Astronot

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

SiyahEjder

Banlı Kullanıcı
Katılım
2 May 2014
Mesajlar
40
Tepkime puanı
0
Merhaba Arkadaşlar Ben küçüklüğümden beri hep Astronot olmak istemişimdir ama benim matematik ve Sayısalımda Çok Kötü Size Neler Yapabilirim ? Uzay hakkında hep çalışmak istemişimdir Astronot Olmak İçin Matematik Gerekli mi ? Cevaplarınız İçin Teşekkürler Saygılar..
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Merhaba Arkadaşlar Ben küçüklüğümden beri hep Astronot olmak istemişimdir ama benim matematik ve Sayısalımda Çok Kötü Size Neler Yapabilirim ? Uzay hakkında hep çalışmak istemişimdir Astronot Olmak İçin Matematik Gerekli mi ? Cevaplarınız İçin Teşekkürler Saygılar..
Astronot olabilmek için ilk gerekli olan şey, insanlı uzay programına sahip bir ülkenin vatandaşı olmaktır.
Sonra hava harp akademisine girmek, bütün fiziki ve mental şartları taşımak, çok ciddi sınavlardan geçmek ve uygun görevin gelişini beklemek gerekir. Şimdilik dünya üstünde, insanlı uzay programı uygulayan bütün ülkelerde hava kuvvetleri personeli olmak ilk şarttır. Pilot olunur, sonra astronot olunur.
Bazı özel şirketlerde sivil uzay düzenlemeleri 20 yıl içinde başlayacak, oralarda da uzay programlarına katılmak için neler gerekir göreceğiz.
Eğer çok paranız varsa sizi kozmonot eğitimi alabileceğiniz, yer çekimsiz ortamı deneyimleyip, atmosferin sınırında da uçabileceğiniz turistik bir programa yönlendirebilirim. Zannediyorum sadece atmosfer sınır uçuşu 25.000 euro, yer çekimsiz ortam deneyimi 10.000 euro, kozmonot eğitimi ise değişmediyse 35.000 euro civarında.
Kozmonot elbisesi giyiyorsunuz, içlik size özel dikiliyor, uzay basıncına eş değer su altında uzay üssü tamiri yapıyorsunuz vs. vs.
 

SiyahEjder

Banlı Kullanıcı
Katılım
2 May 2014
Mesajlar
40
Tepkime puanı
0
Malesef Bunları Karşılayacak Maddi Bir Bütçem Yok Ama Gerçekten Astronot Olmak İçin Sabır Gerekiyormuş Okadar İşini Yapmak Sıkıntılı Olmalı Ben Nasanın Yanında Çalışmak İstiyordum
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Malesef Bunları Karşılayacak Maddi Bir Bütçem Yok Ama Gerçekten Astronot Olmak İçin Sabır Gerekiyormuş Okadar İşini Yapmak Sıkıntılı Olmalı Ben Nasanın Yanında Çalışmak İstiyordum
Yaşınız henüz uygunsa, bir şekilde Amerikan veya bazı Avrupa ülkeleri vatandaşlığına geçip orada herhangi bir vatandaşından daha fazla öz veri göstererek, gerekli referansları da alabilirseniz, Amerikan veya ilgili Avrupa ülkesinin hava kuvvetlerine katılabilir, uzay programları üstünde ihtisas yapıp astronot programlarına katılabilirsiniz. Hayal değil, yeter ki isteyin.
Rusya, Japonya, Çin ve Hindistan'da sanırım bunu yapamazsınız, bu ülkeler bu konuda biraz daha katı ve milliyetçi diye biliyorum hava kuvvetleri ve uzay programlarında. Amerika veya Avrupa'nın bazı ülkelerinde ise durum daha farklı en azından vatandaşları olup gerçekten o ülkenin bir vatandaşı olabilirseniz (beyin olarak da) bu mümkün.
 

