Ü
Üye silindi 56746
daha önce sözünü ettiğim rüyasız uykudan başka, istemdışı açılan bir başka kapı daha vardır. o fiziksel ölüm sırasında kısa bir süre için açılır. yaşamınız sırasında spiritüel idrak için tüm diğer fırsatları kaçırmış olsanız bile, beden öldükten hemen sonra sizin için son bir kapı açılacaktır.
ölümün eşiğinden dönen insanların çoğu, bu deneyim sırasında bu kapıyı parlak bir ışık olarak gördüğünü bildirmiştir. bu insanların birçoğu, o sırada vecd dolu bir dinginlik ve derin bir huzur hissettiğini de söylemiştir. Tibet'in Ölüler Kitabında bu, "boşluğun renksiz ışığının parlak ihtişamı" olarak tarif edilir ve bunun "sizin gerçek benliğiniz" olduğu bildirilir. bu kapı çok kısa bir süre için açılır ve eğer siz yaşarken Tezahür-Etmemiş-Olan'ın boyutuyla karşılaşmamışsanız, büyük bir olasılıkla onu gözden kaçırabilirsiniz. Çoğu insan çok fazla direnç kalıntısı, çok fazla korku, duyusal deneyime çok fazla bağlılık, tezahür etmiş dünya ile çok fazla özdeşleşme taşır. bu yüzden onlar kapıyı gördüklerinde, korkuyla geri döner ve sonra bilinçlerini yitirirler. bundan sonra olup bitenin çoğu istemdışı ve otomatik olarak vuku bulur. eninde sonunda da, bir başka doğum ve ölüm evresi olacaktır. onların mevcudiyetleri henüz bilinçli ölümsüzlük için yeterince güçlü değildir.
- öyleyse bu kapıdan geçmek yok olmak anlamına gelmez...
tüm diğer kapılarda olduğu gibi, sizin parlak gerçek doğanız kalır, kişilik değil. her durumda, kişiliğinizde gerçek olan ya da gerçek değere sahip olan her şey gerçek doğanızın içinizden yansımasıdır. bu asla kaybolmaz. değere sahip olan, gerçek olan hiçbir şey, asla kaybolmaz.
ölüme yaklaşmak ve ölüm, yani, fiziksel formun çözülmesi daima spiritüel idrak için büyük bir fırsattır. bu fırsat çoğunlukla trajik bir biçimde kaçırılır, çünkü biz gerçekten önemli olan her konuda olduğu gibi, ölüm konusunda da hemen hemen cahil olan bir toplumda yaşamaktayız.
bakın, her kapı aslında bir ölüm kapısıdır; sahte benliğin ölümü. siz o kapıdan geçtiğinizde, kimliğinizi psikolojik, zihin ürünü formunuzdan almayı da bırakırsınız. o zaman, tıpkı formla özdeşleşmenizin bir illüzyon olduğu gibi, ölümün de bir illüzyon olduğunu idrak edersiniz. illüzyonun sonu: ölüm tümüyle budur. o sadece siz illüzyona sımsıkı sarıldığınız sürece acı vericidir.
ölümün eşiğinden dönen insanların çoğu, bu deneyim sırasında bu kapıyı parlak bir ışık olarak gördüğünü bildirmiştir. bu insanların birçoğu, o sırada vecd dolu bir dinginlik ve derin bir huzur hissettiğini de söylemiştir. Tibet'in Ölüler Kitabında bu, "boşluğun renksiz ışığının parlak ihtişamı" olarak tarif edilir ve bunun "sizin gerçek benliğiniz" olduğu bildirilir. bu kapı çok kısa bir süre için açılır ve eğer siz yaşarken Tezahür-Etmemiş-Olan'ın boyutuyla karşılaşmamışsanız, büyük bir olasılıkla onu gözden kaçırabilirsiniz. Çoğu insan çok fazla direnç kalıntısı, çok fazla korku, duyusal deneyime çok fazla bağlılık, tezahür etmiş dünya ile çok fazla özdeşleşme taşır. bu yüzden onlar kapıyı gördüklerinde, korkuyla geri döner ve sonra bilinçlerini yitirirler. bundan sonra olup bitenin çoğu istemdışı ve otomatik olarak vuku bulur. eninde sonunda da, bir başka doğum ve ölüm evresi olacaktır. onların mevcudiyetleri henüz bilinçli ölümsüzlük için yeterince güçlü değildir.
- öyleyse bu kapıdan geçmek yok olmak anlamına gelmez...
tüm diğer kapılarda olduğu gibi, sizin parlak gerçek doğanız kalır, kişilik değil. her durumda, kişiliğinizde gerçek olan ya da gerçek değere sahip olan her şey gerçek doğanızın içinizden yansımasıdır. bu asla kaybolmaz. değere sahip olan, gerçek olan hiçbir şey, asla kaybolmaz.
ölüme yaklaşmak ve ölüm, yani, fiziksel formun çözülmesi daima spiritüel idrak için büyük bir fırsattır. bu fırsat çoğunlukla trajik bir biçimde kaçırılır, çünkü biz gerçekten önemli olan her konuda olduğu gibi, ölüm konusunda da hemen hemen cahil olan bir toplumda yaşamaktayız.
bakın, her kapı aslında bir ölüm kapısıdır; sahte benliğin ölümü. siz o kapıdan geçtiğinizde, kimliğinizi psikolojik, zihin ürünü formunuzdan almayı da bırakırsınız. o zaman, tıpkı formla özdeşleşmenizin bir illüzyon olduğu gibi, ölümün de bir illüzyon olduğunu idrak edersiniz. illüzyonun sonu: ölüm tümüyle budur. o sadece siz illüzyona sımsıkı sarıldığınız sürece acı vericidir.