa gelmiş ve yaşama gülerek bakmasını becerememiş olan kimselerin, gülmeye yatkın kimseler haline evrilmeleri kolay değildir. Ancak gelotoloji ve gülme konusunda yapılan tıbbi araştırmalar, başta kalp hastalıkları olmak üzere bir çok illetlerle etkin bir şekilde savaşmak için psikoterapi yardımıyla gülmeyi, yaşama mizahi bakmayı da öğrenmenin gerektiğini işaret etmektedir.



Alıntı




Sevgilerimle... :)
 

*apollon

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Ocak 2011
Mesajlar
23
Tepkime puanı
4
Gülmek çok güzeldir gerçekten. Ben mesela gülümseyen birini görsem, bende gülümserim. Bulaşıcı da biraz. :D Gülmek pozitif enerjide getirir bize ve çevremizdekilere diye düşünüyorum. Gerçi bazı yaşanılan şeyler gerçekten somurtmama neden oluyor.
Paylaşımınız için teşekkürler. Bana en azından sağlığım için gülmemi hatırlattı bu yazı. :)
 

[XTR] Similar Threads

Ü
Cevaplar
0
Görüntüleme
2K
Üye silindi 15237
Ü
Üst