kıvep

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
1,516
Tepkime puanı
30
Astronot dediğin uzaya gezmeye gitmiyorya, orda ne yapıldığını, uzay üstlerinin nasıl kontrol edildiğini biliyor musun? En korkak en güçsüz kişi bile uzaya gidebilir, önemli olan beyin ve içindekilerdir. Örneğin dünyanın en gelişmiş bilgisayarlarını kontrol edebilen bir bilgisayar teknisyeni gider, yada mekiği tamir edebilecek yetide mühendis gider. Uzaya uydu bile yollayamamış fakir ülkelerdeki çok zeki insanlar, eğitim için bu ülkelerden davet alabilir.
 

exotic

Banlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2013
Mesajlar
438
Tepkime puanı
2
Yaş
28
Konum
bi güzelin kalbindeyim
İş
Öğrenci [Sürünüyoz bea :D]
Ben Nasanın Yanında Çalışmak İstiyordum

Nasa' ya çalışmak mı ? Şunu bi oku istersen ...

" [FONT=pt_sansregular]Mars Gezegeninde 4 Temmuz 1997 tarihinde inen Parthfinder (Kaşif) uzay aracı NASA’ya çektiği resimleri yollamaya başladı. Bu resimleri dünya ajanslarına satan kurumun fotoğraflarındaki “karartılar” dikkat çekmeye başladı. NASA, bu fotoğraflar için link hatlarındaki problemler yüzünden bazı fotoğrafları net alamıyoruz açıklamasını yapıyordu.[/FONT][FONT=pt_sansregular]NASA NE SAKLIYOR?[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Ancak Mars’ı İnternet’ten izleyen bomba gibi bir açıklama ile karşı karşıya kaldılar. Açıklama şöyleydi: “NASA dünya kamuoyundan bir şeyleri gizlemek için fotoğrafları özellikle karartıyor. Bu açıklama ile birlikte NASA’nın İnternet’te net olarak yayınlanan ikinci fotoğrafta, kubbe şeklinde cisimler görülüyor. NASA’nın yayınladığı bu fotoğraflarda ise bu cisimlerin olduğu yer, bant çekilmiş gibi karanlık…”[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]İsmini gizli tutan bir NASA yetkilisi “Bu temiz fotoğrafı nasıl elde ettiğimi sakın sormayın” diyor ve ekliyor “Temiz fotoğraflarda görülen kubbe şeklindeki cisimler göz yanılması da olabilir. Ancak NASA yetkilileri, kendi gördükleri her şeyi herkesin görmesini istemiyorlar.”[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]NASA’dan sızan bazı resimler bize Amerikalıların ısrarla başka gezegenlerde hayat olduğu ve temasa geçerek bilgi sahibi olduklarını gösteriyor. Buradaki amacın sebebi elde edilecek bilgi ile teknolojik olarak daha da ileriye gitmek istemeleridir. 1970’lerin başlarında TRT’nin siyah-beyaz ekranlarında yayınlanan UZAY YOLU dizisinin gerçek olmasına az bir sürenin kaldığına inananların sayısı bugün milyonları bulmuştur. Çünkü Uzay Yolu dizisinde kullanılan birçok ürünün mesela küçük telsizlerin, otomatik kapıların kendiliğinden açılması, Gezegene inen mürettebatın cep telefonları aracılığıyla ana gemi ile konuşmaları teknolojik olarak günlük hayatımıza girmiştir.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Tıbbi konularda gerçek olurken, insanların bir yerden bir yerlere ışınlanması yakında gerçek olacaktır. Bunun ile ilgili olay ise meşhur Philadelphia Deneyidir. 1943 yılında 2’nci Dünya Savaşının en kanlı günlerinde yapılan bu deneyde Virginia ile Norfolk limanları arasında bir destroyer ışınlanmıştı. İçindeki mürettebat ile gerçekleşen olay sonucunda tüm mürettebat deney sırasında ve sonrasında ölmüştü. Amerikalıların bu çalışmaları hala sürdürdüğünü görüp, bu deneylerin boş bir uğraş olmadığını anlamak için uzman olmaya gerek yok.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Gerçek şudur: Uzay Gemisi Atılgan gibi bir uzay gemisi yaparak Uzay’daki diğer gezegenlere gitme fikri artık gerçek olma aşamasındadır. Sadece bu teknolojiyi bulmak kaldı. Sorun süre sorunudur.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Biz yine NASA’ya dönelim neden elindeki bilgileri saklıyor. Çünkü kendi bilim adamlarıyla başarıya ulaşmak istiyor. 51’nci Bölge olayında olduğu gibi. Oraya zaten bir uzay gemisinin üştüğü, sağ veya ölü bir çok uzaylı cesedinin bulunduğuna hala inanılıyor. Her ne kadar resmi makamlar yalansa bile. Siz çok üstün bir teknolojiyi çözebilecek bilgiye veya cihazlara sahip misiniz? Dünyanın Kurtuluş Günü adlı filmden hatırlarsanız şöyle bir şey vardı. Dünya’yı istila eden uzaylılara karşı son çare 51’nci bölgedeki Uçan Daire’yi kullanarak savaşı kazanmaktı. Sonuçta filmin kahramanları bu Uçan Daire ile uzaylıların gemisini yok ederek, dünyayı kurtarıyorlar. Bizim de ileri sürdüğümüz gibi bunların gerçek olması hiç kimseyi şaşırtmayacak. 1947 yılından bu yana geçen süreçte Amerikalı bilim adamlarının incelemelerini sürdürdükleri Uçan Daire’yi çalıştırıp, çalıştırmadıkları bilinmiyor. Yasak bölge bugün herkese kapalı, geceleri ise garip cisimler ve ışıklar görülmeye devam ediyor. Belki de UFO’yu çalıştırdılar ya da benzerlerini yaptılar. Sonuçta bugün Amerikalılar Uzay konusunda çok ileri derecede çalışmalar yapıyorlar ve elde ettikleri bilgileri de kesinlikle kimseyle paylşamıyorlar.

