Aşka ya da sevgiye ait büyük yüklemeler yapıyoruz. Karşımızdaki insanı da kendimizi de sınırlar, korkular, İnançlar, ön yargılar içine hapsediyoruz.
Ömür boyu, uzun, hep yerine, olması gerektiği kadar, ikimiz adına en güzel haliyle nasıl ise öyle olsun düşüncesi ile yaklaşmak Aşkın sevginin güzelliğine daha iyi bir bakış açısı olur.
Aşk yaşamak yerine bağlanmak, sevgi yerine saplantıyı daha çok tercih ediyoruz.
Kendinizi Özgür kılmadığımız gibi karşı tarafı da Özgür bırakmıyoruz. Sevgi adı altında kendimize araba ev eşya almış muamelesi yapıyoruz.
Yalnız kalma korkusu, yaşlandığında da yanımda biri olsun endişesi ile sevgiyi aşkı alışkanlık ve zorunluluk haline getiriyoruz.
Sevginin ya da Aşkın ömrü elbetteki var herşey gibi. Bağlılığın, adanmışlığın, simbiyotik ilişkiler kurmanın Ömrü daha uzun.
Majikal, toplumsal, psikolojik bir çok etkenle aşka ve sevgiye ömür belirleyemeyiz ama, ilişkinin sağlıklı ya da sağlıksız devam etmesi elbetteki sağlanabilir.
Kesinlik yok olabilirlik var.