Roswell olayı ve buna benzer bir çok olay insanların kafasını karıştırmaya yetmiştir. Aslında ilk bakışta çok inandırıcı ve çarpıcı gelen bu olaylar acaba bir aldatmaca olabilir mi? Bu konu üzerinde fikir yürütenlerin sayısı da en az UFOların varlığına inananların sayısı kadar fazladır. UFOların aldatmaca olduğunu savunan araştırmacıların ileri sürmüş olduğu en büyük teori, A.B.D. yada diğer büyük ülkelerin, yapmış olduğu araçlarla diğer ülkeler üzerinde casusluk amaçlı uçuşlar yapıp, gizli askeri bilgiler topladığı ve kendilerini gören insanlardan gizlemek için UFO aldatmacasını ortaya sürmüş olduğu iddiasıdır. Bu ve buna benzer bir çok teori otaya atılmıştır. Bunların çoğu gerçekten inandırıcı temellere dayanmaktadır.


[/FONT]

[FONT=pt_sansregular]NASA Uzay Dairesi tarafından çekilen İLGİNÇ BİR FOTOĞRAF: Tanrının Eli[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Amerika Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’ne bağlı Chandra Röntgen Gözlemevi tarafından çekilen bir uzay fotoğrafında el şeklindeki bir nötron yıldızları kümesi başka bir yıldız kümesini kavrıyomuş gibi görülmektedir. Hadislerde belirtilen el ifadesi, NASA tarafından “Tanrı’nın eli” olarak adlandırılan ve uzayda vuku bulan bir gök olayının vesile olduğu bu görüntüye işari manada bakıyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.)[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Söz konusu yıldız kümesinin oluşturduğu el şeklinin duruşu hadisteki uzanma tanımına da tam uymaktadır. NASA tarafından çekilen fotoğraftaki el şekli bir yere uzanıyormuş görünümündedir. Ayrıca insanların Hz. Mehdi dönemindeki gelişmiş yüksek uzay ve astronomi teknolojisi sayesinde uzayda meydana gelen bu gök olayını teleskoplar vesilesiyle bakarak görebilmeleri de hadisteki ifadelerle birebir uyum içindedir.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bu hadislerde gökte bir “el”in görüneceği ve bu elin Hz. Mehdi (a.s.)’nin geliş alametlerinden olduğu bildirilmektedir. Bu döneme kadar ihtilafların devam edeceği ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin semadan sürekli gündem olacağı hadislerden anlaşılmaktadır.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]UZAYDA İNSAN ELİ BİÇİMİNDE BİR GÖRÜNTÜ OLUŞACAKTIR, BU HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN ÇIKIŞ ALAMETİ OLACAKTIR![/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Alıntı sahibi: 1
… Esma binti Umeys dedi ki: O GÜNÜN (HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHURUNUN) ALAMETİ SEMADAN UZATILMIŞ VE İNSANLARIN KENDİSİNE BAKIP DURDUĞU BİR EL’DİR.[/FONT]

[FONT=pt_sansregular]Celalettin Suyutinin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, S. 69[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Alıntı sahibi: 2
… İŞTE O ZAMAN (HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHURU ZAMANINDA) SEMADAN KENDİNİ BELLİ EDEN BİR EL GÖRÜNÜR…[/FONT]

[FONT=pt_sansregular]Celalettin Suyutinin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, S. 51[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Alıntı sahibi: 3
SEMADAN ZUHUR EDEN BİR EL ve “emiriniz Mehdi’dir” şeklindeki bir nida duyuluncaya kadar tefrika ve ihtilaflar devam edecektir. O GÜNÜN ALAMETİ: SEMADAN BİR EL UZANACAK ve insanlar ona bakacak ve göreceklerdir.[/FONT]

[FONT=pt_sansregular]Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki (Heytemi), Beklenen Mehdinin Alametleri, El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, S. 53[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur alametleri “… eskimiş ipi kopan bir kolyenin taneleri gibi birbiri ardına gelen alâmetleri beklesinler.” (Ebû Hureyre radıyAllahu anh. Tirmizî.) hadisinde belirtildiği gibi son 30 yıllık süre zarfında art arda yaşanmıştır ve yaşanmaya da devam etmektedir. En son 24 Şubat 2009 tarihinde dünyaya en yakın noktadan geçen çift kuyruklu Lulin kuyruklu yıldızının İmam-ı Rabbani tarafından tefsir edilen “şark tarafında iki dişli münevver bir boynuz çıkar” hadisine işaret ediyor olmasının ardından, şimdi de “semadan bir el uzanacak” hadisinin işaret ettiği uzaydaki bu el görüntüsü Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğine, faaliyete başladığına, insanlar tarafından farkedilmesinin de iyice yaklaştığına delil teşkil etmektedir.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular](En doğrusunu Allah bilir.)


[/FONT]

[h=2]Uzaylılar Hakkında Şok İddelar[/h][FONT=pt_sansregular]Uzaylılar gerçek![/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Aya giden 6. insan ünvanını elinde bulunduran ünlü astronottan şok itiraf geldi: Uzaylılar gerçek ![/FONT]
[FONT=pt_sansregular]24 Temmuz 2008 10:49Apollo 14 uzay aracı ile aya giden ve ayda yürüyen 6. insan olan Dr. Edgar Mitchell, uzaylıların gerçek olduğunu fakat NASA’nın bunu halktan gizlediğini açıkladı. Gazetelere konuşan Mitchell: “Kendi tecrübelerimden ve uzaylılarla temas kuran tanıdıklarımdan bildiğim kadarıyla uzaylılar düşman değil. Eğer olsalardı şimdi burada olamazdık” dedi. Ayın yüzeyinde 9 saat 17 dakika yürüyerek en uzun ay yürüyüşünü yapan insan ünvanını da elinde bulunduran Mitchell, “UFO fenomeni gerçek” diye ekleyerek sözlerini bitirdi. Eski astronotun sözlerine ise NASA’dan jet yalanlama geldi. Açıklama yapan bir NASA yetkilisi, “Dr. Mitchell iyi bir Amerika’lı, fakat onun bu konudaki görüşlerine katılmamız mümkün değil” diye konuştu.(vatan)[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]BUNUNLA İLGİLİ DAHADA FAZLA BİLGİ BULDUM BUNLARIDA SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTERİM.BU BİLGİLER ROSWELL’E DÜŞEN UFOYLA İLGİLİ[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Roswell’e Düşen UFO[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]New Mexico’nun, Roswell bölgesindeki kaza ve sonrasında meydana gelen gelişmeler…[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]2 Temmuz 1947: Roswell’de yaşayan bir çift, evlerinin yakınında UFO gördüklerini bildiriyorlar. Bölgedeki ilk işaret böylece verilmiş oluyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]4 Temmuz 1947: Gece saat 23.30′da Roswell yakınlarında bir UFO yere çakılıyor. UFO’dan etrafa yayılan parçalar, William Mac Brazel adlı çiftçinin arazisinde bulunuyor. Aralarında “Fransisken Tarikatı”ndan rahiplerin de bulunduğu çok sayıda tanık, UFO’nun yere düşerken çizdiği rotayı gözlemlediklerini bildiriyorlar.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]5 Temmuz 1947: Askeri yetkililer bölgeyi ziyaretçilere kapatıp uzay cismine ve içinde bulunan mürettebata el koyuyorlar. Aynı gün, çiftçi Mac Brazel, arazisinde aynı cisme ait gözden kaçmış kalıntıların da olduğunu fark ediyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]6 Temmuz 1947: Cisimle ilgili kontrol çalışmaları devam ederken, Mac Brazel bulduğu diğer kalıntıları da alıp Roswell şehrine gidiyor. Bu arada şehir halkı UFO kazası ile ilgili bir şeyler duymuştur.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]7 Temmuz 1947: Roswell şehri güvenlik yetkilileri, Mac Brazel’ın getirdiği parçaları teslim alıyorlar.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]8 Temmuz 1947: Bir basın mensubu, Mac Brazel’in yetkililere teslim ettiği parçalarla ilgili haberi, gazetesinde yayınlıyor. UFO meselesi henüz askeri bir sır durumunda değildir. Aynı gün askeri yetkililer, gazetede çıkan haberi yalanlıyor ve buluntuların kaza yapan bir UFO’ya değil, sadece bir meteoroloji balonuna ait olduğu iddiasını ortaya atıyorlar.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Sonrasıysa dinlemeye ve tanıklık etmeye alıştığımız türden bir senaryo ile gelişti. Yani diğer UFO olaylarındaki gibi, Amerikan Hükümeti UFO gerçeğini halktan ve basından gizleme kararındaydı. Cesetlerle birlikte UFO’dan geriye kalanlar bir hava üssüne taşındı. Dünya Dışı Varlığı tanımanın ve fizik özelliklerini dünyalılarla kıyaslamanın en basit yolu ise, otopsi yapılmasıydı. Gizli bir şekilde otopsi gerçekleştirildi ve otopsi çalışmaları filme alındı.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Orduda görevli kameraman Jack Barnett yıllar sonra tüm çevreleri ayağa kaldıran otopsiyi filme aldığını açıkladı. 90 dakikadan biraz daha fazla süren bu filmde, belki de dünyanın en büyük sırrı gizliydi… Film yıllar boyunca hükümet tarafından açığa çıkarılmadı. Ancak bazı iddialara göre, Başkan Truman da otopsi salonundaki tanıklardan biriydi…[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Günümüze gelindiğinde, filmin dünya insanıyla tanışmasını sağlayan İngiliz gazeteci ve televizyon program yapımcısı Ray Santilli’nin iddialarına göre, kameraman Barnett, filmin bir kopyasını çıkartmayı başarmıştı.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]1993 yılında Santilli, büyük şirketler adına çalışan Barnett’i, Elvis Presley hakkında belgesel bir film yapmak amacıyla ziyaret etti. Oysa artık 82 yaşında olan eski kameraman Barnett yıllar önce Amerikan Hava Kuvvetleri’nden çaldığı bu değerli kanıtı daha fazla saklayamayacağım ve bu gerçeğin dünya insanıyla paylaşılması gerektiğini söylüyordu.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Barnett’in ne denli misyoner ruhu taşıdığı bilinmez, bol sıfırlı bir çek karşılığında sattı filmi Santilli’ye… Bundan sonra da dünya basınını ayağa kaldıran uzaylı varlık otopsisi yavaşça dışarıya sızmaya başladı.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Film önce BBC aracılığıyla dünyaya tanıtıldı. Başlangıçta sadece araştırmacılara ve bilim adamlarına ayrıcalık gösterilirken kısa sürede otopsi masasında yatan uzaylı cesedi Avrupa’da ve gezegenimizin diğer bölgelerinde en çok satan dergi kapaklarında görülmeye başlandı. Karşı çıkanlar, destekleyenler, UFO araştırmacıları, doktorlar ve sadece meraklılar bile türlü fikirleri öne sürüyorlardı artık…[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Acaba çağdaş dünya insanı ilk defa bu film aracılığıyla mı bir uzaylı varlığın neye benzediğini görme şansını yakalıyordu? Yıllardır beklenen gerçek kanıt ayağımıza gelmişti ve iddialar doğrulanacak gibi görünüyordu…[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Oysa ülkelere ve dönemlere yayılmış biçimde, kaçırılmalara, yakın karşılaşmalara tanık olanların bildirdikleri de vardı. Ve bu birinci elden tanıklıklardan uzaylıların beden yapılarıyla ilgili genel bir şablon çıkartmak mümkündü. Ortak noktalar tam 20 maddede sıralanıyordu. Roswell cesedini incelemeden önce herkesçe bilinen uzaylıların neye benzediğini hatırlamakta yarar var:[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]UZAYLILAR’IN TESPİT EDİLEBİLEN ORTAK FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]1- Varlıkların boyu genellikle l ila 1.50 m arasında değişiyor. En uzun olanları ise 2 m civarında.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]2- Baş, insan görünümü taşısa da bedene kıyasla çok büyük kalıyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]3- Gözler büyük ve çukura kaçmış, birbirlerinden ayrı, ya da normal insan gözünden çok daha geniş. Uzak doğulu izlenimi verircesine çekik.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]4- Kulak benzeri işitme organlarına ya da başın iki yanında yer alabilecek çıkıntılara sahip değiller.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]5- Burun göze çarpmayacak kadar belirsiz.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]6- Ağız düz bir çizgi veya yarık biçiminde. Yok olan kulaklar gibi işlevini yitiren ağız da beslenme ya da ses yoluyla iletişim, konuşma amacıyla kullanılmıyormuşçasına silikleşmiş.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]7- Boyun dikkati çekecek kadar ince.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]8- Saçlar… Kimi tanıklara göre uzaylıların saçları yok. Bazı tanıklarsa başın tepe bölgesinde hafifçe renkli bir leke gördüklerini söylüyorlar. Bedenin hiç bir bölgesinde tüye rastlanmıyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]9- Gövdenin tümü zayıf ve küçük olarak tanımlanıyor. Olayların çoğunda gövde bir tür giysi ya da üniforma ile örtülmüş durumda. Karında göbek deliğine rastlanmıyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]10- Kollar son derece ince ve uzun. Hatta bazen dizlere kadar iniyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]11- Eller, dört parmaklı. Baş parmak yok. İki parmak diğerlerinden daha uzun. Bazı gözlemciler tırnaklardan söz ederken, başkaları tırnak görmediklerini belirtiyorlar.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]12- El ve ayaklan tanımlayacak genel özellikler yok.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]13- Cilt rengi tanıkların gözlemlerine göre bej, güneş yanığı, kahverengi ya da gri pembe olarak değişebiliyor. Bazı gözlemlerde ise; loş ışıklar altında maviye kaçan gri ten renginden söz ediliyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]14- Uzaylıların diş yapısı hakkında hiç bir şey bilinmiyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]15- Üreme organları ise hala sır niteliğinde. Bazı tanıklar, ne kadın ne de erkek üreme organına sahip olmadıklarını söylüyor. Klonlama ya da dünyada henüz bilinmeyen farklı yöntemlerle üredikleri düşünülebilir.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]16- Kimi olaylarda dünya dışı varlıklar sanki aynı kalıptan yapılmışçasına birbirinin eşi, benzer görüntüler ve biyolojik özellikler taşıyorlar.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]17- Beyin kapasiteleri bilinmiyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]18- Kan… Bedenlerinde bir sıvı var ama bildiğimiz kana benzemiyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]19- Beslenme… Katı ve sıvı besin ürünlerini tanımıyorlar. Ele geçen UFOların hiç birinde gıda maddesine rastlanmadı. Sindirim sistemi ve rektal bölgeye sahip değiller.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]20- Söz konusu özellikler taşıyan dünya dışı varlıklara genelde insansı ya da hümonoid adı veriliyor. Ancak hangi güneş sisteminden geldikleri hala bilinmiyor. Bizim güneş sistemimizin farklı bir bölgesine ait olup olmadıkları hakkında da bilgimiz yok.


[/FONT]

[FONT=pt_sansregular]Evet, bu genel bilgilerden sonra Roswell otopsisi hakkında bazı yorumlarda bulunmak mümkün. Basına yansıyan “Otopsi Filmi” gerçek miydi?[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Ayrıntılarını seçmekte zorlandığımız ameliyat salonunun orta yerinde, otopsi masasında yatan cesedin boyu 1.40 civarında. Baş normal insan başının neredeyse iki katı kadar gelişmiş. Gözler tıpkı bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz uzaylılarınki gibi kocaman, parlak ve siyah.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Ne başta, ne de bedenin diğer bölümlerinde tek bir tüye bile rastlanmıyor. Buna kaşlar ve kirpikler de dahil. El ve ayak parmaklarının sayısı ise altı. Karın hamile izlenimini verircesine şiş, oysa yapılan araştırmada varlığın içinde gelişmekte olan bir canlıya da rastlanmıyor. Dahası uzaylının cinsiyetini kestirmek de mümkün değil. Erkek ya da dişi olduğunu gösterir üreme organları bulunmuyor çünkü.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Buraya kadar Roswell yaratığının dış görüntüsü 20 maddelik listeyle kıyaslandığında benzer özellikler taşıyor… Ancak sıklıkla vurgulanan zayıf uzaylılar kavramından uzak olduğunu görüyoruz. Çünkü Roswell varlığı oldukça kilolu, yağlı, hatta gelişmiş kasları olan bir bedene sahip. Boyu tanıklıklarda söylendiği gibi kısa, ama bu kadar kısa boyda gelişmiş kas yapısı inandırıcı olamıyor…[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Sonra izole edici beyaz giysilere bürünmüş doktorlar, alışılmış bir beceriyle cesedi parçalamaya başlıyorlar. Bisturi (görebildiğimiz kadarıyla) önce göğüs ve karın boşluğunu iki yana açıyor… Bedenden dışarı çıkartılan organlar, siyah beyaz ve titrek kamerayla çekilmiş, filmde dikkatimizi dağıtıyor.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Gerçek mi, yoksa dünyayla alay etmek amacıyla hazırlanmış bir kurgu mu karar veremiyorsunuz. Biraz daha dikkatle bakınca ya da göz ilk sahnelerin heyecanını atınca, bu ölü uzaylının pek de o kadar uzaylı olamayacağını düşünmeye başlıyorsunuz. Ekrandaki görüntü, bir uzaylının bedeninden çok, bir mankene benzemeye başlıyor…[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Otopsi uzmanları ve işi iyi bilen patologlar filmi tekrar tekrar incelediklerinde filmin düzmece olma ihtimali üzerinde duruyorlar. Onlara göre dünya dışı bir varlık, iç organları ele alınmadan önce dış yapısıyla incelenmeli. Oysa otopside varlık incelenmiyor, adeta parçalanıyor. Doktorlar sanki cesedi önceden çok iyi tanıyorlarmış gibi hareket edip bedeni açmaya başlıyorlar.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Roswell Otopsisi’nden bir görüntü[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Başın büyüklüğüne göre ise kafatasından çıkartılan beyin çok küçük kalıyor. Bu durumda beyinin de uygun büyüklükte olması gerekir. Bu otopsi gerçek patologlar tarafından değil, cerrahlar tarafından yapılmış. Oysa Amerikan Hava Kuvvetleri USAF’ın dünyayı sarsacak bu olay için en iyi patologları çağırması gerekirdi. Neden sıradan cerrahlarla yetindiği düşündürücü.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Otopsi şartları da inandırıcı olamıyor. Çünkü gerçek bir ölüm sonrası incelemede varlığın ağzı açılıp bakılmalıydı, bu yapılmıyor. Ölü olduğu kabul edilen varlığın her iki eli de aynı biçimde duruyor ve parmaklan yukarı doğru açılmış. Böyle bir rastlantı kabul edilemez, ölüm sonrasında eller birbirinin kopyasıymış gibi görüntü alamaz.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Evet… Film sayısız uzman tarafından incelendi. Bu arada Kodak firmasıyla bağlantı kuruldu ve Kodak söz konusu filmin 1927, 1947 ya da 1967 yıllarından birinde üretilmiş olduğu raporunu verdi. En azından uydurma da olsa, sahneler demek ki geçmişte üretilmiş bir filme alınmıştı.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Dünya basını uzaysal otopsi tartışmaları yaparken, bu garip senaryoya, ünlü yönetmen Steven Spielberg ve 1947 kazasıyla ilgili çekeceği yeni filmi de girdi. Spielberg, Hollywood yönetmenlerinin belki de en Ufolojik olanıydı… “Üçüncü Türden Yakın Karşılaşmalar” ve “E.T.” gibi unutulmaz başyapıtlarına, bir sonuncusunu ekleyerek unutulmaz bir üçleme yapmak istiyordu.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Büyük olasılıkla çekeceği son filmin adı da, “Majestic” ya da “Proje X” olacaktı. “Majestic 12″, o yıllarda Başkan Truman’ın UFO olaylarını araştırmak amacıyla kurduğu örgütün adıydı. Bilim ve sanat çevreleri, Spielberg’in yeni filminde gerçek belgesel görüntülerle kendi çekeceği sahneleri birarada kullanacağını konuşur olmuştu… Acaba bu görüntüler Spielberg’in yeni filmi için özenle çekip dikkatle saklayamadığı sahnelerden mi ibaretti?…[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Tüm bu sorular UFO çevrelerini kuşkuya düşürürken, yapımcı Ray Santilli’nin temsilcisi Chris Carey ismi kulağa gelmeye başladı. Chris Carey özellikle bilim kurgu filmlerinde kullanılan uzayla ilgili tüm nesnelerin ve uzaylı varlıkların kopyalarını üretmekteki başarısıyla tanınan bir uzmandı. Lasteksten yapılan figürler, usta ışıkçılar ve özel efektler sayesinde inanılmaz derecede gerçek görüntüsünü verebiliyordu…[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Olaylar gittikçe dağılırken, parçalanan uzaylı cesedinin ne olduğu ise, gizemini koruyordu… Adli tabipler incelemelerini ancak televizyon ekranından yapabildiler. Ve sonuç bugün bile şüpheli… Bir gurup araştırmacı uzaylı varlığın gerçekliğini savunurken, geri kalanlarsa Amerikan Hükümeti’nin UFO gerçeğini küçültmek, alaya almak ve UFO araştırmacılarını halkın gözünde değersiz kılmak amacıyla bu sahteciliğe girdiklerini iddia ediyorlar.[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Amerikan Hava Kuvvetleri 1947 kazasını önce kabullendi, daha sonra ise ellerindeki parçaların bir meteoroloji balonuna ait olduğunu ileri sürdü. Bu ani karar değişikliği huzursuzluk vericiydi. Kaza sonucu parçalanan uzay cismine UFO ya da Uçandaire adı verilse de, Roswell olayında parçalanan cisim üçgen biçimindeydi, yani tıpkı Kenneth Arnold’un gözleminde karşılaştığı üçgen biçimli uçan cisimler filosu gibi. Kimi tanıklarsa, parçalanan UFO’dan çıkan varlıkların yaşadıklarını söylediler…[/FONT]
[FONT=pt_sansregular]Siyah beyaz görüntülerinden tanıdığımız ölü uzaylı büyük bir ihtimalle lasteks bebek olabilir. Ama yine de, bir varlığın kopyasını yapabilmek için, mutlaka gerçeğine bakılması gerektiği unutulmamalıdır… Model olmadan kopyası çıkartılamaz… Bu konuyu tek bir cümleyle, belki de en güzel şöyle toparlayabiliriz: Olay gerçek, ancak ekranlara yansıyan görüntüler sahte… [Alıntıdır][/FONT]
[FONT=pt_sansregular]


[/FONT]
 

SiyahEjder

Banlı Kullanıcı
Katılım
2 May 2014
Mesajlar
40
Tepkime puanı
0
Bilemiyorum.. Ama Yine Cevablarınız İçin Teşekkürler
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst